9391
galatasaray'ın yüksek fiyata oyuncu satamaması ve lucas torreira başlıklarından sonra nereye yazacağıma emin olmadığım için bu başlığın daha doğru olduğunu düşünerek buraya yazıyorum.
yazacaklarım tartışmalı, sinir bozucu gelebilir ama fark ettim ki gözden kaçırmamamız gereken bir gerçeklik.
tanım: ruhunun fakirleştirilmesine izin vermemesi gereken taraftar gurubu.
bunu yaparken de organize propogandalarla yıpratacak yalı politikalarına kanmaması gereken tutku paydaşlarımız.
ülke şartları herkesin içinden geçiyor, geleceğinde bir bölümü çoktan çalındı. bunlarda hem fikiriz, fakat şartlar ne olursa olsun insan ruhunun fakirleştirilmemesine izin vermemelidir. basit zevkler, müzik, kitap, yürüyüş...
ne olursa olsun ruhunuzu beslemeniz gerekir.
aksi takdirde en ufak bir keyifte aman o böyle bozulabilir endişesiyle başka bir konforunuzu feda etmeye başlarsınız. aman burada üyelik var öbürü de olmasın, aman a var o zaman b'yi kapatayım.
neden ikisinin de keyfini sürmeyesiniz ki?
bakın televizyonlarda bik bik konuşanların çoğu ruhu fakirleşmiş, hayatı solmuş insanlar. cebinde para olsa bile keyifle harcamayı kendine zulüm gören insanlar. etrafınızda da vardır çok, deli gibi para kazanır ama ot gibi yaşar. zevk aldığı birşeye harcama yapınca pişman olur filan. (bu cimrilik değil, cimriler keyfine para harcar ama başka şeylerden kısar vs vs ama keyfine çatır çatır harcar, bir de borç vermez * , herkese 1 doz lazım )
bunları niye yazıyorum; müthiş bir kadro kuruluyor da ondan. bakın öyle böyle bir mevzu değil, tüm fm, fifa fanatiklerinin wildcard'ı artık galatasaray . normal şartlarda oyunlarda bile kurulamayacak çeşitlilikte ve çeşnilikte bir kadro kuruyoruz.
joa felix sequeira için yüz ekşitme konforuna sahibiz. ama neymiş oyuncu satmalıymışız... hayır efendim hayır, gayette para girişi var ve aciliyetimiz yok. neden kasamıza para yağarken icralık olmuş gibi pes edip değerlerimizden vazgeçelim?
bakın (bkz: #3672960) burada yazdım, bu akışkanlık böyle giderse bu sene çok ciddi bir gelir elde edeceğiz, o çok yüksek olan maaş yükünü katlama derecesinde...
bu sebeple bize ruhumuzu fakirleştirmeyi telkin edenlere kulak tıkayıp "ânın keyfini" yaşamamız gerekiyor. nicolo zaniolo gibi bir yetenek ve wild ace! varken neden onu üç otuza satalım. neden torreira'yı satalım( ki oyunun göbek taşı, göbek taşı çekilirse köprü çöker) ? eğer karşı politika unusuru elemansanız bunları millete papağan gibi tekrar edersiniz.
neden kazanırken keyfini sürmeyelim? işler terse dönerse tamam bir iki satış ile gene dengeyi yakalarız. bakın gene lüksümüzü koruruz...
şu an için herşey iyi gidiyor. gelecek transferden çok sponsorluk haberlerini bekliyorum yalanım yok, çünkü her ek gelir ile keyfim artıyor, algı çalışmaları yapan kiralık kalemlerin kalemi düşüyor.
ruhumuzu zenginleştirelim renktaşlarım. fantastik bir kadro kuruyoruz, çatır çatır keyfini çıkarmamız gereken. galatasaray'ın yükümlülükleri artıyor doğru ama gelirleri de ona paralel olarak daha hızlı artıyor...
keyfine bakması gereken taraftar gurubu biziz. sosyal medya, youtube, tv kanalı şaklabanlarını dikkate almayın.
bir kağıt kalem alın ve kadromuzu yazın, sonra 2 sene önce 13. olan kendinize bu kadroyu mektup olarak gönderdiğinizi düşünün *
arkanıza yaslanın, tepsileri kapatın ve kemerleri bağlayın.
yazacaklarım tartışmalı, sinir bozucu gelebilir ama fark ettim ki gözden kaçırmamamız gereken bir gerçeklik.
tanım: ruhunun fakirleştirilmesine izin vermemesi gereken taraftar gurubu.
bunu yaparken de organize propogandalarla yıpratacak yalı politikalarına kanmaması gereken tutku paydaşlarımız.
ülke şartları herkesin içinden geçiyor, geleceğinde bir bölümü çoktan çalındı. bunlarda hem fikiriz, fakat şartlar ne olursa olsun insan ruhunun fakirleştirilmemesine izin vermemelidir. basit zevkler, müzik, kitap, yürüyüş...
ne olursa olsun ruhunuzu beslemeniz gerekir.
aksi takdirde en ufak bir keyifte aman o böyle bozulabilir endişesiyle başka bir konforunuzu feda etmeye başlarsınız. aman burada üyelik var öbürü de olmasın, aman a var o zaman b'yi kapatayım.
neden ikisinin de keyfini sürmeyesiniz ki?
bakın televizyonlarda bik bik konuşanların çoğu ruhu fakirleşmiş, hayatı solmuş insanlar. cebinde para olsa bile keyifle harcamayı kendine zulüm gören insanlar. etrafınızda da vardır çok, deli gibi para kazanır ama ot gibi yaşar. zevk aldığı birşeye harcama yapınca pişman olur filan. (bu cimrilik değil, cimriler keyfine para harcar ama başka şeylerden kısar vs vs ama keyfine çatır çatır harcar, bir de borç vermez * , herkese 1 doz lazım )
bunları niye yazıyorum; müthiş bir kadro kuruluyor da ondan. bakın öyle böyle bir mevzu değil, tüm fm, fifa fanatiklerinin wildcard'ı artık galatasaray . normal şartlarda oyunlarda bile kurulamayacak çeşitlilikte ve çeşnilikte bir kadro kuruyoruz.
joa felix sequeira için yüz ekşitme konforuna sahibiz. ama neymiş oyuncu satmalıymışız... hayır efendim hayır, gayette para girişi var ve aciliyetimiz yok. neden kasamıza para yağarken icralık olmuş gibi pes edip değerlerimizden vazgeçelim?
bakın (bkz: #3672960) burada yazdım, bu akışkanlık böyle giderse bu sene çok ciddi bir gelir elde edeceğiz, o çok yüksek olan maaş yükünü katlama derecesinde...
bu sebeple bize ruhumuzu fakirleştirmeyi telkin edenlere kulak tıkayıp "ânın keyfini" yaşamamız gerekiyor. nicolo zaniolo gibi bir yetenek ve wild ace! varken neden onu üç otuza satalım. neden torreira'yı satalım( ki oyunun göbek taşı, göbek taşı çekilirse köprü çöker) ? eğer karşı politika unusuru elemansanız bunları millete papağan gibi tekrar edersiniz.
neden kazanırken keyfini sürmeyelim? işler terse dönerse tamam bir iki satış ile gene dengeyi yakalarız. bakın gene lüksümüzü koruruz...
şu an için herşey iyi gidiyor. gelecek transferden çok sponsorluk haberlerini bekliyorum yalanım yok, çünkü her ek gelir ile keyfim artıyor, algı çalışmaları yapan kiralık kalemlerin kalemi düşüyor.
ruhumuzu zenginleştirelim renktaşlarım. fantastik bir kadro kuruyoruz, çatır çatır keyfini çıkarmamız gereken. galatasaray'ın yükümlülükleri artıyor doğru ama gelirleri de ona paralel olarak daha hızlı artıyor...
keyfine bakması gereken taraftar gurubu biziz. sosyal medya, youtube, tv kanalı şaklabanlarını dikkate almayın.
bir kağıt kalem alın ve kadromuzu yazın, sonra 2 sene önce 13. olan kendinize bu kadroyu mektup olarak gönderdiğinizi düşünün *
arkanıza yaslanın, tepsileri kapatın ve kemerleri bağlayın.