30634
geçen sezona ''bu takım potansiyelli, güvenelim, biraz daha sabredelim'' ile giriş yapmıştık. bu sene de ''1-2 transfer ile çözeriz, okan hocanın etkisi görülüyor'' ile giriyoruz.
aynı hata-aynı hüsran olmaz umarım. okan hoca gerçekten objektif izleyip değerlendirmeli sahadaki olanları. vaat ettiği şekilden çok uzakta çünkü takım.
-oyunu karşı takıma kabul ettiremiyoruz.
-rakibi boğan, zor duruma düşen bir futbol oynamıyoruz.
-rakibi ısıran bir takım olacağını söylemişti. fakat takma dişli komşu nine ne kadar ısırıyorsa bizim takım da o kadar ısırıyor.
her maçı izledim fakat, bir sonraki basamağa çıkan bir takım göremedik. x problem çözülmüş, y opsiyonu eklenmiş dediğimiz bir anlayış yok. daha önce de aynı tabiri kullanmıştım;
''terim'in açtığı yolda, torrent'ın gösterdiği hedefe, buruk ile yürüyoruz''.
-muslera'nın ayağına top verip oyunu kurmasını beklemek ve başarısız olmak var mı? var.
-defanstan kısa pasla oyun kurma, sıkışınca bam güm ileri vurma var mı? var.
-adam ve alan paylaşımı konusunda sıkıntı, boş bırakılıp gol tehlikesi yaşanan anlar var mı? var.
-anlamsız yan ve geriye paslar var mı? var.
-geride bekleyip hızlı kanat oyuncularla anadolu takımı gibi kontraya yatmak var mı? var.
-kolektif futboldan uzak, bireysel yeteneğe dayalı maç ve skor var mı? var.
sergio'nun topuk pası, seferovic'in tekte golü, kerem'in uzaktan golü, yunus'un çabası, dubois'in azmi sadece bu sorunların önüne bu gecelik perde çeker. bir sonraki maçta aynı olasılıklar, aynı koşullar olmayacak. geçen sene cicaldau'yu premier lige gönderdik, morutan'ı maestro yaptık, mostafa'yı kafa vuruşlarıyla ağları yırttırdık, sezon sonunda az kalsın küme düşüyorduk. pozitif olmak elbet güzel bir şey fakat gerçekçi olmak sizi her zaman hazır tutar. futbol da böyle bir oyun.
aynı hata-aynı hüsran olmaz umarım. okan hoca gerçekten objektif izleyip değerlendirmeli sahadaki olanları. vaat ettiği şekilden çok uzakta çünkü takım.
-oyunu karşı takıma kabul ettiremiyoruz.
-rakibi boğan, zor duruma düşen bir futbol oynamıyoruz.
-rakibi ısıran bir takım olacağını söylemişti. fakat takma dişli komşu nine ne kadar ısırıyorsa bizim takım da o kadar ısırıyor.
her maçı izledim fakat, bir sonraki basamağa çıkan bir takım göremedik. x problem çözülmüş, y opsiyonu eklenmiş dediğimiz bir anlayış yok. daha önce de aynı tabiri kullanmıştım;
''terim'in açtığı yolda, torrent'ın gösterdiği hedefe, buruk ile yürüyoruz''.
-muslera'nın ayağına top verip oyunu kurmasını beklemek ve başarısız olmak var mı? var.
-defanstan kısa pasla oyun kurma, sıkışınca bam güm ileri vurma var mı? var.
-adam ve alan paylaşımı konusunda sıkıntı, boş bırakılıp gol tehlikesi yaşanan anlar var mı? var.
-anlamsız yan ve geriye paslar var mı? var.
-geride bekleyip hızlı kanat oyuncularla anadolu takımı gibi kontraya yatmak var mı? var.
-kolektif futboldan uzak, bireysel yeteneğe dayalı maç ve skor var mı? var.
sergio'nun topuk pası, seferovic'in tekte golü, kerem'in uzaktan golü, yunus'un çabası, dubois'in azmi sadece bu sorunların önüne bu gecelik perde çeker. bir sonraki maçta aynı olasılıklar, aynı koşullar olmayacak. geçen sene cicaldau'yu premier lige gönderdik, morutan'ı maestro yaptık, mostafa'yı kafa vuruşlarıyla ağları yırttırdık, sezon sonunda az kalsın küme düşüyorduk. pozitif olmak elbet güzel bir şey fakat gerçekçi olmak sizi her zaman hazır tutar. futbol da böyle bir oyun.