25507
ne yazıkki hocanın ekibiyle zamanında yarattığı yabancı kuralını uygulamak varken tam tersi yola geri döndü türk futbolu. bunu bilerek kendisinin başlığına yazıyorum. zira onun önerdiği sistem ölü doğruldu sonra defnedildi. yabancı kuralından bahsediyorum. yabancı sayısı 14'ten düşürüldü ama hocanın sistemi de aslında uygulanmıyordu. hatta bu yüzden hocaya da kızıyorum. bu 14 yabancı mevzusunda her an çıkıp kavga edip "benim önerdiğim bu değil, iç ettiniz sistemi." demesini isterdim. bu biraz bencilce. böyle bir sorumluluğu yüklemek ama çok büyük fırsat önce kaçtı şimdi yok edildi.
peki neydi bu? sistem basit. 14 yabancıya kadar alabilir ve gerekirse hiç yerli kullanmayabilirsiniz. verilmiş haklara dokunmaksızın milli takımda oynamayacak oyuncu yerli sayılmaz. (yani alman milli takımındaki samet'te yabancı) yabancı aldıkça da bir harç ödenecek ve bu az yabancı tercih eden takımlara gelir olarak dağıtılacak. böylece havuzunu genişletmeyen veya genişletemeyen takımlar zarar etmeyecek hatta kâr elde edecekti. zaten o sistemin adı yerli teşfik sistemiydi.
bakın bu sistem amerikan sporlarındaki lüks tüketim vergisiyle hemen hemen aynı prensibe dayanıyor. amerikalılar ne yaparsa doğru yapar demiyorum ama bu sistemin işe yaran ve üzerine çalışılabilecek bir versiyonu mevcut.
fatih hocanın önerisinde de benim şer koyduğum şeyler vardı. örneğin bence açıklanam harçlar çok düşüktü ve yerli tanımını milli takım yerine bu ülkede yetişip yetişmeme olarak ele almamız daha doğruydu bence. bir de harçların belli çarlanlarla yıldan yıla artması da düşünülebilirdi. (bu önerim çok tartışmaya açık görüyorum.) ancak sistem tartışması zaten budur. temel prensiplere dokunmadan daha iyi hale getirmektir. böyle çöpe atmak ya da temel prensipleri yok saymak değil.
bakın havuzun genişlemesi bile şuankinden daha iyi sonuç verdi. kimse kulüpler battı demesin. zaten batıktılar ve daha kötü olacaktı. sen gerekli alt yapı maddelerini zorunlu kılma, mâli tabloları gözden geçirme, belli harcama limitleri koyma... bunların üzerine sistemi de boz. ondan sonra 14 yabancı şöyle kötü böyle kötü. bu sistemi planlayam ekip bir de ekonomist mi ki düzenlemelerin diğer gereksinimlerini takip edebilsin.
örnek: hiç unutmuyorum ve biraz da canımı sıkıyor. bir iki sezon önce hikmet karaman'ın rize'si küme düşerken sergen yalçın'ın kayseri'si ligde kaldı. rize mâli durumumuza dikkat etmeliyiz deyip transfer yapmadı ancak kayseri 10'a yakın transfer yaptı devre arasında. şimdi bu hak mı? bir yerde işi düzgün yapmaya çalışan takım düşüyor diğeri ise çıkıyor. gunahım kadar sevmediğim takım için üzülmeme sebep oldunuz, bravo hakikatten. burada transferleri yapanlara da kızmıyorum. su bulanıksa ona göre yüzersin. ama tff sen var ya, sana laflarım var. var da sıkıldım arrık sizden, yeter hakikatten.
şimdi neden fatih hoca kızmamın bencillik olduğunu anladınız mı? ilk gün hasan şaş bunun uygulanmayacağını söylemişti çünkü. kavga edemiyorsun çünkü bu vasıfsızlar hiç bir şeyi düz yapamıyorlar zaten. böyle bir çabayı isteyen bir düzlem yok. haliyle kavga etmeye yer de yok. ama yine de ben hocamdan bekliyordum. zira bu topal sistem ona yazıldı. oysa onun getirdiği sistem üzerine çalışılabilir bir şeydi.
işın komiği topal sistem bile daha iyi.
peki neydi bu? sistem basit. 14 yabancıya kadar alabilir ve gerekirse hiç yerli kullanmayabilirsiniz. verilmiş haklara dokunmaksızın milli takımda oynamayacak oyuncu yerli sayılmaz. (yani alman milli takımındaki samet'te yabancı) yabancı aldıkça da bir harç ödenecek ve bu az yabancı tercih eden takımlara gelir olarak dağıtılacak. böylece havuzunu genişletmeyen veya genişletemeyen takımlar zarar etmeyecek hatta kâr elde edecekti. zaten o sistemin adı yerli teşfik sistemiydi.
bakın bu sistem amerikan sporlarındaki lüks tüketim vergisiyle hemen hemen aynı prensibe dayanıyor. amerikalılar ne yaparsa doğru yapar demiyorum ama bu sistemin işe yaran ve üzerine çalışılabilecek bir versiyonu mevcut.
fatih hocanın önerisinde de benim şer koyduğum şeyler vardı. örneğin bence açıklanam harçlar çok düşüktü ve yerli tanımını milli takım yerine bu ülkede yetişip yetişmeme olarak ele almamız daha doğruydu bence. bir de harçların belli çarlanlarla yıldan yıla artması da düşünülebilirdi. (bu önerim çok tartışmaya açık görüyorum.) ancak sistem tartışması zaten budur. temel prensiplere dokunmadan daha iyi hale getirmektir. böyle çöpe atmak ya da temel prensipleri yok saymak değil.
bakın havuzun genişlemesi bile şuankinden daha iyi sonuç verdi. kimse kulüpler battı demesin. zaten batıktılar ve daha kötü olacaktı. sen gerekli alt yapı maddelerini zorunlu kılma, mâli tabloları gözden geçirme, belli harcama limitleri koyma... bunların üzerine sistemi de boz. ondan sonra 14 yabancı şöyle kötü böyle kötü. bu sistemi planlayam ekip bir de ekonomist mi ki düzenlemelerin diğer gereksinimlerini takip edebilsin.
örnek: hiç unutmuyorum ve biraz da canımı sıkıyor. bir iki sezon önce hikmet karaman'ın rize'si küme düşerken sergen yalçın'ın kayseri'si ligde kaldı. rize mâli durumumuza dikkat etmeliyiz deyip transfer yapmadı ancak kayseri 10'a yakın transfer yaptı devre arasında. şimdi bu hak mı? bir yerde işi düzgün yapmaya çalışan takım düşüyor diğeri ise çıkıyor. gunahım kadar sevmediğim takım için üzülmeme sebep oldunuz, bravo hakikatten. burada transferleri yapanlara da kızmıyorum. su bulanıksa ona göre yüzersin. ama tff sen var ya, sana laflarım var. var da sıkıldım arrık sizden, yeter hakikatten.
şimdi neden fatih hoca kızmamın bencillik olduğunu anladınız mı? ilk gün hasan şaş bunun uygulanmayacağını söylemişti çünkü. kavga edemiyorsun çünkü bu vasıfsızlar hiç bir şeyi düz yapamıyorlar zaten. böyle bir çabayı isteyen bir düzlem yok. haliyle kavga etmeye yer de yok. ama yine de ben hocamdan bekliyordum. zira bu topal sistem ona yazıldı. oysa onun getirdiği sistem üzerine çalışılabilir bir şeydi.
işın komiği topal sistem bile daha iyi.
