230
hakkında bir grupmuş gibi konuşulması oldukça fantastik şey. keza ultraslan yalnızca bir isimdir, tribünde olan bitenin önünde bir settir, perdedir. bu tribünde bir tayfa gerçeği vardır. dedelerimizden beri varolan, yönetimler tribünleri yönetme saltanatını sürdürdüğü sürecek varolacak şey. o zaman da beleş otobüs, beleş bilet ve bunların sahibi tayfa vardı; şimdi de var. 1998'deki juventus maçını hatırlayalım örneğin. maç haftası, bir yemek masasında reis maçın önemini anlatan bir röportaj veriyor ve ''takımımızı en iyi şekilde destekleyeceğiz'' diyordu. faruk süren o maça özel olarak tayfaya herzamankinden çok çok az bilet verince tayfadan içeri girenler tüm kapalıya ''bu maç bağrılmayacak, protesto edilecek'' tarzı bir talimat vermişti. neyse ki o dönem tribünde yer alan aslanlar grubu uzun zaman dil döküp maçta bağrılmasına ikna etmişti onları. onları da şutladılar sonradan gerçi ama oralara girmeyelim. tribünün iyi veya kötü olması ilk planda adamların hiçbir zaman sikinde bile olmadı, bu gözünüzde canlansın diye anlattım bunu. petre ve hagi tarzı şeylere hiç girmiyorum, onlar sadece o günün kurbanıydı. takım hiçbir zaman tam olarak dibe vurmadı son zamanlarda, eğer vursa kurbanları değiştirip aynı günleri ve olayları rahatlıkla görebiliriz. o olaylarda tayfayı ve dolayısıyla tribünü yöneten ergun gürsoy'du, o vaziyet bugün olsa benzer görevde olan haldun üstünel'dir şu an.
şimdi ana sayfaya geri dönelim. peki tayfa'nın kendi alt grubu, kimliği gibi yer alan ultraslan'a ne gerek var? 2000'li yıllara doğru tribünlerde tayfaya alternatif yada başkaldırı mı desek, bu tarz oluşumlar ortaya çıkmıştı. 96'da efsane maraton dururken numaralıda yer alan kfy, 99'da kurulan ama yeni meşhur olan ck, beşiktaş tribününde 99'da kurulan academy hep birşeyi temsil ediyor. galatasaray tribünü ise bu konuda en muhafazakar tribün oldu hep, belli aralıklarla yapılan denemeler de üstü çizilerek son buldu malumumuz. eskiden olmayan pankart, koreografi tarzı hadiselerin gerekliliği de bu grupları ve en azından ekipleri zorunlu kıldı. sultans'a, ölümüne'ye, karşı'ya hep ua adı altında yol verildi. onların da pankartlarında ultraslan yazsın diye ölüp bitmediğini söylemeye gerek var mı bilemiyorum. onlar pankart yaptı, ultraslan'ın oldu, koreografi yaptılar sitelerinde giriş sayfası oldu. tribünün bu durumunu çözmekte zorlanan insanların da ortak bulanıklığı bu zaten artık. bayık besteler söyleyen ama mükemmel koreografiler yapan grup. yahu arkadaş senin bu dediklerini yapanlar aynı insanlar değil ki, bir çoğu birbiriyle tek kelime etmemiş, selamı sabahı bile yok. tribünde besteleri girmek, tezahuratları yönetme hadisesi kapalıdaki bir yürüyedur dönemi hariç hep tayfanın hakimiyetindeydi. senin koreografi dediğin şeyleri veya pankartları başka insanlar üstlenmiş durumda. o gruplardan yeri geliyor, çıkarttıkları bir ürün için adet başı para toplanıyor tayfa adına. bu bakımdan tribündeki dengeleri keskin bir şekilde ayırabilmek gerekli.
şimdi ana sayfaya geri dönelim. peki tayfa'nın kendi alt grubu, kimliği gibi yer alan ultraslan'a ne gerek var? 2000'li yıllara doğru tribünlerde tayfaya alternatif yada başkaldırı mı desek, bu tarz oluşumlar ortaya çıkmıştı. 96'da efsane maraton dururken numaralıda yer alan kfy, 99'da kurulan ama yeni meşhur olan ck, beşiktaş tribününde 99'da kurulan academy hep birşeyi temsil ediyor. galatasaray tribünü ise bu konuda en muhafazakar tribün oldu hep, belli aralıklarla yapılan denemeler de üstü çizilerek son buldu malumumuz. eskiden olmayan pankart, koreografi tarzı hadiselerin gerekliliği de bu grupları ve en azından ekipleri zorunlu kıldı. sultans'a, ölümüne'ye, karşı'ya hep ua adı altında yol verildi. onların da pankartlarında ultraslan yazsın diye ölüp bitmediğini söylemeye gerek var mı bilemiyorum. onlar pankart yaptı, ultraslan'ın oldu, koreografi yaptılar sitelerinde giriş sayfası oldu. tribünün bu durumunu çözmekte zorlanan insanların da ortak bulanıklığı bu zaten artık. bayık besteler söyleyen ama mükemmel koreografiler yapan grup. yahu arkadaş senin bu dediklerini yapanlar aynı insanlar değil ki, bir çoğu birbiriyle tek kelime etmemiş, selamı sabahı bile yok. tribünde besteleri girmek, tezahuratları yönetme hadisesi kapalıdaki bir yürüyedur dönemi hariç hep tayfanın hakimiyetindeydi. senin koreografi dediğin şeyleri veya pankartları başka insanlar üstlenmiş durumda. o gruplardan yeri geliyor, çıkarttıkları bir ürün için adet başı para toplanıyor tayfa adına. bu bakımdan tribündeki dengeleri keskin bir şekilde ayırabilmek gerekli.