28758
doğru yolda olan takımdır. bu süre zarfında da herhangi bir şekilde ekstra sinirlenip, gerilmemek gerek diye düşünüyorum. herkesin söylediği gibi, çok genç bir takımız. ilk 11'deki oyuncularımızın yarısından fazlası tecrübesiz kategorisine de girmektedir.
buna rağmen; henüz ligin başında liderle aramızdaki fark 7 puan, 2. ile aramızdaki fark 3 puan. gidişat kötü değil. bu halimizle, baskıyı kıramadığımız halimizle bile beşiktaş'tan puan alacak/beşiktaş'ı yenecek durumdaydık. 60 dakika boyunca deli gibi baskı uyguladılar, belki yapmak istediğimiz şey olan "baskıyı pasla kırmak" işini doğru düzgün yapamadık ama takım üstüne koydukça bunları da aşacağız. zira, lokomotiv, marsilya ve lazio maçlarında bu işi çok doğru yapmıştık.
peki avrupa maçlarındaki maç ile dünkü maç arasındaki fark neydi? cevap: kasap oyunu.
ben hiçbir şekilde hakemi bahane etmeyi sevmem bana aşırı çaresizmiş gibi hissettiriyor ama dün oynanan oyun bambaşka bir şeydi. dün izlediğimiz müdaheleler, çalınan düdükler hiç ama hiç normal değildi. sokmuşum yugoslav faulüne falan, bu böyle bir şey değildi. aynılarını avrupa'da yapamadığı için, beşiktaş 0 puanla grubunda sonuncu sırada. bu müdahalelerin yarısı bizim avrupa maçlarımızda çalınsaydı kartlar havada uçuşur, rakip biraz daha tedirgin olur biz de pas oyunumuzu daha rahat yapardık. neden? çünkü oyun, kuralına göre oynardı.
velhasıl, avrupa'da aldığımız 7 puan mesela bir şans faktörü değil. böyle diyen 3-5 kişi var sağda solda, hatta burada. avrupa'da aldığımız puanlar sizi kandırmasın diyorlar, artık neremle güleceğimi bile kestiremiyorum. o arkadaşlar, fikir özgürlüklerini kullansınlar ama siz de pek ciddiye almayın. burak elmas başkan ve teknik heyet, onları ciddiye almıyor. siz de almayın. onlar sinirlenmiyor, siz niye sinirleniyorsunuz? bu tür ifade kullananlar, rakip takım taraftarı gibi argüman kullandıkları fark edeceklerdir umarım.
varsın takımımızdaki gençlik aşısı yüksek olsun, biz böyle böyle yeni bir dna kazanacağız. ben devre arası sonrası, oyun anlamında makine gibi bir hale geleceğimiz konusunda inanılmaz ümitliyim. galatasaray, geçtiğimiz senelerde avrupa'yı sikine takmaz, lige yönelirdi. bu sene tam tersi, ben avrupa ligi'nde son 16, çeyrek final görmek istiyorum. ligde bu sene şampiyon olamazsak -ki hedefimiz tabii ki şampiyonluk- ben çok üzülmem. zaten bu sene şampiyonluk yarışında olacağımızı hepimiz biliyoruz. eğer baskı faktörü olmazsa bu çocuklarda, ben şampiyonluk konusunda sürpriz işler yapabileceğimizi düşünüyorum.
ayrıca burada çoğu kişinin dediği şeye de katılıyorum. temiz yüzlü çocuklarımız var. bize çirkef bir adam lazım. sadece bir adam yeterli. bunun dışında hücum varyasyonu, orta saha ile hücum arasında yaşadığımız geçiş sorunu falan bunların hepsi aşılır.
hiçbir şekilde karamsarlığa kapılmaya gerek yok. isterseniz guardiola'yı getirin, bize lazım olan tek şey zaman. bu çocuklara desteğim benim sonsuz. olacak olacak.
müsterih olun, panik olmayın.
buna rağmen; henüz ligin başında liderle aramızdaki fark 7 puan, 2. ile aramızdaki fark 3 puan. gidişat kötü değil. bu halimizle, baskıyı kıramadığımız halimizle bile beşiktaş'tan puan alacak/beşiktaş'ı yenecek durumdaydık. 60 dakika boyunca deli gibi baskı uyguladılar, belki yapmak istediğimiz şey olan "baskıyı pasla kırmak" işini doğru düzgün yapamadık ama takım üstüne koydukça bunları da aşacağız. zira, lokomotiv, marsilya ve lazio maçlarında bu işi çok doğru yapmıştık.
peki avrupa maçlarındaki maç ile dünkü maç arasındaki fark neydi? cevap: kasap oyunu.
ben hiçbir şekilde hakemi bahane etmeyi sevmem bana aşırı çaresizmiş gibi hissettiriyor ama dün oynanan oyun bambaşka bir şeydi. dün izlediğimiz müdaheleler, çalınan düdükler hiç ama hiç normal değildi. sokmuşum yugoslav faulüne falan, bu böyle bir şey değildi. aynılarını avrupa'da yapamadığı için, beşiktaş 0 puanla grubunda sonuncu sırada. bu müdahalelerin yarısı bizim avrupa maçlarımızda çalınsaydı kartlar havada uçuşur, rakip biraz daha tedirgin olur biz de pas oyunumuzu daha rahat yapardık. neden? çünkü oyun, kuralına göre oynardı.
velhasıl, avrupa'da aldığımız 7 puan mesela bir şans faktörü değil. böyle diyen 3-5 kişi var sağda solda, hatta burada. avrupa'da aldığımız puanlar sizi kandırmasın diyorlar, artık neremle güleceğimi bile kestiremiyorum. o arkadaşlar, fikir özgürlüklerini kullansınlar ama siz de pek ciddiye almayın. burak elmas başkan ve teknik heyet, onları ciddiye almıyor. siz de almayın. onlar sinirlenmiyor, siz niye sinirleniyorsunuz? bu tür ifade kullananlar, rakip takım taraftarı gibi argüman kullandıkları fark edeceklerdir umarım.
varsın takımımızdaki gençlik aşısı yüksek olsun, biz böyle böyle yeni bir dna kazanacağız. ben devre arası sonrası, oyun anlamında makine gibi bir hale geleceğimiz konusunda inanılmaz ümitliyim. galatasaray, geçtiğimiz senelerde avrupa'yı sikine takmaz, lige yönelirdi. bu sene tam tersi, ben avrupa ligi'nde son 16, çeyrek final görmek istiyorum. ligde bu sene şampiyon olamazsak -ki hedefimiz tabii ki şampiyonluk- ben çok üzülmem. zaten bu sene şampiyonluk yarışında olacağımızı hepimiz biliyoruz. eğer baskı faktörü olmazsa bu çocuklarda, ben şampiyonluk konusunda sürpriz işler yapabileceğimizi düşünüyorum.
ayrıca burada çoğu kişinin dediği şeye de katılıyorum. temiz yüzlü çocuklarımız var. bize çirkef bir adam lazım. sadece bir adam yeterli. bunun dışında hücum varyasyonu, orta saha ile hücum arasında yaşadığımız geçiş sorunu falan bunların hepsi aşılır.
hiçbir şekilde karamsarlığa kapılmaya gerek yok. isterseniz guardiola'yı getirin, bize lazım olan tek şey zaman. bu çocuklara desteğim benim sonsuz. olacak olacak.
müsterih olun, panik olmayın.