6416
(bkz: 17 eylül 2020 neftçi bakü galatasaray maçı) bana öncesiyle sonrasıyla çok duygusal anlar yaşattı.
hayat öyle düşündüğün kadar uzun değil aslında. 13-14 sene önce gayet makul bulduğum 15 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından istanbula peşinden geldiğim, 15 saatlik mesafenin bir ucunda bütün akrabalarımı ve hatta anamı babamı kardeşimi bırakıp geldiğim yolculuğun ana hedefiydi galatasarayı yakından takip edebilmek. daha yakın olmak sarı kırmızı üniformalı kahramanlara. belki bir nebze de olsa ulaştım istediğime ama o masumiyeti de yitirmiş gibiyim. dün maç öncesi o kısacık videoda gözüken “ hoşgeldin gönüllerin efendisi “ pankartı resmen dağıttı beni. kaybettiğim, unuttuğum çok şeyi hatırlattı. oğlumun ismini aslan koyacak kadar beni bu kulübe bağlayan herşey o pankarttaydı aslında. galatasatayı bir kere görmek için hayaller biriktiren milyonlarca insanın sesiydi o pankart. zor geçen ve kısıtlamaların arasında boğulmuş hayatlarda, gönüllerde taht verilen bir sevdanın adıydı galatasaray. para ne yazık ki en temiz duyguların katili ve bugünün dünyasında futbol da galatasaray da paranın esiri. ama kaçırdığımız nokta çok başka. galatasaray en zengin olduğu için en tepeye çıkmadı hiç. gönüllerin efendisi olduğu, gönülleri birleştirebildiği için hep yükseldi bu arma. hiç silüetlerini bile görmeden bu takıma gönül veren milyonların sırtında yükseliyor o güzel sarı ve kırmızı. bu öyle bir his ki, kaybetmemek için çabalamak gerek. çünkü bu parayla alınabilecek bir şey değil.
hayat öyle düşündüğün kadar uzun değil aslında. 13-14 sene önce gayet makul bulduğum 15 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından istanbula peşinden geldiğim, 15 saatlik mesafenin bir ucunda bütün akrabalarımı ve hatta anamı babamı kardeşimi bırakıp geldiğim yolculuğun ana hedefiydi galatasarayı yakından takip edebilmek. daha yakın olmak sarı kırmızı üniformalı kahramanlara. belki bir nebze de olsa ulaştım istediğime ama o masumiyeti de yitirmiş gibiyim. dün maç öncesi o kısacık videoda gözüken “ hoşgeldin gönüllerin efendisi “ pankartı resmen dağıttı beni. kaybettiğim, unuttuğum çok şeyi hatırlattı. oğlumun ismini aslan koyacak kadar beni bu kulübe bağlayan herşey o pankarttaydı aslında. galatasatayı bir kere görmek için hayaller biriktiren milyonlarca insanın sesiydi o pankart. zor geçen ve kısıtlamaların arasında boğulmuş hayatlarda, gönüllerde taht verilen bir sevdanın adıydı galatasaray. para ne yazık ki en temiz duyguların katili ve bugünün dünyasında futbol da galatasaray da paranın esiri. ama kaçırdığımız nokta çok başka. galatasaray en zengin olduğu için en tepeye çıkmadı hiç. gönüllerin efendisi olduğu, gönülleri birleştirebildiği için hep yükseldi bu arma. hiç silüetlerini bile görmeden bu takıma gönül veren milyonların sırtında yükseliyor o güzel sarı ve kırmızı. bu öyle bir his ki, kaybetmemek için çabalamak gerek. çünkü bu parayla alınabilecek bir şey değil.