27934
faruk süren: uefa kupasını aldığımız sene sonunda sözleşme konusunda anlaşamayıp fiorentina'ya gitti.
cechi gori: fiorentina başkanı ile de maç sonu soyunma odasına girdi diye kavga ettikten sonra, ilk fırsatta görevine son verildi.
adrian galliani: milan başkanı ile araları fena olmasa da futbolcuların şikayetlerine öncelik veren başkan, terim'i takımdan gönderdi.
ünal aysal: transfer rekorları ile eline çok iyi bir kadro verilen, üstüne drogba ve sneijder ile ikinci şampiyonluğa erişen teknik direktörümüz, hem milli takım hem de galatasaray'ı çalıştıracağım deyip, aysal'ın telefonlarına çıkmayınca, hiyerarşi olan her kurumda olması gerektiği gibi gönderildi. ertesi hafta, yıldırım demirören ile kader kardeşliği kurdu, gülerek bu galatasaray düşmanı ile imzaları attı.
https://i2.cnnturk.com/...4020117c50eb1f6c.jpg
yıldırım demirören: önce arda ve çetesi ile yaşadığı olaylar nedeni ile araları açıldı sonra kebapçı olayı sonrası görevine son verildi.
mustafa cengiz: dursun özbek'in bıraktığı mali tabloyu düzeltmeye çalışan, iki kere beyin kanseri ameliyatı olmuş, direkt istifa edemeyen (ederse tüzük nedeni ile abdürrahim albayrak başkan olacak -pandemi nedeni ile kongre yapılamıyor) adama her fırsatta medya önünde saldırdı. en üst perdeden olanlar ise milli takımda kanlı bıçaklı olduğu, "türk milletinden özür dilemesi lazım" dediği arda'yı almak istemediği için, futbolcunun geçmişine değil geleceğine yatırım yapacağız demesinin üzerinde 1 hafta geçmeden işi gücü bıraktı başkana giydirdi ve gecikmeli de olsa milletten özür dilemeyen evladını takıma kattı. transfer zamanlarında da yönetimi hem açık hem kapalı olarak medya önünde suçladı.
yanlış anlama olmasın, vakit bulduğumda bu yönetimleri de kıyasıya eleştiririm. ama çuvaldızı hep yönetime, kadroya batırırken acaba iğneyi de azıcık, ucundan kendisine batırsa iyi olmaz mıydı? örneğin, bunca senedir görevde bulunup, sürdürelebilir bir sistem, kadro yapılanması neden hiç kurulamadı, borçları incelesek ne kadarı terim'in başarısız transferlerinden (almeduvar, babel, christian, petre vs) ne kadarı diğerlerinden geliyor (falcao, tarık çamdal vs) gibi soruları da sormak lazım.
cechi gori: fiorentina başkanı ile de maç sonu soyunma odasına girdi diye kavga ettikten sonra, ilk fırsatta görevine son verildi.
adrian galliani: milan başkanı ile araları fena olmasa da futbolcuların şikayetlerine öncelik veren başkan, terim'i takımdan gönderdi.
ünal aysal: transfer rekorları ile eline çok iyi bir kadro verilen, üstüne drogba ve sneijder ile ikinci şampiyonluğa erişen teknik direktörümüz, hem milli takım hem de galatasaray'ı çalıştıracağım deyip, aysal'ın telefonlarına çıkmayınca, hiyerarşi olan her kurumda olması gerektiği gibi gönderildi. ertesi hafta, yıldırım demirören ile kader kardeşliği kurdu, gülerek bu galatasaray düşmanı ile imzaları attı.
https://i2.cnnturk.com/...4020117c50eb1f6c.jpg
yıldırım demirören: önce arda ve çetesi ile yaşadığı olaylar nedeni ile araları açıldı sonra kebapçı olayı sonrası görevine son verildi.
mustafa cengiz: dursun özbek'in bıraktığı mali tabloyu düzeltmeye çalışan, iki kere beyin kanseri ameliyatı olmuş, direkt istifa edemeyen (ederse tüzük nedeni ile abdürrahim albayrak başkan olacak -pandemi nedeni ile kongre yapılamıyor) adama her fırsatta medya önünde saldırdı. en üst perdeden olanlar ise milli takımda kanlı bıçaklı olduğu, "türk milletinden özür dilemesi lazım" dediği arda'yı almak istemediği için, futbolcunun geçmişine değil geleceğine yatırım yapacağız demesinin üzerinde 1 hafta geçmeden işi gücü bıraktı başkana giydirdi ve gecikmeli de olsa milletten özür dilemeyen evladını takıma kattı. transfer zamanlarında da yönetimi hem açık hem kapalı olarak medya önünde suçladı.
yanlış anlama olmasın, vakit bulduğumda bu yönetimleri de kıyasıya eleştiririm. ama çuvaldızı hep yönetime, kadroya batırırken acaba iğneyi de azıcık, ucundan kendisine batırsa iyi olmaz mıydı? örneğin, bunca senedir görevde bulunup, sürdürelebilir bir sistem, kadro yapılanması neden hiç kurulamadı, borçları incelesek ne kadarı terim'in başarısız transferlerinden (almeduvar, babel, christian, petre vs) ne kadarı diğerlerinden geliyor (falcao, tarık çamdal vs) gibi soruları da sormak lazım.