14137
sözlükte ceza almayı nasıl başarıyorsunuz anlamıyorum. kurallar insan doğasına aykırı değildir, hatta insanın doğası gereği sosyal bir canlı olmasının sonucudur kurallar. en az iki kişi bir arada yaşamaya ya da birlikte bir organizasyon oluşturmaya karar verdiği an kurallar ve cezalar kendiliğinden ortaya çıkar. kavramsal olarak ceza kelimesi üzerinde durursak “cezalı”nın ortaya çıkmasının iki ihtimali var: ya yükümlülüğü altında olunan kurallar yanlış ya da kurallar karşısında yükümlülüğü olanlar yanlış.
doğduğumuz ülke gibi bir iradeyle üyesi olunmayan organizasyonlarda kurallara uymak irade dışı katlanılan doğal bir zorunluluktur. ancak dernek, vakıf, sosyal medya platformları gibi iradeyle üyesi olunan organizasyonlarda kurallara uymak iradeyle katlanılan bir başka ifadeyle katlanılmanın bir tercih olarak ortaya çıktığı bir zorunluluktur. pek tabii ki her iki durumda da kurallar ve cezalar değişen her türlü şartlara zaman içerisinde uyumlu hale getirilir. bu da heraklitos’tan hegel’e uzanan diyalektik felsefenin temelinde yer alan “şeylerin sürekli olarak karşılıklı bir etkileşim ve devinim içerisinde olması”nın bir sonucudur. o halde sürekli değişim içerisinde olan insanlar için ideal olan kurallar ve cezalar da değişim içerisindedir. insanların oluşturduğu organizasyonlar belli bir zümrenin çıkarını önceleştirmediği yani topluluğun ortak ve eşit çıkarını önceleştirdiği sürece ideal kurallar ortaya çıkar. insan kendisini ideal kurallarla terbiye edip kendi değişimini bu doğrultuda yönlendirdiği takdirde de ideal insan ortaya çıkar. ancak bu durum zamanın belli bir anı için geçerlidir. oysa ki diyalektik felsefe yapısal özelliği gereği dinamiktir. bu durumda hem kurallar hem de insanlar ideal olamaz ancak ve ancak ideale yakınsar, çünkü ideal de değişir. asıl önemli olan ise ideali kovalamaktan vazgeçmemektir.
kendi irademizle üyesi olmayı tercih ettiğimiz sözlüğümüzün sürekli değişim ve karşılıklı etkileşim içerisinde olan yazarları olarak sürekli değişim içerisinde olan kurallarına göre kendimizi terbiye edersek ideal yazar olmaya yakınsarız. ideale yakınsadıkça da cezalar azalır.
doğduğumuz ülke gibi bir iradeyle üyesi olunmayan organizasyonlarda kurallara uymak irade dışı katlanılan doğal bir zorunluluktur. ancak dernek, vakıf, sosyal medya platformları gibi iradeyle üyesi olunan organizasyonlarda kurallara uymak iradeyle katlanılan bir başka ifadeyle katlanılmanın bir tercih olarak ortaya çıktığı bir zorunluluktur. pek tabii ki her iki durumda da kurallar ve cezalar değişen her türlü şartlara zaman içerisinde uyumlu hale getirilir. bu da heraklitos’tan hegel’e uzanan diyalektik felsefenin temelinde yer alan “şeylerin sürekli olarak karşılıklı bir etkileşim ve devinim içerisinde olması”nın bir sonucudur. o halde sürekli değişim içerisinde olan insanlar için ideal olan kurallar ve cezalar da değişim içerisindedir. insanların oluşturduğu organizasyonlar belli bir zümrenin çıkarını önceleştirmediği yani topluluğun ortak ve eşit çıkarını önceleştirdiği sürece ideal kurallar ortaya çıkar. insan kendisini ideal kurallarla terbiye edip kendi değişimini bu doğrultuda yönlendirdiği takdirde de ideal insan ortaya çıkar. ancak bu durum zamanın belli bir anı için geçerlidir. oysa ki diyalektik felsefe yapısal özelliği gereği dinamiktir. bu durumda hem kurallar hem de insanlar ideal olamaz ancak ve ancak ideale yakınsar, çünkü ideal de değişir. asıl önemli olan ise ideali kovalamaktan vazgeçmemektir.
kendi irademizle üyesi olmayı tercih ettiğimiz sözlüğümüzün sürekli değişim ve karşılıklı etkileşim içerisinde olan yazarları olarak sürekli değişim içerisinde olan kurallarına göre kendimizi terbiye edersek ideal yazar olmaya yakınsarız. ideale yakınsadıkça da cezalar azalır.