29808
takımdaki bir çok oyuncusu, avrupa'da takip altında olan takımdır. ancak avrupalıların türklere kıyasla farkı, anlık karar vermezler. kulübün durumuna bakar, kulübün ekonomisine bakar, oyuncuları, eğer dünyadaki sayılı bir yetenek değilse, belli bir süre izlemek isterler. bizim takım düşme potasında, kulübün ekonomik özgürlüğü tehdit altında, oyuncuların geleceğe dair ümidi kalmadığı anda, teklifler bir anda belirecektir. şu anda avrupadaki başarıya bağlı olarak, oyuncularımızın takip edildiklerini düşünüyorum.
çünkü yapı olarak, hem türk takımlarının taraftarları, hem de türk takımlarının yöneticileri, teknik direktörleri, işler iyi giderken, yarın yokmuş gibi yaşarlar. avrupa kulüplerinin tekliflerine uçuk geri teklif verirler, kariyerini düşünen adamı astronomik yıllık ücretlerle kendilerinde tutarlar vs. bu süreçleri defalarca yaşamış bir kulübüz biz aslında. arda turan ellen road'da 19 yaşında yatırıp kaldırırken, ümit karan'ın kafasına top indirirken de isteniyordu, taraftar 'kimisi sinema peşinde' derken de. tek takımın şampiyonlar liginde ilerlediği dönemde, 2. olduğu için elenen 96-2000 arası kadro için de aynı şey geçerliydi. ne zaman ekonomik sıkıntılar baş gösterdi, teker teker aldılar oyuncularımızı, yoksa avrupa kulüplerinin, 96'dan 2002'ye kadar emin olamadıkları için hamle yapmadıklarını sanmıyorum.
hatta merak edenler için o zamanlardan bir hikaye verelim;
(bkz: çaresiz terraneo'nun hakan şükür'ü almak için aziz yıldırımla hülle yapmaya çalışması)
kim bilir, pazarlık nereden başladı ki, adam aziz yıldırımdan yardım istedi.
https://www.youtube.com/watch?v=Xyprns1FrOw
örnekler için;
(bkz: intere bedelsiz giden emre)
(bkz: intere bedelsiz giden okan)
(bkz: taraftar besteler yaparken, 13 milyon euroya giden arda turan)
(bkz: elli tane saçma transfer sonrası ekonomik zorluklar içerisinde, 7 milyon euroya çine giden burak yılmaz)
(bkz: düşme potasına gelince genç oyuncularını peşkeş çeken bursa ve altınordu)
(bkz: 10 küsur milyon euroluk teklife rağmen takımda kalan luyindama)
çünkü yapı olarak, hem türk takımlarının taraftarları, hem de türk takımlarının yöneticileri, teknik direktörleri, işler iyi giderken, yarın yokmuş gibi yaşarlar. avrupa kulüplerinin tekliflerine uçuk geri teklif verirler, kariyerini düşünen adamı astronomik yıllık ücretlerle kendilerinde tutarlar vs. bu süreçleri defalarca yaşamış bir kulübüz biz aslında. arda turan ellen road'da 19 yaşında yatırıp kaldırırken, ümit karan'ın kafasına top indirirken de isteniyordu, taraftar 'kimisi sinema peşinde' derken de. tek takımın şampiyonlar liginde ilerlediği dönemde, 2. olduğu için elenen 96-2000 arası kadro için de aynı şey geçerliydi. ne zaman ekonomik sıkıntılar baş gösterdi, teker teker aldılar oyuncularımızı, yoksa avrupa kulüplerinin, 96'dan 2002'ye kadar emin olamadıkları için hamle yapmadıklarını sanmıyorum.
hatta merak edenler için o zamanlardan bir hikaye verelim;
(bkz: çaresiz terraneo'nun hakan şükür'ü almak için aziz yıldırımla hülle yapmaya çalışması)
kim bilir, pazarlık nereden başladı ki, adam aziz yıldırımdan yardım istedi.
https://www.youtube.com/watch?v=Xyprns1FrOw
örnekler için;
(bkz: intere bedelsiz giden emre)
(bkz: intere bedelsiz giden okan)
(bkz: taraftar besteler yaparken, 13 milyon euroya giden arda turan)
(bkz: elli tane saçma transfer sonrası ekonomik zorluklar içerisinde, 7 milyon euroya çine giden burak yılmaz)
(bkz: düşme potasına gelince genç oyuncularını peşkeş çeken bursa ve altınordu)
(bkz: 10 küsur milyon euroluk teklife rağmen takımda kalan luyindama)
