438
karşılaşmada dakikalar sona yaklaşırken, malatyaspor en azından bir gol için tüm hatları ile galatasaray kalesine yüklendiği bir anda kendisine atılan uzun pasla buluşan rumen oyuncu andone, ters tarafta "bomboş" gelen üç arkadaşından ömer'e akıllıca topu aktardı, ömer de tek pasla babel'e "al da at" diye verdi, hollandalı topçu da "ben istemem, sen at" diye lemina'ya ikram etti meşin yuvarlağı da onun şutu savunmadan döndü, pozisyon bitmedi, "reboundu" alan babel bi' daha şutladı ama bu sefer top lemina'dan sekti ve pozisyon kalecinin ellerinde son buluverdi... oysa hem lemina'nın pozisyonunda, hem de babel'in şutunda sağ tarafta andone topu kalenin içine yuvarlamak için"bomboş" bekliyordu...
malatya deplasmanından son dakikada yediği golle 1 puanla dönen galatasaray için maçın "kritik anı" 77. dakikada yukarıda anlattığım pozisyondu. o dakikada skorun 2-0 olması galatasaray'ın derin bir nefes çekmesi, ev sahibinin de "mindere havlu atması" anlamı taşıyordu. ama beceremedi galatasaraylı futbolcular farnolle'un kalesinin ağlarını sarmayı... galatasaraylı oyuncular sadece ikinci devrenin en "rahat ve kolay " pozisyonunda tabelayı değiştirememekle kalmadılar, ilk devre de maçın yıldızı olan yeni malatyaspor'un beninli kalecisi farnolle'yi geçemediler peşi sıra vurdukları kafa vuruşlarıyla. ömer'in harika ortasında seri'nin altı pastan yaptığı kafa vuruşunda siyahi kaleci topu filelerinden çıkarmak zorunda kaldı ama 25. dakika luyindama'nın kafa vuruşunda, 27. dakika babel'in kafa vuruşunda "kedi çevikliği" ile topları kornere atmayı başardı... galatasaray'ın o anlarda atacağı gol, yine deplasmandaki maçı kolaylaştıracaktı, ama beklenilen olmadı...
şampiyonlar ligi dönüşü rotasyonlu kadro ile takımı malatya deplasmanına çıkaran fatih terim, hem yorgun oyuncularını dinlendirmek istemiş, hem de bir hafta sonrası ali sami yen'de oynanacak fenerbahçe derbisinde "sakatsız-kartsız" tam kadro ile boy göstermek istemişti. organize kötülüklerin profesyonelleştiği bu sezonda hoca da unutmamıştı geçen seneki malatya maçında kart sınırındaki mariano'ya çıkan kartı... kendisi nasıl ki "ehten püften sebeplerle" derbiden mahrum bırakıldıysa, falcao da, feghouli de, mariano da oyundan atılabilirdi... bu sebeple onlar takımda yokken, andone golcü rolündeydi, yerlilerden şener, ömer ve adem formayı kapmıştı... eskilerin tabiriyle "patates tarlasını" andıran zeminde ev sahibi oyuna baskılı başladı, ataklar yarattı muslera'nın kalesinde, onların aksine galatasaray oyun kurmakta, top tutmakta zorlanıyordu. özellikle savunmadaki stoperler luyindama ve marcao'nun o çok beğenilen "ayakları" odunlaşmış gibiydi, 5 metreye isabetli pas atmak dünyanın en zor işi gibiydi... luyindama arkadaşları yerine topları taca yolluyor, marcao ayağında gereksizce topu tutup, kaptırıyordu... yorgunluk, kötü zemin, kontrasyon eksikliği bütün bunlara sebep oluyordu... ama art niyet asla... art niyet kimde vardı biliyor musunuz? maçtan sonra marcao'nun eşi ve çocuğuna sosyal medya üzerinden küfreden galatasaraylı!? olduğunu iddia eden "taraftarlarda!?"... toplu halde maç seyredilen kahvehane, cafe gibi ortamlardan maç boyu futbolcuya küfreden "tipler" yüzünden yıllar önce uzaklaştım, evimde tek başıma izliyorum maçları ama görüyorum ki bu "tipler" ellerine birer akıllı telefon geçirmiş ve sosyal medyayı da işgal etmişler... hastalıklı bu "tipleri" tedavi etmeli de, nasıl?
galatasaray seri ile attığı gol sonrası oyunda ipleri de eline geçirdi, rakip kaleye daha çok gitti, pozisyonlar da buldu. özellikle andone ve adem'i oldukça beğendim. sırtı dönük top alıp, arkadaşlarına pozisyonlar yaratabildiklerini seyrettik. adem'in takıma çok faydalı olacağını daha önce de yazmıştım, topla rakibin arasına iyi girip, meşin yuvarlağı iyi saklıyor ve rakip mecburen kendisine faul yapıyor. bu da özellikle galatasaray baskı yediği anlarda, takım arkadaşlarına nefes aldırabiliyor. rumen oyuncu andone de ilk maçı olmasına rağmen fena bir görüntü çizmedi, kontra ataklarda vardı, arkadaşlarına pozisyon yaratmada kendisini gösterdi. galatasaray ligde 5. maçına çıkarken muslera geçen sene henry onyekuru ile yaptığı gibi toplu hızlı başlatarak rakip savunmaya ilk defa andone ile baskın verdi de farnolle son anda kalesini terk ederek golü önledi. pres de yaptı rumen golcü, hatta bir pozisyonda kalecinin ayağından topu da çaldı ve ev sahibi kaleci ayağına vurdu ama "kötü niyetli" değildi andone, atmadı kendisini ve oyuna devam etti de top savunma tarafından uzaklaştırıldı. "iyiler mutlaka kazanır" diye bir reklam sözü vardır ya, malatya'da iyi olan andone kazanmadı maalesef, "kötü" olup kalecinin darbesiyle bıraksaydı kendisini var görüntüleri ile penaltı çalınabilirdi. ama yine belli olmazdı, maç boyu malatyaspor'lu oyuncuların tekme-dirseklerine kart dahi göstermeyen arda kardeşler, var'dan sonra bile penaltı çalmayabilirdi... tabii var'daki mete kalkavan'ın onu uyaracağını da hiç zannetmiyorum...
arda turan'ın barcelona'dan gönderilişini hazırlayan pozisyon bir el clasico'da gerçekleşmişti. real madrid'in en büyük silahlarından biri duran toplarda ramos'a yaptıkları ortalardı ve luis enrique maç toplantısında oyuncularını özellikle kaleye yakın bölgelerde sırtı dönük rakibe faul yapıp, madridlilere gol şansı vermemeleri konusunda uyarmıştı. maç katalan ekibinin 1-0 üstünlüğü ile devam ederken, son dakikalarda oyuna giren arda turan, hocasının dediğinin tam tersi yaparak, taç çizgisi kenarında sırtı dönük rakibi düşürüyor ve kazanılan serbest atış sonrası real madrid beraberliği yakalıyordu. dün akşam malatya'da da oyun bitti bitecekken, lemina guilherme'ye faul yapıyor ve kazanılan serbest vuruştan seken topta brezilyalı takımının beraberlik golünü atıyordu. arda kardeşler'in verdiği faul de tartışılırdı zira top havadayken guilherme fenerbahçelilerin meşhur deyimiyle "yan gözle" rakibini kolluyor, kambura yatıyor, hatta dirseği ile lemina'yı da bozuyordu. maç içinde galatasaraylı forvet oyuncularının buna benzer faul bekledikleri çok pozisyonda rakibe topu veren arda kardeşler bu kararla da "niyetini" belli etmiş oluyordu... sonra konuşunca fatih terim'e ceza...
fatih terimsiz galatasaray ikinci maçında da üç puana çok yaklaşmışken, bir puanla yetinmek zorunda kaldı. son dakika gelen gol moralleri fena bozar, hele ki bu konya maçıyla beraber dört hafta içinde iki defa olursa daha da çıldırtır insanı ama ben kendi adıma galatasaray'ın mücadelesinden memnunum. belki andone'nin yerine falcao erken girse, rakip savunmayı daha da tehdit ederdi, rahat ileri çıkamazlardı, sonlara doğru yorulan adem'in yerine emre mor girse kontra ataklarla malatya kalesini zorlardı ama bunları hepsi varsayım, belki de daha kötü olabilirdi. en nihayetinde saha kenarında fatih terim'in seçtiği yardımcısı levent şahin vardı ve ona belki de bir şekilde taktik veren fatih terim'di... şimdi kalkıp fatih terim'i sorgulamak mı? o kadar da yüzsüz değiliz...
kaynak ve fotoğraflar:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...r1-1galatasaray.html
malatya deplasmanından son dakikada yediği golle 1 puanla dönen galatasaray için maçın "kritik anı" 77. dakikada yukarıda anlattığım pozisyondu. o dakikada skorun 2-0 olması galatasaray'ın derin bir nefes çekmesi, ev sahibinin de "mindere havlu atması" anlamı taşıyordu. ama beceremedi galatasaraylı futbolcular farnolle'un kalesinin ağlarını sarmayı... galatasaraylı oyuncular sadece ikinci devrenin en "rahat ve kolay " pozisyonunda tabelayı değiştirememekle kalmadılar, ilk devre de maçın yıldızı olan yeni malatyaspor'un beninli kalecisi farnolle'yi geçemediler peşi sıra vurdukları kafa vuruşlarıyla. ömer'in harika ortasında seri'nin altı pastan yaptığı kafa vuruşunda siyahi kaleci topu filelerinden çıkarmak zorunda kaldı ama 25. dakika luyindama'nın kafa vuruşunda, 27. dakika babel'in kafa vuruşunda "kedi çevikliği" ile topları kornere atmayı başardı... galatasaray'ın o anlarda atacağı gol, yine deplasmandaki maçı kolaylaştıracaktı, ama beklenilen olmadı...
şampiyonlar ligi dönüşü rotasyonlu kadro ile takımı malatya deplasmanına çıkaran fatih terim, hem yorgun oyuncularını dinlendirmek istemiş, hem de bir hafta sonrası ali sami yen'de oynanacak fenerbahçe derbisinde "sakatsız-kartsız" tam kadro ile boy göstermek istemişti. organize kötülüklerin profesyonelleştiği bu sezonda hoca da unutmamıştı geçen seneki malatya maçında kart sınırındaki mariano'ya çıkan kartı... kendisi nasıl ki "ehten püften sebeplerle" derbiden mahrum bırakıldıysa, falcao da, feghouli de, mariano da oyundan atılabilirdi... bu sebeple onlar takımda yokken, andone golcü rolündeydi, yerlilerden şener, ömer ve adem formayı kapmıştı... eskilerin tabiriyle "patates tarlasını" andıran zeminde ev sahibi oyuna baskılı başladı, ataklar yarattı muslera'nın kalesinde, onların aksine galatasaray oyun kurmakta, top tutmakta zorlanıyordu. özellikle savunmadaki stoperler luyindama ve marcao'nun o çok beğenilen "ayakları" odunlaşmış gibiydi, 5 metreye isabetli pas atmak dünyanın en zor işi gibiydi... luyindama arkadaşları yerine topları taca yolluyor, marcao ayağında gereksizce topu tutup, kaptırıyordu... yorgunluk, kötü zemin, kontrasyon eksikliği bütün bunlara sebep oluyordu... ama art niyet asla... art niyet kimde vardı biliyor musunuz? maçtan sonra marcao'nun eşi ve çocuğuna sosyal medya üzerinden küfreden galatasaraylı!? olduğunu iddia eden "taraftarlarda!?"... toplu halde maç seyredilen kahvehane, cafe gibi ortamlardan maç boyu futbolcuya küfreden "tipler" yüzünden yıllar önce uzaklaştım, evimde tek başıma izliyorum maçları ama görüyorum ki bu "tipler" ellerine birer akıllı telefon geçirmiş ve sosyal medyayı da işgal etmişler... hastalıklı bu "tipleri" tedavi etmeli de, nasıl?
galatasaray seri ile attığı gol sonrası oyunda ipleri de eline geçirdi, rakip kaleye daha çok gitti, pozisyonlar da buldu. özellikle andone ve adem'i oldukça beğendim. sırtı dönük top alıp, arkadaşlarına pozisyonlar yaratabildiklerini seyrettik. adem'in takıma çok faydalı olacağını daha önce de yazmıştım, topla rakibin arasına iyi girip, meşin yuvarlağı iyi saklıyor ve rakip mecburen kendisine faul yapıyor. bu da özellikle galatasaray baskı yediği anlarda, takım arkadaşlarına nefes aldırabiliyor. rumen oyuncu andone de ilk maçı olmasına rağmen fena bir görüntü çizmedi, kontra ataklarda vardı, arkadaşlarına pozisyon yaratmada kendisini gösterdi. galatasaray ligde 5. maçına çıkarken muslera geçen sene henry onyekuru ile yaptığı gibi toplu hızlı başlatarak rakip savunmaya ilk defa andone ile baskın verdi de farnolle son anda kalesini terk ederek golü önledi. pres de yaptı rumen golcü, hatta bir pozisyonda kalecinin ayağından topu da çaldı ve ev sahibi kaleci ayağına vurdu ama "kötü niyetli" değildi andone, atmadı kendisini ve oyuna devam etti de top savunma tarafından uzaklaştırıldı. "iyiler mutlaka kazanır" diye bir reklam sözü vardır ya, malatya'da iyi olan andone kazanmadı maalesef, "kötü" olup kalecinin darbesiyle bıraksaydı kendisini var görüntüleri ile penaltı çalınabilirdi. ama yine belli olmazdı, maç boyu malatyaspor'lu oyuncuların tekme-dirseklerine kart dahi göstermeyen arda kardeşler, var'dan sonra bile penaltı çalmayabilirdi... tabii var'daki mete kalkavan'ın onu uyaracağını da hiç zannetmiyorum...
arda turan'ın barcelona'dan gönderilişini hazırlayan pozisyon bir el clasico'da gerçekleşmişti. real madrid'in en büyük silahlarından biri duran toplarda ramos'a yaptıkları ortalardı ve luis enrique maç toplantısında oyuncularını özellikle kaleye yakın bölgelerde sırtı dönük rakibe faul yapıp, madridlilere gol şansı vermemeleri konusunda uyarmıştı. maç katalan ekibinin 1-0 üstünlüğü ile devam ederken, son dakikalarda oyuna giren arda turan, hocasının dediğinin tam tersi yaparak, taç çizgisi kenarında sırtı dönük rakibi düşürüyor ve kazanılan serbest atış sonrası real madrid beraberliği yakalıyordu. dün akşam malatya'da da oyun bitti bitecekken, lemina guilherme'ye faul yapıyor ve kazanılan serbest vuruştan seken topta brezilyalı takımının beraberlik golünü atıyordu. arda kardeşler'in verdiği faul de tartışılırdı zira top havadayken guilherme fenerbahçelilerin meşhur deyimiyle "yan gözle" rakibini kolluyor, kambura yatıyor, hatta dirseği ile lemina'yı da bozuyordu. maç içinde galatasaraylı forvet oyuncularının buna benzer faul bekledikleri çok pozisyonda rakibe topu veren arda kardeşler bu kararla da "niyetini" belli etmiş oluyordu... sonra konuşunca fatih terim'e ceza...
fatih terimsiz galatasaray ikinci maçında da üç puana çok yaklaşmışken, bir puanla yetinmek zorunda kaldı. son dakika gelen gol moralleri fena bozar, hele ki bu konya maçıyla beraber dört hafta içinde iki defa olursa daha da çıldırtır insanı ama ben kendi adıma galatasaray'ın mücadelesinden memnunum. belki andone'nin yerine falcao erken girse, rakip savunmayı daha da tehdit ederdi, rahat ileri çıkamazlardı, sonlara doğru yorulan adem'in yerine emre mor girse kontra ataklarla malatya kalesini zorlardı ama bunları hepsi varsayım, belki de daha kötü olabilirdi. en nihayetinde saha kenarında fatih terim'in seçtiği yardımcısı levent şahin vardı ve ona belki de bir şekilde taktik veren fatih terim'di... şimdi kalkıp fatih terim'i sorgulamak mı? o kadar da yüzsüz değiliz...
kaynak ve fotoğraflar:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...r1-1galatasaray.html