904
bu başlık altında bu sezonki galatasaray futbol takımını iyisiyle kötüsüyle yorumlamaya çalışacağım. iyisiyle kötüsüyle bir sezon daha bitti, beşiktaş şampiyon oldu, onları tebrik ediyorum. bizim adımıza konuşulacak çok şey olduğunu düşünüyorum. öncelikle sezona fırtına gibi başlayan bir takım gördük. hızlı pas oyunumuz vardı. elimizdeki kadro kısıtlıydı ve açıkçası fatih hoca kısıtlı kadroda yapabileceği en iyi tercihleri yapıyordu. sezon başında emre kılınç'tan sol iç yaratması, taylan antalyalı gibi ofansif bir oyuncudan defansif orta saha yaratması vb. hamleleri büyük ölçüde mustafa cengiz yönetiminin hatalarını örttü. bu nedenle sezon başında yaptığı bu hamleler nedeniylefatih terim'e çok güveniyordum ve inanıyordum. ancak 24 eylül 2020 galatasaray hajduk split maçından itibaren bizim bu oyunumuz çözülmeye başlandı. neticesinde 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçında ağır bir darbe aldık. daha sonra ligde 4 ekim 2020 kasımpaşa galatasaray maçında ağır bir darbe daha aldık. üçüncü darbe 19 ekim 2020 galatasaray alanyaspor maçında geldi. üzülerek söylüyorum ki hoca bu süreçte hiçbir şey yapmadı. hocaya güvenim, inancım o süreçte sarsıldı. resmen iki maçta boşu boşuna 6 puan kaybettik. bir taraftar olarak benim de aklıma şu soru geliyor: "koskoca galatasaray'ın b planı yok muydu?" kabul ediyorum, sezona eksik başladık kadro derinliği bakımından ancak hocanın hajduk split maçından sonra önlem alması gerekirdi. hajduk split biraz daha güçlü ve aklı başında olsaydı o maçı da kaybederdik. daha sonra hoca neyse ki yeni bir sistem geliştirdi. hocaya inancım geri geldi. özellikle bir dönem takım içi karantinaların artması sebebiyle hoca yeni arayışlara yöneldi. bunlar arasından en dikkat çekici olan sofiane feghouli'nin oyun kurucu rolünü üstlenmesiydi. zaten formda bırakan bir younes belhanda vardı ancak hocanın bu hamlesi belki de bu sezonki en iyi dönemimizi oynamamızı sağladı. hocaya tekrar inandım o dönem. ligin ilk devresi bu şekilde acısıyla tatlısıyla, eksiklerimizle geçip gitti. ara transfer dönemi açıldı. bence çok verimli bir dönem geçirdik. hocanın hemen hemen istediği herkes alındı. fernando muslera'nın dönmesi de cabası. haliyle benim aklıma şu geldi: "eksik kadroyla gayet iyi performans gösteren hoca, ligin ikinci yarısında uzay futbolu izletecek herhalde." fakat gelgelelim, oyunumuz her geçen gün geriye gitti. evet belki ikinci yarının başında bir galibiyet serisi yakaladık ama şahsen ben oyun olarak tatmin olamıyordum. orta saha kurgusu özellikle çok değişti. galatasaray gibi büyük takımların böyle orta saha, hücum kurgularını lig devam ederken sık sık değiştirmesini doğru bulmuyorum. oyunumuz zamanla sekteye uğramaya başladı. hele ki şu kazanan kadro bozulmaz felsefesinden dolayı. ben hocanın bu sene en çok kadro tercihlerini eleştirdim. taylan antalyalı neden durup dururken kesildi? oghenekaro etebo neden ısrarla 6 numarada ilk 11 oynatıldı? bu sorular hala yanıtsız. zamanla çıkarılan ilginç kadrolar, ilk yarıları çöpe atılan maçlar, geç ve yanlış değişiklikler vs. bunların hepsini anlatmak bir ömür sürer. ama hocaya kırgınım. gelmesini en çok isteyenlerden biriydim fakat özellikle ligin ikinci yarısında tercihleriyle taraftarı üzdü. bu kadro tercihlerini hoca kafasındaki bir oyun sistemini oynatmak için yaptıysa eleştiririm fakat saygı duyarım. ancak hoca bunu yönetime tepki olsun diye yaptıysa işte o zaman işler değişir. hoca her kaybettiği maç sonrası taraftara sözüm var diyerek hiçbir yere gitmeyeceğinin mesajını verdi. iyi de hocam, böyle kötü bir futbol varken ortada senin sözünün ne anlamı kaldı ki? madem bir yere gitmeyeceksin, o zaman sana yakışır bir futbol oynatmanı beklerdim. sen galatasaray gibi bir avrupa takımını çeşitli anadolu takımları karşısında oynattığın futbol ile aciz düşürdükten sonra senin sözün bu camiaya zarar vermeye başlar. ligin son kulvarında tutarlı kadrolar gördük. derbi de kazandık. hoca belli maçın her saniyesini kafasında oynamıştı ama biz bu güzel futbolu sadece ayda yılda bir gelen derbilerde mi görmek zorundayız? çeşitli anadolu takımlarından 3'er 4'er gol yedikten sonra beşiktaş'ı yenmenin hiçbir anlamı kalmadı. kısacası benim düşüncem şimdiden başkan adaylarının teknik direktörlük pozisyonu ve fatih terim'in pozisyonu için kararını vermeli. eğer hoca da istekliyse, arzuluysa, bizi şampiyon yapacak inancı kendinde buluyorsa buyursun teknik direktörümüz olarak devam etsin. ama hoca bu pozisyonda çalışmaktan yorulduysa yeni gelen yönetimle anlaşsın ve bize farklı alanlarda hizmet versin, sportif direktörlük gibi. ya da kendisi başkan olsun. ama hoca istemiyorsa onu teknik direktör olarak takımda tutmak hem kendisine hem bize zarar. ayrıca lütfen şu yaz kampına eksik kadroyla gitmeyelim. transferler erkenden yapılsın sonra bunun sıkıntısını çok çekiyoruz.