33392
en az 7 as oyuncusunu geçen seneden bu seneye taşıyabilecek takım. bunlar muslera-boey-nelsson-abdülkerim-torreira-kerem ve icardi. bunların birçoğu da ana omurga oyuncuları. başarı için transferden daha önemli olan husus bu istikrar olacak. her sezon yeniden yapılanan takımlardan hayır gelmez.
takım kimyası olarak en büyük avantajı papaz ya da yeniçeri diye tabir edilen yerlilerinin olmamasıdır. takım otobüsündeki arka beşlide oturanlar yunus, emin, kerem gibi altyapı oyuncuları ya da çok genç oyuncular. arda turan gibi fenerbahçe medyasının götünü kaldıracağı bir yerli topçumuz yok. selçuk-burak gibi biz bu takımın ağaları iken nerden çıktı bu sneijder-drogba diyecek topçularımız da yok. yabancı dil eskisi kadar bariyer de değil. elbette takım içi gruplaşmalar yine vardır ama bunlar arkadaşlık düzeyinde ve gruplar arası geçişim çok fazla. florya'nın suyu diye tabir edilen durum da bundan ibaret aslında. takımda kimse dışlanmıyor, kimse kimsenin kuyusunu kazmıyor. herkes olabildiğince birbirine yardım ediyor. herkes gerekirse oyun içinde ve oyun dışında fedakarlıkta bulunup ortaya bir çaba koymaya çalışıyor. herkes egolarını törpülemeye çalışıyor. bu da başarının anahtarı zaten.
bizi bekleyen tehlike rotasyon yapacağız diye aşırı geniş bir kadro kurmamız. evet futbol takımları 25-30 kişiliktir. ama manchester city de dahil olmak üzere büyük bütçeli başarılı takımlar ana rotasyonlarını 18-19 kişiden kurar. geniş rotasyon yeterince oynamayan futbolcular demektir. yeterince oynamayan futbolcu da mutsuz futbolcu demektir. evet okan buruk herkesi idare etmeye çalışıyor, bu konuda çok da becerikli hoca. bu sene çok maç da oynayabiliriz ama dikkat etmek gerekir. kadrodaki şişkinliklerden kurtulmak gerek. transfer edilen oyuncuları sonra nasıl olsa satarız diye almamak gerek. biz bu sene avrupa kupası almak zorunda da değiliz. avrupa'da başarı istikrarla gelen bir şey. uefa 2000 zaferimiz de istikrarla gelen bir başarıydı. biz bir anda o seviyelere gelemeyiz, azıcık sabır etmek lazım. sadece taraftarın değil takımın da hocanın da yönetimin de sabretmesi lazım.
takım kimyası olarak en büyük avantajı papaz ya da yeniçeri diye tabir edilen yerlilerinin olmamasıdır. takım otobüsündeki arka beşlide oturanlar yunus, emin, kerem gibi altyapı oyuncuları ya da çok genç oyuncular. arda turan gibi fenerbahçe medyasının götünü kaldıracağı bir yerli topçumuz yok. selçuk-burak gibi biz bu takımın ağaları iken nerden çıktı bu sneijder-drogba diyecek topçularımız da yok. yabancı dil eskisi kadar bariyer de değil. elbette takım içi gruplaşmalar yine vardır ama bunlar arkadaşlık düzeyinde ve gruplar arası geçişim çok fazla. florya'nın suyu diye tabir edilen durum da bundan ibaret aslında. takımda kimse dışlanmıyor, kimse kimsenin kuyusunu kazmıyor. herkes olabildiğince birbirine yardım ediyor. herkes gerekirse oyun içinde ve oyun dışında fedakarlıkta bulunup ortaya bir çaba koymaya çalışıyor. herkes egolarını törpülemeye çalışıyor. bu da başarının anahtarı zaten.
bizi bekleyen tehlike rotasyon yapacağız diye aşırı geniş bir kadro kurmamız. evet futbol takımları 25-30 kişiliktir. ama manchester city de dahil olmak üzere büyük bütçeli başarılı takımlar ana rotasyonlarını 18-19 kişiden kurar. geniş rotasyon yeterince oynamayan futbolcular demektir. yeterince oynamayan futbolcu da mutsuz futbolcu demektir. evet okan buruk herkesi idare etmeye çalışıyor, bu konuda çok da becerikli hoca. bu sene çok maç da oynayabiliriz ama dikkat etmek gerekir. kadrodaki şişkinliklerden kurtulmak gerek. transfer edilen oyuncuları sonra nasıl olsa satarız diye almamak gerek. biz bu sene avrupa kupası almak zorunda da değiliz. avrupa'da başarı istikrarla gelen bir şey. uefa 2000 zaferimiz de istikrarla gelen bir başarıydı. biz bir anda o seviyelere gelemeyiz, azıcık sabır etmek lazım. sadece taraftarın değil takımın da hocanın da yönetimin de sabretmesi lazım.