17444
elbette ki vefa en büyük erdemdir. arda turan konusu çok mühim ve önemlidir. biz bazen çok acımasız oluyoruz buna yüzde yüz katılıyorum. ancak biz arda turan'ı başka sevdik arkadaşlar. bu yüzden şu anda gram üzülmüyoruz. hani çok sevdiğiniz bir insan size ihanet eder ve ona nefret beslersiniz ya, arda turan bizim için o sevdiğimiz kişiydi. şimdi nedenini size çok küçük özetlemek istiyorum. elbette ki minik çocuğunu allah ona bağışlasın. belkide ilerde babasının hatalarından ders almış bir çocuk olarak formamızı terletir. ama düştüğü şu duruma gram üzülmediğimi belirtmek isterim. neydi arda turan'a karşı tavrımıza neden olan sebepler;
meşhur 2009-2010 sezonundan başlayalım. frank rijkaard'ın takımın başına geçmesiyle hepimiz o kara günlerden kurtulacağımızı düşündük. çok canımız yanmıştı o kara günlerde. kadromuzda lucas neill, elano, keita, kewell, baros, dos santos, jo gibi dünya futbolu standartlarında oyuncularla sezona başladık. ve bu oyuncuların kaptanlığını arda turan kardeşimize vermiştik. çünkü arda bizim canımız, ciğerimiz, sahadaki bizdi. ona o kadar güveniyorduk ki.. ne yazık ki bu arkadaş takım içinde gruplaşma olayına girdi ve takım litaratürümüze yerli- yabancı oyuncu kavramının gelmesini sağladı. takım mutsuzdu. dönemin yöneticisi ve onu o kaptanlığa layık gören haldun üstünel'e, kendisini uyardığı için küfürler ediyor, hakaretler yağdırıyordu. ve büyük umutlarla başladığımız sezonu bursaspor'dan 11 puan fark yiyerek 3. sırada bitirdik. tabii ki sezonun bütün suçlusu arda turan'ın değil. ama en az yüzde 30'u bu arkadaşa ait. gençtir dedik geçiştirdik.
2010-2011 sezonu ligi tam 8. bitirdik. çünkü kaptanımız arda turan'ın kavga etmediği galatasaray'lı oyuncu yoktu. servet çetin ile saha içinde dadaşmalardan tutun, idmanda caner erkin'in suratına yumruklar (şu an iyi ki yapmış diyoruz) ancak o dönem için takım içi disiplini bozacak hareketlerdi. sinema kapatmalar ve magazin baş sayfaları süslemelerini saymıyorum farkındaysanız. ona da gençtir hata yapar dedik ve geçti.
2011-2012 sezonu başında galatasaray bütün ayak bağlarından kurtulmuş, adnan polat'ı göndermiş, takımın başına efsanemiz fatih terim'i getirmişti. bütün planımız kaptan arda turan üzerine kurulacaktı. ancak değerli kaptanımızın aklında tek soru vardı. melo'nun aldığı maaş. şimdi inkar etse de o dönem yalanlamadığı ''melo'nun 3 milyon euro aldığı yerde ben bu parayı almam'' haberlerine bir yalanlama getirmedi. ve kendi hayallerinin peşinden bizim bütün hayallerimizi bir tarafa bırakarak gitti. bir nevi yarı yolda bıraktı. şu an iyi ki gitmiş ve şampiyonluk gelmiş diyebiliyorum. ancak o dönem çok kızdığımı hatırlıyorum. eminim sizlerde benim kadar kızmışsınızdır. burada da bir sorun yok hala arkasındaydık ve avrupa'da ki her golüne bizde atmış gibi seviniyorduk. gençtir hayallerinin peşinden gider dedik unuttuk.
daha sonraki sezonlarda işler yolunda. arda turan kibiri, egosuyla avrupanın göz bebeği. galatasarayımızda iyi gidiyor şükür ve barcelona'ya gidiyor. 6 ay oynamayacak ve arda turan'dan pat bir açıklama ''galatasaray'ın teklifi komikti.'' ne teklif etmiş olabilir galatasaray. gel bedava oyna demiştir. ya da en fazla gazetecilerle teklif götürmüştür arda'nın dediği gibi. peki size şimdi soruyorum. şu anda galatasaray ''gel bedava oyna'' ya da ''malzemecimiz ile teklif götürse'' arda efendi kabul eder mi siz düşünün. tek nedeni arda turan'ın kibirinin galatasaray sevgisini geçmesinden kaynaklanan bu süreçti işte. neyse arda turan bizim kaptanımızdı hala yine sorun yok.
barcelona sürecinde onu 6 ay oynamadığı halde kadroya davet eden hocasına yaptığı hakaretleri geçelim. insan hata yapar. ancak hoca ona gel özür dile halktan ve milli takımdan dediğinde hocaya ''hande sümertaş'ın görevine son ver'' diyen arda turan, şimdi galatasaray'da hande sümertaş olduğu halde gelmek istemesi nedir ben size soruyorum. hocaya yaptığı hatalardan sonra nispet yapar gibi acun, volkan demirel, emre abisi galatasaray için antipatik adamların yanından ayrılmayan arda turan'ı ben affedemem.
hepsini geçelim isterseniz. soyunma odasında bağıra bağıra söylediği beşiktaş marşları. beşiktaş'ın onu almak için gündem oluşturduğu dönem adeta beni alın dercesine ''7 numaralı süleyman seba yazılı beşiktaş formasıyla'' poz vermesini ben unutamıyorum.
başkasının karısına salça olmasını ben affedemiyorum mesela. berkay kimdir tanımam. herkes yaptığını yaşar onuda biliyorum. ancak galatasaray'lı arda turan'ın başkasının karısına yaptığı bu namussuzluğa ben katlanamıyorum.
siyasetin kucağına düşüp, ''şeytan'' lakaplı rıdvan dilmen ile bir olup başkanlık sistemi için ''evet'' kampanyası başlatmasına. fatih terim'i sırf bu sebepten iktidarın karşısına atmasına katlanamıyorum.
şimdi bu kibirli çocuk gitmiş yerine çok galatasaray'lı bir çocuk gelmiş. ben inanmıyorum. bu sadece kariyeri ayaklar altına düşmüş bir adamın son çırpınışları olarak geliyor bana. çünkü arda turan tıpkı tanju çolak gibi camiasız kaldı. efsane diye atfedilen, topu topu 1 sezon top oynamış rıdvan dilmen fenerbahçe sayesinde nerelerde farkındasınız. arda turan bunun korkusunu yaşıyor şu anda ve bütün çabası bu yüzden. kendisine üzülmüyorum ve asla affetmeyeceğim. yaptığı hatalar için değil. kasıtlı olarak yaptığı yanlışlar için. yolu açık olsun. umarım çok sevdiği beşiktaş camiası ona kucak açar.
meşhur 2009-2010 sezonundan başlayalım. frank rijkaard'ın takımın başına geçmesiyle hepimiz o kara günlerden kurtulacağımızı düşündük. çok canımız yanmıştı o kara günlerde. kadromuzda lucas neill, elano, keita, kewell, baros, dos santos, jo gibi dünya futbolu standartlarında oyuncularla sezona başladık. ve bu oyuncuların kaptanlığını arda turan kardeşimize vermiştik. çünkü arda bizim canımız, ciğerimiz, sahadaki bizdi. ona o kadar güveniyorduk ki.. ne yazık ki bu arkadaş takım içinde gruplaşma olayına girdi ve takım litaratürümüze yerli- yabancı oyuncu kavramının gelmesini sağladı. takım mutsuzdu. dönemin yöneticisi ve onu o kaptanlığa layık gören haldun üstünel'e, kendisini uyardığı için küfürler ediyor, hakaretler yağdırıyordu. ve büyük umutlarla başladığımız sezonu bursaspor'dan 11 puan fark yiyerek 3. sırada bitirdik. tabii ki sezonun bütün suçlusu arda turan'ın değil. ama en az yüzde 30'u bu arkadaşa ait. gençtir dedik geçiştirdik.
2010-2011 sezonu ligi tam 8. bitirdik. çünkü kaptanımız arda turan'ın kavga etmediği galatasaray'lı oyuncu yoktu. servet çetin ile saha içinde dadaşmalardan tutun, idmanda caner erkin'in suratına yumruklar (şu an iyi ki yapmış diyoruz) ancak o dönem için takım içi disiplini bozacak hareketlerdi. sinema kapatmalar ve magazin baş sayfaları süslemelerini saymıyorum farkındaysanız. ona da gençtir hata yapar dedik ve geçti.
2011-2012 sezonu başında galatasaray bütün ayak bağlarından kurtulmuş, adnan polat'ı göndermiş, takımın başına efsanemiz fatih terim'i getirmişti. bütün planımız kaptan arda turan üzerine kurulacaktı. ancak değerli kaptanımızın aklında tek soru vardı. melo'nun aldığı maaş. şimdi inkar etse de o dönem yalanlamadığı ''melo'nun 3 milyon euro aldığı yerde ben bu parayı almam'' haberlerine bir yalanlama getirmedi. ve kendi hayallerinin peşinden bizim bütün hayallerimizi bir tarafa bırakarak gitti. bir nevi yarı yolda bıraktı. şu an iyi ki gitmiş ve şampiyonluk gelmiş diyebiliyorum. ancak o dönem çok kızdığımı hatırlıyorum. eminim sizlerde benim kadar kızmışsınızdır. burada da bir sorun yok hala arkasındaydık ve avrupa'da ki her golüne bizde atmış gibi seviniyorduk. gençtir hayallerinin peşinden gider dedik unuttuk.
daha sonraki sezonlarda işler yolunda. arda turan kibiri, egosuyla avrupanın göz bebeği. galatasarayımızda iyi gidiyor şükür ve barcelona'ya gidiyor. 6 ay oynamayacak ve arda turan'dan pat bir açıklama ''galatasaray'ın teklifi komikti.'' ne teklif etmiş olabilir galatasaray. gel bedava oyna demiştir. ya da en fazla gazetecilerle teklif götürmüştür arda'nın dediği gibi. peki size şimdi soruyorum. şu anda galatasaray ''gel bedava oyna'' ya da ''malzemecimiz ile teklif götürse'' arda efendi kabul eder mi siz düşünün. tek nedeni arda turan'ın kibirinin galatasaray sevgisini geçmesinden kaynaklanan bu süreçti işte. neyse arda turan bizim kaptanımızdı hala yine sorun yok.
barcelona sürecinde onu 6 ay oynamadığı halde kadroya davet eden hocasına yaptığı hakaretleri geçelim. insan hata yapar. ancak hoca ona gel özür dile halktan ve milli takımdan dediğinde hocaya ''hande sümertaş'ın görevine son ver'' diyen arda turan, şimdi galatasaray'da hande sümertaş olduğu halde gelmek istemesi nedir ben size soruyorum. hocaya yaptığı hatalardan sonra nispet yapar gibi acun, volkan demirel, emre abisi galatasaray için antipatik adamların yanından ayrılmayan arda turan'ı ben affedemem.
hepsini geçelim isterseniz. soyunma odasında bağıra bağıra söylediği beşiktaş marşları. beşiktaş'ın onu almak için gündem oluşturduğu dönem adeta beni alın dercesine ''7 numaralı süleyman seba yazılı beşiktaş formasıyla'' poz vermesini ben unutamıyorum.
başkasının karısına salça olmasını ben affedemiyorum mesela. berkay kimdir tanımam. herkes yaptığını yaşar onuda biliyorum. ancak galatasaray'lı arda turan'ın başkasının karısına yaptığı bu namussuzluğa ben katlanamıyorum.
siyasetin kucağına düşüp, ''şeytan'' lakaplı rıdvan dilmen ile bir olup başkanlık sistemi için ''evet'' kampanyası başlatmasına. fatih terim'i sırf bu sebepten iktidarın karşısına atmasına katlanamıyorum.
şimdi bu kibirli çocuk gitmiş yerine çok galatasaray'lı bir çocuk gelmiş. ben inanmıyorum. bu sadece kariyeri ayaklar altına düşmüş bir adamın son çırpınışları olarak geliyor bana. çünkü arda turan tıpkı tanju çolak gibi camiasız kaldı. efsane diye atfedilen, topu topu 1 sezon top oynamış rıdvan dilmen fenerbahçe sayesinde nerelerde farkındasınız. arda turan bunun korkusunu yaşıyor şu anda ve bütün çabası bu yüzden. kendisine üzülmüyorum ve asla affetmeyeceğim. yaptığı hatalar için değil. kasıtlı olarak yaptığı yanlışlar için. yolu açık olsun. umarım çok sevdiği beşiktaş camiası ona kucak açar.
