7177
2,5 yıllık görev süresi boyunca çalıştığı teknik direktörler ve görevde kalma süreleri;
hamza hamzaoğlu 6 ay (kovuldu)
mustafa denizli 3 ay (istifa etti)
jan olde riekerink 11 ay (kovuldu)
igor tudor 10 ay (kovuldu)
fatih terim 1 ay (dursun özbek makamını kaybetti)
ne bir istikrar, ne bir vizyon, ne bir plan. birbiri ardına getirdiği teknik direktörler arasında en ufak bir oyun anlayışı benzerliği yok. örneğin fabio capello gibi defansif futbol oyanatan bir teknik adamı gönderip yerine onun kurduğu bir kadroyu yine defansif bir futbol benimseyen jose mourinho'ya verirseniz siz ortaya en baştan bir plan koymuşsunuzdur. ama fabio capello'yu kovup onun kadrosunu ona taban tabana zıt ultra ofansif futbol seven örneğin bernd schuster'e veriyorsanız, sizin geleceğe dönük bir planınız yok demektir. yani elinizdeki kadroya göre hoca seçmek zorundasınız ya da takımı o hocaya göre revize etmek.
bakınız ki hamza hamzaoğlu fatih terim'i örnek alan bir futbol oynatıyordu. elindeki kadro da (2014-15) terim'in kurduğu bir kadroydu ve 3 kupa aldı. dursun özbek, hamza hamzaoğlu'nu 2014-15 sezonu bittiğinde kovup yeniden yapılanmaya gitmeliydi ama bunu yapmayıp aksine onu sezonun (2015-16) ortasına doğru kovarak daha anlamsız bir işe imza attı. yerine getirdiği mustafa denizli zaten 3 aylık görev süresi boyunca bir arkadaşa bakıp çıkacağım izlenimi verdi. baktı ki özbekle çalışmak akıllıca değil, istifa edip gitti. riekerink o kadro için doğru tercihti ama sürpriz şekilde aldığı 2 kupaya (2015-16) ve bitime daha 14 hafta varken liderin sadece 5 puan gerisinde olduğu halde (2016-17) özbek onu da harcadı.
sonra gitti koskoca evrende antrenör kalmamış gibi ligin en kötü top oynayan takımlarından olan karabük'ten yine ligin en kötü hocalarından igor tudor'u yakışıksız bir biçimde transfer etti. sanırsınız real madrid'den zidane'ı alıyordu! yani gerçekten igor tudor'u bu kulübe getirmeyi nereden akıl etti hiç anlamış değilim. adam hem bir kulüple kontratlıydı, hem ortalama altı bir hocaydı. sonra tudorla ısrarla yeni sezona başlayıp aralık sonuna kadar da görevde tuttu. üstelik tudor'a, tudor'dan kat be kat iyi hoca olan riekerink'e kurmadığı bir kadro kurdu, hem de östersunds faciasına rağmen görevden almadı. ikisi bir olup, bruma, podolski ve sneijder'in başını yediler.
sonra ne hikmetse bir anda o çok arkasında durduğu, karabük'ten yangından mal kaçırırcasına kavga kıyamet aldığı tudor'u kovdu ve müthiş bir kurnazlıkla baskın seçime gidip 2021'e kadar galatasaray'da kalma hesaplarına girişti ve ilahi adalet mi dersiniz bilmem ama bu onun sonu oldu. görevde kalsaydı, 2015'ten beri şampiyon olamayan, avrupa'dan en az 2 sene men yemiş, iflasın eşiğinde, floryasız bir galatasaray olacaktı. yani bugünkü fenerbahçe'den hiçbir farkı olmayacaktı.
fatih terim'i kulüpten uzak tutmaya çalıştı. terim 5 aydır boşta olduğu halde galatasaray'a getirmedi. eğer tff terim'i kovmasaydı, inanın tudor temmuz'dan aralık'a kadar ki o süreçte elli kere falan kovulmuştu. tudor'u kovduğu günlerde de sürekli terim'in adını gündeme getirmek fatih'e zarar veriyor yapmayın diyerek terim'e kapıyı kapattı. ne zaman ki başkan adayı mustafa cengiz "göreve gelirsem fatih terim ile çalışacağım" dedi, özbek iki gün içinde çark edip koşa koşa gidip terim'i getirdi. bu şekilde seçimi kazanabileceğini zannetti. amacı kongre üyeleri ve taraftara şirin gözükmekti.
eminim fatih terim'i de mustafa denizli'ye yaptığı gibi yem edecekti. özhan canaydın gibi bir süre sonra terim'i kovup kongreye gidecekti. terim'i kovmak için de zamanında demirörenle anlaşıp milli takıma gidişini kaşıyıp, işte yine ikinci dönemindeki gibi başarısız oldu algısı yaratıp taraftarı buna razı edecekti. ve belki de terim ikinci dönemindeki gibi hak etmediği bir başarısız hoca algısıyla galatasaray kariyerine son verip emekli olacaktı. çünkü o dönem kebapçı polemiği ile çok yalnız kalmış, çok yara almıştı.
yani özetle bu kişinin iki buçuk yıllık başkanlığı bir faciaydı. florya, riva elden gitti, kulüp batma noktasına geldi, kayyum atanacak diye konuşulur olduk. sürekli hoca değiştirdik. tarihimizde ilk defa üst üste iki sezon ilk üçe bile giremedik. onun yüzünden ergin ataman'ı kaybettik. 2018 haziranında tarihi bir ceza alacağımız ve şampiyon olsak bile şampiyonlar ligi'ne gidemeyeceğimiz konuşuldu. hatta bunu beşiktaşlılar ve fenerbahçeliler ellerini ovuşturarak bekliyordu o günlerde.
ama galatasaray'ın verilmiş sadakası varmış. 20 ocak 2018 akşamı kulübün kaderi o seçimde değişti. bugün belki de "5 yıldır şampiyon olamayan kulüp" olarak anılacakken, "son iki yılın şampiyonu, üst üste üçüncü şampiyonluğuna koşuyor" diye anılıyoruz. şampiyonlar ligi'nin yeniden gediklisiyiz. hiçbir men cezası almadık. mali durum iyiye gidiyor. fatih terim bizimle ve üstelik mustafa cengiz gibi sempatik, işini bilen bir başkanımız var.
bu başkan değişikliği için teşekkürler galatasaray camiası.
hamza hamzaoğlu 6 ay (kovuldu)
mustafa denizli 3 ay (istifa etti)
jan olde riekerink 11 ay (kovuldu)
igor tudor 10 ay (kovuldu)
fatih terim 1 ay (dursun özbek makamını kaybetti)
ne bir istikrar, ne bir vizyon, ne bir plan. birbiri ardına getirdiği teknik direktörler arasında en ufak bir oyun anlayışı benzerliği yok. örneğin fabio capello gibi defansif futbol oyanatan bir teknik adamı gönderip yerine onun kurduğu bir kadroyu yine defansif bir futbol benimseyen jose mourinho'ya verirseniz siz ortaya en baştan bir plan koymuşsunuzdur. ama fabio capello'yu kovup onun kadrosunu ona taban tabana zıt ultra ofansif futbol seven örneğin bernd schuster'e veriyorsanız, sizin geleceğe dönük bir planınız yok demektir. yani elinizdeki kadroya göre hoca seçmek zorundasınız ya da takımı o hocaya göre revize etmek.
bakınız ki hamza hamzaoğlu fatih terim'i örnek alan bir futbol oynatıyordu. elindeki kadro da (2014-15) terim'in kurduğu bir kadroydu ve 3 kupa aldı. dursun özbek, hamza hamzaoğlu'nu 2014-15 sezonu bittiğinde kovup yeniden yapılanmaya gitmeliydi ama bunu yapmayıp aksine onu sezonun (2015-16) ortasına doğru kovarak daha anlamsız bir işe imza attı. yerine getirdiği mustafa denizli zaten 3 aylık görev süresi boyunca bir arkadaşa bakıp çıkacağım izlenimi verdi. baktı ki özbekle çalışmak akıllıca değil, istifa edip gitti. riekerink o kadro için doğru tercihti ama sürpriz şekilde aldığı 2 kupaya (2015-16) ve bitime daha 14 hafta varken liderin sadece 5 puan gerisinde olduğu halde (2016-17) özbek onu da harcadı.
sonra gitti koskoca evrende antrenör kalmamış gibi ligin en kötü top oynayan takımlarından olan karabük'ten yine ligin en kötü hocalarından igor tudor'u yakışıksız bir biçimde transfer etti. sanırsınız real madrid'den zidane'ı alıyordu! yani gerçekten igor tudor'u bu kulübe getirmeyi nereden akıl etti hiç anlamış değilim. adam hem bir kulüple kontratlıydı, hem ortalama altı bir hocaydı. sonra tudorla ısrarla yeni sezona başlayıp aralık sonuna kadar da görevde tuttu. üstelik tudor'a, tudor'dan kat be kat iyi hoca olan riekerink'e kurmadığı bir kadro kurdu, hem de östersunds faciasına rağmen görevden almadı. ikisi bir olup, bruma, podolski ve sneijder'in başını yediler.
sonra ne hikmetse bir anda o çok arkasında durduğu, karabük'ten yangından mal kaçırırcasına kavga kıyamet aldığı tudor'u kovdu ve müthiş bir kurnazlıkla baskın seçime gidip 2021'e kadar galatasaray'da kalma hesaplarına girişti ve ilahi adalet mi dersiniz bilmem ama bu onun sonu oldu. görevde kalsaydı, 2015'ten beri şampiyon olamayan, avrupa'dan en az 2 sene men yemiş, iflasın eşiğinde, floryasız bir galatasaray olacaktı. yani bugünkü fenerbahçe'den hiçbir farkı olmayacaktı.
fatih terim'i kulüpten uzak tutmaya çalıştı. terim 5 aydır boşta olduğu halde galatasaray'a getirmedi. eğer tff terim'i kovmasaydı, inanın tudor temmuz'dan aralık'a kadar ki o süreçte elli kere falan kovulmuştu. tudor'u kovduğu günlerde de sürekli terim'in adını gündeme getirmek fatih'e zarar veriyor yapmayın diyerek terim'e kapıyı kapattı. ne zaman ki başkan adayı mustafa cengiz "göreve gelirsem fatih terim ile çalışacağım" dedi, özbek iki gün içinde çark edip koşa koşa gidip terim'i getirdi. bu şekilde seçimi kazanabileceğini zannetti. amacı kongre üyeleri ve taraftara şirin gözükmekti.
eminim fatih terim'i de mustafa denizli'ye yaptığı gibi yem edecekti. özhan canaydın gibi bir süre sonra terim'i kovup kongreye gidecekti. terim'i kovmak için de zamanında demirörenle anlaşıp milli takıma gidişini kaşıyıp, işte yine ikinci dönemindeki gibi başarısız oldu algısı yaratıp taraftarı buna razı edecekti. ve belki de terim ikinci dönemindeki gibi hak etmediği bir başarısız hoca algısıyla galatasaray kariyerine son verip emekli olacaktı. çünkü o dönem kebapçı polemiği ile çok yalnız kalmış, çok yara almıştı.
yani özetle bu kişinin iki buçuk yıllık başkanlığı bir faciaydı. florya, riva elden gitti, kulüp batma noktasına geldi, kayyum atanacak diye konuşulur olduk. sürekli hoca değiştirdik. tarihimizde ilk defa üst üste iki sezon ilk üçe bile giremedik. onun yüzünden ergin ataman'ı kaybettik. 2018 haziranında tarihi bir ceza alacağımız ve şampiyon olsak bile şampiyonlar ligi'ne gidemeyeceğimiz konuşuldu. hatta bunu beşiktaşlılar ve fenerbahçeliler ellerini ovuşturarak bekliyordu o günlerde.
ama galatasaray'ın verilmiş sadakası varmış. 20 ocak 2018 akşamı kulübün kaderi o seçimde değişti. bugün belki de "5 yıldır şampiyon olamayan kulüp" olarak anılacakken, "son iki yılın şampiyonu, üst üste üçüncü şampiyonluğuna koşuyor" diye anılıyoruz. şampiyonlar ligi'nin yeniden gediklisiyiz. hiçbir men cezası almadık. mali durum iyiye gidiyor. fatih terim bizimle ve üstelik mustafa cengiz gibi sempatik, işini bilen bir başkanımız var.
bu başkan değişikliği için teşekkürler galatasaray camiası.