14262
yeni yılla açıklanan kullanıcı istatistiklerinde 2020 yılında her gün girdiğimi öğrendiğim yer. ama benim için artık yorucu ve içinde bulunmaktan kaçındığım bir deneyim olmaya başladı. ve belli bir süre için son entry'm olacak bu.
galatasaray buradaki herkes için hayatında büyük bir yer kaplıyor. ama herkesin hayatındaki bu büyük alanın anlamı ve beklenen işlevi konusunda çoğunluktan ayrıldığıma artık tamamen emin oldum ve bu yorucu oluyor. sözlükte her geçen gün daha fazla sayıda sanki galatasaraylı olmak spotify ya da netflix abonesi olmakmış gibi hissettiğim entry okuyorum. kötü günlerde denmeyen şey kalmıyor, atlanan kimse kalmıyor. 8 gün önce inanılmaz evla olan birinin 8 gün sonra aslında hep kötü olduğunu okuyabiliyoruz.
iyi giden her şeyde kendimize pay çıkarırken kötü giden ne varsa suçu yıkıyoruz. buradaki ikiyüzlülüğü -ya da hadi tezatlığı diyelim- görene de her tartışmayı içi boş bir şekilde kazandırması garanti olan "eleştiri kültürü" , "sorgulayan galatasaray taraftarı" kelimelerini söyleyip arkamıza yaslanıyoruz. irfan can transfer olmayıp gedson transfer edilince herkes inanılmaz mutluydu. tek sorun kiralık olmasıydı, bunun çözümü de onyekuru ve denayer gibi buraya bağlamaktı onları. sadece puan kaybettiğimiz 2 maç sonrası denmedik kelime kalmadı. ya da halil dervişoğlu. çocuk ilk defa oynayıp aşırı da net olmayan bir pozisyon kaçırdı. kendisini analiz ederken bu pozisyondan sonra fatih terim'in amrabat takıntısına bile taşlama okuyabiliyoruz. çocuk 20 dakika oynadı bakın, 20.
8 maçlık ölsek kimsenin ses çıkarmayacağı bir fikstürden ayakta çıkıyoruz. ilk puan kaybından sonra kazanan kadro bozulmaz düsturuna saydırıyoruz. ertesi maç istediğimiz gibi kazanan kadro bozulunca ne babel'i diyoruz. babel iyi oynayıp da çıkıncı bu sefer de sadece 63 dakika önce onları diyen biz değilmiş gibi yine işi öğretiyoruz. maç sonrası bütün spor yorumcularının iyi oynadığını söylediği belhanda, ayağından bir topu aşsın da sözlüğe anında yazalım diye tuvalete bile klavyeyle gidiyoruz. peki bunların hepsini neden yapıyoruz? sadece 2 puan geriye düştük diye. 12 puan geriye düşsek ne olacak? taraftarlık bir süreç hali. şahsen yarın 13. olsak yine heyecanla izlerim.
sadece 8 gün önce egolarımız çok yüksek bir şekilde böbürlene böbürlene fenerde olmayan ama bizde olan şeyleri konuştuk. o an konuşulurken yazmayı düşündüm aslında bu entry'i de çok tepki alırım diye vazgeçtim. orada yazılan şeylerin ekseriyeti kendimizi mutlu edecek yalanlardı. aynı bugün her sene şampiyon olunamayacağı gerçeğine "biz galatasarayız" tabiki olucaz diyerek giren ayar dolu entryler gibi.. bunu demek için ligi 5 sene önce izlemeye başlamak gerek. 2015-2017 arası galatasaray taraftarının huyu böyle değil miydi de başarı kazanamadı. ya da lig çok mu kaliteliydi. ya da fenerin domine ettiği 2000 ortaları? bu bir denklem değil ki. her şeyi doğru yapsanız da olmaz. senin en büyük rakibin 7 senedir olamıyor ya. bu entryi okuyan herkesin çok yakın olduğu bir fenerli var hayatında. onla sen arasındaki fark ne, neyi farklı yapıyorsun?
17/18'te gençlerbirliği deplasmanı sonrası, 18/19'da erzurum deplasmanı sonrası da hoca evlatçıydı, taktik bilmezdi, 4. ft dönemi pisti kakaydı. 5 ay sonra tam tersiydi. feghouli dün neden oynamıyordu, sarachhi bile oynarken dendi. oynayınca ölmüş bu niye alınıyor dendi. sürekli skor üstünden, kazandıklarımız üzerinden konuşuyorsak bizi tanımlayan ne var galatasaray taraftarı olarak?
bu konuda eski kafalı mıyım bilmiyorum ama her kötü anda herkesi asıp kesmek ve etiketler biçmek, olur da işler iyiye dönerse "biz bunu dediğimiz için oldu" demek bende artık sadece tiksinme duygusu yaratıyor. hüznünü, öfkesini de beraber yaşamayacaksam mutluluğun anlamı yok benim için. gençler deplasmanı sonrası havaalanına giden ua, o gün 2. fatih terim dönemi başlığına entry giren adamdan samimi, daha galatasaraylı benim için. çünkü bir kararı ve doğrusu var. yarın etebo forvet oynasa hadi olm diyecek, maç öncesi "torun sev" yazıp olur da gol atarsa terimball videosu hazırlamayacak...
çok uzun oldu... ben şampiyon olacağımıza inanmıyordum zaten puan kayıpları öncesi de yazdım bunu. ali koç çetesi bu kadar bel altı hamleler yapacak kadar çirkinleşmişken, biraz düşsek cezayı keserler hakemler ile çıkamayız diye düşünüyordum. artık tek derdim, hocaya saygısızlık etmeden bizim taraftar öyle bitsin iş bari modundayım. yaşı da belli çünkü. 2013-2017 arası yazılanları hiç yazmamış gibi dönecek insan yine çok olur da hocanın onları görecek günü olur mu bilmem...
galatasaray buradaki herkes için hayatında büyük bir yer kaplıyor. ama herkesin hayatındaki bu büyük alanın anlamı ve beklenen işlevi konusunda çoğunluktan ayrıldığıma artık tamamen emin oldum ve bu yorucu oluyor. sözlükte her geçen gün daha fazla sayıda sanki galatasaraylı olmak spotify ya da netflix abonesi olmakmış gibi hissettiğim entry okuyorum. kötü günlerde denmeyen şey kalmıyor, atlanan kimse kalmıyor. 8 gün önce inanılmaz evla olan birinin 8 gün sonra aslında hep kötü olduğunu okuyabiliyoruz.
iyi giden her şeyde kendimize pay çıkarırken kötü giden ne varsa suçu yıkıyoruz. buradaki ikiyüzlülüğü -ya da hadi tezatlığı diyelim- görene de her tartışmayı içi boş bir şekilde kazandırması garanti olan "eleştiri kültürü" , "sorgulayan galatasaray taraftarı" kelimelerini söyleyip arkamıza yaslanıyoruz. irfan can transfer olmayıp gedson transfer edilince herkes inanılmaz mutluydu. tek sorun kiralık olmasıydı, bunun çözümü de onyekuru ve denayer gibi buraya bağlamaktı onları. sadece puan kaybettiğimiz 2 maç sonrası denmedik kelime kalmadı. ya da halil dervişoğlu. çocuk ilk defa oynayıp aşırı da net olmayan bir pozisyon kaçırdı. kendisini analiz ederken bu pozisyondan sonra fatih terim'in amrabat takıntısına bile taşlama okuyabiliyoruz. çocuk 20 dakika oynadı bakın, 20.
8 maçlık ölsek kimsenin ses çıkarmayacağı bir fikstürden ayakta çıkıyoruz. ilk puan kaybından sonra kazanan kadro bozulmaz düsturuna saydırıyoruz. ertesi maç istediğimiz gibi kazanan kadro bozulunca ne babel'i diyoruz. babel iyi oynayıp da çıkıncı bu sefer de sadece 63 dakika önce onları diyen biz değilmiş gibi yine işi öğretiyoruz. maç sonrası bütün spor yorumcularının iyi oynadığını söylediği belhanda, ayağından bir topu aşsın da sözlüğe anında yazalım diye tuvalete bile klavyeyle gidiyoruz. peki bunların hepsini neden yapıyoruz? sadece 2 puan geriye düştük diye. 12 puan geriye düşsek ne olacak? taraftarlık bir süreç hali. şahsen yarın 13. olsak yine heyecanla izlerim.
sadece 8 gün önce egolarımız çok yüksek bir şekilde böbürlene böbürlene fenerde olmayan ama bizde olan şeyleri konuştuk. o an konuşulurken yazmayı düşündüm aslında bu entry'i de çok tepki alırım diye vazgeçtim. orada yazılan şeylerin ekseriyeti kendimizi mutlu edecek yalanlardı. aynı bugün her sene şampiyon olunamayacağı gerçeğine "biz galatasarayız" tabiki olucaz diyerek giren ayar dolu entryler gibi.. bunu demek için ligi 5 sene önce izlemeye başlamak gerek. 2015-2017 arası galatasaray taraftarının huyu böyle değil miydi de başarı kazanamadı. ya da lig çok mu kaliteliydi. ya da fenerin domine ettiği 2000 ortaları? bu bir denklem değil ki. her şeyi doğru yapsanız da olmaz. senin en büyük rakibin 7 senedir olamıyor ya. bu entryi okuyan herkesin çok yakın olduğu bir fenerli var hayatında. onla sen arasındaki fark ne, neyi farklı yapıyorsun?
17/18'te gençlerbirliği deplasmanı sonrası, 18/19'da erzurum deplasmanı sonrası da hoca evlatçıydı, taktik bilmezdi, 4. ft dönemi pisti kakaydı. 5 ay sonra tam tersiydi. feghouli dün neden oynamıyordu, sarachhi bile oynarken dendi. oynayınca ölmüş bu niye alınıyor dendi. sürekli skor üstünden, kazandıklarımız üzerinden konuşuyorsak bizi tanımlayan ne var galatasaray taraftarı olarak?
bu konuda eski kafalı mıyım bilmiyorum ama her kötü anda herkesi asıp kesmek ve etiketler biçmek, olur da işler iyiye dönerse "biz bunu dediğimiz için oldu" demek bende artık sadece tiksinme duygusu yaratıyor. hüznünü, öfkesini de beraber yaşamayacaksam mutluluğun anlamı yok benim için. gençler deplasmanı sonrası havaalanına giden ua, o gün 2. fatih terim dönemi başlığına entry giren adamdan samimi, daha galatasaraylı benim için. çünkü bir kararı ve doğrusu var. yarın etebo forvet oynasa hadi olm diyecek, maç öncesi "torun sev" yazıp olur da gol atarsa terimball videosu hazırlamayacak...
çok uzun oldu... ben şampiyon olacağımıza inanmıyordum zaten puan kayıpları öncesi de yazdım bunu. ali koç çetesi bu kadar bel altı hamleler yapacak kadar çirkinleşmişken, biraz düşsek cezayı keserler hakemler ile çıkamayız diye düşünüyordum. artık tek derdim, hocaya saygısızlık etmeden bizim taraftar öyle bitsin iş bari modundayım. yaşı da belli çünkü. 2013-2017 arası yazılanları hiç yazmamış gibi dönecek insan yine çok olur da hocanın onları görecek günü olur mu bilmem...