17
türkiye'de futbol, ticari anlamda oldukça zarar eden ve sürekli açık veren bir alan.
kulüpler gelirlerine göre çok para harcıyorlar ve sürekli borçlanıyorlar.
50 birim para senelik maliyeti olan bir kulübün, 40 birim para geliri varsa bunu yönetemezsiniz ki, kulüplere bakın bunu neredeyse tamamı yaptı.
bankalara borçlandılar, faiz giderleri kârlarını alıp götürdü, üstelik borçlanmaya da devam ettikler.
bu döngü devam ederken uzun yıllar vergi de ödemediler.
kulüpleri kurtaracağız diyen devlet, sürekli evin şımarık çocuklarına arka çıktı hazine kasasından.
nasıl olsa halk öderdi, zaten kendi işine yaramayan, bir avuç elit (!) zümre için neleri ödemiyordu ki...
böylece yalı çocukları, zengin iş adamları kulüplerde istediği gibi oynayıp, egolarını tatmin edip, rahatça batırıp gidebilirlerdi.
nasıl olsa bir sorumluluğu ve cezai yaptırımı da yoktu...
yıllarca türkiye'den ekonomik açıdan çok daha güçlü ülkelerde, yüksek gelirli kişilerden alınan vergi oranları türkiye'den çok da fazlaydı.
mesela türkiye'de vergi oranı %18 iken, fransa, almanya, italya, ispanya gibi ülkelerde bu oran %45'in üzerindeydi.
üstelik onlara devlet af veya bağış da yapmıyordu.
ronaldo, messi gibi dünyanın en popüler futbolcularına bile en ufak iltimas göstermiyorlardı.
çünkü orada yaşayan vatandaşlar, zaten her yıl milyonlarca avro kazanan bu adamların vergi borçlarını neden kendileri ödesindi ki?
çünkü biliyorlardı ki, affedilen her kuruş, kendi ceplerinden çıkıyordu. markette, manavda, benzincinde daha fazla para ödemelerine sebep oluyordu.
türkiye gibi başarı anlamında neredeyse hiçbir elle tutulan sonucu olmayan (yalnızca 2000 galatasaray var) futbol camiasında en yüksek vergi neyse o getirilsin ve uygulansın.
millet her şeye kdv + ötv + ötv'nin kdv'si gibi vergi üstüne vergi öderken, futbol piyasasındaki kesintileri düşünemem.
onlar garajlarına bir lamborghini daha fazla koyacaklar diye, bu ülkede peynir, et, benzin daha pahalı olmasın.
kulüpler gelirlerine göre çok para harcıyorlar ve sürekli borçlanıyorlar.
50 birim para senelik maliyeti olan bir kulübün, 40 birim para geliri varsa bunu yönetemezsiniz ki, kulüplere bakın bunu neredeyse tamamı yaptı.
bankalara borçlandılar, faiz giderleri kârlarını alıp götürdü, üstelik borçlanmaya da devam ettikler.
bu döngü devam ederken uzun yıllar vergi de ödemediler.
kulüpleri kurtaracağız diyen devlet, sürekli evin şımarık çocuklarına arka çıktı hazine kasasından.
nasıl olsa halk öderdi, zaten kendi işine yaramayan, bir avuç elit (!) zümre için neleri ödemiyordu ki...
böylece yalı çocukları, zengin iş adamları kulüplerde istediği gibi oynayıp, egolarını tatmin edip, rahatça batırıp gidebilirlerdi.
nasıl olsa bir sorumluluğu ve cezai yaptırımı da yoktu...
yıllarca türkiye'den ekonomik açıdan çok daha güçlü ülkelerde, yüksek gelirli kişilerden alınan vergi oranları türkiye'den çok da fazlaydı.
mesela türkiye'de vergi oranı %18 iken, fransa, almanya, italya, ispanya gibi ülkelerde bu oran %45'in üzerindeydi.
üstelik onlara devlet af veya bağış da yapmıyordu.
ronaldo, messi gibi dünyanın en popüler futbolcularına bile en ufak iltimas göstermiyorlardı.
çünkü orada yaşayan vatandaşlar, zaten her yıl milyonlarca avro kazanan bu adamların vergi borçlarını neden kendileri ödesindi ki?
çünkü biliyorlardı ki, affedilen her kuruş, kendi ceplerinden çıkıyordu. markette, manavda, benzincinde daha fazla para ödemelerine sebep oluyordu.
türkiye gibi başarı anlamında neredeyse hiçbir elle tutulan sonucu olmayan (yalnızca 2000 galatasaray var) futbol camiasında en yüksek vergi neyse o getirilsin ve uygulansın.
millet her şeye kdv + ötv + ötv'nin kdv'si gibi vergi üstüne vergi öderken, futbol piyasasındaki kesintileri düşünemem.
onlar garajlarına bir lamborghini daha fazla koyacaklar diye, bu ülkede peynir, et, benzin daha pahalı olmasın.