17
ilk olarak ilkokul yıllarında mahallede fb'lilerle yaptığımız maçlarda anladım bunu. hiçbir maç bitmezdi. hep kavga ederdik bir şekilde.
uefa kupası aldığımızda 17 yaşındaydım. o dönem maçları cine 5 veriyordu. bologna deplasmanında hakan şükür golü attığında sobanın yanında radyo 1'den maçı dinliyordum. yanlış hatırlamıyorsam murat ünlü anlatıyordu. oturuş şeklim dizlerimin üstünde ve ayaklarım altta olacak şekildeydi. namaz kılar gibi yani. gol o pozisyonda gelince hem o maç ve devamında finale kadar olan tüm maçlarda aynı yerde, aynı şekilde oturdum. hep radyo 1'den dinledim maçları. her maç sonunda dizlerim tutmaz halde tuvalete giderdim. sidik torbam patlayacak şekilde olurdu genelde. heyecandan çok sıkardım kendimi. final trt 1'de olunca çok korkarak izledim totem bozulacak diye. kendimce bir yol bulup oturduğum yeri değiştim. çok şükür kazandık.
2006 yılındaki 16 dakikalık şampiyonluk maçında zaten ümitsiz olduğumdan maçı izlemedim. fb'nin şampiyonluk kutlamasını falan çekemezdim zaten. annemin zoruyla yakın bir akrabanın cenazesi için taziyeye gittik. taziye evinde evin oğlu fanatik fb'liymiş. neyse bebe odadan hiç çıkmadı. yüzünü hiç görmedim. saat 21.30 gibi falandı sanırım dışarıdan korna sesleri gelmeye başladı. evin sahibi "fb şampiyon oldu galiba, bizim oğlan çıkar şimdi" dedi. 1-2 dakika bekledim. ev zaten kalabalık. baktım çıkan yok. pencereden dışarı baktım. korna çalan arabalarda sarı kırmızı renkleri görmemle bir bağırmışım. tabi ben hatırlamıyorum neler yaptığımı. annem sonradan anlattı çoğunu. baya bir rezil etmişim onu. eve dönüşte arabanın camından sarkık şekilde sesim kısılana kadar bağırdığımı hatırlıyorum.
daha çok örnek verebilirim ama yazmaya takatim yok. ancak şunu net olarak söyleyebilirim. ben bir fanatiğim. kimseye zarar vermeyenlerden ama. genelde zararım kendime olur. aşırı sinir, uykusuzluk, hırs, küfür vs. pişman mıyım? asla. seviyoruz bu takımı. peşindeyiz her daim.
uefa kupası aldığımızda 17 yaşındaydım. o dönem maçları cine 5 veriyordu. bologna deplasmanında hakan şükür golü attığında sobanın yanında radyo 1'den maçı dinliyordum. yanlış hatırlamıyorsam murat ünlü anlatıyordu. oturuş şeklim dizlerimin üstünde ve ayaklarım altta olacak şekildeydi. namaz kılar gibi yani. gol o pozisyonda gelince hem o maç ve devamında finale kadar olan tüm maçlarda aynı yerde, aynı şekilde oturdum. hep radyo 1'den dinledim maçları. her maç sonunda dizlerim tutmaz halde tuvalete giderdim. sidik torbam patlayacak şekilde olurdu genelde. heyecandan çok sıkardım kendimi. final trt 1'de olunca çok korkarak izledim totem bozulacak diye. kendimce bir yol bulup oturduğum yeri değiştim. çok şükür kazandık.
2006 yılındaki 16 dakikalık şampiyonluk maçında zaten ümitsiz olduğumdan maçı izlemedim. fb'nin şampiyonluk kutlamasını falan çekemezdim zaten. annemin zoruyla yakın bir akrabanın cenazesi için taziyeye gittik. taziye evinde evin oğlu fanatik fb'liymiş. neyse bebe odadan hiç çıkmadı. yüzünü hiç görmedim. saat 21.30 gibi falandı sanırım dışarıdan korna sesleri gelmeye başladı. evin sahibi "fb şampiyon oldu galiba, bizim oğlan çıkar şimdi" dedi. 1-2 dakika bekledim. ev zaten kalabalık. baktım çıkan yok. pencereden dışarı baktım. korna çalan arabalarda sarı kırmızı renkleri görmemle bir bağırmışım. tabi ben hatırlamıyorum neler yaptığımı. annem sonradan anlattı çoğunu. baya bir rezil etmişim onu. eve dönüşte arabanın camından sarkık şekilde sesim kısılana kadar bağırdığımı hatırlıyorum.
daha çok örnek verebilirim ama yazmaya takatim yok. ancak şunu net olarak söyleyebilirim. ben bir fanatiğim. kimseye zarar vermeyenlerden ama. genelde zararım kendime olur. aşırı sinir, uykusuzluk, hırs, küfür vs. pişman mıyım? asla. seviyoruz bu takımı. peşindeyiz her daim.