bugün malum
mustafa kapı haberinden sonra başlığına yazma ihtiyacı hissettim. kendisi en prime döneminde, sezonluk ortalama +20 asist, +10 gol gibi istatistiklerde gezinirken
* kendisine teklif edilen yeni sözleşmeye pazarlık dahi yapmadan imza atmış bir adamdır.
zaten
aziz yıldırımın bizim verdiğimiz ücretin 4-5 katına yakın malum teklifi de başkanlar nezdinde dahi dile getirilen bir gerçektir. bu bağlamda bakınca altyapıya aldığın adamın kişiliği de yeteneği kadar önemli oluyor.
bir arda turanın galatasaraya kattıklarından sonra imzalamayı kabul ettiği sözleşmeye bakıyorsun, diğer tarafta henüz bu forma altında en ufak bir şey kanıtlamamış, en ufak bir başarısı olmayan adamların yaşına ve konumuna bakmadan pazarlık yaptığına şahit oluyorsun. formayı kapmak için can atacağına, oturup sözleşme pazarlığı yapıyor.
kendisinin artık bu saatten sonra galatasaraya hiçbir şekilde gelmemesi gerektiğinin düşünen tarafdandım. hala da öyleyim. özellikle transfer dönemi istemedim kendisini tekrar bu forma altında görmek. içime sinmedi.
özel hayatında yaptıklarını tek tek buraya yazmaya gerek yok, benim yorum yapabileceğim şeyler değil. lâkin bugün malum
mustafa kapı haberinden sonra galatasarayla olan manevi bağı bir kez daha aklıma geldi.