34825
hocanın taktik bilgisini kabul etmek istemeyen ve kazandığı başarıları sistematik olarak şans faktörüne bağlayan bir çok dahili ve harici düşmanının olduğu türkiye'nin en büyük futbol efsanesi. taraftar grubu gelir biz getirdik der başarısından pay almaya çalışır, başkanı-yöneticisi gelir başarısından pay almaya çalışır, ego kasar.
yardımcıları konusu kadar boş bir tartışma daha görmedim. belki korner golü atamadığımız için kornerlerin sayılması yarışabilir ama geçemez. guardiola'nın yardımcısını da görüyoruz bu arada, tarih yazıyor tersten. fatih hocaya yardımcıları ile yapılabilecek iki eleştiri vardı: ilki tecrübe kazanmadan direkt galatasaray'a gelmeleri, ikincisi ise sayılarının yetersiz olması.
fatih hocanın yardımcılarının "yetkinliklerini" sorgulayabilecek hadde sahip tek bir yazar yok burada, kusura bakmayın. ümit davala, hasan şaş, levent şahin, necati ateş ve selçuk inan kadar futbolun içinde olup her şeyi kazanmış isimleri sadece televizyondan hafta bir maç izleyen bizler oturduğumuz yerden klavyeyle teknik bilgilerini test edemeyiz. yani gidip de necati ve selçuk ayak tenisi oynatıyor yazamazsınız. şunu diyebilirdiniz ama tercih etmediniz: "necati ve selçuk alt liglerde takım yöneterek pişse o sırada pro lisanslarını da alsalar" diyebilirdiniz. onun yerine ayak tenisi demeyi tercih ettiniz. bu sizin niyetinizi açıkça gözler önüne seriyordu zaten, siz fatih terim nefretinizi galatasaray sevginizin önüne almıştınız. hocaya taktik olarak destek olan da bir ekip olduğunu biliyorsunuzdur. sadece necati ve selçuk yok, istatistikçiler, rakibi raporlayan analistler de vardı. kötü analiz yapıldığı olmadı mı, çok oldu. ancak ben fatih terim zamanı bu kadar sistematik olarak kötü oynadığımızı ve hiçbir şeyin değişmediğini hatırlamıyorum. egolu ve inatçı dediğiniz fatih terim maksimum 4 maç inat eder sonra bir şeyleri değiştiriyordu.
bir de guardiola'nın yardımcısına bakıyorum. şimdiye kadar 8 maç 16 devre oynadı, iyi analiz etti diyebileceğim devre sayısı 1-1,5 falan. tamamen fatih terim'den miras kalan geçiş oyununu oynadığımız trabzon maçının ilk devresi ve göztepe maçının son 20-25 dakikası. bir de övüldüğü gedson olduğu için orta saha çıkarmaması var, çok büyük başarı.
fatih terim zamanı her maç sayısız pozisyona girip sayısız gol kaçırıyorduk. diyorduk ki top kaleyi geçse çözülecek her şey çünkü geri kalan her şey işliyor. bir de kontrataktan çok gol yiyoruz geçişte top kazanacak gedsonvari bir 8 numara ile her şey daha iyi işleyecek diyorduk.
şimdi sayın torrent öyle bir taktik oturttu ki forvet ile ön liberoların arasında bir kara delik var, kim geçerse geçsin top alamıyor. kim oynarsa oynasın o bölgede kayboluyor çünkü sayın torrent oyuncularımızın bölgelerini terk edip top almalarına izin vermiyor. cicaldau geçiyor casper diyorsunuz, halil geçiyor yetersiz, kiralık-hain ilan ediliyor, soso* geçiyor bitik ve şişman ilan ediliyor. gerçekte olan o bölgedeki oyuncu rakibin iki stoperi ve iki ön liberosu arasında sıkışıp kalıyor, top almaya gelmesine izin verilmediği için de kötü görünüyor. o bölgede torrent'in istediği oyuncu bir sneijder bir kaka bir alex bir kdb daha azı kurtarmaz. bireysel yetenekle maçı çözecek oyuncu yani. kolektif oynayalım bir oyuncuya endeksli kalmayalım diyen fatih terim devrin gerisinde kalmakla eleştiriliyordu hatırlatırım.
topu o bölgeye getirecek bir oyunu olmadığı için de bizim hücum aksiyonlarımız sıfıra indi. topu oraya getiremiyoruz ve sayın torrent oyuncularımızın geri gelip top almasına izin vermiyor, dahice cidden. hatta sayın torrent'in sağ kanatta oynayan emre kılınç'ı top alamadığı için pozisyonunu terk ettiği için basın önünde eleştirmişliği var. fatih terim'in basın önünde mostafa ve halil bir zahmet altı pastan boş kaleye topu soksun dediği için oyuncuları basının önüne atıyor denilerek eleştirilmişti hatırlatırım.
ayrıca sayın torrent'in kadro dışı kalan ve ilk 11 başlayacak oyuncuları taraftar baskısına göre seçmesinin tek bir nedeni var o da bu kararı kendisinin değil futbol aklımız olan bankacıfili sapık yöneticimizin vermesidir. fatih terim varken kimse yönetici kuruyor kadroyu diyemezdi. vasat teknik adamların elinde bunlar normal oluyor maalesef.
hocaya büyük ayıp edildi özellikle taraftar tarafından, özellikle galatasaray sözlükte. hala bile hoca yeni yönetim görev verirse geri dönerim diyorsa denilecek hiçbir şey yok. hoca galatasaray'ı dünyadaki herkesten fazla seviyor demektir. ama bence artık geri dönmemeli hoca. galatasaray, ferguson sonrası manchester united dönemini yaşamalı artık. dibi görmeli ve dibini sıyırmalıyız. galatasaray üzerinden popülarite kasan yöneticiler kulüpte bir şey kalmadığı için gemiyi terk etmeli ve rakiplerimiz bizi yakalamalı ve geçmeli ki siyasi iktidarın üzerimizdeki baskısı kalksın, taraftar hocaya ve genç oyunculara karşı davranışları için pişman olmalı ki düzelelim. çünkü bu 3 yıllık planlamada öğrendiğim tek bir şey varsa o da bu taraftar profili var olduğu sürece hiçbir şey değişmeyecek.
yardımcıları konusu kadar boş bir tartışma daha görmedim. belki korner golü atamadığımız için kornerlerin sayılması yarışabilir ama geçemez. guardiola'nın yardımcısını da görüyoruz bu arada, tarih yazıyor tersten. fatih hocaya yardımcıları ile yapılabilecek iki eleştiri vardı: ilki tecrübe kazanmadan direkt galatasaray'a gelmeleri, ikincisi ise sayılarının yetersiz olması.
fatih hocanın yardımcılarının "yetkinliklerini" sorgulayabilecek hadde sahip tek bir yazar yok burada, kusura bakmayın. ümit davala, hasan şaş, levent şahin, necati ateş ve selçuk inan kadar futbolun içinde olup her şeyi kazanmış isimleri sadece televizyondan hafta bir maç izleyen bizler oturduğumuz yerden klavyeyle teknik bilgilerini test edemeyiz. yani gidip de necati ve selçuk ayak tenisi oynatıyor yazamazsınız. şunu diyebilirdiniz ama tercih etmediniz: "necati ve selçuk alt liglerde takım yöneterek pişse o sırada pro lisanslarını da alsalar" diyebilirdiniz. onun yerine ayak tenisi demeyi tercih ettiniz. bu sizin niyetinizi açıkça gözler önüne seriyordu zaten, siz fatih terim nefretinizi galatasaray sevginizin önüne almıştınız. hocaya taktik olarak destek olan da bir ekip olduğunu biliyorsunuzdur. sadece necati ve selçuk yok, istatistikçiler, rakibi raporlayan analistler de vardı. kötü analiz yapıldığı olmadı mı, çok oldu. ancak ben fatih terim zamanı bu kadar sistematik olarak kötü oynadığımızı ve hiçbir şeyin değişmediğini hatırlamıyorum. egolu ve inatçı dediğiniz fatih terim maksimum 4 maç inat eder sonra bir şeyleri değiştiriyordu.
bir de guardiola'nın yardımcısına bakıyorum. şimdiye kadar 8 maç 16 devre oynadı, iyi analiz etti diyebileceğim devre sayısı 1-1,5 falan. tamamen fatih terim'den miras kalan geçiş oyununu oynadığımız trabzon maçının ilk devresi ve göztepe maçının son 20-25 dakikası. bir de övüldüğü gedson olduğu için orta saha çıkarmaması var, çok büyük başarı.
fatih terim zamanı her maç sayısız pozisyona girip sayısız gol kaçırıyorduk. diyorduk ki top kaleyi geçse çözülecek her şey çünkü geri kalan her şey işliyor. bir de kontrataktan çok gol yiyoruz geçişte top kazanacak gedsonvari bir 8 numara ile her şey daha iyi işleyecek diyorduk.
şimdi sayın torrent öyle bir taktik oturttu ki forvet ile ön liberoların arasında bir kara delik var, kim geçerse geçsin top alamıyor. kim oynarsa oynasın o bölgede kayboluyor çünkü sayın torrent oyuncularımızın bölgelerini terk edip top almalarına izin vermiyor. cicaldau geçiyor casper diyorsunuz, halil geçiyor yetersiz, kiralık-hain ilan ediliyor, soso* geçiyor bitik ve şişman ilan ediliyor. gerçekte olan o bölgedeki oyuncu rakibin iki stoperi ve iki ön liberosu arasında sıkışıp kalıyor, top almaya gelmesine izin verilmediği için de kötü görünüyor. o bölgede torrent'in istediği oyuncu bir sneijder bir kaka bir alex bir kdb daha azı kurtarmaz. bireysel yetenekle maçı çözecek oyuncu yani. kolektif oynayalım bir oyuncuya endeksli kalmayalım diyen fatih terim devrin gerisinde kalmakla eleştiriliyordu hatırlatırım.
topu o bölgeye getirecek bir oyunu olmadığı için de bizim hücum aksiyonlarımız sıfıra indi. topu oraya getiremiyoruz ve sayın torrent oyuncularımızın geri gelip top almasına izin vermiyor, dahice cidden. hatta sayın torrent'in sağ kanatta oynayan emre kılınç'ı top alamadığı için pozisyonunu terk ettiği için basın önünde eleştirmişliği var. fatih terim'in basın önünde mostafa ve halil bir zahmet altı pastan boş kaleye topu soksun dediği için oyuncuları basının önüne atıyor denilerek eleştirilmişti hatırlatırım.
ayrıca sayın torrent'in kadro dışı kalan ve ilk 11 başlayacak oyuncuları taraftar baskısına göre seçmesinin tek bir nedeni var o da bu kararı kendisinin değil futbol aklımız olan bankacıfili sapık yöneticimizin vermesidir. fatih terim varken kimse yönetici kuruyor kadroyu diyemezdi. vasat teknik adamların elinde bunlar normal oluyor maalesef.
hocaya büyük ayıp edildi özellikle taraftar tarafından, özellikle galatasaray sözlükte. hala bile hoca yeni yönetim görev verirse geri dönerim diyorsa denilecek hiçbir şey yok. hoca galatasaray'ı dünyadaki herkesten fazla seviyor demektir. ama bence artık geri dönmemeli hoca. galatasaray, ferguson sonrası manchester united dönemini yaşamalı artık. dibi görmeli ve dibini sıyırmalıyız. galatasaray üzerinden popülarite kasan yöneticiler kulüpte bir şey kalmadığı için gemiyi terk etmeli ve rakiplerimiz bizi yakalamalı ve geçmeli ki siyasi iktidarın üzerimizdeki baskısı kalksın, taraftar hocaya ve genç oyunculara karşı davranışları için pişman olmalı ki düzelelim. çünkü bu 3 yıllık planlamada öğrendiğim tek bir şey varsa o da bu taraftar profili var olduğu sürece hiçbir şey değişmeyecek.