• 427
    çıldırtan maçtır.

    2. yarı öncesine hemen gidip gözlerimi kapıyorum. takım oyuna çok iyi başlamış, ilerde seri ortada, ömer bayram sol iç son derece başarılı işler yapıyorlar, oyun dinamikleşmiş. sene başından beri en iyi oynadığımız bölüm. babel-falcao değişikliği ile falcao'yu forvete itiyorum, andone de biraz gerisinde babel mevkisinde. falcao'ya yakın oynamasını istiyorum. ömer bayram da çok iyi başladığı ilk yarıda performansını sürdürüyor.

    sağ kanada da 60. dakikadan sonra adem büyük - emre mor değişikliği yaparak malatya defansının boş bırakabileceği alanlardaki ganimeti onu değerlendirmeyi hedefliyorum.

    ligin en sert deplasmanlarından birisi olan maçı, farklı kazanabileceğim maçı rakibi de sürklase ederek tüm rakiplerimize gözdağı vereceğim.

    ama sonuç?

    farklı kazanabileceğimiz maçı zorlaya zorlaya rakibe sunduk. hiç bir değişiklik yapmadan oynasak kaybetmezdik, lehimize değişiklik bir yana değişiklikleri de aleyhimize yaptık.

    işte bu yüzden çıldırtan maçtır.
  • 428
    göstere göstere berabere kaldığımız maç. goller kaçtıkça puan kaybı yaşayacağımız adeta ben geliyorum dedi ve en son dakikada da geldi. bu maçtan bağımsız olarak galatasaray takımı gol atmak konusunda çok ama çok zorlanıyor. babel gibi bir oyuncu son 2 resmi maçımızda atması gereken golleri istikrarlı bir şekilde kaçırıyor. gol atacak oyuncu olarak oynuyor kendisi, bu kadar cömert olma gibi bir lüksü yok, olamaz da.

    attığımız golde maçtaki ilk organize atak sonucunda seri gibi kariyerinde ilk kez kafa golü atmış bir oyuncudan geldi. maç 1-0 iken her türlü golü kaçırdık. hem son vuruş eksikliği, ham gevşeklik hem de yanlış pas tercihleri ile 5-0 yapacağımız maç son dakikada ağır bir fatura ile sona erdi.

    son olarak teknik ekip. maç 1-0 iken emre mor'u almayan, falcao'yu almayan bir isimden bahsetmemiz gerekiyor. bu konuda ben levent hocayı değil, fatih hocayı suçlamaktayım. levent şahin'in kendi tercih yapmayacağı çok açık. hocanın söylediklerini yapmak ile görevli kendisi. hocanın maçı bu kadar okuyamamasını anlayamıyorum, çok basit şeyleri yapamadık. hem oyuncular hem de teknik tercihler anlamında.

    hakem en son konuşulacak konu. ne yaptıysa yapsın şu maç hakeme yazılmaz. sen kendi ipini kesmek için her şeye sahiptin ama beceremedin, hakemin konuşulcak bir durumu yok yani, ne pozisyon bulacaksın ki maçı koparmak için.

    çok üzücü, hayallerimiz dünyadan büyük ama reele dökemiyoruz.

    iyi top oynamıyoruz, gol atamıyoruz ve pas becerisi bu kadar yüksek olan bir takım topu kağnı arabası gibi yönlendiriyor.
  • 430
    bu ligde kim iyi futbol oynuyor da galatasaray oynadığı oyun üzerinden eleştiriliyor!?
    bu ligde zaten akıcı, her şeyiyle doğru futbol oynayan bir tane takım yok ki!
    bu ligin kaderini bireysel performanslar ve hakem kararları belirliyor genel olarak.
    galatasaray yakaladıklarını atsa zaten 0-3 olacaktı ilk yarıda. maç bitecekti.
    ancak, bu demek değil ki sistematik olarak hakemler galatasaray aleyhine karar vermek zorunda.
    51. dakikada ömer bayram'ın yediği dirsek kırmızı kart.
    andone'ye yapılan hareket penaltı.
    ve yenilen golde kambura yatıp faul yapan oyuncunun lehine çalınan faul sayesinde gol yedi galatasaray.
    maçın sonucuna direkt etki edecek üç karar da galatasaray aleyhine.
    hepsini atlasa, sadece son dakikadaki faulü bile verse maç 0-1 bitecek.
    ligin kaderiyle hakemler ve onları manipüle edenler oynuyor.
  • 431
    bu ligde diğer takımların iyi/kötü futbolu umurumda değil, akıcı/doğru oynayıp oynamadıkları hele ki hiç umurumda değil. sen galatasaray' la x takımı karşılaştırıyorsan sorun orada zaten. bir senin kadro kalitene bak bir de diğer takımların. bu kadro iyi, akıcı, doğru futbol oynamıyorsa bal gibi eleştiririm. bu takımda ömer ali şahiner, mevlüt erdinç veya tolga ciğerci oynamıyor. bu kadronun hakemi sırtına alıp rakiplerini yenmesi lazım. temiz 3 gol üst üste atıp, rakibi sürklase ettik te hakem mi engel oldu ? bırakın allah aşkına bunları.
  • 432
    üşenmedim oturdum ve maçı 2 kere izledim. ikincisinde durdura durdura geri alarak baktım. öncelikle söyleyeceğim şey, kesinlikle ve kesinlikle farklı bir diziliş denedik. bu dizilişe ayak uydurmakta da oldukça zorlanıldı. maçın başında babel'i serbest kullanmaya çalıştık ancak andone de dahil olmak üzere herkes sol tarafa yapıştı. oyun bizim solumuza malatya'nın da sağına kilitlendi. oyun genelinde, muhtemelen diğer 4 maçta girdiğimizden çok daha fazla poziyona girdik ancak bir türlü topu kaleden içeri sokamadık. ilk yarıda farnol ve bizim son vuruş yeteneksizliğimizden harcadığımız 4 pozisyon var ve hepsi %90 golle sonuçlanacak pozisyon. ikinci yarıda 3 pozisyonumuz var ve yine rakibe kırmızı olmasını sağlayacak ve yine "iyi niyetten" almadığımız bir penaltı pozisyonumuz var. bunlar bizim kontrolümüz dahilinde yapabildiklerimiz ve yapamadıklarımızı içeren pozisyonlar. yapılan en büyük yıkım, orta sahada ekibe dinanizm katan ömer bayram'ın nagatamo yerine sol beke çekilmesi ve ilk yarı guilherme'ye adım attırmayan nagatomo'nun dışarı alınması oldu. neden yapıldığını bilemiyorum, sakatlık sonucu zorunlu bir değişiklik olabilir ancak her şeyimizi yıktığımız sol tarafın 2. yarı çöküşünü izlemek sorunda kaldık.

    hakemi de üst üste koyup yapıştıracağımız birçok şansımız vardı lakin hakeme istediğini kendi elimizle verdik.

    chebake'nin tam 4 sarı kartını ve bir kırmızı kartını atladı. guilherme'nin yaptığı faulü tersine verip gol yememizi de sağladı. maç içerisinde 77 numaralı rahman buğra çağıran'ın yaptığı tam 6 faul var ve bunların 5ini 20dk'lık süre içeirinde yapıyor. devamlılık içeren bir faul sarı kartını kesinlikle hak ediyor.

    yine de bu kadar pozisyon bulduğun bir maçı hakemin ellerine bırakmadan bitirmek gerekiyor. sağlık olsun diyip, haftaya oynanacak derbiye full konsantrasyon ile hazırlanmamız gerektiğini düşünüyorum.
  • 433
    o çok net pozisyonlardan birini atsak veya andone devam etmeye çalıştığı pozisyonda kendini atsa hatta onu da geçtim, son dakikada yemesek bugün deplasman fobisinin bittiğini, takımın çok iyi ve akıllı oynadığını, daha da iyi olacağını konuşuyor olacaktık.

    işte skor 1-1 olunca hepsi çöp oldu. başa döndük.

    ben brugge'den dönüp ligin en sert deplasmanında ilk 15-20 dk.yı saymazsak oynadığımız oyunu beğenmiştim açıkçası.

    aslında içeride konya'ya son dakikada 2 puan bırakmasaydık bugün pek mutsuz olmayacaktık da 5 haftada toplanan 8 puan çok az.

    allah'tan ne fener ne de bir başka büyük takım 13-15 puan falan yapamadı.

    neyse efendim inşallah bu 1 puanı kayıp değil kazanç olarak göreceğimiz duruma da geliriz.

    dün akşamdan beri hiç tadım yoktu, travmayı atlattım biraz biraz toparlıyorum :(
  • 434
    o kadar çok poziyona girip atamadık- kaçırdık ki maçın tehlikeye gireceği o anlarda belli oldu. maç boyunca sürekli "kolay maç bütün hafta korktuğuma değmedi" ile "ulan bunlar son dakikada bir tane atarlarsa yok yere puan kaybederiz acil bir gol daha bulmamız lazım" arasında gidip geldim hep. nitekim ikinci ve korkulan teori tuttu. neyse ilk haftalar ve fatih terim cezalı olduğundan çokta önemli kayıp değil bana göre ilerleyen haftalarda fark kapanır. haftaya hocanın eksik olmasına rağmen sağ salim atlatırsak sıkıntı yok.
  • 436
    sergen yalçın'a jimmy durmaz kenara geldiğinde galatasaray'dan kimin çıkmasını istersin diye sorsalar ne luyindama ne de marcao direkt andone derdi. çünkü onların yerini bile nzonzi'yi idareten stopere çekip yada beklerin yerini lemina'yı beke çekip 10-15 dakikalığına doldurabilirdik. sahada yeri dolmayacak tek bir oyuncu vardı. o da andone'ydi. andone'nin hızı, andone'nin presleri yüzünden savunması öne çıkamıyordu yeni malatya'nın ve takım boyları çok uzadığından pas hataları yapıp kontra yiyorlardı. ne zaman andone çıktı oyunun bütün seyri değişti. ne kadar saçma bir değişiklik yaptığımız buradan bile anlaşılabilir.
  • 437
    genel kanının aksine oyun performansımızı beğendiğim maç. fizik olarak gelişme var. toparlanma görülüyor. topsuz koşu sayısının artması ve defans oyuncularının topla oynama sürelerinin düşürülmesi gerekiyor. bunun içinde orta saha oyuncularının biraz daha aktif hareketli hale getirilmesi önemli. eğer pas oyunu oynanacaksa hücum yaparken takım halinde daha dar bir alanda oynanmalı oyun. oyuncular bütün alana yayılınca pas bağlantıları zayıf ve ağır oluyor. zamanında yapılan oyuncu değişiklikleri ve hamleler de oyun taktik anlamda çok şey katacaktır.
  • 438
    karşılaşmada dakikalar sona yaklaşırken, malatyaspor en azından bir gol için tüm hatları ile galatasaray kalesine yüklendiği bir anda kendisine atılan uzun pasla buluşan rumen oyuncu andone, ters tarafta "bomboş" gelen üç arkadaşından ömer'e akıllıca topu aktardı, ömer de tek pasla babel'e "al da at" diye verdi, hollandalı topçu da "ben istemem, sen at" diye lemina'ya ikram etti meşin yuvarlağı da onun şutu savunmadan döndü, pozisyon bitmedi, "reboundu" alan babel bi' daha şutladı ama bu sefer top lemina'dan sekti ve pozisyon kalecinin ellerinde son buluverdi... oysa hem lemina'nın pozisyonunda, hem de babel'in şutunda sağ tarafta andone topu kalenin içine yuvarlamak için"bomboş" bekliyordu...

    malatya deplasmanından son dakikada yediği golle 1 puanla dönen galatasaray için maçın "kritik anı" 77. dakikada yukarıda anlattığım pozisyondu. o dakikada skorun 2-0 olması galatasaray'ın derin bir nefes çekmesi, ev sahibinin de "mindere havlu atması" anlamı taşıyordu. ama beceremedi galatasaraylı futbolcular farnolle'un kalesinin ağlarını sarmayı... galatasaraylı oyuncular sadece ikinci devrenin en "rahat ve kolay " pozisyonunda tabelayı değiştirememekle kalmadılar, ilk devre de maçın yıldızı olan yeni malatyaspor'un beninli kalecisi farnolle'yi geçemediler peşi sıra vurdukları kafa vuruşlarıyla. ömer'in harika ortasında seri'nin altı pastan yaptığı kafa vuruşunda siyahi kaleci topu filelerinden çıkarmak zorunda kaldı ama 25. dakika luyindama'nın kafa vuruşunda, 27. dakika babel'in kafa vuruşunda "kedi çevikliği" ile topları kornere atmayı başardı... galatasaray'ın o anlarda atacağı gol, yine deplasmandaki maçı kolaylaştıracaktı, ama beklenilen olmadı...

    şampiyonlar ligi dönüşü rotasyonlu kadro ile takımı malatya deplasmanına çıkaran fatih terim, hem yorgun oyuncularını dinlendirmek istemiş, hem de bir hafta sonrası ali sami yen'de oynanacak fenerbahçe derbisinde "sakatsız-kartsız" tam kadro ile boy göstermek istemişti. organize kötülüklerin profesyonelleştiği bu sezonda hoca da unutmamıştı geçen seneki malatya maçında kart sınırındaki mariano'ya çıkan kartı... kendisi nasıl ki "ehten püften sebeplerle" derbiden mahrum bırakıldıysa, falcao da, feghouli de, mariano da oyundan atılabilirdi... bu sebeple onlar takımda yokken, andone golcü rolündeydi, yerlilerden şener, ömer ve adem formayı kapmıştı... eskilerin tabiriyle "patates tarlasını" andıran zeminde ev sahibi oyuna baskılı başladı, ataklar yarattı muslera'nın kalesinde, onların aksine galatasaray oyun kurmakta, top tutmakta zorlanıyordu. özellikle savunmadaki stoperler luyindama ve marcao'nun o çok beğenilen "ayakları" odunlaşmış gibiydi, 5 metreye isabetli pas atmak dünyanın en zor işi gibiydi... luyindama arkadaşları yerine topları taca yolluyor, marcao ayağında gereksizce topu tutup, kaptırıyordu... yorgunluk, kötü zemin, kontrasyon eksikliği bütün bunlara sebep oluyordu... ama art niyet asla... art niyet kimde vardı biliyor musunuz? maçtan sonra marcao'nun eşi ve çocuğuna sosyal medya üzerinden küfreden galatasaraylı!? olduğunu iddia eden "taraftarlarda!?"... toplu halde maç seyredilen kahvehane, cafe gibi ortamlardan maç boyu futbolcuya küfreden "tipler" yüzünden yıllar önce uzaklaştım, evimde tek başıma izliyorum maçları ama görüyorum ki bu "tipler" ellerine birer akıllı telefon geçirmiş ve sosyal medyayı da işgal etmişler... hastalıklı bu "tipleri" tedavi etmeli de, nasıl?

    galatasaray seri ile attığı gol sonrası oyunda ipleri de eline geçirdi, rakip kaleye daha çok gitti, pozisyonlar da buldu. özellikle andone ve adem'i oldukça beğendim. sırtı dönük top alıp, arkadaşlarına pozisyonlar yaratabildiklerini seyrettik. adem'in takıma çok faydalı olacağını daha önce de yazmıştım, topla rakibin arasına iyi girip, meşin yuvarlağı iyi saklıyor ve rakip mecburen kendisine faul yapıyor. bu da özellikle galatasaray baskı yediği anlarda, takım arkadaşlarına nefes aldırabiliyor. rumen oyuncu andone de ilk maçı olmasına rağmen fena bir görüntü çizmedi, kontra ataklarda vardı, arkadaşlarına pozisyon yaratmada kendisini gösterdi. galatasaray ligde 5. maçına çıkarken muslera geçen sene henry onyekuru ile yaptığı gibi toplu hızlı başlatarak rakip savunmaya ilk defa andone ile baskın verdi de farnolle son anda kalesini terk ederek golü önledi. pres de yaptı rumen golcü, hatta bir pozisyonda kalecinin ayağından topu da çaldı ve ev sahibi kaleci ayağına vurdu ama "kötü niyetli" değildi andone, atmadı kendisini ve oyuna devam etti de top savunma tarafından uzaklaştırıldı. "iyiler mutlaka kazanır" diye bir reklam sözü vardır ya, malatya'da iyi olan andone kazanmadı maalesef, "kötü" olup kalecinin darbesiyle bıraksaydı kendisini var görüntüleri ile penaltı çalınabilirdi. ama yine belli olmazdı, maç boyu malatyaspor'lu oyuncuların tekme-dirseklerine kart dahi göstermeyen arda kardeşler, var'dan sonra bile penaltı çalmayabilirdi... tabii var'daki mete kalkavan'ın onu uyaracağını da hiç zannetmiyorum...

    arda turan'ın barcelona'dan gönderilişini hazırlayan pozisyon bir el clasico'da gerçekleşmişti. real madrid'in en büyük silahlarından biri duran toplarda ramos'a yaptıkları ortalardı ve luis enrique maç toplantısında oyuncularını özellikle kaleye yakın bölgelerde sırtı dönük rakibe faul yapıp, madridlilere gol şansı vermemeleri konusunda uyarmıştı. maç katalan ekibinin 1-0 üstünlüğü ile devam ederken, son dakikalarda oyuna giren arda turan, hocasının dediğinin tam tersi yaparak, taç çizgisi kenarında sırtı dönük rakibi düşürüyor ve kazanılan serbest atış sonrası real madrid beraberliği yakalıyordu. dün akşam malatya'da da oyun bitti bitecekken, lemina guilherme'ye faul yapıyor ve kazanılan serbest vuruştan seken topta brezilyalı takımının beraberlik golünü atıyordu. arda kardeşler'in verdiği faul de tartışılırdı zira top havadayken guilherme fenerbahçelilerin meşhur deyimiyle "yan gözle" rakibini kolluyor, kambura yatıyor, hatta dirseği ile lemina'yı da bozuyordu. maç içinde galatasaraylı forvet oyuncularının buna benzer faul bekledikleri çok pozisyonda rakibe topu veren arda kardeşler bu kararla da "niyetini" belli etmiş oluyordu... sonra konuşunca fatih terim'e ceza...

    fatih terimsiz galatasaray ikinci maçında da üç puana çok yaklaşmışken, bir puanla yetinmek zorunda kaldı. son dakika gelen gol moralleri fena bozar, hele ki bu konya maçıyla beraber dört hafta içinde iki defa olursa daha da çıldırtır insanı ama ben kendi adıma galatasaray'ın mücadelesinden memnunum. belki andone'nin yerine falcao erken girse, rakip savunmayı daha da tehdit ederdi, rahat ileri çıkamazlardı, sonlara doğru yorulan adem'in yerine emre mor girse kontra ataklarla malatya kalesini zorlardı ama bunları hepsi varsayım, belki de daha kötü olabilirdi. en nihayetinde saha kenarında fatih terim'in seçtiği yardımcısı levent şahin vardı ve ona belki de bir şekilde taktik veren fatih terim'di... şimdi kalkıp fatih terim'i sorgulamak mı? o kadar da yüzsüz değiliz...

    kaynak ve fotoğraflar:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...r1-1galatasaray.html
  • 439
    su macta yedigimiz goldeki duran top yerlesimine, daha ozel olarak jahovic topu indirirken yapilan hareketlenmeye baktikca tansiyonum firliyor. capraz duruyor savunma hattimiz, bildiginiz sahanin eksenine 45 derece aciyla duruyoruz. sag kanat geride, sol kanat ileride, ceza sahamizin sol kanadinda ofsayt olmayan 25 metrekarelik muthis bir bosluk yaratiyoruz. bakin bunu u17 takim yapmaz, ofsayt kuralinin uygulanabilecegi buyuk bir halisahada ilk kez beraber oynayan adamlardan bir takim kursaniz onlar da yapmaz. jahovic kafayi vururken savunmanin bir kismi one cikip bir kismi geri gidemez, bu nasil bir mantik, nasil bir yerlesim, nasil bir refleks, nasil bir uyumsuzluk!
  • 442
    geçen sezonki son 5-6 deplasman dahil son zamanlardaki en iyi deplasman oyunumuzu, üstelik de çok diri ve kendi evinde güçlü bir rakibe karşı oynadık. uzun süre sonra deplasmanda ilk golü atıp öne geçtik. maçın neredeyse sonuna kadar bu skoru tuttuk. tamam, yine pozisyonlar verdik, ama orta sahada diriydik ve dakikalar geçtikçe oyunda üstünlüğümüz artıyor pozisyonlar geliyordu. en önemlisi deplasmanda önde olmamıza rağmen ileri uçta kaleci ve stoperlere baskı yapıyorduk, mutluluktan uçuyordum izlerken. ali sami yen’deki 1-1’lik konya maçı böyle değildi, kötü oynuyorduk orada, kendi sahamızda oynamamıza rağmen kaleye gidemiyorduk. bu maç öyle değildi, tepkiye tepkiyle cevap verebiliyorduk.

    lakin son 15 dk'ya girilirken oyuncular maçın 0-1 biteceğine ikna oldular, maçın hükmünü verdiler kafalarında ve süre doldurmaya başladılar. buna skandal oyuncu değişiklikleri de eklenince yine avuçlarımıza aldığımız bir maç daha uçtu gitti.

    her şeye rağmen sakin kalıp devam edersek, derbiyi kendimiz açısından çok fazla germeden, sıradan bir önemli lig maçıymış gibi görür ve kendi oyunumuzu oynarsak, mutlaka takım yine üzerine koyarak oynayacak ve bu kez kazanacaktır.
  • 443
    bu maçta andone kendisine yapılan net penaltıya rağmen devam edip golü atmaya çalışmış ama atamamıştı. maç berabere bitti ve bu penaltı pozisyonu konusunda herkes hemfikirdi; ancak 8 şubat 2020 fenerbahçe alanyaspor maçı'ndaki gibi ortalık yangın yerine dönmedi. "penaltıydı evet aferin andone'ye gol atmaya çalıştı." denildi.

    biz bu maçta 2 puan kaybettik fenerbahçe de 8 şubat 2020 fenerbahçe alanyaspor maçı'nda 2 puan kaybetti. sanki onlar 10 puan kaybetmiş gibi ortalık yangın yeri.

    biz bu maçları hatırlayıp hatırlatmazsak piyasada sanki sadece fb ve bjk aleyhine falan hatalar yapılıyor galatasaray kollanıyor algısını yayarlar.

    unutma, unutturma.

    edit: galatasaray'ımız lig sıralamasında yukarılara doğru hızla çıkıyor ve bu algıcılar diyecek ki "galatasaray bu hakemler sayesinde yukarı çıktı."
  • 444
    bu maçın sonlarına doğru bir pozisyon var. daha o zaman maç 1-0 lehimize ilerliyor. ryan babel ve mario lemina kaleci ile karşı karşıya birbirlerine topu adeta sen at, ben atayım diyerek bıraka bıraka pozisyonu hiç ettiler. rakibe saygı duymadılar ve cezası iki puan oldu. o gün babel ve lemina'nın cezasız kalması aslında fatih terim'in bu sezon takıma çok da hakim olmadığının göstergesi idi. lemina sonra takımı sahiplendi ama babel git gide kötüye gitti. o gün babel ve lemina'yı kazanmak için ısrar etti hoca. sadece birini kazandık o da sakatlık problemi olan kiralık lemina oldu. babael ise kapı kontratı ile şampiyonluğa mal olan etmenlerden biri oldu. fatih terim inadı'nın olumlu ve olumsuz yanını aynı anda gördük.
App Store'dan indirin Google Play'den alın