20426
hiç bir lidere, hiç bir siyasiye, hiç bir kanaat önderine, ne bileyim bir türk büyüğüne bugüne kadar sonsuz sevgi beslemedim, insan üstü bir seviyeye yerleştiremedim. çok minnettar olduğum, arkasından dualarla andığım çok insan var ama arabamın arkasına imzasını dövme yaptıracak kadar bağlandığım, sosyal medya hesabımda ismimin arkasına hashtag ile adını yazabileceğim tek bir kişi bile yok. bunun hiç eksikliğini de hissetmedim. tam tersi bu hep bana kendi doğrularımın, değerli bulduğum birinin yanlışlarına göre şekillenmemesini sağladı. bir insanın adil olması, hak yememesi, haksızlığa karşı ses çıkarabilmesi benim için fazlasıyla yeterli. bu onu zaten benim için en üst noktaya taşıyor.
bugün fatih terim üzerinden yapılan gereksiz sansüre anlam verememem de bu yüzden. açıkçası hem anlam veremiyorum, hem de samimi bulmuyorum. hedef göstermek gibi olmasın ama bugün kaideyi taciz eden istisna nickli kardeşim bile "hoca artık kendine gel nolur" diyebilmek için adeta dünyanın sayılı dergilerinde yayınlanabilecek bir makale ile giriş yapmış. eğer eleştirmek için yeni uslüp bu olacaksa hepimiz gidip bir spor okulundan sertifikamızı alıp da gelelim. (bkz: #2737016)
bugün fatih terim'in 2 senedir şampiyon olması, 3. döneminden sonra milli takıma gitmesini unutturur mu? ve ya tersten sorayım. 3. döneminde takımı bırakıp gitmesi, 4 yıl üst üste şampiyon olup, sadece 4 yabancı futbolcuyla uefa kupasını kazanmasını gölgeleyebilir mi? mükemmel işlere imza atmış ama bazen de büyük yanlışları olan insan.
eğer buna kovulmak deniyorsa, benim nazarımda 3. dönemi sonunda yaşattıkları ile galatasaray tarihinde kovulmayı en çok hakeden isimdir. ünal aysal beğen ve ya beğenme galatasaray başkanıdır. fatih hoca'dan yaklaşık 20 yaş büyük, türkiye'de binlerce insan iş veren, ekmek yediren bir iş adamı. kısacası hem galatasaray'daki pozisyonu, hem yaşı hem de iş hayatındaki başarıları ile saygı göstermen gereken birisi. sırf kendisi için "galatasaray'ın bir elemanıdır" dediği için telefonlarına dönmemesi, ünal aysal'ın hiç gerekmediği halde alttan alıp "art niyetle söylemedim. cımbızla çekilmiş bir söz. kendisi benim iyi dostumdur." açıklamalarını tınlamaması, çeşit çeşit triplere girmesi, yıldırım demirören ile flörtleşmesi koskocaman bir yanlıştı. o dönem bir saniye olsun kendisine hak vermedim. galatasaray'ın elemanısın işte hocam. kötü bir şey mi galatasaray'ın elemanı olmak. bugün de öylesin. bu platformda karın tokluğuna galatasaray'ın elemanı olmak için herşeyi geride bırakabilecek insanlar var. muhterem fatih terim imparator hazretleri diye takdim edilmek miydi derdin? şimdi aysalcı demeyin kalbinizi kırarım. zaten o yıllardaki entrylere bakarsanız da moderasyonundan, yazarına sözlüğün verdiği haklı tepki ortada. (bkz: #2737084)
ikinci büyük yanlışı bu alaçatı'daki kavga mevzusu. arda turan önderliğinde milli takımın başarısız performansı hem otoritesini hem de psikolojisini çok sarstı. mekan basma olayı da buna tüy dikti. milli takıma gidişi olaylı olduğundan, henüz her şey unutulmadığından galatasaray camiasından yeterli destek bulamadı. o dönem yapayalnız kaldı. aslında 4. dönem kapısını açan da buydu. nerede kalmıştık tweetine kadar baya sessizliğe gömülmüştü. yukarıda dediğim gibi unutmamıştım, ama bu yanlışları geçmişi gölgeleyebilir miydi? tabi ki hayır. yapıştırım fav'ı, retweeti nerede kalmıştık tweetinin gözüne gözüne.
gelelim bugüne, galatasaray sözlüğümüze. geçmişte o buhranlı dönemde en sert eleştirmiş, hakaret etmiş yazarlar şimdi bugünkü durumu eleştirenleri, daha doğrusu kendisinin belirlediği çerçeve ve uslube sokmadan eleştirenleri sözlükten uzaklaştırılmasını talep ediyor. ben eminim bugün yapılan sert eleştiriler dikkate alınmayıp, elimizde bulunan ligin çok üstündeki kadro iş yapamaz ise aynı yazarlar hocaya sallamak için yönetimden caps lock açın en çok ben sövmek istiyorum diye talepte bulunacaklar.
ben forma adaleti olan, sahada dinamik, oyun planı olan, hırslı, aradaki kadro farkını göz önünde bulundurduğumda da baskılı bir oyun oynayan galatasaray istiyorum ve uzun zamandır bunu da görememekten dolayı kahroluyorum. bunun bir numaralı sorumlusu olarak da fatih terim'i görüyorum. hocanın kendine ve takıma acilen çeki düzen vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu kadar kardeşim bu kadar. nokta.
bir insanın yanlışlarını dile getirmek size bir şey kaybettirmez. tam tersi muhatabına katkı sağlar. kimsenin piyonu, trolü, oyuncağı da olmazsınız. geçmişte kötü gününde "fire at will" modunda kendisine hakaret edilmesi ne kadar yanlış ise, bugün de kendisini eleştirenlere bir kulp bulayım da saplayım diye ceza vermek o kadar yanlıştır.
bugün fatih terim üzerinden yapılan gereksiz sansüre anlam verememem de bu yüzden. açıkçası hem anlam veremiyorum, hem de samimi bulmuyorum. hedef göstermek gibi olmasın ama bugün kaideyi taciz eden istisna nickli kardeşim bile "hoca artık kendine gel nolur" diyebilmek için adeta dünyanın sayılı dergilerinde yayınlanabilecek bir makale ile giriş yapmış. eğer eleştirmek için yeni uslüp bu olacaksa hepimiz gidip bir spor okulundan sertifikamızı alıp da gelelim. (bkz: #2737016)
bugün fatih terim'in 2 senedir şampiyon olması, 3. döneminden sonra milli takıma gitmesini unutturur mu? ve ya tersten sorayım. 3. döneminde takımı bırakıp gitmesi, 4 yıl üst üste şampiyon olup, sadece 4 yabancı futbolcuyla uefa kupasını kazanmasını gölgeleyebilir mi? mükemmel işlere imza atmış ama bazen de büyük yanlışları olan insan.
eğer buna kovulmak deniyorsa, benim nazarımda 3. dönemi sonunda yaşattıkları ile galatasaray tarihinde kovulmayı en çok hakeden isimdir. ünal aysal beğen ve ya beğenme galatasaray başkanıdır. fatih hoca'dan yaklaşık 20 yaş büyük, türkiye'de binlerce insan iş veren, ekmek yediren bir iş adamı. kısacası hem galatasaray'daki pozisyonu, hem yaşı hem de iş hayatındaki başarıları ile saygı göstermen gereken birisi. sırf kendisi için "galatasaray'ın bir elemanıdır" dediği için telefonlarına dönmemesi, ünal aysal'ın hiç gerekmediği halde alttan alıp "art niyetle söylemedim. cımbızla çekilmiş bir söz. kendisi benim iyi dostumdur." açıklamalarını tınlamaması, çeşit çeşit triplere girmesi, yıldırım demirören ile flörtleşmesi koskocaman bir yanlıştı. o dönem bir saniye olsun kendisine hak vermedim. galatasaray'ın elemanısın işte hocam. kötü bir şey mi galatasaray'ın elemanı olmak. bugün de öylesin. bu platformda karın tokluğuna galatasaray'ın elemanı olmak için herşeyi geride bırakabilecek insanlar var. muhterem fatih terim imparator hazretleri diye takdim edilmek miydi derdin? şimdi aysalcı demeyin kalbinizi kırarım. zaten o yıllardaki entrylere bakarsanız da moderasyonundan, yazarına sözlüğün verdiği haklı tepki ortada. (bkz: #2737084)
ikinci büyük yanlışı bu alaçatı'daki kavga mevzusu. arda turan önderliğinde milli takımın başarısız performansı hem otoritesini hem de psikolojisini çok sarstı. mekan basma olayı da buna tüy dikti. milli takıma gidişi olaylı olduğundan, henüz her şey unutulmadığından galatasaray camiasından yeterli destek bulamadı. o dönem yapayalnız kaldı. aslında 4. dönem kapısını açan da buydu. nerede kalmıştık tweetine kadar baya sessizliğe gömülmüştü. yukarıda dediğim gibi unutmamıştım, ama bu yanlışları geçmişi gölgeleyebilir miydi? tabi ki hayır. yapıştırım fav'ı, retweeti nerede kalmıştık tweetinin gözüne gözüne.
gelelim bugüne, galatasaray sözlüğümüze. geçmişte o buhranlı dönemde en sert eleştirmiş, hakaret etmiş yazarlar şimdi bugünkü durumu eleştirenleri, daha doğrusu kendisinin belirlediği çerçeve ve uslube sokmadan eleştirenleri sözlükten uzaklaştırılmasını talep ediyor. ben eminim bugün yapılan sert eleştiriler dikkate alınmayıp, elimizde bulunan ligin çok üstündeki kadro iş yapamaz ise aynı yazarlar hocaya sallamak için yönetimden caps lock açın en çok ben sövmek istiyorum diye talepte bulunacaklar.
ben forma adaleti olan, sahada dinamik, oyun planı olan, hırslı, aradaki kadro farkını göz önünde bulundurduğumda da baskılı bir oyun oynayan galatasaray istiyorum ve uzun zamandır bunu da görememekten dolayı kahroluyorum. bunun bir numaralı sorumlusu olarak da fatih terim'i görüyorum. hocanın kendine ve takıma acilen çeki düzen vermesi gerektiğini düşünüyorum. bu kadar kardeşim bu kadar. nokta.
bir insanın yanlışlarını dile getirmek size bir şey kaybettirmez. tam tersi muhatabına katkı sağlar. kimsenin piyonu, trolü, oyuncağı da olmazsınız. geçmişte kötü gününde "fire at will" modunda kendisine hakaret edilmesi ne kadar yanlış ise, bugün de kendisini eleştirenlere bir kulp bulayım da saplayım diye ceza vermek o kadar yanlıştır.