1046
galatasaray'ın tarih yazdığı karşılaşma.
daha önce şampiyonlar ligi arenasında ingiliz takımlarına karşı deplasmanda galibiyetimiz yoktu sanırım. her ne kadar rakip düşüşte gibi görünse de, bir premier lig takımına karşı mücadele ettik. tempo olarak bizim oynadığımız ligin yaklaşık 3 sıklet yukarısıyla mücadele ettik. manu'nun maaş bütçesi, harcadıkları bonsevis vs bunlar zaten ne kadar zor bir şey başardığımızın kanıtı.
bir kere şampiyonlar ligi ayrı bir kulvar ve ligde başarısız olsalar bile cl'de yeni bir sayfa açıp sil baştan mücadele şansları vardı.
kadroları görünce manu'nun 5 orta saha tandanslı oyuncuyla sahaya çıktığını gördük. fakat geride de boşluklar verebilecek bir takımları vardı.
okan hoca mangal yürekli bir adam, hiç geri vitesi yok.
manu deplasmanına ölümüne pres yapmaya çıkmış.
bizim gibi liglerden gelen birinin bunu tercih etmesi ve uygulaması çok çok büyük bir cesaret örneği.
(bayern'de sane var hocam onlara basmasak iyi olabilir dhjsjsksk)
maçın belli bölümlerinde baskı olabilir ama genel olarak rakibin kontrol ettiği, bizim de geriye yaslanıp kontra atak kovaladığımız bir maç olabilir diye bekliyordum.
çünkü rakipte amrabat, casemiro, mount, hannibal, fernandes'e karşılık bizde kaan ve torreira vardı merkezde.
nitekim dakika 1 galatasaray bam güm baskıya başladı önde.
tamam bu presi yapabiliriz bir süre ama maçın sonlarını nasıl getireceğiz, dk 55'de tüm takımı yenilemek lazım diye düşünüyordum.
galatasaray'ın savunma oyuncularına helal olsun, müthiş bir mücadele ortaya koydular. rakip bazı anlarda çok rahat geldi, formasyonlar gereği de bu normaldi. ilk yarıda boey'in üstüne birebir zorlamaktan ziyade arkasına adam sarkıtarak pasla geçmeye çalıştılar.
sol kanat gibi görünen rashford, oyunun sola yıkılması muhtemel bölümlerde uyanıklık yapıp sağ kanattan pozisyonlar çıkardı, nitekim golü de böyle attılar.
hojlund'a söyleyecek bir şey yok, olağanüstü bir fizik kalite zaten, sturm graz sonrası yine 2 tane attı bize.
okan hoca'nın neden vecino'yu istediği de dün kaan tercihiyle belli oldu bence. meğersem şampiyonlar ligi için torreira'yı önde baskıya gönderip 8 gibi kullanma fikri varmış. vecino'ya, paredes'e en yakın oyuncu kaan olduğu için orta sahadaki herkesten formayı almış oldu.
deplasman taraftarına helal olsun, çok fazla seslerini duydum. neredeyse koskoca old trafford'u domine ettiler.
dakika 45-70 arası manu taraftarı baya iştahlandı, çok gürültü çıkardılar. zaten o ara galatasaray'ın oyundan düştüğünü gördük. bu çok normal, çünkü başka bir seviyeden gelip baskı deniyoruz.
bu düşüş anında değişiklikler olabilir miydi buna bakmak lazım.
torreira sakatken gol yedik ve ofsayt oldu, oyuncular girdi. fakat rakibin baskısı dinmedi, gol ne zaman gelecek diye bekledik. o ara rakibi durdurmak için nelsson'un girmesi iyi olabilirdi, nelson hazırlandı ama giremeden golü yedik yine.
çok şiddetli baskı yapıyoruz oyuncular düşüyor, bunun nedeni bu. çözümü ise erken oyuncu değişikliği gibi görünüyor. ya da oyuncular fiziksel seviyesini arşa çıkaracak.
normalde biz türk takımları dk 70 civarı 2-1 geriye düşmüşken ve fiziksel olarak yıpranmışken maç 4'e kadar giderdi. böyle sayısız maç vardır.
fakat galatasaray dün gece kırılmadı, ve ayağa kalkıp rakibi yıktı.
ben gs'nin oyununu striker dövüşçülere benzetiyorum, darbeler alıyoruz ve hasar bırakıcı darbeler de vuruyoruz. kim kimi kırarsa.
okan hoca top rakipteyken baskı için çok fazla kafa yoruyor, başarılı da oluyor.
takım hiçbir zaman benim istediğim set seviyesine gelemeyecek bunu da bilerek değerlendiriyorum. (set oyunları için müracaat dm)
açıkçası maç önünde barış alper ya da kerem'in, yani düz ayaklı kanatların amrabat'a sorun yaşatacağından emindim. çünkü amrabat'ın yaşadığı mevzunun da kralını yaşadık. barış alper oraya girerek bir miktar dağıttı orayı, barışın fiziğine maşallah, pl seviyesinde bir fiziği var. ilk defa bir türk oyuncuda böyle yüksek fiziksel kalite görüyorum.
zaha vs dalot eşleşmesi her zaman bir şeyler vaadediyordu. şöyle anlatayım rakipte nwakeme olduğu zaman trabzonspor maçlarını hatırlayanınız vardır, nereden çıktı bu adam biz yumuşak mariano, yedlin ya da şener'le oynuyoruz derdim hep. bu duyguların aynısını manu taraftarı yaşamıştır dün, dalot böcek gibi ezilerek golü yedirdi zaten. zaha konusunda sizi temin ederim ki, çok zor bulunan bir oyuncu tipi. nwakeme tipi oyuncu bulmak için yıllarımı verdim ve bulamıyordum var olanlar inanılmaz pahalı zaten, zaha'nin bizim lige gelmiş olması bile mucize bence.
kerem aktürkoğlu yine pes etmedi, iyi olmayan maçlarından birini sergiliyordu ama denemekten vazgeçmiyor ve bunun mükâfatını aldı yine.
kerem hakkında birkaç şey söylemek istiyorum, florian wirtz var leverkusen'de, fiziksel olarak benziyor kerem'e, o çocuk 20 yaşında doğru oyunu öğrendi. kerem'in yetenek olarak eksiği yok, fiziksel olarak mükemmel seviyede. elin almanı bir kaç senede öğreniyor, wirtz çok çok büyük transfer yapacak. kerem'in gelişmesi gereken nokta belli bence. wirtzi izle ve o ne yapıyor, ben ne yapmıyorum diye sadece sorgula biraz. elbette kerem hocasının ondan istediğini yapmaya çalışıyor ama daha güzelini yaparsan okan hoca hayır demez.
o kadar şey yazdım, icardi'ye değinmeden bitiriyordum az daha. galatasaray'da izlediğim mental yönü en güçlü oyuncu diyebilirim. düşler tiyatrosunda senaryoyu sildi yeniden yazdı, penaltıyı kaçırınca hiç kızmadım, sadece icardi için üzüldüm. tamam istanbulspora karşı telafi ettirirsin 10 dk'da ama old trafford'da da bunu yapıyorsan sen çok büyüksün, başka bir şey diyemem. eric cantona'sı vardı manu'nun, bizimkiyle de tanıştılar, onlar selamı almıştır.
oyuncular ve teknik heyet hepsini tebrik ediyorum, çok büyük iş başardılar, helal olsun.
daha önce şampiyonlar ligi arenasında ingiliz takımlarına karşı deplasmanda galibiyetimiz yoktu sanırım. her ne kadar rakip düşüşte gibi görünse de, bir premier lig takımına karşı mücadele ettik. tempo olarak bizim oynadığımız ligin yaklaşık 3 sıklet yukarısıyla mücadele ettik. manu'nun maaş bütçesi, harcadıkları bonsevis vs bunlar zaten ne kadar zor bir şey başardığımızın kanıtı.
bir kere şampiyonlar ligi ayrı bir kulvar ve ligde başarısız olsalar bile cl'de yeni bir sayfa açıp sil baştan mücadele şansları vardı.
kadroları görünce manu'nun 5 orta saha tandanslı oyuncuyla sahaya çıktığını gördük. fakat geride de boşluklar verebilecek bir takımları vardı.
okan hoca mangal yürekli bir adam, hiç geri vitesi yok.
manu deplasmanına ölümüne pres yapmaya çıkmış.
bizim gibi liglerden gelen birinin bunu tercih etmesi ve uygulaması çok çok büyük bir cesaret örneği.
(bayern'de sane var hocam onlara basmasak iyi olabilir dhjsjsksk)
maçın belli bölümlerinde baskı olabilir ama genel olarak rakibin kontrol ettiği, bizim de geriye yaslanıp kontra atak kovaladığımız bir maç olabilir diye bekliyordum.
çünkü rakipte amrabat, casemiro, mount, hannibal, fernandes'e karşılık bizde kaan ve torreira vardı merkezde.
nitekim dakika 1 galatasaray bam güm baskıya başladı önde.
tamam bu presi yapabiliriz bir süre ama maçın sonlarını nasıl getireceğiz, dk 55'de tüm takımı yenilemek lazım diye düşünüyordum.
galatasaray'ın savunma oyuncularına helal olsun, müthiş bir mücadele ortaya koydular. rakip bazı anlarda çok rahat geldi, formasyonlar gereği de bu normaldi. ilk yarıda boey'in üstüne birebir zorlamaktan ziyade arkasına adam sarkıtarak pasla geçmeye çalıştılar.
sol kanat gibi görünen rashford, oyunun sola yıkılması muhtemel bölümlerde uyanıklık yapıp sağ kanattan pozisyonlar çıkardı, nitekim golü de böyle attılar.
hojlund'a söyleyecek bir şey yok, olağanüstü bir fizik kalite zaten, sturm graz sonrası yine 2 tane attı bize.
okan hoca'nın neden vecino'yu istediği de dün kaan tercihiyle belli oldu bence. meğersem şampiyonlar ligi için torreira'yı önde baskıya gönderip 8 gibi kullanma fikri varmış. vecino'ya, paredes'e en yakın oyuncu kaan olduğu için orta sahadaki herkesten formayı almış oldu.
deplasman taraftarına helal olsun, çok fazla seslerini duydum. neredeyse koskoca old trafford'u domine ettiler.
dakika 45-70 arası manu taraftarı baya iştahlandı, çok gürültü çıkardılar. zaten o ara galatasaray'ın oyundan düştüğünü gördük. bu çok normal, çünkü başka bir seviyeden gelip baskı deniyoruz.
bu düşüş anında değişiklikler olabilir miydi buna bakmak lazım.
torreira sakatken gol yedik ve ofsayt oldu, oyuncular girdi. fakat rakibin baskısı dinmedi, gol ne zaman gelecek diye bekledik. o ara rakibi durdurmak için nelsson'un girmesi iyi olabilirdi, nelson hazırlandı ama giremeden golü yedik yine.
çok şiddetli baskı yapıyoruz oyuncular düşüyor, bunun nedeni bu. çözümü ise erken oyuncu değişikliği gibi görünüyor. ya da oyuncular fiziksel seviyesini arşa çıkaracak.
normalde biz türk takımları dk 70 civarı 2-1 geriye düşmüşken ve fiziksel olarak yıpranmışken maç 4'e kadar giderdi. böyle sayısız maç vardır.
fakat galatasaray dün gece kırılmadı, ve ayağa kalkıp rakibi yıktı.
ben gs'nin oyununu striker dövüşçülere benzetiyorum, darbeler alıyoruz ve hasar bırakıcı darbeler de vuruyoruz. kim kimi kırarsa.
okan hoca top rakipteyken baskı için çok fazla kafa yoruyor, başarılı da oluyor.
takım hiçbir zaman benim istediğim set seviyesine gelemeyecek bunu da bilerek değerlendiriyorum. (set oyunları için müracaat dm)
açıkçası maç önünde barış alper ya da kerem'in, yani düz ayaklı kanatların amrabat'a sorun yaşatacağından emindim. çünkü amrabat'ın yaşadığı mevzunun da kralını yaşadık. barış alper oraya girerek bir miktar dağıttı orayı, barışın fiziğine maşallah, pl seviyesinde bir fiziği var. ilk defa bir türk oyuncuda böyle yüksek fiziksel kalite görüyorum.
zaha vs dalot eşleşmesi her zaman bir şeyler vaadediyordu. şöyle anlatayım rakipte nwakeme olduğu zaman trabzonspor maçlarını hatırlayanınız vardır, nereden çıktı bu adam biz yumuşak mariano, yedlin ya da şener'le oynuyoruz derdim hep. bu duyguların aynısını manu taraftarı yaşamıştır dün, dalot böcek gibi ezilerek golü yedirdi zaten. zaha konusunda sizi temin ederim ki, çok zor bulunan bir oyuncu tipi. nwakeme tipi oyuncu bulmak için yıllarımı verdim ve bulamıyordum var olanlar inanılmaz pahalı zaten, zaha'nin bizim lige gelmiş olması bile mucize bence.
kerem aktürkoğlu yine pes etmedi, iyi olmayan maçlarından birini sergiliyordu ama denemekten vazgeçmiyor ve bunun mükâfatını aldı yine.
kerem hakkında birkaç şey söylemek istiyorum, florian wirtz var leverkusen'de, fiziksel olarak benziyor kerem'e, o çocuk 20 yaşında doğru oyunu öğrendi. kerem'in yetenek olarak eksiği yok, fiziksel olarak mükemmel seviyede. elin almanı bir kaç senede öğreniyor, wirtz çok çok büyük transfer yapacak. kerem'in gelişmesi gereken nokta belli bence. wirtzi izle ve o ne yapıyor, ben ne yapmıyorum diye sadece sorgula biraz. elbette kerem hocasının ondan istediğini yapmaya çalışıyor ama daha güzelini yaparsan okan hoca hayır demez.
o kadar şey yazdım, icardi'ye değinmeden bitiriyordum az daha. galatasaray'da izlediğim mental yönü en güçlü oyuncu diyebilirim. düşler tiyatrosunda senaryoyu sildi yeniden yazdı, penaltıyı kaçırınca hiç kızmadım, sadece icardi için üzüldüm. tamam istanbulspora karşı telafi ettirirsin 10 dk'da ama old trafford'da da bunu yapıyorsan sen çok büyüksün, başka bir şey diyemem. eric cantona'sı vardı manu'nun, bizimkiyle de tanıştılar, onlar selamı almıştır.
oyuncular ve teknik heyet hepsini tebrik ediyorum, çok büyük iş başardılar, helal olsun.