242
galatasaray’ın başındaki “4.döneminde” yeni nesilin en büyük sorununu ortaya koyan teknik direktörümüz... “hayallere giden yolda ödenecek bazı bedeller vardır” düsturunu anlamayan bir kitle var. yalnızca isteyen...
kendisini “hoca her zaman haklı çıkıyor” mantığıyla desteklemek ne kadar yanlışsa “çağın gerisinde kalmış” diyerek eleştirmek de aynı oranda yanlıştır. hataları vardır. linnes, kadro tercihleri v.s... ancak kendisi galatasaray’ın başına geçtiğinde yaşanan bu ffp kıskacı ve kilitli kadro planlaması çerçevesinde kendisinin kariyerine “yakın” herhangi bir hocayı takımın başına geçirmeye ikna edemezdiniz. (u: fatih terim’in de ihtiyacı vardı diyenler çıkacaktır ancak o ayrı bir konu. belki vardır. lakin sonuç olarak önermeyi haksız çıkarmayan bir durum...)
bu durum yaptığı hataları haklı çıkarmaz ancak yaşadığı zor süreci anlayabileceğimiz bir donedir. biraz sakin olmamız lazım a dostlar. biraz daha mantıklı bakmak, hayallerle gerçekleri kıyaslamamak lazım. bırakın ajax’ı veya salzburg’u, club brugge’la bile kıyaslanabilecek bir konjonktürde değil galatasaray. hatta başakşehir’le bile değil.
fenerbahçe, trabzonspor ve beşiktaş’la kıyaslanabilir ancak...
bakın örnek almak başka, hayal etmek başka, hayale ulaşmak için çabalamak başka ancak sancısız dönüşüm düşünülemez. şu an dönüşüyoruz, dönüşürken yaşanması gereken sancının tam içerisindeyiz. bu süreçte ince görülmesi gereken 1-2 radikal karar vardı. fatih terim başka tercihler yaptı*. o kararların tersi yapılsa belki durum yine değişmeyecekti ancak bence tersi yapılmalıydı. ama neticede bu tercihlerle durum kötüye gitti. olay sadeleştirince bu kadar açık ve basit. kendimizi üst seviyelerle kıyaslayarak eleştirmek en basit tanımıyla haksızlık ve elmayla armutu kıyaslamak gibi...
fatih terim’in açıklamalarına anlam yüklemek de yanlış. maç sonu açıklamaları tamamen oyuncuları kazanmaya yönelik. lakin öyle bir çağda yaşıyoruz ki futbolcu karakteri anlamında bir chelsea efsanesi olarak görünen mourinho’yu chelsea’den, leicester city’i şampiyon yapan ve adı sanı duyulmamış oyunculara sükse yaptıran claduio ranieri’yi takımından kovdurabiliyor, ülkenin en önemli figürü fatih terim’i hem de bir avrupa şampiyonasında kendi vitrinlerini baltalama pahasına satabiliyor*. o da mümkün olduğunca kazanmaya çalışıyor. bir bilgisayar oyunu olan fm’de bile mutsuz oyuncularla bir adım bile atamazsınız.
tekrar ediyorum. hoca bu dönem kötü. hoca bu dönemi yönetemedi. bu mutsuzlukta onun da payı yok değil. ancak eleştirilirken ele alınan doneler havada kalıyor. diğer takımlardan örnek verirken ya da “şunu nasıl yapmazsın” diyeceğimiz temelde 2 şey var: 1. martin linnes(u: ki sene başında whatsapp grubumuzda daha açıklanmadan “çok üzgünüm ama ben olsam linnes’i kadro dışı bırakırdım diye ben de dedim)
2.selçuk inan’ın kısıtlı cl kadrosuna kayıt edilmesi.
hoca belli ki kendi söylediğinin aksine cisimlere değil isimlere takıldı. lakin seri’nin performansı, belhanda’nın performansı, n’zonzi’nin performansı, babel’in performansı, mariano’nun performansı ve en garibi nagatomo’nun performansı... bunları “sadece ve sadece” hocaya bağlamak ve iş bilmezlikle suçlamak kolaycılık ve kelle avcılığıdır.
kendisini “hoca her zaman haklı çıkıyor” mantığıyla desteklemek ne kadar yanlışsa “çağın gerisinde kalmış” diyerek eleştirmek de aynı oranda yanlıştır. hataları vardır. linnes, kadro tercihleri v.s... ancak kendisi galatasaray’ın başına geçtiğinde yaşanan bu ffp kıskacı ve kilitli kadro planlaması çerçevesinde kendisinin kariyerine “yakın” herhangi bir hocayı takımın başına geçirmeye ikna edemezdiniz. (u: fatih terim’in de ihtiyacı vardı diyenler çıkacaktır ancak o ayrı bir konu. belki vardır. lakin sonuç olarak önermeyi haksız çıkarmayan bir durum...)
bu durum yaptığı hataları haklı çıkarmaz ancak yaşadığı zor süreci anlayabileceğimiz bir donedir. biraz sakin olmamız lazım a dostlar. biraz daha mantıklı bakmak, hayallerle gerçekleri kıyaslamamak lazım. bırakın ajax’ı veya salzburg’u, club brugge’la bile kıyaslanabilecek bir konjonktürde değil galatasaray. hatta başakşehir’le bile değil.
fenerbahçe, trabzonspor ve beşiktaş’la kıyaslanabilir ancak...
bakın örnek almak başka, hayal etmek başka, hayale ulaşmak için çabalamak başka ancak sancısız dönüşüm düşünülemez. şu an dönüşüyoruz, dönüşürken yaşanması gereken sancının tam içerisindeyiz. bu süreçte ince görülmesi gereken 1-2 radikal karar vardı. fatih terim başka tercihler yaptı*. o kararların tersi yapılsa belki durum yine değişmeyecekti ancak bence tersi yapılmalıydı. ama neticede bu tercihlerle durum kötüye gitti. olay sadeleştirince bu kadar açık ve basit. kendimizi üst seviyelerle kıyaslayarak eleştirmek en basit tanımıyla haksızlık ve elmayla armutu kıyaslamak gibi...
fatih terim’in açıklamalarına anlam yüklemek de yanlış. maç sonu açıklamaları tamamen oyuncuları kazanmaya yönelik. lakin öyle bir çağda yaşıyoruz ki futbolcu karakteri anlamında bir chelsea efsanesi olarak görünen mourinho’yu chelsea’den, leicester city’i şampiyon yapan ve adı sanı duyulmamış oyunculara sükse yaptıran claduio ranieri’yi takımından kovdurabiliyor, ülkenin en önemli figürü fatih terim’i hem de bir avrupa şampiyonasında kendi vitrinlerini baltalama pahasına satabiliyor*. o da mümkün olduğunca kazanmaya çalışıyor. bir bilgisayar oyunu olan fm’de bile mutsuz oyuncularla bir adım bile atamazsınız.
tekrar ediyorum. hoca bu dönem kötü. hoca bu dönemi yönetemedi. bu mutsuzlukta onun da payı yok değil. ancak eleştirilirken ele alınan doneler havada kalıyor. diğer takımlardan örnek verirken ya da “şunu nasıl yapmazsın” diyeceğimiz temelde 2 şey var: 1. martin linnes(u: ki sene başında whatsapp grubumuzda daha açıklanmadan “çok üzgünüm ama ben olsam linnes’i kadro dışı bırakırdım diye ben de dedim)
2.selçuk inan’ın kısıtlı cl kadrosuna kayıt edilmesi.
hoca belli ki kendi söylediğinin aksine cisimlere değil isimlere takıldı. lakin seri’nin performansı, belhanda’nın performansı, n’zonzi’nin performansı, babel’in performansı, mariano’nun performansı ve en garibi nagatomo’nun performansı... bunları “sadece ve sadece” hocaya bağlamak ve iş bilmezlikle suçlamak kolaycılık ve kelle avcılığıdır.