3674
fenerbahçe spor kulübü başkanının ve fenerbahçe spor kulübü yönetim kurulu üyelerinin şirketleri ile beşiktaş tüzel kişiliği arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler (resmi ve gayrı resmi sponsorluklar, hibeler vs.) başka bir dünya ülkesinde yer alan ve şampiyonluklar/kupalar için rekabet eden iki takım arasında olsa idi, bu konu spor basınının fazlası ile üzerine gideceği bir konu olurdu. ingiltere'de arsenal fc ile chelsea fc arasına türkiye'de yaşanan duruma benzer bir menfaat ilişkisi düşünelim. veya almanya'da borussia dortmund ile schalke 04 arasında benzer bir durumun yaşandığını varsayalım. iki ülkede de gazeteciler bu durumun üstüne gider, bu durumu araştırır ve haber olarak gazetelerine taşırlardı. bizim ülkemizde ise fenerbahçe'yi yöneten iş adamlarının ne amaçla yaptıklarını ve elde ettikleri menfaatleri bir türlü açıklayamadıkları şekilde beşiktaş jk üzerine yaptıkları yatırımlar ve finansal kaynak aktarımları kimsenin, hiçbir gazetecinin umurunda olmuyor.
tüpraş, arçelik, safi holding, acun ılıcalı vs. değil de örneğin galatasaraylı dursun özbek'in point otel aracılığı ile beşiktaş'ın stat sponsoru olduğunu düşünelim. veya polat holding'in ya da nef'in beşiktaş futbol takımının forma sponsoru olduğunu bir an için hayal etmeye çalışalım. cem yılmaz'ın tabiri ile "orayı yıkarlardı" ama bu kez fiziki olarak yıkarlardı, devirirlerdi kulüp binasını. en büyük tepkiyi de en başta beşiktaşlılar verirlerdi. sosyal medyada kopacak kıyametin, organize edilecek yürüyüşlerin önünü kimse kesemezdi. gazeteciler, gazeteci geçinenler, kısacası istisnasız herkes ortalığı ayağa kaldırırdı. ama bakıyorum konu fenerbahçe olunca, fenerbahçeli iş adamlar olunca, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. beşiktaş'ın en büyük gelir kaynaklarının mevcut varlığı ve istikbali fenerbahçe spor kulübü başkanı ali koç'un iki dudağının arasında, atacağı veya atmayacağı iki imzada ama bu durumdan rahatsızlık duyan ne bir tane beşiktaşlı var ne de bir tane bu durumun altında yatan sebepleri araştırmaya yeltenen bir gazeteci var. herkes çok memnun, herkes çok mutlu. beşiktaşlıların konu galatasaray oldu mu ağızlarından düşürmedikleri "şeref", "haysiyet", "hak", "şaibe" gibi kavramların, konu fenerbahçe üzerinden elde edilen ekonomik menfaat olunca uzağından yakınından geçilmemekte. halbuki şaibenin ağababası bu mevcut ilişkide apaçık şekilde mevcut ama en başta beşiktaşlılar olmak üzere kimse bu durumdan rahatsız değil. ama biz sarı lacivert renkler ile bir kartalı ilişkilendirdiğimiz zaman, paylaşımın üzerinden bir saat geçmeden feyyaz uçar çıkar açıklama yapar, hasan arat çıkar aklı sıra racon keser. twitter'da gündem oluşturulur belirli eller vasıtası ile. galatasaray dendi mi akan sular durur ama fenerbahçe dendiği zaman alan da razıdır, satan da razıdır. herkes halinden mesuttur. ne diyelim; bu iki kulüp arasındaki kimseyi rahatsız etmeyen ilişkiden ötürü galatasaray olarak, galatasaraylılar olarak memnuniyet duymaktayız. allah mutluluklarını daim etsin...
tüpraş, arçelik, safi holding, acun ılıcalı vs. değil de örneğin galatasaraylı dursun özbek'in point otel aracılığı ile beşiktaş'ın stat sponsoru olduğunu düşünelim. veya polat holding'in ya da nef'in beşiktaş futbol takımının forma sponsoru olduğunu bir an için hayal etmeye çalışalım. cem yılmaz'ın tabiri ile "orayı yıkarlardı" ama bu kez fiziki olarak yıkarlardı, devirirlerdi kulüp binasını. en büyük tepkiyi de en başta beşiktaşlılar verirlerdi. sosyal medyada kopacak kıyametin, organize edilecek yürüyüşlerin önünü kimse kesemezdi. gazeteciler, gazeteci geçinenler, kısacası istisnasız herkes ortalığı ayağa kaldırırdı. ama bakıyorum konu fenerbahçe olunca, fenerbahçeli iş adamlar olunca, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. beşiktaş'ın en büyük gelir kaynaklarının mevcut varlığı ve istikbali fenerbahçe spor kulübü başkanı ali koç'un iki dudağının arasında, atacağı veya atmayacağı iki imzada ama bu durumdan rahatsızlık duyan ne bir tane beşiktaşlı var ne de bir tane bu durumun altında yatan sebepleri araştırmaya yeltenen bir gazeteci var. herkes çok memnun, herkes çok mutlu. beşiktaşlıların konu galatasaray oldu mu ağızlarından düşürmedikleri "şeref", "haysiyet", "hak", "şaibe" gibi kavramların, konu fenerbahçe üzerinden elde edilen ekonomik menfaat olunca uzağından yakınından geçilmemekte. halbuki şaibenin ağababası bu mevcut ilişkide apaçık şekilde mevcut ama en başta beşiktaşlılar olmak üzere kimse bu durumdan rahatsız değil. ama biz sarı lacivert renkler ile bir kartalı ilişkilendirdiğimiz zaman, paylaşımın üzerinden bir saat geçmeden feyyaz uçar çıkar açıklama yapar, hasan arat çıkar aklı sıra racon keser. twitter'da gündem oluşturulur belirli eller vasıtası ile. galatasaray dendi mi akan sular durur ama fenerbahçe dendiği zaman alan da razıdır, satan da razıdır. herkes halinden mesuttur. ne diyelim; bu iki kulüp arasındaki kimseyi rahatsız etmeyen ilişkiden ötürü galatasaray olarak, galatasaraylılar olarak memnuniyet duymaktayız. allah mutluluklarını daim etsin...