40
artık geneli sambacı değil "casemiro" olan futbolcu tipi.
dünyada hemen her şeyin üretiminde standartlara bağlı kalındığı için günümüzde fantazistaların, trequartistaların, ince bilekli ve soğukkanlı futbolcuların sayısı azalıyor. soğukkanlı futbolcu orta saha veya stoper oluyor, adam eksilten futbolcuların ise adam eksiltme biçimleri "şaklabanlık", "palyaçoluk" olarak adlandırılabiliyor. oyuna bağlılığını ve takım tercihini hiç beğenmesem de neymar mükemmel bir futbolcu. kaldı ki eskiden brezilya milli takımında bir değil, birden çok neymar olurdu. pele'nin jenerasyonundan tutun ronaldinho'nun jenerasyonuna milli takımlara bakarsanız birçok sanatçı futbolcu görürsünüz. yani almanya'da bile stefan effenberg vardı ve kendine has bir sanatı vardı. birçok milli takımda birçok sanatçı vardı: romanya'da gheorge hagi, fransa'da michel platini, italya'da gianni rivera, hollanda'da johan cruyff... çok farklı yıllardan farklı milli takımları örnek veriyorum ancak 60'lardan 2000'lerin ortasına birçok milli takım ve birçok büyük takımda sanatçılar hüküm sürerdi. şimdi bu sanatçılara iki seçenek veriliyor: ya sanatını mükemmel icra edeceksin ve biraz da törpüleyerek "büyük" takımlara gideceksin, ya da "orta halli" takımlarda top oynayacaksın.
dönelim üretime, maalesef hemen her noktada artık üretilen işler birbirine benziyor. bunun nedeni biraz başarının ve sermayenin birbirinden bağımsız okunamaması, biraz da başarının özgünlükten çok anın geçerli formüllerine bağlı olması bana göre. bugün artık müzik tarzları yoktur, herkes popüler olan müziği ufak oynamalarla yapmaya çalışıyor. bugün artık yüz yıllık tarihi olan orta dünya'ya yönelik dizi çekilirken dahi risk almamak adına dizi, evreninden koparılıp belirli formüller üzerinden yapılıyor. bugün futbolcunun çalım atması seyir zevki anlamına gelmiyor, kaleye 50 metre mesafede geçiş hücumu yeme riski anlamına geliyor.
brezilya'da da üretim standartlaşmış durumda. eder militao, casemiro, fernando, fernandinho, lucas leiva, fabinho, fred... sadece brezilya'dan bir sürü futbolcu sayabilirim standart üretime yönelik. bu standart üretimin bana en çok acı veren anı, 2014 dünya kupası'nda yaşandı. brezilya, o turnuvada forvet bulamadı. hulk, jo, fred, alexandre pato... bu dörtlünün kadroda olduğunu hatırlıyorum. fred'i izlemek futbol adına üzücüydü. bu, fred'in kötü futbolcu olduğu anlamına gelmiyor. bu, brezilya'nın dönüşümünü gösteriyor. casemiro, fernando, fernandinho, leiva, fabinho, fred. hepsi kısa mesafeye iyi top atan, kimi çabukluğu ile güzel savunma yapan, kimi üstün pozisyon bilgisiyle alanı harikulade kapatan futbolcular. sorun şurada, bunu izlemekten kaç kişi zevk alıyor? futbol maçlarını bahis oynarken kenarda açan, arkada ses olsun diye televizyonda açık tutan kaç kişi var, maçı gerçekten keyifle ve ilgiyle izleyen kaç kişi var? "bu ligi mi izliyorsun hadi oradan" denilen çoğu ligi izlememin nedeni bu. topu alıp akıl almaz hareketler yapan futbolcular orada, atletizmiyle seyir zevki veren futbolcular orada. maçların analiz ekipleri tarafından oynandığı büyük karşılaşmalardan fazla keyif alamıyorum.
katar'da oynanacak 2022 dünya kupası'nda ise brezilya adına bir miktar umutluyum. neymar, gabriel jesus, antony, vinicius junior, lucas paqueta, kaleci ederson farklı meziyetlere sahip nevi şahsına münhasır sanatçılar. psg tercihiyle beni yaralayan neymar'ı, kendisi bir sanatçı olup işçileri yönetmeyi seçen alex ferguson'dan sonra işleri yola koyamayan manchester united'ın sanatçısı antony'yi, kaledeki sanatçı ederson'u ve diğerlerini izlemek keyifli olacak. bu kadar sanatçının yer aldığı başka bir milli takım göremiyorum. umarım bu dünya kupası brezilya'ya gidecek ve sanatçılar önce yanlış takımları terk edip, sonra da üretim hatlarının içine çalım ata ata dalacaklar.
dünyada hemen her şeyin üretiminde standartlara bağlı kalındığı için günümüzde fantazistaların, trequartistaların, ince bilekli ve soğukkanlı futbolcuların sayısı azalıyor. soğukkanlı futbolcu orta saha veya stoper oluyor, adam eksilten futbolcuların ise adam eksiltme biçimleri "şaklabanlık", "palyaçoluk" olarak adlandırılabiliyor. oyuna bağlılığını ve takım tercihini hiç beğenmesem de neymar mükemmel bir futbolcu. kaldı ki eskiden brezilya milli takımında bir değil, birden çok neymar olurdu. pele'nin jenerasyonundan tutun ronaldinho'nun jenerasyonuna milli takımlara bakarsanız birçok sanatçı futbolcu görürsünüz. yani almanya'da bile stefan effenberg vardı ve kendine has bir sanatı vardı. birçok milli takımda birçok sanatçı vardı: romanya'da gheorge hagi, fransa'da michel platini, italya'da gianni rivera, hollanda'da johan cruyff... çok farklı yıllardan farklı milli takımları örnek veriyorum ancak 60'lardan 2000'lerin ortasına birçok milli takım ve birçok büyük takımda sanatçılar hüküm sürerdi. şimdi bu sanatçılara iki seçenek veriliyor: ya sanatını mükemmel icra edeceksin ve biraz da törpüleyerek "büyük" takımlara gideceksin, ya da "orta halli" takımlarda top oynayacaksın.
dönelim üretime, maalesef hemen her noktada artık üretilen işler birbirine benziyor. bunun nedeni biraz başarının ve sermayenin birbirinden bağımsız okunamaması, biraz da başarının özgünlükten çok anın geçerli formüllerine bağlı olması bana göre. bugün artık müzik tarzları yoktur, herkes popüler olan müziği ufak oynamalarla yapmaya çalışıyor. bugün artık yüz yıllık tarihi olan orta dünya'ya yönelik dizi çekilirken dahi risk almamak adına dizi, evreninden koparılıp belirli formüller üzerinden yapılıyor. bugün futbolcunun çalım atması seyir zevki anlamına gelmiyor, kaleye 50 metre mesafede geçiş hücumu yeme riski anlamına geliyor.
brezilya'da da üretim standartlaşmış durumda. eder militao, casemiro, fernando, fernandinho, lucas leiva, fabinho, fred... sadece brezilya'dan bir sürü futbolcu sayabilirim standart üretime yönelik. bu standart üretimin bana en çok acı veren anı, 2014 dünya kupası'nda yaşandı. brezilya, o turnuvada forvet bulamadı. hulk, jo, fred, alexandre pato... bu dörtlünün kadroda olduğunu hatırlıyorum. fred'i izlemek futbol adına üzücüydü. bu, fred'in kötü futbolcu olduğu anlamına gelmiyor. bu, brezilya'nın dönüşümünü gösteriyor. casemiro, fernando, fernandinho, leiva, fabinho, fred. hepsi kısa mesafeye iyi top atan, kimi çabukluğu ile güzel savunma yapan, kimi üstün pozisyon bilgisiyle alanı harikulade kapatan futbolcular. sorun şurada, bunu izlemekten kaç kişi zevk alıyor? futbol maçlarını bahis oynarken kenarda açan, arkada ses olsun diye televizyonda açık tutan kaç kişi var, maçı gerçekten keyifle ve ilgiyle izleyen kaç kişi var? "bu ligi mi izliyorsun hadi oradan" denilen çoğu ligi izlememin nedeni bu. topu alıp akıl almaz hareketler yapan futbolcular orada, atletizmiyle seyir zevki veren futbolcular orada. maçların analiz ekipleri tarafından oynandığı büyük karşılaşmalardan fazla keyif alamıyorum.
katar'da oynanacak 2022 dünya kupası'nda ise brezilya adına bir miktar umutluyum. neymar, gabriel jesus, antony, vinicius junior, lucas paqueta, kaleci ederson farklı meziyetlere sahip nevi şahsına münhasır sanatçılar. psg tercihiyle beni yaralayan neymar'ı, kendisi bir sanatçı olup işçileri yönetmeyi seçen alex ferguson'dan sonra işleri yola koyamayan manchester united'ın sanatçısı antony'yi, kaledeki sanatçı ederson'u ve diğerlerini izlemek keyifli olacak. bu kadar sanatçının yer aldığı başka bir milli takım göremiyorum. umarım bu dünya kupası brezilya'ya gidecek ve sanatçılar önce yanlış takımları terk edip, sonra da üretim hatlarının içine çalım ata ata dalacaklar.