2630
o dönemler kuzenim ile birlikte delilercesine vakit ayırdığımız, internetten sağdan soldan ulaşabildiğimiz kadar süper ligdeki maliyeti düşük verimi yüksek oyuncuları araştırdığımız milliyet fantezi futbol platformunda (dimitar ivankovrakipsizdi* bkz: gol atan kaleci) transfer olduğu dönem roberto carlos ile birlikte 10 milyon euro ücreti olan en değerli iki oyuncudan biri idi ligimizde.
galatasaraya olan bağlılığımın aşkımın pekiştiği en önemli senede, rahmetli dedem ile yazın akşam haberlerinden 15 dakika önce başlayan spor haberlerinde her gün sokakta pestili çıkmış halde bisiklet pedalı çevirdikten veya top oynadıktan sonra eve dedemin ‘koş haberler başlıyor, bakalım cimbomdan transfer haberi var mı?’ diye seslenişiyle koşturarak döndüğüm günler*. karl-heinz feldkampgibi yine rahmetli dedemin her fırsatta özellikle disiplini ile çok övdüğü, sevdiği tecrübeli bir hocanın başını çektiği o sezondaki* büyük değişimin getirdiği transferler içinde en önemlisiydi (bir diğeri tartışmasız tobias linderoth'du).
o* ve ondan önce hatta ondan sonra gelen hemen her 10 numarada olduğu gibi ‘haginin bıraktığı, 10’un yerini doldurabilecek mi?’ sorularına mashar olmuş ve bu anlamda muhtemelen sneijder’e kadar bunun gerçekleşme umudunu en çok bizlere vermiş oyuncuydu kendisi. daha ilk lig maçında* rizeye karşı attığı müthiş gol acaba oldu mu, bulduk mu aradığımız 10 numarayı dedirtmişken maçın ilerleyen dakikalarında yaşadığı sakatlık ile oyundan çıkmasıyla birlikte aslında galatasaray kariyerinin nasıl devam edeceğinin ne kadar istikrarsız bir şekilde ilerleyeceğinin sinyalini vermişti belki de bizlere.
galatasaraya olan bağlılığımın aşkımın pekiştiği en önemli senede, rahmetli dedem ile yazın akşam haberlerinden 15 dakika önce başlayan spor haberlerinde her gün sokakta pestili çıkmış halde bisiklet pedalı çevirdikten veya top oynadıktan sonra eve dedemin ‘koş haberler başlıyor, bakalım cimbomdan transfer haberi var mı?’ diye seslenişiyle koşturarak döndüğüm günler*. karl-heinz feldkampgibi yine rahmetli dedemin her fırsatta özellikle disiplini ile çok övdüğü, sevdiği tecrübeli bir hocanın başını çektiği o sezondaki* büyük değişimin getirdiği transferler içinde en önemlisiydi (bir diğeri tartışmasız tobias linderoth'du).
o* ve ondan önce hatta ondan sonra gelen hemen her 10 numarada olduğu gibi ‘haginin bıraktığı, 10’un yerini doldurabilecek mi?’ sorularına mashar olmuş ve bu anlamda muhtemelen sneijder’e kadar bunun gerçekleşme umudunu en çok bizlere vermiş oyuncuydu kendisi. daha ilk lig maçında* rizeye karşı attığı müthiş gol acaba oldu mu, bulduk mu aradığımız 10 numarayı dedirtmişken maçın ilerleyen dakikalarında yaşadığı sakatlık ile oyundan çıkmasıyla birlikte aslında galatasaray kariyerinin nasıl devam edeceğinin ne kadar istikrarsız bir şekilde ilerleyeceğinin sinyalini vermişti belki de bizlere.