107
fatih hocanın dördüncü döneminde maç kazandıran, hatta rakipler kötü olduğunda şampiyonluk bile kazandıran ama güzel futbol izleyemediğimiz ve avrupa'da genelde hezimete uğradığımız bir diziliş oldu bizim için.
fatih hoca, milli takımdayken euro 2016 öncesi 13 maçlık yenilmezlik serisi yakalarken de bu dizilişi kullanıyordu. genel mantığı dengeli bir başlangıç, skor alırsa koruma ve skor olarak gerideyse orta sahadan bir ismi çıkarıp 4-4-2'ye geçme şeklindeydi. güzel bir seri yakalamıştık ama o maçların %90'ında kötü bir futbol oynamıştık ve birkaç maçta da zayıf takımlara karşı geri durumdayken kazandığımızda veya berabere kaldığımızda "biz bitti demeden bitmez" mottosu kullanmıştık.
sonrasında euro 2016'da üst seviyede kötü bir futbol oynamış, çok büyük bir hezimete uğramıştık ve hemen hemen turnuvadaki tüm istatistiklerde milli takım olarak sonuncuyduk ama prim vs. iç tartışmalar sebebiyle bu konu üstünde hiç durulmamıştı. sonrasında galatasaray'da da benzer bir gidişatı oldu fatih hocanın. galibiyet serileri yakaladı, güzel sonuçlar aldı, şampiyonluklar ve kupalar kazandı ama maçların yüzde olarak yine ezici bir üstünlüğünde kötü bir futbol oynadık. milli takımda olduğu gibi galatasaray'da da bir üst seviyeye çıktığında avrupa'da aynı oyun yine hezimete uğradı.
2020-2021 sezonu için fatih hoca bu dizilişi ve bu oyunu şampiyonluk yolunda en doğru tercih olarak buluyorsa saygı duyuyorum ve ne karar verirse versin sonuna kadar da destekliyorum ama bu aşırı yavaş tempolu ve çok az pozisyon üretebildiğimiz, geride olduğumuz maçları çeviremediğimiz ve önde olduğumuz maçlarda bile geçiş oyunuyla kaliteli kontra atak yapamadığımız bir oyun ile ligde şampiyon bile olsak, avrupa'da yine hezimete uğramamız çok yüksek ihtimal. gerçi, makas açıldı diyoruz ve lig şampiyonluğu da ülkemizde yeterli bir başarı olarak görülüyor zaten.
mesela, takım gençleşti diye seviniyoruz ve orta sahada etebo, gedson ve emre kılınç ile oynuyoruz. genç bir takım ve bu orta sahadan beklentimiz ne olmalı? bence rakibi ısırması ve sürekli pres ile top kazanması, ama yapabiliyor mu? bence yapamıyor. rakibi önde karşıladığımızda bile hızlı atak yapmak için değil sadece topu geri kazanmak için pres yapıyoruz. topu kazandığımızda da yine yavaş tempoyla paslarla rakip kaleye gitmeye çalışıyoruz ve yine kolay pozisyon üretemiyoruz. mesela, 3 mart 2021 ankaragücü galatasaray maçında gegenpressing örneği diyebileceğimiz tek pozisyon, 90+2'de kerem'in golü öncesi donk'un top kazanmasıyla geldi. pas oyunundan feragat edip önde onyekuru gibi hızlı oyuncular ile oynayacaksak bu tip pozisyonların daha fazla olması gerekiyor.
diziliş ve birtakım sorunlardan bahsetmişken kendime göre naçizane çözüm önerimi de söyleyim. bana göre ilk 11'de onyekuru gibi bir uçurtma ile oynayacaksak bu tip oyuncuları en iyi oynatan diziliş, ülkemizde teknik direktörlerin genelinin kullandığı, artık çağ dışı görülen ve fatih hocanın mütemadiyen uzak durduğu 4-2-3-1. ne olursa olsun önde baskı yaptığınızda hızlı oyuncularla en rahat pozisyona girdiğiniz diziliş olduğunu düşünüyorum.
ayrıca, eğer arda turan ilk 11 oynayacaksa ve sol kanatta oynamayacaksa en iyi verimi forvet arkasında oynatarak alabileceğimizi düşünüyorum. keza, onyekuru ve kerem gibi kanatta iki uçurtma olursa sofiane feghouli veya younes belhanda da forvet arkasında iyi bir performans gösterebilir. bir de, gedson fernandes'in benfica'da en çok parladığı dönemde 4-4-1-1 oynuyorlardı ve kendisi orta ikiliden biriyken önlerinde joao felix vardı. gedson'un fizik durumunun yanında form tutsa bile 4-1-4-1'de beklenen ofansif katkıyı veremeyebilir.
bunun dışında 4-2-3-1 düşmanlığını da pek anlayamıyorum. iyi uygulandığında hala tüm maçları domine edebildiğinizi 2019-2020 sezonunda bayern münih gösterdi. ülkemizde ise şenol güneş, 4-2-3-1 ile 2015-2016 sezonunda beşiktaş'ı şampiyon yaparken, avrupa liginde de oynamalarına rağmen belki de sezon boyu baştan sona iyi futbolla başaran son takımdı, 2016-2017 sezonunda biraz daha bireysel performanslara dayalı olsa da yine şampiyon yapmış, 2017-2018 sezonunda ise beşiktaş'ı şampiyonlar ligi grubundan dengeli bir 4-2-3-1 ile namağlup lider çıkartmıştı. galatasaray'da ise 2017-2018 sezonunun ilk haftalarında her ne kadar devamını getiremese de igor tudor, 4-2-3-1 ile gayet güçlü ve dominant bir oyun oynatıyor, birçok golümüz de gegenpressing ile geliyordu.
tekrarlamak gerekirse, fatih hocanın en doğru olarak gördüğü her karara saygım ve desteğim tamdır ama 4-1-4-1 ve yavaş tempolu, az pozisyonlu futboldan da artık daha hızlı, tempolu ve keyifli bir futbola geçsek benim için en az şampiyonluk kadar değerli olacak.
fatih hoca, milli takımdayken euro 2016 öncesi 13 maçlık yenilmezlik serisi yakalarken de bu dizilişi kullanıyordu. genel mantığı dengeli bir başlangıç, skor alırsa koruma ve skor olarak gerideyse orta sahadan bir ismi çıkarıp 4-4-2'ye geçme şeklindeydi. güzel bir seri yakalamıştık ama o maçların %90'ında kötü bir futbol oynamıştık ve birkaç maçta da zayıf takımlara karşı geri durumdayken kazandığımızda veya berabere kaldığımızda "biz bitti demeden bitmez" mottosu kullanmıştık.
sonrasında euro 2016'da üst seviyede kötü bir futbol oynamış, çok büyük bir hezimete uğramıştık ve hemen hemen turnuvadaki tüm istatistiklerde milli takım olarak sonuncuyduk ama prim vs. iç tartışmalar sebebiyle bu konu üstünde hiç durulmamıştı. sonrasında galatasaray'da da benzer bir gidişatı oldu fatih hocanın. galibiyet serileri yakaladı, güzel sonuçlar aldı, şampiyonluklar ve kupalar kazandı ama maçların yüzde olarak yine ezici bir üstünlüğünde kötü bir futbol oynadık. milli takımda olduğu gibi galatasaray'da da bir üst seviyeye çıktığında avrupa'da aynı oyun yine hezimete uğradı.
2020-2021 sezonu için fatih hoca bu dizilişi ve bu oyunu şampiyonluk yolunda en doğru tercih olarak buluyorsa saygı duyuyorum ve ne karar verirse versin sonuna kadar da destekliyorum ama bu aşırı yavaş tempolu ve çok az pozisyon üretebildiğimiz, geride olduğumuz maçları çeviremediğimiz ve önde olduğumuz maçlarda bile geçiş oyunuyla kaliteli kontra atak yapamadığımız bir oyun ile ligde şampiyon bile olsak, avrupa'da yine hezimete uğramamız çok yüksek ihtimal. gerçi, makas açıldı diyoruz ve lig şampiyonluğu da ülkemizde yeterli bir başarı olarak görülüyor zaten.
mesela, takım gençleşti diye seviniyoruz ve orta sahada etebo, gedson ve emre kılınç ile oynuyoruz. genç bir takım ve bu orta sahadan beklentimiz ne olmalı? bence rakibi ısırması ve sürekli pres ile top kazanması, ama yapabiliyor mu? bence yapamıyor. rakibi önde karşıladığımızda bile hızlı atak yapmak için değil sadece topu geri kazanmak için pres yapıyoruz. topu kazandığımızda da yine yavaş tempoyla paslarla rakip kaleye gitmeye çalışıyoruz ve yine kolay pozisyon üretemiyoruz. mesela, 3 mart 2021 ankaragücü galatasaray maçında gegenpressing örneği diyebileceğimiz tek pozisyon, 90+2'de kerem'in golü öncesi donk'un top kazanmasıyla geldi. pas oyunundan feragat edip önde onyekuru gibi hızlı oyuncular ile oynayacaksak bu tip pozisyonların daha fazla olması gerekiyor.
diziliş ve birtakım sorunlardan bahsetmişken kendime göre naçizane çözüm önerimi de söyleyim. bana göre ilk 11'de onyekuru gibi bir uçurtma ile oynayacaksak bu tip oyuncuları en iyi oynatan diziliş, ülkemizde teknik direktörlerin genelinin kullandığı, artık çağ dışı görülen ve fatih hocanın mütemadiyen uzak durduğu 4-2-3-1. ne olursa olsun önde baskı yaptığınızda hızlı oyuncularla en rahat pozisyona girdiğiniz diziliş olduğunu düşünüyorum.
ayrıca, eğer arda turan ilk 11 oynayacaksa ve sol kanatta oynamayacaksa en iyi verimi forvet arkasında oynatarak alabileceğimizi düşünüyorum. keza, onyekuru ve kerem gibi kanatta iki uçurtma olursa sofiane feghouli veya younes belhanda da forvet arkasında iyi bir performans gösterebilir. bir de, gedson fernandes'in benfica'da en çok parladığı dönemde 4-4-1-1 oynuyorlardı ve kendisi orta ikiliden biriyken önlerinde joao felix vardı. gedson'un fizik durumunun yanında form tutsa bile 4-1-4-1'de beklenen ofansif katkıyı veremeyebilir.
bunun dışında 4-2-3-1 düşmanlığını da pek anlayamıyorum. iyi uygulandığında hala tüm maçları domine edebildiğinizi 2019-2020 sezonunda bayern münih gösterdi. ülkemizde ise şenol güneş, 4-2-3-1 ile 2015-2016 sezonunda beşiktaş'ı şampiyon yaparken, avrupa liginde de oynamalarına rağmen belki de sezon boyu baştan sona iyi futbolla başaran son takımdı, 2016-2017 sezonunda biraz daha bireysel performanslara dayalı olsa da yine şampiyon yapmış, 2017-2018 sezonunda ise beşiktaş'ı şampiyonlar ligi grubundan dengeli bir 4-2-3-1 ile namağlup lider çıkartmıştı. galatasaray'da ise 2017-2018 sezonunun ilk haftalarında her ne kadar devamını getiremese de igor tudor, 4-2-3-1 ile gayet güçlü ve dominant bir oyun oynatıyor, birçok golümüz de gegenpressing ile geliyordu.
tekrarlamak gerekirse, fatih hocanın en doğru olarak gördüğü her karara saygım ve desteğim tamdır ama 4-1-4-1 ve yavaş tempolu, az pozisyonlu futboldan da artık daha hızlı, tempolu ve keyifli bir futbola geçsek benim için en az şampiyonluk kadar değerli olacak.