22638
hoca teknik-taktiğe, dizilişe çok takılmıyor belki de pek inanmıyor. bunu da defalarca kendi söyledi. inandığı genel ilke ve felsefeler üzerinden oyunu oynatma taraftarı. bunlar da temelde oyunculara özgürlük tanıma, oyunun keyfine varmalarını sağlama ve en önemlisi de topa her durumda, bir şekilde sahip olma. hocanın temel düşüncesi bana göre bu. bu durumun sakıncası ne peki? bu ölçülerde oynayabilecek oyuncular bir araya gelmeyince o kafasındaki oyun ortaya çıkmıyor. yani bu öyle bir şey ki hocanın belirli şablonu, sistemi olmadığından onun oyunu daha çok oyun esnekliği seven, kimyaları ve karakterleri bir şekilde uyan, beraber oynamaktan keyif alacak oyuncuları bir araya getirmekle alakalı. o yüzden de hoca sürekli oyununu iştah, istek, beraberlik, ruh ile açıklıyor ya da bu unsurları oyuncuları değiştirerek yakalayabileceğini düşünüyor ya da oyununu teknik-taktikle tarif etmiyor/edemiyor. bunun modern futbolda ne kadar karşılığı olduğu ya da nasıl olması gerektiği ise bu entrynin sınırlarını aşacak derinlikte. ama sonuçta her hocanın tercihleri oluyor. hocamızın da futbol inancı uç anlamdaki daha mekanik, taktik-teknik sisteme bağlı, katı kurallı bir oyundan ziyade daha romantik tarafa kayıyor. belki de fazla şekilde kayıyor. bence doğrusu tüm dünyada olduğu gibi işin biraz ortasını bulabilmekte. hoca aklındaki idealin peşinden koşmaktansa biraz daha teknik-pratik bir yaklaşımla yaklaşsa, eldeki malzemeden daha iyi verim almaması için hiçbir neden yok. tabii bu bir anlamda fatih terim'i fatih terim yapan o inandığı futbol ilkelerinden de uzaklaşmak olacak. bakalım hoca ne yapacak, bekleyip göreceğiz.