313
sabredilse idi gayet başarılı olabilecek bir yapılanmaydı. gayet meyve verirdi, devamı gelirdi, ve sağlıklı bir yapıya kavuşulabilirdi sonunda. ama türkiye gibi bir ortamda elbette ki çok zordu.
bi kere herkes fatih terim'in 30 milyon euro'luk transfer yaptırdığından bahsediyor. elli kere yazdık, önemli olan konu bonservis değil. siz bonservissiz gidip falcao'yu aldığınızda zaten nerdeyse bonservis kadar imza parası veriyorsunuz, bi de üstüne hayvan gibi maaş veriyorsunuz.
bu sene başında evet, 30 milyon euro'ya yakın bonservis parası harcadık. fakat sezon sonunu bekleyebilseydik mesela, çooook uzun yıllardır ilk kez, babel ve feghouli'nin sözleşmeleri bittikten sonra, gelir gider dengesinde artıya çıkmayı başarmış bir futbol takımı görecektik.
siz bonservis vermeyip direkt olarak kiralık ya da yıldız getirdiğinizde, verdiğiniz maaş yüküyle her yıl seneyi ekside bitirirsiniz. ama bonservis verip, az maaş verdiğinizde, hem seneyi artıda bitirirsiniz, hem de oyuncularınız genç ise satma ihtimaliniz olduğu için bonservisten kar edersiniz. doğru, sağlıklı çalışan bir iş modeli kurmuş olursunuz yani.
bu sene başında neden bu kadar çok transfer yapıldı? çünkü takım boşalmıştı, bunun neresini anlamıyoruz gerçekten? berkan, cicaldau, aytaç, assunçao katıldı orta sahaya. orta sahadan kimseyi sattık mı? hayır. orta sahadaki tek oyuncumuz taylan'dı bizim, bi de atalay ve bartuğ var işte, farkında mıyız? tek orta saha vardı sezon başı elimizde. taylan. ne yapacaktık? mecburen adam aldık. senelerdir söylüyoruz zaten, sürekli oyuncularımızı bonservisiyle gönderip kiralık adam alıyoruz. fernando, ndiaye, belhanda, donk hepsi gitti. yerlerini kiralık adamlarla doldurduk, seri, lemina, nzonzi, gedson, etebo... e bu adamların kira süresi bitip kulüplerine döndüklerinde de elimizde orta saha kalmamış oldu haliyle. o yüzden de transfer yaptık, bunu mu eleştiricez cidden?
ya da aynı sistemle gidip hiçbir kar edemeyeceğimiz kiralık modeliyle mi devam etseydik? yapılanma dediğiniz şey budur işte zaten. futbolcu kaliteleri tartışılır, ama euro kurunun bu seviyeye geldiği ve ekmek gibi, su gibi transfere ihtiyaç duyduğunuz ortamda nasıl transfer yapacaktık allah aşkına?
bi de ismail çipe konusu var. ismail çipe ile sezona başlanır mıymış, okan neden gönderilmiş. okan oynasın diye gönderildi. planlama için gönderildi yani aslında. 23 yaşından sonra ufak tefek sorunlar dışında hiç sakatlık yaşamamış bir kalecinin, iki yıl üst üste uzun süreli sakatlık yaşayacağını bilmek biraz müneccim işi sanki. e galatasaray'ın her mevkisinde hayvan gibi eksikler varken ismail çipe'yi değiştirmek için kaliteli yedek kaleci almak da bi öncelik değil haliyle. fatih terim okan'ı oynasın, geriye gitmesin, çünkü gelecekte ihtiyacımız olacak diye gönderdi. çünkü yerli kuralı sertleşiyor, önümüzdeki senelerde kalecimizin yabancı olması çok büyük dezavantaj olacak. okan'ı bir sene yedek bekletmek yerine, elimizdeki en potansiyelli kaleci olduğu için gidip 1 sene sahada olsun diye gönderdi, ama pardon, kendisi medyum olduğu için muslera'nın tekrardan böyle bir sakatlık yaşayacağını bilmeliydi.
fatih hoca'nın tek hatası yönetime güvenmek oldu. çünkü zaten kendisi tüm eleştirileri göğüslerdi, ama yönetimin pes edeceğini de düşünüp gidip zorlayıp bir iki tane winner katmalıydı takıma. kiralık bile olurdu o işte. gedson, pjanic, ghezzal falan. belki istedi olmadı bilemiyorum. çünkü aslında bu tarzda alacağımız adam yapılanma için değil, bu yapılanmaya gösterilecek sabır için gerekliydi. yarışmacı kulüp olabilmemiz için gerekliydi. bu kadroyla yarışamayacağımız çok açıktı, zamanla eklemeler yapılacaktı zaten ama en başta yarışmacı olmamak sabırsızlığı getirecekti zaten.
bi kere herkes fatih terim'in 30 milyon euro'luk transfer yaptırdığından bahsediyor. elli kere yazdık, önemli olan konu bonservis değil. siz bonservissiz gidip falcao'yu aldığınızda zaten nerdeyse bonservis kadar imza parası veriyorsunuz, bi de üstüne hayvan gibi maaş veriyorsunuz.
bu sene başında evet, 30 milyon euro'ya yakın bonservis parası harcadık. fakat sezon sonunu bekleyebilseydik mesela, çooook uzun yıllardır ilk kez, babel ve feghouli'nin sözleşmeleri bittikten sonra, gelir gider dengesinde artıya çıkmayı başarmış bir futbol takımı görecektik.
siz bonservis vermeyip direkt olarak kiralık ya da yıldız getirdiğinizde, verdiğiniz maaş yüküyle her yıl seneyi ekside bitirirsiniz. ama bonservis verip, az maaş verdiğinizde, hem seneyi artıda bitirirsiniz, hem de oyuncularınız genç ise satma ihtimaliniz olduğu için bonservisten kar edersiniz. doğru, sağlıklı çalışan bir iş modeli kurmuş olursunuz yani.
bu sene başında neden bu kadar çok transfer yapıldı? çünkü takım boşalmıştı, bunun neresini anlamıyoruz gerçekten? berkan, cicaldau, aytaç, assunçao katıldı orta sahaya. orta sahadan kimseyi sattık mı? hayır. orta sahadaki tek oyuncumuz taylan'dı bizim, bi de atalay ve bartuğ var işte, farkında mıyız? tek orta saha vardı sezon başı elimizde. taylan. ne yapacaktık? mecburen adam aldık. senelerdir söylüyoruz zaten, sürekli oyuncularımızı bonservisiyle gönderip kiralık adam alıyoruz. fernando, ndiaye, belhanda, donk hepsi gitti. yerlerini kiralık adamlarla doldurduk, seri, lemina, nzonzi, gedson, etebo... e bu adamların kira süresi bitip kulüplerine döndüklerinde de elimizde orta saha kalmamış oldu haliyle. o yüzden de transfer yaptık, bunu mu eleştiricez cidden?
ya da aynı sistemle gidip hiçbir kar edemeyeceğimiz kiralık modeliyle mi devam etseydik? yapılanma dediğiniz şey budur işte zaten. futbolcu kaliteleri tartışılır, ama euro kurunun bu seviyeye geldiği ve ekmek gibi, su gibi transfere ihtiyaç duyduğunuz ortamda nasıl transfer yapacaktık allah aşkına?
bi de ismail çipe konusu var. ismail çipe ile sezona başlanır mıymış, okan neden gönderilmiş. okan oynasın diye gönderildi. planlama için gönderildi yani aslında. 23 yaşından sonra ufak tefek sorunlar dışında hiç sakatlık yaşamamış bir kalecinin, iki yıl üst üste uzun süreli sakatlık yaşayacağını bilmek biraz müneccim işi sanki. e galatasaray'ın her mevkisinde hayvan gibi eksikler varken ismail çipe'yi değiştirmek için kaliteli yedek kaleci almak da bi öncelik değil haliyle. fatih terim okan'ı oynasın, geriye gitmesin, çünkü gelecekte ihtiyacımız olacak diye gönderdi. çünkü yerli kuralı sertleşiyor, önümüzdeki senelerde kalecimizin yabancı olması çok büyük dezavantaj olacak. okan'ı bir sene yedek bekletmek yerine, elimizdeki en potansiyelli kaleci olduğu için gidip 1 sene sahada olsun diye gönderdi, ama pardon, kendisi medyum olduğu için muslera'nın tekrardan böyle bir sakatlık yaşayacağını bilmeliydi.
fatih hoca'nın tek hatası yönetime güvenmek oldu. çünkü zaten kendisi tüm eleştirileri göğüslerdi, ama yönetimin pes edeceğini de düşünüp gidip zorlayıp bir iki tane winner katmalıydı takıma. kiralık bile olurdu o işte. gedson, pjanic, ghezzal falan. belki istedi olmadı bilemiyorum. çünkü aslında bu tarzda alacağımız adam yapılanma için değil, bu yapılanmaya gösterilecek sabır için gerekliydi. yarışmacı kulüp olabilmemiz için gerekliydi. bu kadroyla yarışamayacağımız çok açıktı, zamanla eklemeler yapılacaktı zaten ama en başta yarışmacı olmamak sabırsızlığı getirecekti zaten.