9046
galatasaraylı olmaya atfettiğim değeri oluşturan en sağlam temel, galatasaray'ın sadece bir futbol takımı olmayışıdır. galatasaray bir kültürdür. bir kültür olabilecek kadar büyüktür ve sadece futbol takımı ile sınırlı değildir.
tabii ki galatasaray'ı tutmamızı sağlayan, dünyada isminin bu kadar bilinir olmasını sağlayan futbol takımıydı.
burada "gassaray sadece futbol diil" diyerek, yan branş sevdalısı fanatik cimbomluluk yapmıyorum.
çünkü, harbiden ne basket, ne voleybol ne o ne bu hiçbiri futbol kadar umurumda değil, olmadı. eurocup falan iyiydi falan ama, futbol başka.
diğer tüm branşlarda başarılı olun, ama futbol takımı sezonu 15. bitirsin, o başkan kovulur aga.
fatih altaylı* galatasaray lisesini anlatırken şöyle diyor:
"galatasaray lisesi kurulduğunda, o sıralarda galatasaray lisesi gibi okullar var türkiye'de, ama bunların tamamı yabancıların. amerikalı misyonerlerin, fransız misyonerlerin, katolik okulları, protestan okulları, hepsinde böyle bir dini taraf var.
emparyalizm, eğitim vasıtasıyla anadoluyu sarmış vaziyette. galatasaray lisesiyle eş yaşta, belki ondan biraz önce tarsus'ta da, harput'ta da memleketin başka yerlerinde amerikan okulları falan var.
galatasaray lisesi, bugün bazılarının "jakoben, batı özentisi 'yerli ve milli' değil" dediği o lise, bu cahil cühela, öküz tayfanın anlamadığı bir şekilde, türkiye'niin emparyalizmin yayılma politikalarına vermiş olduğu bir milli eğitim cevabıdır. bunu kuran irade, emparyalizme karşı kültürel mücadelenin iradesidir. galatasaray türkiye'de aydın yetiştiren okulların başında gelir ve bu amaçla kurulmuştur. "yerli ve milli" aydın yetiştirmek"
ve bu ülke savaşlardan, kıtlıklardan, hastalıklardan geçmiş, işin sonunda
onların çizdiği sınırları reddederek, onlara meydan okuyarak, ingilizlerle; fransızlarla, italyanlarla, yunanlılarla savaşa savaşa, sonucunda da kazanarak bir ülke kurmuşuz.
türkiye cumhuriyeti kurulduktan sonra elbette bir milli futbol takımı da kuruldu.
peki milli takımın ilk teknik direktörü olarak başa kimi seçmiştir kurucu irade? ali sami yen, ölümsüz kurucumuz.
işte ben bu büyük camianın içinde "taraftar" olarak dahi bulunsam da, benim için bir şey fark etmiyor. türkiye'de nasıl "sıradan vatandaş"sam, gassarayda da "düz taraftar"ım. umarım gün gelir kulüpte çalışmak da nasip olur bir şekilde.
galatasaray futbol takımı da bu kültürün vizyonuyla hareket etmeye programlanmış bir yapı. bu okul yabancıların tüm o kaynaklarına, bolluğuna rağmen pes etmeyen bir akılla kurulmuş, burdan kurulan futbol takımı da gitmiş avrupa'daki en başarılı türk takımı olmuş, türkiye tarihinde ilk defa bir türk kulübü dünyadaki en iyi takımlar sıralamasında birinci sıraya yükselmiş (kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/...ay-zirvede-39221868)
bir aylığına da olsa. orada bir salise dursa ayarları bozulacak rakiplere sahibiz. orada olmayı hayal dahi edemeyen rakiplere sahibiz. dünyanın en iyi takımı diyor oğlum. bu şampiyonlar liginde gruptan namağlup çıkmak değil, bu şampiyonlar ligi çeyrek finalinde 1 gol farkla elenmek değil, bu uefa kupasında yarı finalde kalmak falan hiç değil. dünyanın en iyi takımı diyor amk... inanılmaz bir mertebe bu.
bunlar tesadüf değil tabii. bir kültürün ürünü.
ülkede bir etki yaratabilecek kadar büyük bir takıma dönüşüyor galatasaray.
bir şekilde aktör olmayı başarıyor.
apo italya'dayken juventusl'a maç yapıyoruz2 aralık 1998 galatasaray juventus maçı, diplomatik öneme sahip futbol maçı mı olur amk? oldu.
sonra uefayı* alıyoruz, ülkede şenlik oluyor. sonra süper kupa, başarılı oluyoruz, ülke seviniyor.
öyleymiş valla o zamanlar. şimdi düşününce çok garip geliyor, ama öyleymiş.
bir milleti başarıya alıştırdı galatasaray, insanlar bununla avundu. sonra gün geldi, çoğunluğu galatasaraylılardan oluşan bir kadro ile türk milli futbol takımı dünya kupası yarı finaline yükseldi, dünya üçüncüsü oldu.
galatasaray taraftarı zamanında muhalif seslerin rahatça çıkabildiği, baskıya, düzene boyun eğmeyi kendine yediremeyen bir yapıdaydı.
galatasaray kulübü de öyle.
bu ülkede çok şey oluyor arkadaşlar, yetişemiyoruz. ama bizim 1 yılda yaşadığımız şeyleri bir batı ülkesi yaşasa, millet tımarhanelik olurdu.
hal böyleyken, kendini bu kültüre ait herkesin durması gerektiği nokta bellidir.
bu ülkede küçük bir çocuk polis tarafınan yaralanıp sonrasında vefat ettiğinde, galatasaray bir duruş sergiledi ve cenazesine çelenk bırakıldı (kaynak: https://twitter.com/...99767927779328?s=20)
çünkü, 14 yaşında bir çocuğun polis şiddeti nedeniyle öldürülmesine karşı olmamak bu kültüre yakışmazdı.
bu ülkede twitter'a ilk kez erişim engeli getirildiğinde de galatasaray bununla ilgili açıklama yayınlayıp bunu eleştirmişti.
(kaynak: https://www.galatasaray.org/...yasagi-uzerine/3306)
bu ülkede deprem oldu ve maalesef organize olması gerekenler organize değildi. insanlar isyan ediyor, yardım istiyordu.
galatasaray yine orada iradesini ortaya koyup* insanlara ulaştı.
bu yardımın oradaki yardıma muhtaç bırakılmış insanlardaki karşılığı nedir? inanın bunu hayal etmesi dahi çok güç.
geçen gün türk dizilerini yorumlayan bir kanal olan murat soner'in hatay'daki tecrübelerini anlattığı videoyu izledim. orada getirdikleri erzağın yetersiz kaldığını ama sonra gereken malzemeyi galatasaray'ın tırıyla bırakıldığını anlattığında anlıyorsunuz o insanlardaki karşılığını. insan duygulanıyor gerçekten.
çok büyük bir iş yaptı galatasaray. bugün bir beşiktaşlı da olabilirdik arkadaşlar. ahmet nur çebinin bu süreçteki tavrı çok tartışıldı.
bütün bunları hem kendime, hem bu entryi buraya kadar okuyan herkese anlatmamdaki sebep elbetteki son haftalarda olanlar.
bu entryi bundan yıllar sonra okuyacak olanlara da hatırlatalım, malum hafızamız pek iyi değil, 6 şubat 2023 depremi ve ardından yaşadıklarımız.
depremin ardından ligler ertelendi, herkes yardıma odaklandı.
ülkede büyük bir kaos, trajedi ve isyan vardı. bir milletçe travmatize olduk. yurttaşlarımız enkaz altında kaldı, bu vaziyet, gerçeklik, saklanmaya çalışıldı. olan bitenlerin, onca yaşanmışlığın, bu acı gerçeklerin üstü kapatılmaya çalışıldı.
ve ardından da hepimizin aklında olan diğer skandallar geldi.
zaman geçti, süper lig yeniden başladı.
ve evet, dünkü maçta * fenerbahçe taraftarı bu ülkede olan bitenle alakalı tezahüratlar yaptı. hükümeti istifaya davet etti. bunlar olurken yayıncı kuruluş taraftarın sesini kıstı. küfür etmiyorlardı, hakaret etmiyorlardı, bir futbol maçında sansüre uğrayacak bir şey söylemiyorlardı. ama susturuldular. söyledikleri ayrı, susturulmaları olay oldu, e doğal olarak.
bugün de beşiktaş'ın maçı var. * ve beşiktaş taraftarının fenerlilerden farklı istikamette şeyler söyleyeceğine inanmıyorum. bu böyle devam edecektir. bunu düşünürken dahi "acaba taraftar tepkisini sansürlemek için lige bi şey yaparlar mı?" diye endişeleniyorum. maalesef, şu anda ülkemizin gerçeği bu. yapılmaz, olmaz dediğimiz her şey oldu. olmasın dediğimiz neredeyse her şey oldu. bu da olabilir. ama, lig taraftar tepkisini sansürlemek için durdurulsun ya da durdurulmasın, bizim de bir noktada bir şey söylememiz gerekecek.
iki maçta protesto oldu diye lig iptal edilmez. bu istikrarlı bir şekilde devam ederse iptal edilebilir.
bizim iç sahadaki ilk maçımıza daha var, başakşehir maçı* oynanmayacak anladığım kadarıyla, ama elbet iç saha maçımız geldiğinde gözler üzerimizde olacak. bir şeyler söylememiz gerekiyor.
hal buyken, bu kulübün en büyük taraftar organizasyonu ultraslan, şu vakte kadar hep güçlüden yana pozisyon aldı. hiçbir zaman "o işlere" bulaşmadı. "o işler"e bulaştığında da tepkiyi nedense israil devletine gösterdi. neydi? hatırlatayım. "kudüs kıbledir, kudüs miraçtır!" "kudüs özgür değilse, dünya tutsaktır!"
baba.... napıyosunuz? ya bakın, müslüman bir toplumda yaşıyoruz, kudüse verilen değer az buz değil, böyle bir pankart açmakta bir beis yok. ama be kardeşim, senin tek söylediğin şey nasıl bu olabilir? türkiye'de yaşıyoruz biz. milli bayramlarda şov yapmak, yapılan koreografilerde milli bayramları es geçmemek, bunlar gerçekten güzel şeyler. ama... çok da risksiz şeyler.
nedir "riskli şeyler", dün fenerlilerin yaptığıdır. bugün beşiktaşlıların yapacağıdır. sıra bize geldiğinde eğer bu ultraslan çetesi yüzünden susarsak, sen ben o, her kimse, bize de yazıklar olsun. ultraslandaki üç beş tribüncüden çekinerek hiçbir şeyi değiştiremezsin. ultraslan abileri, ultraslan gençleri, bunlar kim ki? bu bir vatan meselesidir.
bu biz galatasaraylılar için bir sınavdır. ben galatasaray taraftarına güveniyorum. bakın arkadaşlar, gönül ister ki bu mayıs bize çifte bayram olsun. ama bana ikisinden birini seç deseler, galatasaray'ın şampiyonluğunu anında satarım... çünkü mayısı bayram yapacak diğer ihtimal, bambaşka. çok uzun yıllardır bunun hayaliyle yaşıyoruz çoğumuz. yani şampiyonluğu satarım ama galatasaray kültürüne sadıklığımdan satarım. baba biz bir özgür olalım da daha çook şampiyon oluruz.
(yazar burada şimdikinden birazcık daha az kısıtlanacak olmaktan bahsediyor)*
selametle gassaraylı kardeşlerim.
edit: aha. bak bunu yazdıktan daha 24 saat geçmeden şu oldu: https://twitter.com/.../1629875719193993230
tabii ki galatasaray'ı tutmamızı sağlayan, dünyada isminin bu kadar bilinir olmasını sağlayan futbol takımıydı.
burada "gassaray sadece futbol diil" diyerek, yan branş sevdalısı fanatik cimbomluluk yapmıyorum.
çünkü, harbiden ne basket, ne voleybol ne o ne bu hiçbiri futbol kadar umurumda değil, olmadı. eurocup falan iyiydi falan ama, futbol başka.
diğer tüm branşlarda başarılı olun, ama futbol takımı sezonu 15. bitirsin, o başkan kovulur aga.
fatih altaylı* galatasaray lisesini anlatırken şöyle diyor:
"galatasaray lisesi kurulduğunda, o sıralarda galatasaray lisesi gibi okullar var türkiye'de, ama bunların tamamı yabancıların. amerikalı misyonerlerin, fransız misyonerlerin, katolik okulları, protestan okulları, hepsinde böyle bir dini taraf var.
emparyalizm, eğitim vasıtasıyla anadoluyu sarmış vaziyette. galatasaray lisesiyle eş yaşta, belki ondan biraz önce tarsus'ta da, harput'ta da memleketin başka yerlerinde amerikan okulları falan var.
galatasaray lisesi, bugün bazılarının "jakoben, batı özentisi 'yerli ve milli' değil" dediği o lise, bu cahil cühela, öküz tayfanın anlamadığı bir şekilde, türkiye'niin emparyalizmin yayılma politikalarına vermiş olduğu bir milli eğitim cevabıdır. bunu kuran irade, emparyalizme karşı kültürel mücadelenin iradesidir. galatasaray türkiye'de aydın yetiştiren okulların başında gelir ve bu amaçla kurulmuştur. "yerli ve milli" aydın yetiştirmek"
ve bu ülke savaşlardan, kıtlıklardan, hastalıklardan geçmiş, işin sonunda
onların çizdiği sınırları reddederek, onlara meydan okuyarak, ingilizlerle; fransızlarla, italyanlarla, yunanlılarla savaşa savaşa, sonucunda da kazanarak bir ülke kurmuşuz.
türkiye cumhuriyeti kurulduktan sonra elbette bir milli futbol takımı da kuruldu.
peki milli takımın ilk teknik direktörü olarak başa kimi seçmiştir kurucu irade? ali sami yen, ölümsüz kurucumuz.
işte ben bu büyük camianın içinde "taraftar" olarak dahi bulunsam da, benim için bir şey fark etmiyor. türkiye'de nasıl "sıradan vatandaş"sam, gassarayda da "düz taraftar"ım. umarım gün gelir kulüpte çalışmak da nasip olur bir şekilde.
galatasaray futbol takımı da bu kültürün vizyonuyla hareket etmeye programlanmış bir yapı. bu okul yabancıların tüm o kaynaklarına, bolluğuna rağmen pes etmeyen bir akılla kurulmuş, burdan kurulan futbol takımı da gitmiş avrupa'daki en başarılı türk takımı olmuş, türkiye tarihinde ilk defa bir türk kulübü dünyadaki en iyi takımlar sıralamasında birinci sıraya yükselmiş (kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/...ay-zirvede-39221868)
bir aylığına da olsa. orada bir salise dursa ayarları bozulacak rakiplere sahibiz. orada olmayı hayal dahi edemeyen rakiplere sahibiz. dünyanın en iyi takımı diyor oğlum. bu şampiyonlar liginde gruptan namağlup çıkmak değil, bu şampiyonlar ligi çeyrek finalinde 1 gol farkla elenmek değil, bu uefa kupasında yarı finalde kalmak falan hiç değil. dünyanın en iyi takımı diyor amk... inanılmaz bir mertebe bu.
bunlar tesadüf değil tabii. bir kültürün ürünü.
ülkede bir etki yaratabilecek kadar büyük bir takıma dönüşüyor galatasaray.
bir şekilde aktör olmayı başarıyor.
apo italya'dayken juventusl'a maç yapıyoruz2 aralık 1998 galatasaray juventus maçı, diplomatik öneme sahip futbol maçı mı olur amk? oldu.
sonra uefayı* alıyoruz, ülkede şenlik oluyor. sonra süper kupa, başarılı oluyoruz, ülke seviniyor.
öyleymiş valla o zamanlar. şimdi düşününce çok garip geliyor, ama öyleymiş.
bir milleti başarıya alıştırdı galatasaray, insanlar bununla avundu. sonra gün geldi, çoğunluğu galatasaraylılardan oluşan bir kadro ile türk milli futbol takımı dünya kupası yarı finaline yükseldi, dünya üçüncüsü oldu.
galatasaray taraftarı zamanında muhalif seslerin rahatça çıkabildiği, baskıya, düzene boyun eğmeyi kendine yediremeyen bir yapıdaydı.
galatasaray kulübü de öyle.
bu ülkede çok şey oluyor arkadaşlar, yetişemiyoruz. ama bizim 1 yılda yaşadığımız şeyleri bir batı ülkesi yaşasa, millet tımarhanelik olurdu.
hal böyleyken, kendini bu kültüre ait herkesin durması gerektiği nokta bellidir.
bu ülkede küçük bir çocuk polis tarafınan yaralanıp sonrasında vefat ettiğinde, galatasaray bir duruş sergiledi ve cenazesine çelenk bırakıldı (kaynak: https://twitter.com/...99767927779328?s=20)
çünkü, 14 yaşında bir çocuğun polis şiddeti nedeniyle öldürülmesine karşı olmamak bu kültüre yakışmazdı.
bu ülkede twitter'a ilk kez erişim engeli getirildiğinde de galatasaray bununla ilgili açıklama yayınlayıp bunu eleştirmişti.
(kaynak: https://www.galatasaray.org/...yasagi-uzerine/3306)
bu ülkede deprem oldu ve maalesef organize olması gerekenler organize değildi. insanlar isyan ediyor, yardım istiyordu.
galatasaray yine orada iradesini ortaya koyup* insanlara ulaştı.
bu yardımın oradaki yardıma muhtaç bırakılmış insanlardaki karşılığı nedir? inanın bunu hayal etmesi dahi çok güç.
geçen gün türk dizilerini yorumlayan bir kanal olan murat soner'in hatay'daki tecrübelerini anlattığı videoyu izledim. orada getirdikleri erzağın yetersiz kaldığını ama sonra gereken malzemeyi galatasaray'ın tırıyla bırakıldığını anlattığında anlıyorsunuz o insanlardaki karşılığını. insan duygulanıyor gerçekten.
çok büyük bir iş yaptı galatasaray. bugün bir beşiktaşlı da olabilirdik arkadaşlar. ahmet nur çebinin bu süreçteki tavrı çok tartışıldı.
bütün bunları hem kendime, hem bu entryi buraya kadar okuyan herkese anlatmamdaki sebep elbetteki son haftalarda olanlar.
bu entryi bundan yıllar sonra okuyacak olanlara da hatırlatalım, malum hafızamız pek iyi değil, 6 şubat 2023 depremi ve ardından yaşadıklarımız.
depremin ardından ligler ertelendi, herkes yardıma odaklandı.
ülkede büyük bir kaos, trajedi ve isyan vardı. bir milletçe travmatize olduk. yurttaşlarımız enkaz altında kaldı, bu vaziyet, gerçeklik, saklanmaya çalışıldı. olan bitenlerin, onca yaşanmışlığın, bu acı gerçeklerin üstü kapatılmaya çalışıldı.
ve ardından da hepimizin aklında olan diğer skandallar geldi.
zaman geçti, süper lig yeniden başladı.
ve evet, dünkü maçta * fenerbahçe taraftarı bu ülkede olan bitenle alakalı tezahüratlar yaptı. hükümeti istifaya davet etti. bunlar olurken yayıncı kuruluş taraftarın sesini kıstı. küfür etmiyorlardı, hakaret etmiyorlardı, bir futbol maçında sansüre uğrayacak bir şey söylemiyorlardı. ama susturuldular. söyledikleri ayrı, susturulmaları olay oldu, e doğal olarak.
bugün de beşiktaş'ın maçı var. * ve beşiktaş taraftarının fenerlilerden farklı istikamette şeyler söyleyeceğine inanmıyorum. bu böyle devam edecektir. bunu düşünürken dahi "acaba taraftar tepkisini sansürlemek için lige bi şey yaparlar mı?" diye endişeleniyorum. maalesef, şu anda ülkemizin gerçeği bu. yapılmaz, olmaz dediğimiz her şey oldu. olmasın dediğimiz neredeyse her şey oldu. bu da olabilir. ama, lig taraftar tepkisini sansürlemek için durdurulsun ya da durdurulmasın, bizim de bir noktada bir şey söylememiz gerekecek.
iki maçta protesto oldu diye lig iptal edilmez. bu istikrarlı bir şekilde devam ederse iptal edilebilir.
bizim iç sahadaki ilk maçımıza daha var, başakşehir maçı* oynanmayacak anladığım kadarıyla, ama elbet iç saha maçımız geldiğinde gözler üzerimizde olacak. bir şeyler söylememiz gerekiyor.
hal buyken, bu kulübün en büyük taraftar organizasyonu ultraslan, şu vakte kadar hep güçlüden yana pozisyon aldı. hiçbir zaman "o işlere" bulaşmadı. "o işler"e bulaştığında da tepkiyi nedense israil devletine gösterdi. neydi? hatırlatayım. "kudüs kıbledir, kudüs miraçtır!" "kudüs özgür değilse, dünya tutsaktır!"
baba.... napıyosunuz? ya bakın, müslüman bir toplumda yaşıyoruz, kudüse verilen değer az buz değil, böyle bir pankart açmakta bir beis yok. ama be kardeşim, senin tek söylediğin şey nasıl bu olabilir? türkiye'de yaşıyoruz biz. milli bayramlarda şov yapmak, yapılan koreografilerde milli bayramları es geçmemek, bunlar gerçekten güzel şeyler. ama... çok da risksiz şeyler.
nedir "riskli şeyler", dün fenerlilerin yaptığıdır. bugün beşiktaşlıların yapacağıdır. sıra bize geldiğinde eğer bu ultraslan çetesi yüzünden susarsak, sen ben o, her kimse, bize de yazıklar olsun. ultraslandaki üç beş tribüncüden çekinerek hiçbir şeyi değiştiremezsin. ultraslan abileri, ultraslan gençleri, bunlar kim ki? bu bir vatan meselesidir.
bu biz galatasaraylılar için bir sınavdır. ben galatasaray taraftarına güveniyorum. bakın arkadaşlar, gönül ister ki bu mayıs bize çifte bayram olsun. ama bana ikisinden birini seç deseler, galatasaray'ın şampiyonluğunu anında satarım... çünkü mayısı bayram yapacak diğer ihtimal, bambaşka. çok uzun yıllardır bunun hayaliyle yaşıyoruz çoğumuz. yani şampiyonluğu satarım ama galatasaray kültürüne sadıklığımdan satarım. baba biz bir özgür olalım da daha çook şampiyon oluruz.
(yazar burada şimdikinden birazcık daha az kısıtlanacak olmaktan bahsediyor)*
selametle gassaraylı kardeşlerim.
edit: aha. bak bunu yazdıktan daha 24 saat geçmeden şu oldu: https://twitter.com/.../1629875719193993230