1273
dün başkanımız mustafa cengizin basınla ilgili açıklamaları üzerine yorumumu belirtmek istedim. aslında galatasaray gerek taraftarıyla, gerek basınıyla, gerek yönetimiyle ve divanıyla sorgulama kültürünü benimsemiş bir camiadır. gerçek demokrasilerde bu aslında her kurumu/ülkeyi ileri götüren bir olgudur. bugün ülkede hem sporda hemde diğer etkinliklerde* özellikle avrupanın gerisinde olmasının en büyük nedeni ne insanımız ne de basın yeterli düzeyde sorgulama kültürünü kaybettiğinden dolayıdır. kimse sorgulamayınca da icraati yapmakla sorumlu olan kişiler de sürekli doğru yolda olduğunu zannetmektedir ve büyük bir yanılgıya düşmektedir. yapıcı sorgulamalar yapılsa idi ülkemiz bir çok alanında çok daha iyi bir konumda olacağı şüphesizdir.
diğer rakiplerimizde* bu kültür türkiye gerçekleri ile paralel gitmektedir. yani bir sorgulama kültürü direkt olarak düşmanlık olarak algılanmaktadır ve hatta bazen camialarından kapı dışarı bile edilmektedir. o yüzden genelde bu kulüpler galatasaraya göre daha başarısız olmaktadır. galatasarayın bana göre en büyük farkı bu sorgulama kültüründen gelmektedir. galatasarayda muhalefet en sert eleştirileri yapar, eleştiriye maruz kalan kişi ile hiç bir şey olmamış gibi gülerek/eğlenerek kahve içebilecek bilince de sahip bir camiadır. çünkü herkes bilir ki bu yapıcı eleştiriler yönetimi de camiayıda her zaman ileri götürmüştür.
her neyse son zamanlarda dikkatimi çeken ise genelde eleştiriler yapıcılıktan çıkıp, daha çok yıkıcı amacı güden eleştirilere dönüşmüştür. * gerek bazı sosyal medya taraftarlarında, örneğin şu transfer edilmezse istifa edin, şunu alamadık beceriksiz yönetim gibi transferlerin maddi ve manevi boyutlarını hiç bilmedikleri halde bir çok yıkıcı eleştiri getiren taraftar mevcuttur. hadi bunları genelde gençlik ateşiyle/gazıyla yazan çoğunluk olduğunu ve bilinçsizlik ve rakipleri transferde de ezme psikolojisinin getirdiği gerginlikten kaynaklandığını varsayalım. ama bu işin eğitimini almış basın mensuplarının bazıları* son zamanlarda özellikle dikkatimi çeken yönetim başarısızmış imajı vermek için kasıtlı haberler yapıyorlar ve resmen birilerinin maşalığını yapıyorlar. bence başkanın bahsettiği basın mensupları direkt olarak bu kesimde kalan kişiler olduğunu düşünüyorum. yoksa başkan mustafa cengizde galatasaray kültüründe eleştiri ve sorgulama kültürünün her zaman kulübü ileri götüren bir olgu olduğunun bilincinde bir insan olduğunu düşünüyorum.
tabi burada yönetime de bir eleştirim olacak. yönetimde bu tiplerden bunalmasından ve diğer camialarla çok iç içe olmaktan kaynaklı etkilenme ile, şu an ülkede çokça gördüğümüz ve rakip camiaların sıkça yaptığı, bazı haberleri sızdırma karşılığında sürekli yönetimi savunan basın mensupları da çokça göze çarpmakta. bu konuda yönetime eleştirim şu yönde olacak, galatasaray kültüründen uzak hareket ediyorlar ve nacizane tavsiyem bunu yapmamaları. aynı kişiler yarın bugün kalemlerini başka hesaplar için size de doğrultabişirler. çünkü aslında sizi savunanlarda sizin kalemşörlüğünüzü yapıyor, gazetecilik yapmıyor ve ilk bahsettiğim gruptan hiçbir farkları yok. gazeteci kalemini kullanırken eğer ki taraf ise objektifliğini kaybeder ve bu da gazetecilik değil başka bir şey olur.
son olarak türk spor basını da gerçekten türk basını gibi rezil bir haldedir. gazeteci tarafsız olmalıdır. hem türkiye de hem de spor kulüplerinde basın mensupları şu anda çoğu taraf haldedir. tabi ki bir parti tutabilir veya takım tutabilir ama gazetecilik demek önüne haber geldiğinde savunduğun kuruma aykırı bile olsa doğruluğunu ispatladıktan sonra o haberi yapmaktan geçmektedir ama tüm bu koşullara ve gerçeklere rağmen işini gerektiği gibi yapan tüm basın emekçilerine selam olsun.
diğer rakiplerimizde* bu kültür türkiye gerçekleri ile paralel gitmektedir. yani bir sorgulama kültürü direkt olarak düşmanlık olarak algılanmaktadır ve hatta bazen camialarından kapı dışarı bile edilmektedir. o yüzden genelde bu kulüpler galatasaraya göre daha başarısız olmaktadır. galatasarayın bana göre en büyük farkı bu sorgulama kültüründen gelmektedir. galatasarayda muhalefet en sert eleştirileri yapar, eleştiriye maruz kalan kişi ile hiç bir şey olmamış gibi gülerek/eğlenerek kahve içebilecek bilince de sahip bir camiadır. çünkü herkes bilir ki bu yapıcı eleştiriler yönetimi de camiayıda her zaman ileri götürmüştür.
her neyse son zamanlarda dikkatimi çeken ise genelde eleştiriler yapıcılıktan çıkıp, daha çok yıkıcı amacı güden eleştirilere dönüşmüştür. * gerek bazı sosyal medya taraftarlarında, örneğin şu transfer edilmezse istifa edin, şunu alamadık beceriksiz yönetim gibi transferlerin maddi ve manevi boyutlarını hiç bilmedikleri halde bir çok yıkıcı eleştiri getiren taraftar mevcuttur. hadi bunları genelde gençlik ateşiyle/gazıyla yazan çoğunluk olduğunu ve bilinçsizlik ve rakipleri transferde de ezme psikolojisinin getirdiği gerginlikten kaynaklandığını varsayalım. ama bu işin eğitimini almış basın mensuplarının bazıları* son zamanlarda özellikle dikkatimi çeken yönetim başarısızmış imajı vermek için kasıtlı haberler yapıyorlar ve resmen birilerinin maşalığını yapıyorlar. bence başkanın bahsettiği basın mensupları direkt olarak bu kesimde kalan kişiler olduğunu düşünüyorum. yoksa başkan mustafa cengizde galatasaray kültüründe eleştiri ve sorgulama kültürünün her zaman kulübü ileri götüren bir olgu olduğunun bilincinde bir insan olduğunu düşünüyorum.
tabi burada yönetime de bir eleştirim olacak. yönetimde bu tiplerden bunalmasından ve diğer camialarla çok iç içe olmaktan kaynaklı etkilenme ile, şu an ülkede çokça gördüğümüz ve rakip camiaların sıkça yaptığı, bazı haberleri sızdırma karşılığında sürekli yönetimi savunan basın mensupları da çokça göze çarpmakta. bu konuda yönetime eleştirim şu yönde olacak, galatasaray kültüründen uzak hareket ediyorlar ve nacizane tavsiyem bunu yapmamaları. aynı kişiler yarın bugün kalemlerini başka hesaplar için size de doğrultabişirler. çünkü aslında sizi savunanlarda sizin kalemşörlüğünüzü yapıyor, gazetecilik yapmıyor ve ilk bahsettiğim gruptan hiçbir farkları yok. gazeteci kalemini kullanırken eğer ki taraf ise objektifliğini kaybeder ve bu da gazetecilik değil başka bir şey olur.
son olarak türk spor basını da gerçekten türk basını gibi rezil bir haldedir. gazeteci tarafsız olmalıdır. hem türkiye de hem de spor kulüplerinde basın mensupları şu anda çoğu taraf haldedir. tabi ki bir parti tutabilir veya takım tutabilir ama gazetecilik demek önüne haber geldiğinde savunduğun kuruma aykırı bile olsa doğruluğunu ispatladıktan sonra o haberi yapmaktan geçmektedir ama tüm bu koşullara ve gerçeklere rağmen işini gerektiği gibi yapan tüm basın emekçilerine selam olsun.