137
“derin galatasaray” aslında klübün lobi gücünün abartılı bir tasviridir. platon’un “idealar dünyası”nı bilir misiniz? her şeyin en mükemmel, en ideal olduğu yerdir. dünya da bunun kusurlu yansımalarından oluşan bir yerdir. işte klübün dünya’daki lobisi, idealar dünyasındaki her şeyi yöneten kusursuz bir oluşumun yansımasıdır. ancak rakipler, dünyada her yeri ele geçirdiklerini düşündüklerinden, sesleri her yerde en çok çıktığından, kendilerini her şeyin hakimi ve galatasaray’ın herhangi bir gücü olmadığını sanıyorlar. bu yüzden, hesaplamadıkları işler gerçekleştiğinde (doğa olaylarını anlamayan insanların, bunları tanrıların gazabına bağlaması gibi) ve bu işler klübümüzün lehine olduğunda “aaaa! nasıl olur? her yerde biz varız, kesin bunların görünmeyen bir organizasyonu var” düşüncesine kapılıp, şaka amaçlı da olsa ortaya atılan “derin galatasaray” fikrine sarılıyorlar.
anlamadıkları şey, gerek liseden gelsin gerekse de diğer okullarda okuyan galatasaraylılar çalıştıkları kurumlarda (başta işinsanları olmak üzere) (özellikle fenerbahçeliler gibi) fanatiklik yapmıyorlar. örneğin, kamuda görevli (devletin üst kademeleri dahil) bir çok kişi fenerbahçeli olması ile öne çıkar veya adını duyarız. sonra trabzon ve beşiktaş gelir. bu takımların hem kurumlarda hem özel sektörde çalışan taraftarları da fanatikliklerini mutlaka ön plana koyarlar. kendi çalıştığım kurumda bile kimin galatasaraylı olduğunu tam olarak bilmem, ama doğru düzgün kim olduğunu bilmediğim bazı kişiler (kadın/erkek farketmez) fener, beşiktaş veya trabzon taraftarı olduğuklarını bir şekilde gözümün içine sokarlar. işinsanlarına bakın. galatasaray’da başkan olacak kişiyi/işinsanını başkanlık yarışı başlayınca duyarız genelde. fenerbahçe’de ise işadamından başka kimseyi duymadığımız gibi, çoğu işinsanını da fenerbahçeli olması yüzünden tanırız ve bu insanlar mutlaka fanatik bir tavırları dolayısıyla tanınırlar. tüm bunların ötesinde, bugün galatasaray’ın başkanları eski kamu görevlileridir. yönetim tarzlarının hataları ve sevaplarıyla nasıl ayrıştığını görmek mümkündür. istisnalar olsa da galatasaray taraftarında bir ağırlık vardır.
galatasaray, günümüz futbol dünyasında diğer üç elementi (fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor) bükmesini de öğrenmiş, tehlike/ihtiyaç anında ruhlar dünyası ile bağlantı kurarak geçmiş yaşamlarının da gücünü alan bir “avatar”dır. (iki yıl önce 5. element olarak ortaya çıkan “tahta”yı bükmeyi de öğrenmiştir)
kısaca, galatasaray’ın gücü, kongre üyesi olsun olmasın her önemli kurumda/kuruluşta/oluşumda bulunan, ancak taraftarlığını bastıra bastıra insanların gözüne sokmayan, ortalığa yaymayan destekçilerinden gelen bir güçtür. bu, kaf dağı'nın ardındaki 7 başlı ejder gibi tasvir edilen “derin galatasaray” dedikleri bu lobi gücüdür.
kafanızı şişirip, gözünüzü yormuşsak veya sürçülisan etmişsek affola…
anlamadıkları şey, gerek liseden gelsin gerekse de diğer okullarda okuyan galatasaraylılar çalıştıkları kurumlarda (başta işinsanları olmak üzere) (özellikle fenerbahçeliler gibi) fanatiklik yapmıyorlar. örneğin, kamuda görevli (devletin üst kademeleri dahil) bir çok kişi fenerbahçeli olması ile öne çıkar veya adını duyarız. sonra trabzon ve beşiktaş gelir. bu takımların hem kurumlarda hem özel sektörde çalışan taraftarları da fanatikliklerini mutlaka ön plana koyarlar. kendi çalıştığım kurumda bile kimin galatasaraylı olduğunu tam olarak bilmem, ama doğru düzgün kim olduğunu bilmediğim bazı kişiler (kadın/erkek farketmez) fener, beşiktaş veya trabzon taraftarı olduğuklarını bir şekilde gözümün içine sokarlar. işinsanlarına bakın. galatasaray’da başkan olacak kişiyi/işinsanını başkanlık yarışı başlayınca duyarız genelde. fenerbahçe’de ise işadamından başka kimseyi duymadığımız gibi, çoğu işinsanını da fenerbahçeli olması yüzünden tanırız ve bu insanlar mutlaka fanatik bir tavırları dolayısıyla tanınırlar. tüm bunların ötesinde, bugün galatasaray’ın başkanları eski kamu görevlileridir. yönetim tarzlarının hataları ve sevaplarıyla nasıl ayrıştığını görmek mümkündür. istisnalar olsa da galatasaray taraftarında bir ağırlık vardır.
galatasaray, günümüz futbol dünyasında diğer üç elementi (fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor) bükmesini de öğrenmiş, tehlike/ihtiyaç anında ruhlar dünyası ile bağlantı kurarak geçmiş yaşamlarının da gücünü alan bir “avatar”dır. (iki yıl önce 5. element olarak ortaya çıkan “tahta”yı bükmeyi de öğrenmiştir)
kısaca, galatasaray’ın gücü, kongre üyesi olsun olmasın her önemli kurumda/kuruluşta/oluşumda bulunan, ancak taraftarlığını bastıra bastıra insanların gözüne sokmayan, ortalığa yaymayan destekçilerinden gelen bir güçtür. bu, kaf dağı'nın ardındaki 7 başlı ejder gibi tasvir edilen “derin galatasaray” dedikleri bu lobi gücüdür.
kafanızı şişirip, gözünüzü yormuşsak veya sürçülisan etmişsek affola…