86
''yanlış hayat, doğru yaşanmaz''
türkiye'yi tek bir cümle ile özetlememi isteseler, theodor adorno'nun bu sözünü seçerdim. demokrasi, adalet, birlikte yaşama kültürü, ekonomi, spor, kadın cinayetleri vs. akla gelebilecek her konuda, hep burun üstü çakılıyoruz. öyle bir formülün içinde yaşıyoruz ki, ne yapsak, sonuç hiç değişmiyor. tek çıkar yolumuz, ilahi adalet kalıyor. kötülüklere tahammül edebilme gücünü bu sayede bulabiliyoruz ancak, her şeyi ilahi adalete erteliyoruz. çünkü umudumuzu korumamız gerek. halbuki, yığınların sandığının aksine, insanlık tarihi boyunca hiçbir kötülük ilahi adalet altında ezilmemiştir. kanı dökülen, hakkı yenen her mazlum ahının yerde kaldığı gibi.
nihat özdemir, yıldırım demirören. bu isimleri bol sıfırlı ihalelerle hatırlıyorum hep. geçmişte de öyleydi, yarın da öyle olacak. köşe başlarında ise sayısız dalkavuklar, rıdvanı, acunu, televizyonları, gazeteleri... çoklar, çok olmak zorundalar. çünkü bir yalan, yeteri kadar kişi tarafından savunulursa, gerçeklik olarak önümüze servis edilir. çünkü güç sahibi olanlar, gerçekliği belirleyebildiği kadar güçlüdür. muhteşem bir örneği için: (bkz: 22 eylül 2019 yeni malatyaspor galatasaray maçı)
bu maçtaki ofsayt çizgisi! yeteri kadar kişi umursamadığı ya da 'doğru olmalı' dediği için, çizilen o çizgi gerçek artık. sadece bu çizgi de değil, zerafet de gerekli çünkü. peki gerekli olan zarifliği nerede yaptılar: andone'nin düşmemesinde. helal olsun dediler, işte ahlaklı futbolcu dediler. düşse penaltıydı dediler vs.
gerçekliğin girdiği formlara bakar mısınız?
tarihin en fazla ceza alan galatasaray başkanı mustafa cengiz. daha sert söylemleri olan başkanlar, yöneticiler ceza almadılar. söylemek istediğim şey, sadece adaletsizlik değil. daha önemli olan bu durumu anlamlandırıyor oluşumuz. kanıksıyoruz, şaşırmıyoruz. nihat özdemir tff başkanlığına ilk atandığı (seçildiği değil) gün, biliyorduk. tıpkı önceli atandığında neler olacağını bildiğimiz gibi. yanlış hayat, o gün de doğru yaşanmadı, bugün de doğru yaşanmıyor, yarın da yaşanmayacak.
ne yapmalı sorusunun cevabı vermek hem bu sözlüğün formatı, hem de benim bilgim dışında. bildiğim kendime yapılan birçok kötülüğü, yanlışı unutmama rağmen, galatasarayıma yapılanları asla unutmamam. şizofrenik bir durum, farkındayım. çok sevmekten.
kötülük kaçınılmaz. hep oldu, hep de olacak. en azından bu organize ve profesyonel kötülüğü yapan taraf içinde değiliz. ve dilerim ki, tarafımız hep bu yönde olur.
türkiye'yi tek bir cümle ile özetlememi isteseler, theodor adorno'nun bu sözünü seçerdim. demokrasi, adalet, birlikte yaşama kültürü, ekonomi, spor, kadın cinayetleri vs. akla gelebilecek her konuda, hep burun üstü çakılıyoruz. öyle bir formülün içinde yaşıyoruz ki, ne yapsak, sonuç hiç değişmiyor. tek çıkar yolumuz, ilahi adalet kalıyor. kötülüklere tahammül edebilme gücünü bu sayede bulabiliyoruz ancak, her şeyi ilahi adalete erteliyoruz. çünkü umudumuzu korumamız gerek. halbuki, yığınların sandığının aksine, insanlık tarihi boyunca hiçbir kötülük ilahi adalet altında ezilmemiştir. kanı dökülen, hakkı yenen her mazlum ahının yerde kaldığı gibi.
nihat özdemir, yıldırım demirören. bu isimleri bol sıfırlı ihalelerle hatırlıyorum hep. geçmişte de öyleydi, yarın da öyle olacak. köşe başlarında ise sayısız dalkavuklar, rıdvanı, acunu, televizyonları, gazeteleri... çoklar, çok olmak zorundalar. çünkü bir yalan, yeteri kadar kişi tarafından savunulursa, gerçeklik olarak önümüze servis edilir. çünkü güç sahibi olanlar, gerçekliği belirleyebildiği kadar güçlüdür. muhteşem bir örneği için: (bkz: 22 eylül 2019 yeni malatyaspor galatasaray maçı)
bu maçtaki ofsayt çizgisi! yeteri kadar kişi umursamadığı ya da 'doğru olmalı' dediği için, çizilen o çizgi gerçek artık. sadece bu çizgi de değil, zerafet de gerekli çünkü. peki gerekli olan zarifliği nerede yaptılar: andone'nin düşmemesinde. helal olsun dediler, işte ahlaklı futbolcu dediler. düşse penaltıydı dediler vs.
gerçekliğin girdiği formlara bakar mısınız?
tarihin en fazla ceza alan galatasaray başkanı mustafa cengiz. daha sert söylemleri olan başkanlar, yöneticiler ceza almadılar. söylemek istediğim şey, sadece adaletsizlik değil. daha önemli olan bu durumu anlamlandırıyor oluşumuz. kanıksıyoruz, şaşırmıyoruz. nihat özdemir tff başkanlığına ilk atandığı (seçildiği değil) gün, biliyorduk. tıpkı önceli atandığında neler olacağını bildiğimiz gibi. yanlış hayat, o gün de doğru yaşanmadı, bugün de doğru yaşanmıyor, yarın da yaşanmayacak.
ne yapmalı sorusunun cevabı vermek hem bu sözlüğün formatı, hem de benim bilgim dışında. bildiğim kendime yapılan birçok kötülüğü, yanlışı unutmama rağmen, galatasarayıma yapılanları asla unutmamam. şizofrenik bir durum, farkındayım. çok sevmekten.
kötülük kaçınılmaz. hep oldu, hep de olacak. en azından bu organize ve profesyonel kötülüğü yapan taraf içinde değiliz. ve dilerim ki, tarafımız hep bu yönde olur.