6818
marsilya'nın başında fransa ligine iyi bir başlangıç yapan eski teknik direktörümüz.
taraftarımızdaki tudor sevgisini oldukça iyi anlamakla beraber bu özlemin/övgünün sebebinin tudor'un sadece yapabildikleri değil de vadettikleri olduğunu düşünüyorum.
1-) kadro mühendisliği: yeni kurduğu kadronun maaş skalası ne olursa olsun oynatmak istediği oyuna uygun, tempolu ve aynı zamanda bunu oyun aklıyla birleştiren oyunculardan oluşması. belhanda, feghouli, mariano vs. hatta sol stopere ısrarla acerbi istemişti ancak bonservisi fazla geldiği için maicon'u alabilmiştik.
2-) taktik bilgisi: italyan ekolünden geliyor. maç içinde duruma göre değişken formasyonlar kullanabiliyordu. 3'lü savunma ile ilgili eleştiriler geldikten sonra kağıt üstünde 4'lü gösterip sonradan eleştiriler kesildiğinde tv programında "aslında biz 3'lü savunma oynamaya devam ettik" diye medyayla dalga geçmişti.
3-) fiziksel dayanıklılık: o sezonki tempo ve fiziksel dayanıklılığı sonraki senelerde gördüğümüzü hatırlamıyorum. bol presli ve tempolu oyun hala hepimizin aklının bir köşesinde.
taraftarın tudor ideasındaki en çok öne çıkarılan veriler bu üç madde olsa da benim aklıma kazınan diğer bir nokta östersunds faciasından sonra medya mensuplarına karşı sabırla ve tek tek cevap verdiği basın toplantısıydı. o dönemlerde diğer rakip yerli teknik direktörler gibi basın toplantısından kaçmamıştı.
peki bu yukarıdaki özellikler başlı başına başarılı olmak için yeterli miydi? futboldan duygusal zekayı, adam yönetimini, insani faktörleri çıkarırsak yetebilirdi ancak öyle bir dünya yok. tudor bir kere duygusal zekasını her zaman iyi kullanamayan bir adam. ikili ilişkilerde bolca sorun yaşayabilen, karşısındaki oyuncu grubunun makine gibi duygusuz olmasını isteyen biri. bu da onun teknik adamlık kariyerinde istikrarlı bir grafik çizememesine sebebiyet veriyor bana kalırsa. karşısındaki grubun insan olduğunu, insanların duygularının olduğunu ve farklı karakter yapılarına sahip olduklarını idrak edemezse işi oldukça zor. şu an marsilya kariyeri de bunun net örneği. ilk başta taraftar ve oyuncu grubuyla yaşadığı problemlerle gündeme geldi. sonrasında aldığı başarılı sonuçlarla gündemde. korkarım ki sırada yine bir ikili ilişkide veya oyuncu grubuyla yaşayacağı bir sorun var ve ardından marsilya kariyeri de inişler çıkışlarla sonlanacak.
taraftarımızdaki tudor sevgisini oldukça iyi anlamakla beraber bu özlemin/övgünün sebebinin tudor'un sadece yapabildikleri değil de vadettikleri olduğunu düşünüyorum.
1-) kadro mühendisliği: yeni kurduğu kadronun maaş skalası ne olursa olsun oynatmak istediği oyuna uygun, tempolu ve aynı zamanda bunu oyun aklıyla birleştiren oyunculardan oluşması. belhanda, feghouli, mariano vs. hatta sol stopere ısrarla acerbi istemişti ancak bonservisi fazla geldiği için maicon'u alabilmiştik.
2-) taktik bilgisi: italyan ekolünden geliyor. maç içinde duruma göre değişken formasyonlar kullanabiliyordu. 3'lü savunma ile ilgili eleştiriler geldikten sonra kağıt üstünde 4'lü gösterip sonradan eleştiriler kesildiğinde tv programında "aslında biz 3'lü savunma oynamaya devam ettik" diye medyayla dalga geçmişti.
3-) fiziksel dayanıklılık: o sezonki tempo ve fiziksel dayanıklılığı sonraki senelerde gördüğümüzü hatırlamıyorum. bol presli ve tempolu oyun hala hepimizin aklının bir köşesinde.
taraftarın tudor ideasındaki en çok öne çıkarılan veriler bu üç madde olsa da benim aklıma kazınan diğer bir nokta östersunds faciasından sonra medya mensuplarına karşı sabırla ve tek tek cevap verdiği basın toplantısıydı. o dönemlerde diğer rakip yerli teknik direktörler gibi basın toplantısından kaçmamıştı.
peki bu yukarıdaki özellikler başlı başına başarılı olmak için yeterli miydi? futboldan duygusal zekayı, adam yönetimini, insani faktörleri çıkarırsak yetebilirdi ancak öyle bir dünya yok. tudor bir kere duygusal zekasını her zaman iyi kullanamayan bir adam. ikili ilişkilerde bolca sorun yaşayabilen, karşısındaki oyuncu grubunun makine gibi duygusuz olmasını isteyen biri. bu da onun teknik adamlık kariyerinde istikrarlı bir grafik çizememesine sebebiyet veriyor bana kalırsa. karşısındaki grubun insan olduğunu, insanların duygularının olduğunu ve farklı karakter yapılarına sahip olduklarını idrak edemezse işi oldukça zor. şu an marsilya kariyeri de bunun net örneği. ilk başta taraftar ve oyuncu grubuyla yaşadığı problemlerle gündeme geldi. sonrasında aldığı başarılı sonuçlarla gündemde. korkarım ki sırada yine bir ikili ilişkide veya oyuncu grubuyla yaşayacağı bir sorun var ve ardından marsilya kariyeri de inişler çıkışlarla sonlanacak.