47
dayatma değil eşitsizliğe farkındalık yaratma çabasıdır. bazı noktalarda bokunun çıktığını, hatta bunun lgbt adına eşitlilik mücadelesine zarar verdiği kanısındayım. ama bir şeyi siz dininiz, kültürünüz gereği normal göremiyorsunuz diye o şey anormal olmuyor. ayrıca, sizin dayatma olarak tanımladığınız bu ifadeler, sloganlar; bir yerde bir eşitsizlik, bu eşitsizliğe bağlı şiddet olduğu için var.
hiç kimse çıkıp da “erkeğe şiddete hayır” diye sloganlar atıp, erkek hakları için örgütler kurmuyor. neden? çünkü erkek, cinsiyeti üzerinden şiddet gören bir varlık değil. erkek erkek olduğu için şiddet görmüyor. bu yüzden de kimse bu eşitsizliğe dikkat çekmiyor.
ne var mesela? “kadına şiddete hayır” var. neden? çünkü kadına, sırf kadın olduğu için, fiziksel olarak genellikle daha güçsüz olduğu şiddet uygulanıyor. çünkü kadın öldürülüyor. senin şimdi kafanda vahşet olarak tanımlayabildiğin, “evet, kadına şiddete hayır” diye desteklediğin bu olgu, 100 yıl önce; kadın ikinci sınıf insan muamelesi görürken ortada yoktu. o zaman da şu an senin kafanda olanlar, “ne alaka kardeşim, islam’a göre 4 eşim olabilir, 10 yaşındaki bi kız çocuğuyla evlenebilirim, karımla birlikte olmak için rızasını almama gerek yok, görevi, istersem tecavüz de ederim, görevini yapmazsa döverim de” diyordu. önce bu ülkede ulu önderin vizyonu, sonra ise o farkındalığı yaratanlar sayesinde kadın mücadelesi bir yerlere geldi. hala örümcek ağlarıyla donanmış zihniyetlerce tersi uygulanmaya çalışılıyor, ama en azından sokaktaki insanların bi çoğu normale evrilmeyi başardı.
lgbt de aynı mücadeledir. ortada bir şiddet vardır. lgbt’li diye insan öldürmek, trans cinayetleri, kafasını tekmelemek, ters kelepçelemek; birçok insana göre lgbtli olmaktan daha normal. işte bunu düzeltmek, yani insan olabilmek için bu farkındalık çalışması ol mak zo run da.
sen kafanda normalleştiremiyorsun, çocuğun lgbtli olur diye korkuyorsun diye kimse cinsel kimliğinden vazgeçmek zorunda değil. oturup ağlayabilirsin.
hiç kimse çıkıp da “erkeğe şiddete hayır” diye sloganlar atıp, erkek hakları için örgütler kurmuyor. neden? çünkü erkek, cinsiyeti üzerinden şiddet gören bir varlık değil. erkek erkek olduğu için şiddet görmüyor. bu yüzden de kimse bu eşitsizliğe dikkat çekmiyor.
ne var mesela? “kadına şiddete hayır” var. neden? çünkü kadına, sırf kadın olduğu için, fiziksel olarak genellikle daha güçsüz olduğu şiddet uygulanıyor. çünkü kadın öldürülüyor. senin şimdi kafanda vahşet olarak tanımlayabildiğin, “evet, kadına şiddete hayır” diye desteklediğin bu olgu, 100 yıl önce; kadın ikinci sınıf insan muamelesi görürken ortada yoktu. o zaman da şu an senin kafanda olanlar, “ne alaka kardeşim, islam’a göre 4 eşim olabilir, 10 yaşındaki bi kız çocuğuyla evlenebilirim, karımla birlikte olmak için rızasını almama gerek yok, görevi, istersem tecavüz de ederim, görevini yapmazsa döverim de” diyordu. önce bu ülkede ulu önderin vizyonu, sonra ise o farkındalığı yaratanlar sayesinde kadın mücadelesi bir yerlere geldi. hala örümcek ağlarıyla donanmış zihniyetlerce tersi uygulanmaya çalışılıyor, ama en azından sokaktaki insanların bi çoğu normale evrilmeyi başardı.
lgbt de aynı mücadeledir. ortada bir şiddet vardır. lgbt’li diye insan öldürmek, trans cinayetleri, kafasını tekmelemek, ters kelepçelemek; birçok insana göre lgbtli olmaktan daha normal. işte bunu düzeltmek, yani insan olabilmek için bu farkındalık çalışması ol mak zo run da.
sen kafanda normalleştiremiyorsun, çocuğun lgbtli olur diye korkuyorsun diye kimse cinsel kimliğinden vazgeçmek zorunda değil. oturup ağlayabilirsin.