2127
şampiyonluğu hala yakıştıramadığımız antipatik futbol kulübü.
ama bu şampiyonluğu sadece politik desteğe bağlamak da ne derece doğru bilemiyorum. ayrıcalıklı bir takım olduğu, desteklendiği, bu kadar kısa sürede zirveye çıkabilmesi bu görüşü desteklese de içinde bir çok sebebi barındıran bir mevzu.
kuruluşu, satış işlemleri, bir çok kulüpten farklı olarak dernek statüsüyle değil de sahiplik modeliyle yönetilmesi, sponsorlarla hiç maddi sıkıntı çekmemeleri, ülkede cumhurun başkanının açık açık ben başakşehir'i kurdum ve destekliyorum beyanı ve daha bir çok neden politik olarak diğer kulüplerden çok çok fazla desteklendiği ve ayrıcalığa sahip olduğunu kanıtlamakta ama önceki cümlemde dediğim gibi şampiyonluğun tek sebebini buna bağlamak biraz kolaya kaçmak gibi. doğru da bir organizasyon yapısına sahip başakşehir futbol kulübü ve bu organizasyon ile kendilerine sağlanan ayrıcalıkları başarıya dönüştürdü.
öncelikle ana etken istanbul'un 3 büyüğünün mali olarak dar boğaza girmesi ve belki de lig tarihinden bu yana hepsinin birden bu denli zirveden uzak kaldığı bir lig hatırlayan varsa beri gelsin. dolayısıyla 3 büyüklerden geriye kalan bu boşluğu iyi değerlendirdi başakşehir futbol kulübü.
diğer etken köklü bir geçmişi, milyonlarca taraftarı olmadığı için baskıyı hep minimum seviyede hissetti. öyle ki 2016'da ligi üst üste 4. bitirmesinden sonra 3 büyüklerde komple takım, teknik ekip ve yönetim değişirken, başakşehir'de ise ufak tefek dokunuşlar dışında hiçbir şey değişmedi, yoluna hep daha sağlam devam etti. dolayısıyla 2014'den bu yana diğer 5 sezonu şampiyon oldukları bu sezondan ayırmak pek mümkün değil.
bir diğer etken loser lakabı taktığımız abdullah avcı'nın kendi kurduğu sisteme artık güvenmeyip, meydan okumaya kalkması, köklü geçmişi ve taraftarı olmadığı için şampiyon olamadığını ya da oldurulamadığına inanması (ama yine de loser olarak kalacak daha ligin sonunu görmeden şutlanacaktı) camiası olan bir kulüple zirveye tırmanacağını düşüncesiyle takımdan ayrılması ve yerine okan buruk'un getirilmesi bu şampiyonluk adına dönüm noktasıydı. çünkü okan hoca ile avcı'nın kurduğu topa daha çok sahip olma ve net bir kontra atak sistemi değiştirilip ligin en çabuk sonuca giden takımı olacaklardı. yıllardır visca'ya bağlı olan hücum gücünü daha da genişleterek farklı opsiyonlar sağladı okan buruk. özellikle dembe ba ve crivelli ikilisini kullanmaya başlaması (türkiye ligi için her zaman avantaj sağlamıştır çift forvetten birini biraz daha çizgiye yakın oynatmak), mossoro'yu gönderip daha skorer aleksic tercih ederek 3'lü orta sahadan daha çabuk sonuca giden bir yapıya dönüşmek.
bana göre başka bir etken de içinde bulunduğumuz pandemi sürecinden hiç etkilenmemeleri. hatta bu süreçte avantaj da yakalamaları. şöyle ki yarış devam ederken uefa kupası maçlarına çıkacaklardı ve pandemi nedeniyle sadece lige odaklandılar. alışkın oldukları seyircisiz atmosfer doğrudan rakiplerinin belini bükerken onlar o atmosferde deplasmanlarda da oynamaya başladılar ve şampiyonluk için yeterli olacak bir seri yakaladılar.
netice itibariyle bu gün gelinen noktada ligimizin 6. şampiyonu oldular ve diğer şampiyonlardan farklı olarak bir proje takımı olarak, futbolu bilen takip eden her futbol sever tarafından sevilmeyerek bunu başardılar. bu antipatiklik sadece başakşehir'e özgü değil; arap sermayeleri ile bir anda zirveye çıkan avrupa kulüpleri de (manchester city, psg gibi), şirketlerce satın alınarak sponsorların her imkanı sağladıkları proje takımları da (hoffeinheim, salzburg gibi) insanlar tarafından futbol kültürüne tehlike oluşturdukları için, bir andan çıktıkları zirveyi gerçekte hak etmedikleri düşünüldüğü için yazımın başlangıcında da belirttiğim gibi şampiyonluğu bir türlü yakıştıramıyorum, yakıştıramayacağım.
ama bu şampiyonluğu sadece politik desteğe bağlamak da ne derece doğru bilemiyorum. ayrıcalıklı bir takım olduğu, desteklendiği, bu kadar kısa sürede zirveye çıkabilmesi bu görüşü desteklese de içinde bir çok sebebi barındıran bir mevzu.
kuruluşu, satış işlemleri, bir çok kulüpten farklı olarak dernek statüsüyle değil de sahiplik modeliyle yönetilmesi, sponsorlarla hiç maddi sıkıntı çekmemeleri, ülkede cumhurun başkanının açık açık ben başakşehir'i kurdum ve destekliyorum beyanı ve daha bir çok neden politik olarak diğer kulüplerden çok çok fazla desteklendiği ve ayrıcalığa sahip olduğunu kanıtlamakta ama önceki cümlemde dediğim gibi şampiyonluğun tek sebebini buna bağlamak biraz kolaya kaçmak gibi. doğru da bir organizasyon yapısına sahip başakşehir futbol kulübü ve bu organizasyon ile kendilerine sağlanan ayrıcalıkları başarıya dönüştürdü.
öncelikle ana etken istanbul'un 3 büyüğünün mali olarak dar boğaza girmesi ve belki de lig tarihinden bu yana hepsinin birden bu denli zirveden uzak kaldığı bir lig hatırlayan varsa beri gelsin. dolayısıyla 3 büyüklerden geriye kalan bu boşluğu iyi değerlendirdi başakşehir futbol kulübü.
diğer etken köklü bir geçmişi, milyonlarca taraftarı olmadığı için baskıyı hep minimum seviyede hissetti. öyle ki 2016'da ligi üst üste 4. bitirmesinden sonra 3 büyüklerde komple takım, teknik ekip ve yönetim değişirken, başakşehir'de ise ufak tefek dokunuşlar dışında hiçbir şey değişmedi, yoluna hep daha sağlam devam etti. dolayısıyla 2014'den bu yana diğer 5 sezonu şampiyon oldukları bu sezondan ayırmak pek mümkün değil.
bir diğer etken loser lakabı taktığımız abdullah avcı'nın kendi kurduğu sisteme artık güvenmeyip, meydan okumaya kalkması, köklü geçmişi ve taraftarı olmadığı için şampiyon olamadığını ya da oldurulamadığına inanması (ama yine de loser olarak kalacak daha ligin sonunu görmeden şutlanacaktı) camiası olan bir kulüple zirveye tırmanacağını düşüncesiyle takımdan ayrılması ve yerine okan buruk'un getirilmesi bu şampiyonluk adına dönüm noktasıydı. çünkü okan hoca ile avcı'nın kurduğu topa daha çok sahip olma ve net bir kontra atak sistemi değiştirilip ligin en çabuk sonuca giden takımı olacaklardı. yıllardır visca'ya bağlı olan hücum gücünü daha da genişleterek farklı opsiyonlar sağladı okan buruk. özellikle dembe ba ve crivelli ikilisini kullanmaya başlaması (türkiye ligi için her zaman avantaj sağlamıştır çift forvetten birini biraz daha çizgiye yakın oynatmak), mossoro'yu gönderip daha skorer aleksic tercih ederek 3'lü orta sahadan daha çabuk sonuca giden bir yapıya dönüşmek.
bana göre başka bir etken de içinde bulunduğumuz pandemi sürecinden hiç etkilenmemeleri. hatta bu süreçte avantaj da yakalamaları. şöyle ki yarış devam ederken uefa kupası maçlarına çıkacaklardı ve pandemi nedeniyle sadece lige odaklandılar. alışkın oldukları seyircisiz atmosfer doğrudan rakiplerinin belini bükerken onlar o atmosferde deplasmanlarda da oynamaya başladılar ve şampiyonluk için yeterli olacak bir seri yakaladılar.
netice itibariyle bu gün gelinen noktada ligimizin 6. şampiyonu oldular ve diğer şampiyonlardan farklı olarak bir proje takımı olarak, futbolu bilen takip eden her futbol sever tarafından sevilmeyerek bunu başardılar. bu antipatiklik sadece başakşehir'e özgü değil; arap sermayeleri ile bir anda zirveye çıkan avrupa kulüpleri de (manchester city, psg gibi), şirketlerce satın alınarak sponsorların her imkanı sağladıkları proje takımları da (hoffeinheim, salzburg gibi) insanlar tarafından futbol kültürüne tehlike oluşturdukları için, bir andan çıktıkları zirveyi gerçekte hak etmedikleri düşünüldüğü için yazımın başlangıcında da belirttiğim gibi şampiyonluğu bir türlü yakıştıramıyorum, yakıştıramayacağım.