30924
--- alıntı ---
baba rockefeller, hani şu yeryüzünün gelmiş geçmiş en zengin adamı olarak ünlenen, petrol ve çelik ve banka imparatoru john davison rockefeller 98 yaşında, artık pilinin bittiği günlerde yatağa düşmüş. en iyi hastanelerde en ünlü doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar etrafında pervane. oğulları “biricik babalarının” üzülmemesi, mutlu olması için sahibi oldukları büyük gazetelerden birine talimat vermişler. her gün baba rockefeller için tek (evet tek) bir nüsha gazete basılıyormuş. haberiyle, köşe yazarları ile, hava durumu, ekonomi, dışpolitika, sanat kültür, spor, magazin sayfalarıyla sahici bir gazete.
baba rockefeller her sabah gazetesini okumuş, ölene kadar mutlu, çok çok çok mutlu olmuş ve anlaşılan mutlu ölmüş.
--- alıntı ---
sanırım bana haber verilmediğinden olayı anlayamadım. yönetimiyle, taraftarıyla fatih terim için kendi çapımızda bir pembe gazete işine giriştik de herkese söylenmedi sanki. bir tutturduk "ne istersen alalım hocam, kimi istersen alalım hocam, en büyük sensin hocam, al kulüp de senin her şey de senin, sen yoksan zaten kapatalım dükkanı, al sana başkan, al sana oyuncu, sen yoksan bizde yokuz" artık kendimizi delirtmemize bir tık kaldı. yani bunun bir sonrası istatistiklere, gerçeklere sırtımızı dönüp "hocam dünyanın en çok koşan takımını yarattı, hocam dünyanın en iyi futbolunu oynatıyor" diyerek pespembe bir dünyada yaşamak. hayır senelerdir ortada gözle görülür bir damla umut veren veri de yok kim yaratıyor bu güzel dünyayı, kim çizdi bu resmi?
7/24 hocayı güzelleyip, hocanın koşulşuz, şartsız her dediğinin yapıldığında daha başarılı olunacağı inancı nereden geliyor ben onu da anlamıyorum. ben tam tersi bu anahtar teslim etme olayının hocayı daha çok gerip, kötü etkileyeceğini düşünüyorum. çünkü bu sefer ihale sadece kendi üstünde, topu atacak biri yok ki bunu maç içindeki hareketlerinden ve sonrasındaki röportajlardaki gerginliğinden hissedebiliyorum.
28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçında sadece bisiklet sürüp maça çıkan diagne takımda en sivrilen adam, konyaspor'a kiralık gönderilen sekidika en dikkat çeken isim ki konya'da bile bu kadar dikkat çekmiyordu. bak sadece bu tablo adamı kahreder, oturduğu yerde ağlatır. bu tablo bana umut vermiyor, hayal kurdurtmuyor.
yahu rakip bizim takımı alenen yerlerde sürüyor, mecazi anlamda değil gerçekten tutup yerlerde sürüyor. 180 dakikada kaleyi karşımıza alıp şut bile çekemedik, sanırsın 1950lerin efsane macaristan'ına karşı oynuyoruz. kim geldiyse geri gitmiş, avrupa'nın en az koşan takımlarındanız, taç atışı hatasından 1 golle şampiyonluk vermişiz aynı hata 2 ay sonra tekrarlanıyor bu sefer tur veriyoruz, oyun doğaçlama oynanıyor, bir dirhem olsun ışık yok ama hala "hoca çok iyi sistem kuracak, geleceğin takımı geliyor, 3 yıl bekleyin" demeyen düşman ilan ediliyor. arkadaş siz karanlıkta mutlu oluyorsunuz diye herkes neden gözlerini kapatmak zorunda? hocanın bir şey vadedecek durumu yok! hocanın kendi de değişmiş, futbol da değişmiş, futbolcular da değişmiş. fatih terim'in takımında feghouli gibi ısınan birisini hayal edebilir miydiniz? yetemiyor, yetişemiyor adam, olmuyor belli ki.
transfer döneminin sonuna kadar istediği isimler alındıktan sonra son gün bana artık müsade deyip giderse verebileceği en büyük katkıyı vermiş olur ve gerçekten yeniden yapılanmış oluruz. zira adını ne koyarsanız koyun bu ezik, niteliksiz, kişiliksiz oyun tarzı takımın genlerine işlemiş durumda. teknik heyetin yetersizliğini de ortadan kaldırmadan buna yapılanma denemez. yoksa istediğin kadar adam al, 5er 10ar milyon euro verilen oyuncuların tenekeye dönüşüşünü 3 sene izleriz usul usul.
baba rockefeller, hani şu yeryüzünün gelmiş geçmiş en zengin adamı olarak ünlenen, petrol ve çelik ve banka imparatoru john davison rockefeller 98 yaşında, artık pilinin bittiği günlerde yatağa düşmüş. en iyi hastanelerde en ünlü doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar etrafında pervane. oğulları “biricik babalarının” üzülmemesi, mutlu olması için sahibi oldukları büyük gazetelerden birine talimat vermişler. her gün baba rockefeller için tek (evet tek) bir nüsha gazete basılıyormuş. haberiyle, köşe yazarları ile, hava durumu, ekonomi, dışpolitika, sanat kültür, spor, magazin sayfalarıyla sahici bir gazete.
baba rockefeller her sabah gazetesini okumuş, ölene kadar mutlu, çok çok çok mutlu olmuş ve anlaşılan mutlu ölmüş.
--- alıntı ---
sanırım bana haber verilmediğinden olayı anlayamadım. yönetimiyle, taraftarıyla fatih terim için kendi çapımızda bir pembe gazete işine giriştik de herkese söylenmedi sanki. bir tutturduk "ne istersen alalım hocam, kimi istersen alalım hocam, en büyük sensin hocam, al kulüp de senin her şey de senin, sen yoksan zaten kapatalım dükkanı, al sana başkan, al sana oyuncu, sen yoksan bizde yokuz" artık kendimizi delirtmemize bir tık kaldı. yani bunun bir sonrası istatistiklere, gerçeklere sırtımızı dönüp "hocam dünyanın en çok koşan takımını yarattı, hocam dünyanın en iyi futbolunu oynatıyor" diyerek pespembe bir dünyada yaşamak. hayır senelerdir ortada gözle görülür bir damla umut veren veri de yok kim yaratıyor bu güzel dünyayı, kim çizdi bu resmi?
7/24 hocayı güzelleyip, hocanın koşulşuz, şartsız her dediğinin yapıldığında daha başarılı olunacağı inancı nereden geliyor ben onu da anlamıyorum. ben tam tersi bu anahtar teslim etme olayının hocayı daha çok gerip, kötü etkileyeceğini düşünüyorum. çünkü bu sefer ihale sadece kendi üstünde, topu atacak biri yok ki bunu maç içindeki hareketlerinden ve sonrasındaki röportajlardaki gerginliğinden hissedebiliyorum.
28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçında sadece bisiklet sürüp maça çıkan diagne takımda en sivrilen adam, konyaspor'a kiralık gönderilen sekidika en dikkat çeken isim ki konya'da bile bu kadar dikkat çekmiyordu. bak sadece bu tablo adamı kahreder, oturduğu yerde ağlatır. bu tablo bana umut vermiyor, hayal kurdurtmuyor.
yahu rakip bizim takımı alenen yerlerde sürüyor, mecazi anlamda değil gerçekten tutup yerlerde sürüyor. 180 dakikada kaleyi karşımıza alıp şut bile çekemedik, sanırsın 1950lerin efsane macaristan'ına karşı oynuyoruz. kim geldiyse geri gitmiş, avrupa'nın en az koşan takımlarındanız, taç atışı hatasından 1 golle şampiyonluk vermişiz aynı hata 2 ay sonra tekrarlanıyor bu sefer tur veriyoruz, oyun doğaçlama oynanıyor, bir dirhem olsun ışık yok ama hala "hoca çok iyi sistem kuracak, geleceğin takımı geliyor, 3 yıl bekleyin" demeyen düşman ilan ediliyor. arkadaş siz karanlıkta mutlu oluyorsunuz diye herkes neden gözlerini kapatmak zorunda? hocanın bir şey vadedecek durumu yok! hocanın kendi de değişmiş, futbol da değişmiş, futbolcular da değişmiş. fatih terim'in takımında feghouli gibi ısınan birisini hayal edebilir miydiniz? yetemiyor, yetişemiyor adam, olmuyor belli ki.
transfer döneminin sonuna kadar istediği isimler alındıktan sonra son gün bana artık müsade deyip giderse verebileceği en büyük katkıyı vermiş olur ve gerçekten yeniden yapılanmış oluruz. zira adını ne koyarsanız koyun bu ezik, niteliksiz, kişiliksiz oyun tarzı takımın genlerine işlemiş durumda. teknik heyetin yetersizliğini de ortadan kaldırmadan buna yapılanma denemez. yoksa istediğin kadar adam al, 5er 10ar milyon euro verilen oyuncuların tenekeye dönüşüşünü 3 sene izleriz usul usul.