7696
sportif anlamda türkiye'nin en büyüğü kulüp. kendisi meyve veren ağaç tabirindeki meyvenin ata tohumudur. daha öz bir ifadesi olan varsa açığım. öyle bir kulüp ki; terim'in ifadesinde olduğu gibi: "aynı yollardan geçmedik" ifadesi çok net olarak, anadolu kulüplerinden ziyade, kendini diğer büyük olarak gören camialar, galatasaray'ın ayak izlerini takip ediyor.
mesela; bu sezon transfer anlamında öyle haset işlere imza attılar ki; elimize attığımıza yamandılar, masadan kalktığımıza çöktüler. sportif faaliyet gösteren ve kendilerini lig'in büyüğü olarak niteleyen bir anadolu zihniyetli kulüplerin sanıyorum ki, hesaplı kitaplı bir işleri yok. uzun zamandır başarı elde edemiyor oluşları, birilerinin temas ettiği futbolcuları alıp, bu şekilde hem pr yapıp hem başarı kovalamaktan öteye gitmiyor.
galatasaray'ımsa bir şekilde alt yapıdan oyuncu çıkarmaya, alıp satmaya, iyisiyle kötüsüyle bu seneye kadar devam etti. görünen o ki; bu saatten sonrada bunu sistematik bir şekilde, cazibe merkezi haline getirmek. işlerin spontane değil, hesaplı kitaplı bir şekilde yapıldığında sonucun ciddi olacağını bu yaz transfer döneminde gördük, görüyoruz. zaniolo belki de bu anlamda ilk örnek olarak eldeki en somut veri.
oyuncuyu küstürmeden oynatıp, arkasında durup, değer biçip, pazarlama işini illa ajax'tan, lorient'ten, bilmem nereden görecek değiliz. bu senenin mottosu bu anlamda; "cazibe merkezi olma" işidir.
aslında bir taşlama yapacaktım ama konu öyle zevkli başka bir konuyu tetikledi ki, yazmadan edemedim.
mesela; bu sezon transfer anlamında öyle haset işlere imza attılar ki; elimize attığımıza yamandılar, masadan kalktığımıza çöktüler. sportif faaliyet gösteren ve kendilerini lig'in büyüğü olarak niteleyen bir anadolu zihniyetli kulüplerin sanıyorum ki, hesaplı kitaplı bir işleri yok. uzun zamandır başarı elde edemiyor oluşları, birilerinin temas ettiği futbolcuları alıp, bu şekilde hem pr yapıp hem başarı kovalamaktan öteye gitmiyor.
galatasaray'ımsa bir şekilde alt yapıdan oyuncu çıkarmaya, alıp satmaya, iyisiyle kötüsüyle bu seneye kadar devam etti. görünen o ki; bu saatten sonrada bunu sistematik bir şekilde, cazibe merkezi haline getirmek. işlerin spontane değil, hesaplı kitaplı bir şekilde yapıldığında sonucun ciddi olacağını bu yaz transfer döneminde gördük, görüyoruz. zaniolo belki de bu anlamda ilk örnek olarak eldeki en somut veri.
oyuncuyu küstürmeden oynatıp, arkasında durup, değer biçip, pazarlama işini illa ajax'tan, lorient'ten, bilmem nereden görecek değiliz. bu senenin mottosu bu anlamda; "cazibe merkezi olma" işidir.
aslında bir taşlama yapacaktım ama konu öyle zevkli başka bir konuyu tetikledi ki, yazmadan edemedim.
