• 14129
    girmiş olduğum girdilerin *yarısını saçma sapan sebeler ile silen bir yönetime sahip sözlüktür( bakın burada tanım yaptım). son 10 girdiden 5ini sildiler ( bakın burada tanımı destekleyici bir istatistik verdim ) . sağ olsunlar kendileri sayesinde sözlüğe bir şeyler yazasım gelmiyor ( bakın burada bir veya birkaç cümleyi geçmiş oldum). kendi kafalarına yatmayan bir şey oluversin anında yazdığını şeyi çöp kutusunda görüyorsunuz( bakın buraya kadar hiç yazım hatası da yapmadım ).

    kendisini biraz törpülemesi gereken ve yazarlara karşı biraz daha takıntılı olmaktan vazgeçmesi gereken sözlük ve yönetime sahip olması gerekiyor. ve sanıyorum ki bu yazımı da bir bahanesini bulup sileceklerdir. neyse ki silmiş olmaları ,mesajı almış oldukları anlamına gelir ki bu da bana yeter.
  • 14130
    tüm yazarlarından tek bir ricam olan sözlük: rica ediyorum hiçbir etkiniz olmayacak transfer, kadro seçimi gibi şeylere sinirlenip o sinirle sözlükte futbolcuların, oyuncu rollerinin adını yanlış, saçma sapan yazmayın. gözünüzü seveyim yapmayın bunu. bartuğ elmaz oluyor bartu, menajer oluyor manajer, keyfimiz oluyor piç. yapmayın bunu, rica ediyorum yapmayın.
  • 14132
    tadınızı kaçıracağım ama gözüme çarpan bir şeyi yazmam gereken sözlüğümüz.

    kötü top oynayan birine "kötü top oynuyor" demek sizi ırkçı, hitlerci, maocu, muhafazakar veya liberal yapmayacağı gibi, kötü top oynayan birine "iyi top oynuyor" demek de sizi zeki, büyük resmi gören, müthiş bir zeka yapmaz.

    kötü top oynayan biri aşağılık değildir, hain değildir, sadece kötü top oynayan biridir. lütfen gözünüzün gördüğünü inkar etmeyin. bir de futbolcuların adını doğru yazın. komik duruma düşmeyin rica ediyorum.
  • 14134
    ihanet, sabotaj gibi kelimelerin maalesef çok kolay kullanılabildiği sözlük.

    oyuncumuz ayağının altından top kaçırdı diye, teknik direktörümüz belli bir oyuncuya az/fazla süre verdi diye, yönetimimiz x transferi bitiremedi diye çok rahat bir şekilde sabotajla, ihanetle suçlanabiliyor.

    bunlar çok ağır anlamları olan çok güçlü kelimeler. moderasyon bu işe mutlaka önlem almalı. madem artık sözlük adabına aykırı entry diye bir entry silinme sebebi var, en başta insanları sudan sebeplerle "ihanet" ve "sabotaj" ile suçlayan entry'ler silinmeli. ben şahsen dikkat etmeye çalışıyorum ama o minvalde entry yazmışsam tabii ki ben de dahilim buna.

    eleştiri yapma, hatta en ağırını yapma hakkına sahibiz ama insanları kanıtsız bir şekilde ihanetle ve sabotajla suçlamak eleştiri değil iftira sınıfına giriyor. şuraya keyifle gelip "x'i oynatmamak galatasaray'a ihanettir", "y oyuncu takımı sabote ediyor" vb. entry'leri okumak şahsen beni tiksindiriyor, birçok renktaşımın da benimle aynı fikirde olduğu kanısındayım.
  • 14135
    son dönemde "rakip övmek" gibi bir tabir ortaya çıktı sözlükte. elbette ki taraftar damarımız çoğu yorumda ağır basıyor. ama olayları gerçekçi görebilmek için de duygulardan biraz sıyrılmak gerekiyor. sadece galatasaray da değil, duygusal bağınız olan çoğu konuda maalesef önyargı ve koşullamalarla hareket ediyoruz. biraz insan olmanın doğasında var. bildikleriniz, gördüğünüz kadar oluyor *. neyse konuyu çok dağıtmayalım. örnek vermek daha açık olacak:

    "beşiktaş başarılı pas rekoruna ulaştı" dediğinizde bu bir gerçek bilgisi oluyor *. kavram, olgu ve gerçeklere dair nesnel bir bilgi bu. dolayısı ile içinde öznel bir yorum ya da övgü barındırmıyor. hatta bein spikeri can önduygu da 24 ocak 2021 beşiktaş göztepe maçı içinde 2-3 defa belirtti bunu. şahsen bu tür istatistiki bilgileri de değerli bulurum. ama bunu sözlüğe taşıdığınızda ofsayt durumuna düşebiliyorsunuz.

    bir tane daha yazayım: "beşiktaş son 9 maçında 26 gol atıp, 4 gol yedi." nesnel bir bilgi daha. konu rakipler olduğu için beşiktaş'ın son maçından örnekleri verdim. bu tuzlaspor da olabilir. şahsen rakiplere dair de olsa bu tür nesnel bilgilerin -başka türlü bir niyet içermedikçe - sözlükte yer bulmasının, objektifliği arttırdığını düşünüyorum. gerek olandan haberdar olmak, gerekse kendimiz açısından gerçekçi değerlendirme yapabilmek için. diğer türlüsü doğru ve gerçekleri görmezden gelmek, kendimizi kendimiz kadarı ile görmek oluyor çünkü.

    "beşiktaş'a dair bu tür bilgileri okumak istesem, beşiktaş sözlüğü okurum" diyenler için de burada sürekli bir takıma dair, art niyetle entry girilmesinden bahsetmediğimi de belirteyim. yani bu durumda daha çok galatasaray ile değil o takımla ilgileniyorsunuz demektir. ama beşiktaş, fenerbahçe ya da flamingo gücüspor olsun, diğer takımlarla ilgili bu tür bilgileri burada okuyabilmek, kendi açımızdan çıkarımlar yapabilmek şahsen beni rahatsız etmiyor. bilakis, bazı konulardaki kör noktalarımı daha iyi görmemi sağlıyor. yazadurun.
  • 14138
    sözlükte ceza almayı nasıl başarıyorsunuz anlamıyorum. kurallar insan doğasına aykırı değildir, hatta insanın doğası gereği sosyal bir canlı olmasının sonucudur kurallar. en az iki kişi bir arada yaşamaya ya da birlikte bir organizasyon oluşturmaya karar verdiği an kurallar ve cezalar kendiliğinden ortaya çıkar. kavramsal olarak ceza kelimesi üzerinde durursak “cezalı”nın ortaya çıkmasının iki ihtimali var: ya yükümlülüğü altında olunan kurallar yanlış ya da kurallar karşısında yükümlülüğü olanlar yanlış.

    doğduğumuz ülke gibi bir iradeyle üyesi olunmayan organizasyonlarda kurallara uymak irade dışı katlanılan doğal bir zorunluluktur. ancak dernek, vakıf, sosyal medya platformları gibi iradeyle üyesi olunan organizasyonlarda kurallara uymak iradeyle katlanılan bir başka ifadeyle katlanılmanın bir tercih olarak ortaya çıktığı bir zorunluluktur. pek tabii ki her iki durumda da kurallar ve cezalar değişen her türlü şartlara zaman içerisinde uyumlu hale getirilir. bu da heraklitos’tan hegel’e uzanan diyalektik felsefenin temelinde yer alan “şeylerin sürekli olarak karşılıklı bir etkileşim ve devinim içerisinde olması”nın bir sonucudur. o halde sürekli değişim içerisinde olan insanlar için ideal olan kurallar ve cezalar da değişim içerisindedir. insanların oluşturduğu organizasyonlar belli bir zümrenin çıkarını önceleştirmediği yani topluluğun ortak ve eşit çıkarını önceleştirdiği sürece ideal kurallar ortaya çıkar. insan kendisini ideal kurallarla terbiye edip kendi değişimini bu doğrultuda yönlendirdiği takdirde de ideal insan ortaya çıkar. ancak bu durum zamanın belli bir anı için geçerlidir. oysa ki diyalektik felsefe yapısal özelliği gereği dinamiktir. bu durumda hem kurallar hem de insanlar ideal olamaz ancak ve ancak ideale yakınsar, çünkü ideal de değişir. asıl önemli olan ise ideali kovalamaktan vazgeçmemektir.

    kendi irademizle üyesi olmayı tercih ettiğimiz sözlüğümüzün sürekli değişim ve karşılıklı etkileşim içerisinde olan yazarları olarak sürekli değişim içerisinde olan kurallarına göre kendimizi terbiye edersek ideal yazar olmaya yakınsarız. ideale yakınsadıkça da cezalar azalır.
  • 14139
    son dönemde aktif okuyucu olarak yer aldığım platform.
    bir kaç zamandır yazmaya çalışıyorum olmuyor. hani dargın olduğun sevgiliye mesaj atmaya çalışırsın, yazar yazar silersin. en sonunda o mesaj gönderilmez ya. işte bende her gün bir konu başlığına yazmaya başlıyor ancak devamını getiremeden siliyorum. dargınlığım sözlüğe değil aslında, dargınlığım aşık olduğum futbola.
    ben eski futbolu istiyorum. siyasetin, paranın, gücün el atmadığı. amatör ruh ile yapılan. rakip takımı tutan arkadaşlarımla kol kola maç izlediğimiz ama birbirimizi kızdırmaktan geri kalmadığımız.
    rahmetli babamla izlediğimiz gibi huzurla oğlumla maç seyretmek istiyorum ama olmuyor.
    deniyorum ama olmuyor be sözlük. en azından tekrar yazacak bir konu , bir kıvılcım olana dek güzel yazılarınızı okumaya devam edeceğim.
  • 14140
    uzun suredir surekli okusa da, ayda yilda bir entry giren bir abiniz/kardesiniz olarak sunu rahatlikla soyleyebilirim ki, kullanicilarinin yillar gectikce kumulatif bir sekilde artan kismi ne istedigini bilmemektedir.

    bunu sadece tek bir konu ozelinde soylemiyorum. son zamanlarda gundem olan butun basliklari acip gorebilirsiniz, mesela arkadas yaziyor, evet -de leri -da lari ayri yazyior ama , cevabini bilmedigi final sorusunda sayfa dolduran universite ogrencisi gibi sadece laf salatasi yapiyor. cunku aslinda ne istedigini bilmiyor , konu ile ilgili net bir fikri yok, sadece yazmis olmak, bakin ben de biliyorum demek icin yaziyor. bu, buyuyup gelisen her sosyal platformun laneti aslinda. bundan kacis yok. eksi sozlugun eski halini, incinin eski halini falan birine zaman yolculugu yapip gostersek inanamazlar mesela. burasi da oyle.

    neyse, icimizi doktukten sonra konuya girelim. ne istedigini bilmiyor dedik taraftar. mesela guncel olarak transfer konusuna bakalim. nasil basladi olay bizde? fatih terim basin toplantisinda cikti , irfancan,muhammet ve henry'yi istiyorum dedi. simdi henry geldi zaten onu gectim, irfancan ozelinde olaya bakiyoruz, adam yeni sozlesme imzalamis, onunde euro 2021 var, takimin en degerli oyuncusu konumunda. simdi normal sartlarda bu adami transfer hedefi haline getirmek basli basina mantiksiz elindeki finansal sartlarla. ama baskanin ve yoneticiler fatih terim istiyor diye uzun suredir bir takim gorusmeler yapiyor. simdi bunun ustune bizim taraftarin bir kismi diyor ki, irfancandan baska orta saha mi yok, bir kismi diyor ki cok para , bir kismi diyor ki fenerli zaten gelmesin. e tamam da fatih terim istedi diye bu adam alinmaya calisilmiyor mu arkadas. e gecen sene bu lig tarihinin en iyi uclulerinden birini kurduk, seri-lemina-nzonzi uclusunu. e bir turlu oturtamadik sistem hatta nzonzi elestirince kadro disi kaldi. e o zaman dedin ki bu adamlar iyi ama hoca istemedi bunlari o yuzden olmadi. e simdi imkansiz hedef koyan hocanin istedigi adami almaya calisiyorsun, baska adam mi yok diyorsun. e nasil olacak bu is? mohammed desen keza ayni, elin misirlisi icin ugrasilirmi bu kadar baska forvet mi yok diyorsun, e 2 yarim donemde 20 gol atan cagneyi hoca istemedi dedin yollayacak yer ariyorsun, hocanin istedigi adam bu mohammed. hayir adami almasan baska adam alsan diyecek ki hocanin istedigi adami almadin, adami almasan diyecek ki hoca istedi adam alamadiniz, e adami almaya calisiyorsun diyor ki, elin misirlisiyla bu kadar ugrasilir mi adam mi kalmadi.

    herkesi biraz sakinlesmeye, yazmadan once dusunmeye davet ediyorum. kalin saglicakla.
  • 14141
    sözlükle ilgili özellikle son dönemde bence çok ciddi sıkıntılar var. sözlük diline bir kalıp yerleşti ki beni çok rahatsız ediyor: “ben galatasaraylıyım demesin”.

    çok çirkin, çok üstten bakan, çok aşağılayıcı bir üslup. “tv8 izleyen kendine ben galatasaraylıyım demesin.” ahahahahaha hadi ya? sahibi fenerbahçeli bir iş adamı ve maddi gücüyle tuttuğu takıma destek sağlayan birisi olduğu için tv8 izlememem gerekiyormuş. doğru veya yanlış da bunun kararını kim kimin yerine veriyor da uygulamayanı galatasaraylı olmamakla yargılıyor.

    aynı kalıp çok çok saçma koşullarla da kullanılıyor. nedir onlar? “exxen alan kendine ben galatasaraylıyım demesin”, “yapıkredi’de hesabı olan kendine ben galatasaraylıyım demesin”, hatta şey gördüm geçen yuh dedim ondan sonra; şey demişler, “opetten yakıt alan kendine ben galatasaraylıyım demesin”... ahsjshdhakd komedi gerçekten.

    kimse kimsenin galatasaraylılığını ölçemez, hele bu tarz aptal saptal kriterlerle yargılamak kimsenin hakkı ve haddi değil. son zamanlarda özellikle mesut özil transferiyle çok çok yaygınlaştı ve çok rahatsız edici seviyelerde artık. herkesin çuvaldızı kendisine batırma zamanı geldi bence.
  • 14143
    ali y. koç gelinceye kadar, hiçbir barajım yoktu alışverişlerde. ali y. koç geldikten sonra yavaş yavaş değişti tutumum. ne opet’e uğrar oldum ne de bir koç ürünü aldım. hatta ülker ve kiğılıya bile dönüp bakmıyorum artık. tv8’i zaten izlemiyordum.

    benim gibi sağduyulu! bir galatasaraylıyı buna iten nedir? çok basit; daha gelir gelmez fatih terim’i değersizleştirmek için tazminatına takıp tff’yi tehdit etmesi, sicili bozuk deyip hakaret etmesi, galatasaray’ın almak istediği her futbolcuya salça olması, limit kurallarını simit kurallarına çevirmesi, reklamlarıyla spor medyasını esir alması gibi nedenlerle ali y. koç’un tek ürününü almam ve aldırmam. fenerbahçe’ye destek olan firmalarla da asla işim olmaz. bu kadar net.

    ben bunları kişisel husumetten değil, onların galatasaray ve galatasaraylılara olan düşmanca tavırlarından dolayı yapıyorum.

    benim gibi yapmayan galatasaraylılar da olabilir ama üzgünüm ali y. koç ayrılana kadar ben böyle yapacağım. bu nedenlerle galatasaray sözlükteki arkadaşların boykot çağrılarını da gayet mantıklı buluyorum.

    bir tek hande sümertaş yayıncı kuruluşta diye, onu kovdurmak için binlerce fenerbahçeliye aboneliğini iptal ettiren ali y. koç çok daha ağır yasal yaptırımlara müstahak ama şimdilik bu kadarla yetiniyoruz.

    çocukluk aşkımsın
    sen ilk göz ağrımsın
    kimseyi kimseyi sevmedim senin gibi
    sevdanın uğruna terkettim her şeyi
    hayatın anlamı galatasaray.
  • 14144
    bazı kelime tercihleri ile başkaları adına da entry girildiğini gördüğüm sözlük.

    "en çok sana güveniyoruz." tarzı cümleler mesela. bir kişi güveniyordur, 10 kişi güveniyordur. benim güvendiğim nereden belli peki? tamam, kişisel düşünceler tabii ki kıymetli ama kelime seçimleri kişisel düşüncelerin doğru ifadesi için önemli bir kıstas. iyi niyetle yazıldığına inandığım bu tarz entry'lerdeki kelime seçimlerine daha fazla dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın