510
pir sultan abdal "otorite" tarafından suçlu bulunur ve hakkında idam kararı verilir. hükmü uygulayacak hızır paşa, ibret-i alem için pir sultan abdal'ın sokak sokak dolaştırılmasını ve halkın da kendisini taşlamasını emreder. kimisi hınçla, kimisi otorite korkusuyla pir'i taşlamaya başlar. pir'in muhasibi yani en yakın dostu, yol arkadaşı ali baba da pir'e kıyamaz ama ceza almaktan da korktuğu için taş yerine gül atar. pir sultan abdal da bu durumu şöyle anlatır:
pir sultan abdal’ım can göğe ağmaz.
haktan emrolmazsa rahmet yağmaz.
şu ellerin taşı hiç bana değmez.
ille dostun bir tek gülü yaralar beni.
tabii şiirin tamamı bu kadar değil ama bizi ilgilendiren kısmı son iki dize. [aynı hikaye "ene'l-hakk" diyen hallac-ı mansur'a da atfedilir. onun da en yakın arkadaşı şibli gül atmıştır. mansur da: "bizi düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar" demiştir]
bir futbolcunun rakip taraftardan "olumsuz" anlamda alacağı en iyi tepki ıslıklanmak, yuhalanmaktır [küfüre, hakarete nispetle]. ama aynı futbolcu için en üzücü olay, kendi evinde, kendi taraftarı tarafından ıslıklanmak, yuhalanmaktır. hiç öyle "bunlar profesyonel futbolcu; milyon euro alıyorlar, bunlara alışmalılar" tandanslı cümleler kurmaya gerek yok. bu çocuklar zaten beşiktaş, fenerbahçe, trabzon gibi statlarda doksan dakika boyunca ana-avrat küfür yiyorlar. profesyonellik dediğimiz şey rakip taraftarın küfürlerini duymazdan gelip oyununu oynamaktır. yani pir sultan'ın deyişiyle: "şu ellerin taşı hiç bana değmez". ama kendi sahana yani kendi evine geldiğinde futbolcunun kendi tribünüyle profesyonel bir ilişki içine girmesini bekleyemezsin. çünkü bu adamlar mekanizma değil, organizma. sevildiklerini anladıkları tek yer kendi taraftarıyla yani sevgilileriyle buluşma anı, bir anlamda "şeb-i arus". icardi'nin takımda kalmasının başlıca sebeplerinden biridir bu. kerem'in kaçırdığı pozisyonlara kerem'den daha çok üzülme ihtimalimiz var mı? taraftarı anlamıyor değilim, elbette onlar da belki maddi-manevi fedakarlıklar yapıyor, saatlerce statta sesi kıçından çıkana kadar bağırıp destek olmaya çalışıyor, sürekli veren taraf oluyor ve bu yüzden de bir karşılık beklentisi içine giriyor. oyundan çıkarken formayı yere mi attı, çok alakasız bir pozisyonda sinirlerine hakim olamayıp kırmızı kart mı gördü tepkini göster tabii ki. ama gol atamadı, hatalı paslar verdi, ikili mücadelerde yerde kaldı v.s nedenlerle bir futbolcuyu ıslıklamak, yuhalamak dostluk, sevgi ya da adına her ne denecekse o ilişkide onulmaz yaralar açar.
pir sultan abdal’ım can göğe ağmaz.
haktan emrolmazsa rahmet yağmaz.
şu ellerin taşı hiç bana değmez.
ille dostun bir tek gülü yaralar beni.
tabii şiirin tamamı bu kadar değil ama bizi ilgilendiren kısmı son iki dize. [aynı hikaye "ene'l-hakk" diyen hallac-ı mansur'a da atfedilir. onun da en yakın arkadaşı şibli gül atmıştır. mansur da: "bizi düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar" demiştir]
bir futbolcunun rakip taraftardan "olumsuz" anlamda alacağı en iyi tepki ıslıklanmak, yuhalanmaktır [küfüre, hakarete nispetle]. ama aynı futbolcu için en üzücü olay, kendi evinde, kendi taraftarı tarafından ıslıklanmak, yuhalanmaktır. hiç öyle "bunlar profesyonel futbolcu; milyon euro alıyorlar, bunlara alışmalılar" tandanslı cümleler kurmaya gerek yok. bu çocuklar zaten beşiktaş, fenerbahçe, trabzon gibi statlarda doksan dakika boyunca ana-avrat küfür yiyorlar. profesyonellik dediğimiz şey rakip taraftarın küfürlerini duymazdan gelip oyununu oynamaktır. yani pir sultan'ın deyişiyle: "şu ellerin taşı hiç bana değmez". ama kendi sahana yani kendi evine geldiğinde futbolcunun kendi tribünüyle profesyonel bir ilişki içine girmesini bekleyemezsin. çünkü bu adamlar mekanizma değil, organizma. sevildiklerini anladıkları tek yer kendi taraftarıyla yani sevgilileriyle buluşma anı, bir anlamda "şeb-i arus". icardi'nin takımda kalmasının başlıca sebeplerinden biridir bu. kerem'in kaçırdığı pozisyonlara kerem'den daha çok üzülme ihtimalimiz var mı? taraftarı anlamıyor değilim, elbette onlar da belki maddi-manevi fedakarlıklar yapıyor, saatlerce statta sesi kıçından çıkana kadar bağırıp destek olmaya çalışıyor, sürekli veren taraf oluyor ve bu yüzden de bir karşılık beklentisi içine giriyor. oyundan çıkarken formayı yere mi attı, çok alakasız bir pozisyonda sinirlerine hakim olamayıp kırmızı kart mı gördü tepkini göster tabii ki. ama gol atamadı, hatalı paslar verdi, ikili mücadelerde yerde kaldı v.s nedenlerle bir futbolcuyu ıslıklamak, yuhalamak dostluk, sevgi ya da adına her ne denecekse o ilişkide onulmaz yaralar açar.