28018
aylar geçiyor, yıllar eskiyor, iklimler değişiyor, sular yükseliyor, başkanlar yönetimler değişiyor, futbolcular onar yirmişer gidip geliyor ama takımın sahadaki kısırlık, çaresizlik, anlamsızlık hâli asla değişmiyor.
ittire kaktıra atılan goller, mıymıy paslaşırken basitçe kaybedilen toplar, kadro istikrarsızlığı, forma adaletsizliği, transfer dönemine göre güncellenen ama bir türlü gözükmeyen oyun planları, çoğunluğu geldiğinden daha kötü hâlde olan futbolcular...
hangi sıklette olursa olsun üç pas yapabilen her rakibin kolayca pozisyon bulabildiği, buna karşın gol pozisyonuna girebilmek için 1453 pas yapması gereken, birileri torpille kollanırken bazılarının ağzıyla gol atsa asla ilk 11'e yerleşemediği takım...
köy takımlarıyla yapılan maçları bile istatistiklerle, dizilişlerle, half-space'lerle açıklayıp anlam çıkartmaya çalışanlar bana sanat filmi yorumcularını hatırlatıyor. o işten ekmek yiyenler haricinde çoğu kişiye derin bir iç sıkıntısı ve buhrandan başka bi'şey vermeyen o bitmek bilmeyen filmleri "ama bak o sahnede 10 dakika perdelerin rüzgarda uçuşması varoluşsal kaygılara metafizik bir atıf yapıyor," diye pompalayan enteller aklıma geliyor. mesela bir keresinde o tarz filmler yapan bir yönetmene "filmlerinizde kullanılan sehpaların rengi hep koyu, bunda pesimist tavrınızın etkisi var mı" ayarında soru sormuşlardı da adam dürüst olduğu için "siz söyleyince fark ettim böyle bi'şeyi, denk gelmiştir, hiçbir anlamı yok," diye cevaplamıştı.
2021-22 sezon başı itibariyle resmi-gayrıresmi oynanan 10 maç açıkça gösteriyor ki galatasaray futbol takımının oynadığı şey futbol falan değil. aksiyon filmi için toplanmış cast'e, yazılmış senaryoya sanat filmi çekmeye çalışmak gibi sakillik, absürtlük söz konusu. ortaya çıkan şey imdb'de en fazla 2.4 puan alır.
ittire kaktıra atılan goller, mıymıy paslaşırken basitçe kaybedilen toplar, kadro istikrarsızlığı, forma adaletsizliği, transfer dönemine göre güncellenen ama bir türlü gözükmeyen oyun planları, çoğunluğu geldiğinden daha kötü hâlde olan futbolcular...
hangi sıklette olursa olsun üç pas yapabilen her rakibin kolayca pozisyon bulabildiği, buna karşın gol pozisyonuna girebilmek için 1453 pas yapması gereken, birileri torpille kollanırken bazılarının ağzıyla gol atsa asla ilk 11'e yerleşemediği takım...
köy takımlarıyla yapılan maçları bile istatistiklerle, dizilişlerle, half-space'lerle açıklayıp anlam çıkartmaya çalışanlar bana sanat filmi yorumcularını hatırlatıyor. o işten ekmek yiyenler haricinde çoğu kişiye derin bir iç sıkıntısı ve buhrandan başka bi'şey vermeyen o bitmek bilmeyen filmleri "ama bak o sahnede 10 dakika perdelerin rüzgarda uçuşması varoluşsal kaygılara metafizik bir atıf yapıyor," diye pompalayan enteller aklıma geliyor. mesela bir keresinde o tarz filmler yapan bir yönetmene "filmlerinizde kullanılan sehpaların rengi hep koyu, bunda pesimist tavrınızın etkisi var mı" ayarında soru sormuşlardı da adam dürüst olduğu için "siz söyleyince fark ettim böyle bi'şeyi, denk gelmiştir, hiçbir anlamı yok," diye cevaplamıştı.
2021-22 sezon başı itibariyle resmi-gayrıresmi oynanan 10 maç açıkça gösteriyor ki galatasaray futbol takımının oynadığı şey futbol falan değil. aksiyon filmi için toplanmış cast'e, yazılmış senaryoya sanat filmi çekmeye çalışmak gibi sakillik, absürtlük söz konusu. ortaya çıkan şey imdb'de en fazla 2.4 puan alır.