• 336
    anlık ülke puanımız çok önemliymiş gibi geliyor, neticede şampiyonlar ligi'ne direkt katılımımızı, avrupa'ya kaç takım göndereceğimizi etkiliyor ancak esas bakmamız gerekenin büyük resim olduğu düşüncesindeyim. 1984'te derwall galatasaray'a geldiğinde olduğumuz konumdan hem takım olarak hem de ülke olarak çok daha iyiyiz. ancak tekrar avrupa'nın zirvelerine tırmanmak ve orada kalıcı olmak istiyorsak yapmamız gereken şey başladığımız ama yavaş ilerlediğimiz yeni yapılanmamızı tamamına erdirmektir. 1984'te türk futbolu rezil durumdayken derwall'in gelişiyle başladığımız yapılanmanın bize ve milli takımımıza meyveleri şu şekilde;

    galatasaray
    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    1988-89 şampiyon kulüpler kupası yarı finali
    1991-92 kupa galipleri kupası çeyrek finali (şampiyon werder bremen'e 2-1 ve 0-0'lık skorlarla elenmiştik.)
    1993-94 şampiyonlar ligi çeyrek finali
    1998-99 şampiyonlar ligi grup 2.liği (statüye göre 6 grup 2.sinden sadece 2'si çeyrek final oynayabilmişti, biz maalesef en iyi 3. grup 2.si olabilmiştik.)
    1999-00 uefa kupası şampiyonluğu
    2000 süper kupa şampiyonluğu
    2000-01 şampiyonlar ligi çeyrek finali
    2001-02 şampiyonlar ligi son 16 turu

    milli takım
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    1991 akdeniz oyunları 2.liği
    1993 akdeniz oyunları şampiyonluğu
    1996 avrupa şampiyonası katılım (tarihte ilk)
    2000 avrupa şampiyonası çeyrek finali
    2002 dünya kupasına katılım (1954 dünya kupası sonrası ilk ve tek)
    2002 dünya kupası 3.lüğü

    milli takım başarılarını da dahil etme sebebim bu başarıların çoğunlukla bizim yapılanmamız sayesinde gelmesidir. görüldüğü gibi 1984'te başlayan yapılanmamız 18 sene içinde muazzam sonuç vermiş. not olarak eklemek gerekirse galatasaray, 1984-2002 arası bahsi geçmeyen birçok senede de kura şanssızlıkları ve maç içindeki kritik kırılma anlarının aleyhine işlemesi sonucu üst turlara çıkamadı. örnek vermek gerekirse;

    1987-88 şampiyon kulüpler kupası ilk turunda 3-0'ın rövanşında 2-0'lık galibiyete rağmen eleyemediğimiz psv, o sene bize yenildiği maç dışında namağlup şampiyon oldu.

    1989-90 uefa kupası ilk turunda elendiğimiz kızılyıldız, 1 sene sonra şampiyon kulüpler kupasını kazandı.

    1996-97 kupa galipleri kupası 2. turunda elendiğimiz psg, turnuvada final oynadı ve ronaldo'lu barcelona'ya elenip 2. oldu.

    1998-2002 arasında da tam 3 kere şampiyonlar ligi'nde yarı final fırsatını kaçırdık (bkz: #2962445)

    entry biraz ekseninden kaydı*. iyice kaydırmadan sonuca bağlamak gerekirse, doğru yapılanma, şans faktöründen de çok etkilenmeden çok kısa süre içinde muazzam sonuçlar verebiliyor. kanımca galatasaray için de gereken, şu anki takım puanımız veya ülke puanı hakkında endişelenmek değil, doğru yapılanmayı kurma konusunda gerekli adımları atmaktır. fatih hoca'nın gelişi bu yolda atılmış dev bir adım oldu ama bu ffp'li, yüksek kurlu, yaşlı takımlı dönemde tek başına yeterli değil. fatih hoca'nın 3. döneminde yaptığı scout ve altyapı hamleleri, sezon başında scott piri, albert riera gibi isimleri getirmesi, mevki antrenörlüğü uygulaması gibi doneler hocanın doğru yolda olduğunu gösteriyor. bu saatten sonra yapmamız gereken bu sezonu bir şekilde şampiyon tamamlayıp ffp bitince direkt scout transferleri ve altyapıya yönelmemiz. yöneticilerimiz, 1984'teki selefleri gibi gereken vizyona sahip olursa fatih hoca ile birlikte 5-10 sene içinde avrupa'nın başaltı kulüplerinden biri olacağımıza inancım tam. bu dediklerim gerçekleşirse ne milli takımın herhangi bir şampiyonaya katılamamak gibi bir derdi kalır, ne de bizim ülke puanı hakkında endişemiz. ama öncelikle günü kurtaran değil geleceği düşünen mentaliteye geçmemiz gerekiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın