1717
entry'i okumadan önce yazarına bakma alışkanlığı olanlar için söylüyorum; önyargılı olmayınız, zira bu sefer derdim başka. he ama ille de "olacağım" diyorsanız ofsayt butonu sağ alttan baştan ikinci sırada. neyse konumuza dönelim. bugüne dek lincoln hakkında çok yazdım, çoğu da birbirinin türevi tadında entrylerdi. ama bu entryim başka. ne lincolnü delice savunmak, ne de onu sevmeyenlere laf sokuşturmak vb.
futbolla ilgilenmeye başladığımdan beri, aklıma takılan, içinden çıkamadığım bir sürü mesele var. ama asıl aklımın sınırlarını zorlayan, bir türlü çözemediğim ve anlam vermediğim 2 mesele var:
1. hakan şükür'ün galatasaray'dan ayrılışı ve akabinde gelişen olaylar.
2. (gbkz: cassio de souza soares lincoln'ün galatasaray'dan ayrılışı ve akabinde gelişen olaylar.)
neyse, konumuz zaten uzun olduğundan çok fazla dolandırmayayım.evet, dün gece sanki başka hiç bir işim yokmuş gibi bu meseleyi düşündüm; cassio de souza soares lincoln.
her şeyi geçtim, devre arası kamplarına geç katılmasını, bülent korkmaz'a ettiği iddia edilen küfrü, bilinçli olarak gördüğü iddia edilen kartları, sakat olmadığı halde sakatlık numarası yaptı gibi ithamları.. hepsini bir kenara koydum. sadece eldeki verilere bakacağım.
1. bu adam michael skibbe'yi seviyordu. net, açık. bülent korkmaz'ı sevmiyordu. bu da net, açık.
2. ligin ilk yarısı (gbkz: skibbe t.direktörlüğünde attığı goller ve yaptğı asistleriyle adından söz ettirirken, 2. dönem takımın başına bülent korkmaz geldi. ve onunla yıldızı bir türlü barışmadı, performansı düştü ve çeşitli skandallarla adından söz ettirdi.
3. ve bu adam 29.05.2009 günü, sakatlığı bulunduğu için maç kadrosuna alınmadığından ligin son maçını beklemeden 20 valizle ülkesine gitti
4. lincoln'ün ülkesine gitmesini medya türlü spekülasyonlara alet ederken galatasaray yönetimi bu spekülasyonlara "olağan bir tatile gitti, gelecek" şeklinde yanıt verdi.
5. futbolcuların olağan izinleri bitti. istanbul'daki 15 günlük kamp başladı. bütün futbolcular geldi, lincoln yok.
6. 1 gün oldu, 2 gün oldu, 3 gün oldu.. lincoln yok.
7. galatasaray yönetimi, lincoln'ün her katılmadığı idman için para cezası uygulayacağını açıkladı. lincol yine ortada yok.
8. 15 günlük kampına sonuna gelinirken lincoln hala yok. ve bunun üzerine galatasaray yönetimi "lincoln pazartesi gününe kadar gelmez ise sözleşmesinin tek taraflı feshedileceğini" açıkladı.
9. nitekim lincoln pazartesi günü de dahil, ondan sonraki günler de dahil gelmedi.
10. bunun üzerine galatasaray kulübü, futbolcusu cassio de souza soares lincoln ile yollarını ayırdı. ve başka bir kulübe satarak maddi olarak kazanç sağladı.
buraya kadar bu 10 madde üzerinde sanırım mutabıkız.
bu 10 madde'yi papua yeni gine'den gelen, zerre türkçe bilmeyen, daha önce ne lincoln'e ne de galatasaray'a dair hiç bir şey duymamış bir insana tercüme edip okutsanız, sanırım:"sorumsuz, lakayıt bir futbolcu. t.direktörünü de sevmememiş, takımda da mutsuz herhalde. tatile diye gitmiş bir daha da gelmemiş, yönetim satarak en doğrusunu yapmış" vb yorumlardan farklı bir yorum yapmaz.
ammavelakin biz türk'üz, türkiye'de yaşıyoruz. ve bu ülkede olan biten hiç bir şeye bu kadar düz mantık bakılmayacağının farkındayız.
türlü çeşit söylenti var gidişiyle ilgili. şimdi diğer açıdan bakalım ve bu çelişkiler yumağını seyreyleyelim:
lincoln neden gitti sorunsalı
1. bu adam galatasaraya geldikten sonra verdiği röportajlara bakın.futbolu galatasaray'da bırakmak istediğini söyleyecek kadar sevdiğini ifade ediyor bu kulübü. taraftara hayran, taraftar da ona hayran. bugüne dek böyle bir sevgiyi hiç bir taraftardan görmediğini ve göremeyeceğini söylüyor, bunun da bilincinde. galatasaray'da mutsuz olduğu, takımla anlaşamadığı için geri dönmediği iddiası bu sebepten çok tutarsız.
2. bu adamın bülent korkmaz'la anlaşamadığı doğru. peki bu yüzden gitti gelmedi desek; bal gibi biliyor sezon sonu korkmaz'ın gönderileceğini. hadi bir ihtimale bakıp dönmez diyelim, ama ardından rijkaard geldi. o zaman bile gelmedi bu adam, demek ki sorun t.direktör falan da değil.
3. hadi biraz daha hayalperestliğin sınırlarını zorlayalım. kendisinin ifade ettiği gibi; galatasaray'da fazla forma şansı bulamadığı ve ülkesini özlediği için geri dönmedi desek, öncelikle "forma şansı bulamama" olayı ilk yarı için katiyyen geçerli değildir zira "7 gol ve 22 asist" forma şansı bulamayan bir futbolcuya ait istatistikler olamaz. "ülkesini özledi diye geri gelmediği" ifadesi, oldukça tutarsız olmakla birlikte bunca yıl nasıl dayandın sıla hasretine diye sorarlar adama. üstelik "türkiye'de kendimi ülkemde gibi hissediyorum" diyen profesyonel bir futbolcu için oldukça komik bir söylem.
bu 3 maddede bu adamın neden gittiği sorunsalına mantıklı bir cevap bulunamamıştır.
peki, bakış açımızı değiştiriyorum ve olaya en olmayacak yerinden bakıyorum:
* lincoln takımda sevilmeyen, istenmeyen bir futbolcuydu ve yönetim çareyi lincolnü göndermekte buldu. ama medya ve taraftar tepkisinden çekindikleri içinbir plan hazırladılar ve planı lincoln'e anlattılar. plana göre, lincoln çekip gidip bir daha da dönmeyecek, bu sebepten kontratı iptal edilip kendisine başka bir kulüp bulunacaktı. zira bal gibi biliyorlardı ki, lincoln çekip gidip bir daha geri dönmez ise, taraftar ondan nefret edecek, medya lincoln'e sallayacak, galatasaray sk "mağdur" durumda görünecek ve yönetim tereyağından kıl çeker gibi lincoln'den kurtulacaktı. lincoln de bunu kabul etti, etmek zorunda kaldı. 20 valizle ülkeyi terketmesinin başka bir anlamı yoktu. çünkü tatile giden futbolcu için 20 valiz oldukça fazlaydı. lincoln gitti ve anlaşmaya uygun bir şekilde ülkesinden dönmedi, yönetim de formalite olarak siteden üç beş açıklama yaptı, "şu güne şu saate kadar gelmeze şu olur bu olur" falan filan.. hadi buraya kadar en absürtünden bir takım iddiaları yazdık dile getirdik. allah'ın affına sığınarak bunlar doğru diyelim. ama olmuyor ki, çelişkiler fırlıyor bu hikayenin içinden:
1. koskoca galatasaray kulübünden bahsediyoruz, bir oyuncuyla yollarını ayırmak için böyle bir oyuna başvuracaklarını düşünmek saçmadır, salaklıktır, saflıktır.
2. bu iddiaların en abuk subuku da olsa, "her ihtimali göz önünde bulundurma" kuralından yola çıkarak devam edelim, diyelim ki böyle bir plan var ve bu planı kabul edip ülkesine dönen ve türkiye'deki 15 günlük kampa da anlaşmaya uygun olarak katılmayan lincoln o zaman niye ve hangi amaçla galatasaray'ın almanya kampına katılmak istemiştir? bu, anlaşmaya uymadığı için bu "plan iddiası" tutarsız. hesapta lincolnün dönmesi yoktu çünkü. e o zaman nerden bakarsanız bakın, her tez birbirini çürüttüğünden, her iddia bir diğerini sıfırladığından elde var sıfır!
lincoln 20 valizle tatile gidecek kadar aptal değil.
lincoln, 20 valizle ülkesine giderken galatasaray yönetiminin "tatile gidiyor" açıklaması normal değil.
lincoln; frank rijkaard'lı, neeskens'li, keita'lı, elano'lu, baros'lu bir galatasaray'da oynamak istemeyecek kadar da aptal değil.
lincoln, palmeiras zımbırtısını deli gibi sevildiği bir kulübe yeğleyecek kadar da aptal değil.
ama..
galatasaray'da kalmak istese, 20 valizle terketmezdi ülkeyi.
galatasaray'da kalmak istese, adam gibi zamanında gelirdi kamplara.
galatasaray'da kalmak istese, şu an yeşiller içinde değil, kırmızılar içinde olurdu.
e kalmak istememiş o zaman? ama..
galatasaray'dan ayrılmak istese, adam gibi anlatır derdini anlatır, anlaşılır kontrat iptal edilirdi.
galatasaray'dan ayrılmak istese, 15 günlük kampa katılmadığı gibi almanya'daki kampa da katılmak istemezdi.
galatasaray'dan ayrılmak istese, web sitesine oynadığımız maçlar için "iyi oynadık, hakettik" gibi "biz" ağzıyla konuşmazdı.
e öyleyse ayrılmak da istememiş?
açık ve net olan bir şey varsa, o da hiçbir şeyin açık ve net olmadığıdır.
tek bildiğim cassio de souza soares lincoln denen adam, frank rijkaard'lı, neeskens'li, keita'lı, elano'lu, baros'lu galatasaray'ı her hangi bir takıma ve ona tanrı gibi tapan bu ateşli taraftarı herhangi bir taraftara değişecek kadar aptal değildir!
şimdi diyeceksiniz ki, "e o zaman 15 günlük kampa niye gelmedi? niye, niye, niye?" afedersiniz ama, evindeki toplu iğneye kadar, en kibar tabirle; pılını pırtısını toplayıp giden adamın ardından "tatile gitti, gelecek" diye açıklama yapılıyorsa, anormalliği ben önce bu açıklamada ararım, kampa katılmayan lincoln ondan sonra gelir.
o sebepten dostlar, hiçbir bilgi tam olarak gerçeği yansıtmıyor. hiçbir şeyin kesin olmadığı böyle bir bilgi kirliliğinin tam da ortasındayken;
"lincoln kötü ölsün gebersin" dersiniz; ilerde bir gün gönderildiği ortaya çıkar, o enrtyler götünüzde patlar.
"lincoln ah canım, bebem, yirim" dersiniz; ilerde bir gün kendi isteyerek gittiği ortaya çıkar, o netryler götünüzde patlar.*
ben ne yapsam çıkamadım işin içinden, allah aşkınıza bamya, kabak resimleri falan vermeyin. sadece kendimce çözümleme yapmaya çalıştım, bıkan sıkılan başka başlıklara yazsın. he lincolnü sevmiyor muyum? seviyorum, nedensiz.. ama hayatımda ilk defa lincolnle ilgili bu kadar objektif entry giriyorum, ne olur hacı vallaha bak..
son olarak sevgili sözlük, bu brezilya dizisi'ndeki* entrikalar çok ilginç çok! dedektif el koysa meseleye, o bile pes edip bırakır. bizi bu kadar muğlakta bırakan kafamızı çorba yapanları da ayrıca kınıyorum.
cevaplanacak çok soru var sözlük.. var, evet var..
ama bu işte bir yanlışlık var.. bu hikayenin sonunda bir yanlışlık var..
ve bir de yalnızlık var ki, hiç sorma..
saygılar..
futbolla ilgilenmeye başladığımdan beri, aklıma takılan, içinden çıkamadığım bir sürü mesele var. ama asıl aklımın sınırlarını zorlayan, bir türlü çözemediğim ve anlam vermediğim 2 mesele var:
1. hakan şükür'ün galatasaray'dan ayrılışı ve akabinde gelişen olaylar.
2. (gbkz: cassio de souza soares lincoln'ün galatasaray'dan ayrılışı ve akabinde gelişen olaylar.)
neyse, konumuz zaten uzun olduğundan çok fazla dolandırmayayım.evet, dün gece sanki başka hiç bir işim yokmuş gibi bu meseleyi düşündüm; cassio de souza soares lincoln.
her şeyi geçtim, devre arası kamplarına geç katılmasını, bülent korkmaz'a ettiği iddia edilen küfrü, bilinçli olarak gördüğü iddia edilen kartları, sakat olmadığı halde sakatlık numarası yaptı gibi ithamları.. hepsini bir kenara koydum. sadece eldeki verilere bakacağım.
1. bu adam michael skibbe'yi seviyordu. net, açık. bülent korkmaz'ı sevmiyordu. bu da net, açık.
2. ligin ilk yarısı (gbkz: skibbe t.direktörlüğünde attığı goller ve yaptğı asistleriyle adından söz ettirirken, 2. dönem takımın başına bülent korkmaz geldi. ve onunla yıldızı bir türlü barışmadı, performansı düştü ve çeşitli skandallarla adından söz ettirdi.
3. ve bu adam 29.05.2009 günü, sakatlığı bulunduğu için maç kadrosuna alınmadığından ligin son maçını beklemeden 20 valizle ülkesine gitti
4. lincoln'ün ülkesine gitmesini medya türlü spekülasyonlara alet ederken galatasaray yönetimi bu spekülasyonlara "olağan bir tatile gitti, gelecek" şeklinde yanıt verdi.
5. futbolcuların olağan izinleri bitti. istanbul'daki 15 günlük kamp başladı. bütün futbolcular geldi, lincoln yok.
6. 1 gün oldu, 2 gün oldu, 3 gün oldu.. lincoln yok.
7. galatasaray yönetimi, lincoln'ün her katılmadığı idman için para cezası uygulayacağını açıkladı. lincol yine ortada yok.
8. 15 günlük kampına sonuna gelinirken lincoln hala yok. ve bunun üzerine galatasaray yönetimi "lincoln pazartesi gününe kadar gelmez ise sözleşmesinin tek taraflı feshedileceğini" açıkladı.
9. nitekim lincoln pazartesi günü de dahil, ondan sonraki günler de dahil gelmedi.
10. bunun üzerine galatasaray kulübü, futbolcusu cassio de souza soares lincoln ile yollarını ayırdı. ve başka bir kulübe satarak maddi olarak kazanç sağladı.
buraya kadar bu 10 madde üzerinde sanırım mutabıkız.
bu 10 madde'yi papua yeni gine'den gelen, zerre türkçe bilmeyen, daha önce ne lincoln'e ne de galatasaray'a dair hiç bir şey duymamış bir insana tercüme edip okutsanız, sanırım:"sorumsuz, lakayıt bir futbolcu. t.direktörünü de sevmememiş, takımda da mutsuz herhalde. tatile diye gitmiş bir daha da gelmemiş, yönetim satarak en doğrusunu yapmış" vb yorumlardan farklı bir yorum yapmaz.
ammavelakin biz türk'üz, türkiye'de yaşıyoruz. ve bu ülkede olan biten hiç bir şeye bu kadar düz mantık bakılmayacağının farkındayız.
türlü çeşit söylenti var gidişiyle ilgili. şimdi diğer açıdan bakalım ve bu çelişkiler yumağını seyreyleyelim:
lincoln neden gitti sorunsalı
1. bu adam galatasaraya geldikten sonra verdiği röportajlara bakın.futbolu galatasaray'da bırakmak istediğini söyleyecek kadar sevdiğini ifade ediyor bu kulübü. taraftara hayran, taraftar da ona hayran. bugüne dek böyle bir sevgiyi hiç bir taraftardan görmediğini ve göremeyeceğini söylüyor, bunun da bilincinde. galatasaray'da mutsuz olduğu, takımla anlaşamadığı için geri dönmediği iddiası bu sebepten çok tutarsız.
2. bu adamın bülent korkmaz'la anlaşamadığı doğru. peki bu yüzden gitti gelmedi desek; bal gibi biliyor sezon sonu korkmaz'ın gönderileceğini. hadi bir ihtimale bakıp dönmez diyelim, ama ardından rijkaard geldi. o zaman bile gelmedi bu adam, demek ki sorun t.direktör falan da değil.
3. hadi biraz daha hayalperestliğin sınırlarını zorlayalım. kendisinin ifade ettiği gibi; galatasaray'da fazla forma şansı bulamadığı ve ülkesini özlediği için geri dönmedi desek, öncelikle "forma şansı bulamama" olayı ilk yarı için katiyyen geçerli değildir zira "7 gol ve 22 asist" forma şansı bulamayan bir futbolcuya ait istatistikler olamaz. "ülkesini özledi diye geri gelmediği" ifadesi, oldukça tutarsız olmakla birlikte bunca yıl nasıl dayandın sıla hasretine diye sorarlar adama. üstelik "türkiye'de kendimi ülkemde gibi hissediyorum" diyen profesyonel bir futbolcu için oldukça komik bir söylem.
bu 3 maddede bu adamın neden gittiği sorunsalına mantıklı bir cevap bulunamamıştır.
peki, bakış açımızı değiştiriyorum ve olaya en olmayacak yerinden bakıyorum:
* lincoln takımda sevilmeyen, istenmeyen bir futbolcuydu ve yönetim çareyi lincolnü göndermekte buldu. ama medya ve taraftar tepkisinden çekindikleri içinbir plan hazırladılar ve planı lincoln'e anlattılar. plana göre, lincoln çekip gidip bir daha da dönmeyecek, bu sebepten kontratı iptal edilip kendisine başka bir kulüp bulunacaktı. zira bal gibi biliyorlardı ki, lincoln çekip gidip bir daha geri dönmez ise, taraftar ondan nefret edecek, medya lincoln'e sallayacak, galatasaray sk "mağdur" durumda görünecek ve yönetim tereyağından kıl çeker gibi lincoln'den kurtulacaktı. lincoln de bunu kabul etti, etmek zorunda kaldı. 20 valizle ülkeyi terketmesinin başka bir anlamı yoktu. çünkü tatile giden futbolcu için 20 valiz oldukça fazlaydı. lincoln gitti ve anlaşmaya uygun bir şekilde ülkesinden dönmedi, yönetim de formalite olarak siteden üç beş açıklama yaptı, "şu güne şu saate kadar gelmeze şu olur bu olur" falan filan.. hadi buraya kadar en absürtünden bir takım iddiaları yazdık dile getirdik. allah'ın affına sığınarak bunlar doğru diyelim. ama olmuyor ki, çelişkiler fırlıyor bu hikayenin içinden:
1. koskoca galatasaray kulübünden bahsediyoruz, bir oyuncuyla yollarını ayırmak için böyle bir oyuna başvuracaklarını düşünmek saçmadır, salaklıktır, saflıktır.
2. bu iddiaların en abuk subuku da olsa, "her ihtimali göz önünde bulundurma" kuralından yola çıkarak devam edelim, diyelim ki böyle bir plan var ve bu planı kabul edip ülkesine dönen ve türkiye'deki 15 günlük kampa da anlaşmaya uygun olarak katılmayan lincoln o zaman niye ve hangi amaçla galatasaray'ın almanya kampına katılmak istemiştir? bu, anlaşmaya uymadığı için bu "plan iddiası" tutarsız. hesapta lincolnün dönmesi yoktu çünkü. e o zaman nerden bakarsanız bakın, her tez birbirini çürüttüğünden, her iddia bir diğerini sıfırladığından elde var sıfır!
lincoln 20 valizle tatile gidecek kadar aptal değil.
lincoln, 20 valizle ülkesine giderken galatasaray yönetiminin "tatile gidiyor" açıklaması normal değil.
lincoln; frank rijkaard'lı, neeskens'li, keita'lı, elano'lu, baros'lu bir galatasaray'da oynamak istemeyecek kadar da aptal değil.
lincoln, palmeiras zımbırtısını deli gibi sevildiği bir kulübe yeğleyecek kadar da aptal değil.
ama..
galatasaray'da kalmak istese, 20 valizle terketmezdi ülkeyi.
galatasaray'da kalmak istese, adam gibi zamanında gelirdi kamplara.
galatasaray'da kalmak istese, şu an yeşiller içinde değil, kırmızılar içinde olurdu.
e kalmak istememiş o zaman? ama..
galatasaray'dan ayrılmak istese, adam gibi anlatır derdini anlatır, anlaşılır kontrat iptal edilirdi.
galatasaray'dan ayrılmak istese, 15 günlük kampa katılmadığı gibi almanya'daki kampa da katılmak istemezdi.
galatasaray'dan ayrılmak istese, web sitesine oynadığımız maçlar için "iyi oynadık, hakettik" gibi "biz" ağzıyla konuşmazdı.
e öyleyse ayrılmak da istememiş?
açık ve net olan bir şey varsa, o da hiçbir şeyin açık ve net olmadığıdır.
tek bildiğim cassio de souza soares lincoln denen adam, frank rijkaard'lı, neeskens'li, keita'lı, elano'lu, baros'lu galatasaray'ı her hangi bir takıma ve ona tanrı gibi tapan bu ateşli taraftarı herhangi bir taraftara değişecek kadar aptal değildir!
şimdi diyeceksiniz ki, "e o zaman 15 günlük kampa niye gelmedi? niye, niye, niye?" afedersiniz ama, evindeki toplu iğneye kadar, en kibar tabirle; pılını pırtısını toplayıp giden adamın ardından "tatile gitti, gelecek" diye açıklama yapılıyorsa, anormalliği ben önce bu açıklamada ararım, kampa katılmayan lincoln ondan sonra gelir.
o sebepten dostlar, hiçbir bilgi tam olarak gerçeği yansıtmıyor. hiçbir şeyin kesin olmadığı böyle bir bilgi kirliliğinin tam da ortasındayken;
"lincoln kötü ölsün gebersin" dersiniz; ilerde bir gün gönderildiği ortaya çıkar, o enrtyler götünüzde patlar.
"lincoln ah canım, bebem, yirim" dersiniz; ilerde bir gün kendi isteyerek gittiği ortaya çıkar, o netryler götünüzde patlar.*
ben ne yapsam çıkamadım işin içinden, allah aşkınıza bamya, kabak resimleri falan vermeyin. sadece kendimce çözümleme yapmaya çalıştım, bıkan sıkılan başka başlıklara yazsın. he lincolnü sevmiyor muyum? seviyorum, nedensiz.. ama hayatımda ilk defa lincolnle ilgili bu kadar objektif entry giriyorum, ne olur hacı vallaha bak..
son olarak sevgili sözlük, bu brezilya dizisi'ndeki* entrikalar çok ilginç çok! dedektif el koysa meseleye, o bile pes edip bırakır. bizi bu kadar muğlakta bırakan kafamızı çorba yapanları da ayrıca kınıyorum.
cevaplanacak çok soru var sözlük.. var, evet var..
ama bu işte bir yanlışlık var.. bu hikayenin sonunda bir yanlışlık var..
ve bir de yalnızlık var ki, hiç sorma..
saygılar..