• 310
    kupayla sezona başlamak da başka güzel oluyor...
    tadına varmak lazım...
    hele ki lig şampiyonluğunu kazanıp, türkiye kupasını da müzeye götürdükten sonra üçüncü kupayı almak, tarihte pek fazla rastlanamayacak ( ki galatasaray bunu üçüncü defa başarıyor) bir duygu...
    kutlu olsun...

    aslında süper kupa, adı üstünde kupaların kupası, en büyük kupa, futbolcuların sezona ara verip, bazılarının henüz tatil dönüşü, bir çoğunun da kamplardan fiziki yüklenmelerinin en yoğun olduğu haftaların ardından yapılması kaanatimce kupanın değerini düşürüyor. bir de bazen kupayı oynamaya hak kazanan teknik adamlar ya da topçular transfer sezonunda o takımdan gitmiş olup, maça çıkanlar bu "lütfü" piyango misali elinde bulanlar oluyor. oysa ki, liglerin sona erdiği haftanın hemen üç gün sonrası olan çarşamba "sıcağı sıcağına" süper kupa maçı yapılmış olsa, zevk ve heyecanı kat be kat fazla olur. futbolcuların da oyuna odaklanmaları ve kondisyonlarının en tepe noktasında olacağı düşünüldüğünde, "çata çat" kıran kırana bir final izleyecektir tribündeki ve televizyon başındaki futbolseverler...

    süper kupayla ilgili "görüş-eleştiri"miz bir kenarda dura dursun, ankara'daki maçtan akılda kalanlara geçersek, bordeaux ve panathinaikos maçlarına göre çok "silik" bir oyunla kazandı galatasaray, süper kupa'yı... burada etken fatih terim'in saha kenarında olmayışı mı, yoksa rakibin küçümsendiği mi bilinmez de, büyük taraftar desteği ile çıktığı maçta sarı-kırmızılılar akhisarspor kadar net pozisyon bulamadılar. küme düşen ege temsilcisi elindeki "kalbur üstü" topçuları yollamış ve birinci lige uygun bir kadro kurmuş ama 23. şampiyonluğu hedefleyen ve şampiyonlar liginde özlediği başarıları tekrar yaşamak isteyen galatasaray'a göre daha fazla arzuluydu. galatasaray adına ilk devre biterken belhanda'nın gol attığı ve sonraki dakikalarda gelen atakları dışında akılda kalan pozisyon neredeyse yok gibiydi. tam tersi direkten auta giden burhan eşer'in kafa vuruşu, yine burhan'ın kafasını muslera'nın son anda çelmesi ve son dakikada genç oyuncu bertuğ'nun boş kale yerine yuto nagatamo'nun topuğuna topu çarptırması yürekleri ağzımıza getirdi. bizim kadar fatih terim de oyundan memnun kalmamış olacak ki, maçın son düdüğü ile birlikte yüzünde donuk bir ifadeyle oturduğu koltuğunda çakılı kaldı.

    peki, neydi yolunda gitmeyenler? öncelikle savunmada oynayan luyindama ve marcao sanki hazırlık maçı oynarcasına "lakayit" bir tavır sergilediler. özellikle brezilyalı stoper neredeyse sahada hiç yoktu, rakibini kaçırdı, hatalı paslar attı ve de son dakika ceza sahası içinde en yapılmayacak olanı yaptı, topun auta çıkmasını beklerken "uyuyakaldı"... dün de instagram hesabını hackletmiş marcao... yaşadığı bir sıkıntılar mı var acaba, kafasını işine mi veremiyor, derdi tasası neyse, umarım en yakın zamanda çözülür... falcao transferi galatasaray'ın gündemini bir aydır meşgül ediyor ve kolombiyalı oyuncunun memlekete getirilmesi artık "namus meselesine" döndü. fransızlar da bunu fırsata çevirip, bedavaya verecekleri oyuncuyu bonservisle satma derdindeler. evet, akhisar maçında görüldü ki takıma golcü şart, falcao bu boşluğu dolduracak. bu arada elde bir de diagne var ama bu "sosyal medya ergenine" nasıl güvenip yola çıkacaksın ki? kendisiyle birlikte afrika kupasında final oynayan feghouli istanbul'a dönüp, süper kupa maç kadrosunda kendisine yer bulurken, diagne eşine gucci'den hediyeler alıp, bunları sosyal medya hesabından paylaşmayı düşünüyor. iş ahlakı mı, iş ciddiyeti mi, ne dersen de, diagne ile uzun yola çıkmak için insanın "sağlam deli" olması lazım...

    diyeceğim o ki, falcao'ya odaklanmak iyi hoş ama esas sorunlardan biri fernando'nun yerinin hala doldurulmuş olmadığı. fatih terim, akhisar karşısında o bölgeye jean michael seri'yi koydu ama fil dişili oyuncu "ben buraların yabancısıyım" der gibiydi. görünen o ki, ligin başlamasına kadar 6 numaraya bir oyuncu gelmeyecek, o halde joker donk ön liberoda görev alıp, seri selçuk'un yerinde orta sahada oynamalı denizlispor deplasmanında. kısa vadeli böyle bir çözüm belki de fatih hocanın da kafasında vardır da, melo tipli "savaşan" bir oyuncu bulmalıyız transfer sezonu bitene kadar. nainggolan gelseydi, falcao'dan da daha yararlı olacaktı ama maalesef eşinin sağlık sorunları nedeniyle italya'dan ayrılmak istemedi.

    yenilerden jimmy durmaz ve emre mor kendilerine güvenen fatih terim'i hayal kırıklığına uğratmayacaklar gibi, adem büyük de keza öyle. belki doğrudan ilk onbirde şans bulamayacaklar ama hoca maç esnasında arkasını dönüp kulübeye baktığında rahat bir nefes alacak, zira oyuna girdiklerinde her an maçın havasını da skorunu da değiştirebilecek yapıdalar. babel için çok bir şeyler yazmaya gerek yok, hollandalı futbolcu saha içindeki performansı kadar saha dışındaki "abilik" rolü ile de takıma büyük katkı sağlayacaktır.

    onyekuru'dan bahstmeden bitirmeyelim yazımızı. ne alaka henry onyekuru diyenler olacaktır da, bu çocuk galatasaray'ı "acayip" sevmiş. kulübü monaco ile anlaşıyor, bizim henry sağlık kontrolüne gitmiyor. instagram hesabında fitness çalışması videosu paylaşıyor altında galatasaray logolu eşofman. ailesiyle fotoğraf paylaşıyor üstünde 22. şampiyonluk t-shirtü... kısaca galatasaray'ı sevmiş, ikinci bir denayer vakası yaşıyoruz bu günlerde. bizim de ona ihtiyacımızın olduğunu akhisar maçında gördük. yeşil-siyahlı oyuncuların yaptığı atakta muslera topu yakalıyor ve ani bir refleksle sol kanada degaj yapmak üzereyken, birden duruyor, zira orada alışık olduğu üzere savunma arkasına koşu yapan bir onyekuru yok... topu elinde tutuyor muslera, takım arkadaşlarının yerlerine yerleşmesini bekliyor ve marcao'ya yollayarak meşin yuvarlağı oyunu başlatıyor, tabii o zamana kadar rakip de pozisyonunu almış oluyor. bruma, rodrigues, onyekuru ile atağa çabuk çıkan kanat oyuncuları ile hızlı oynamaya alışmıştık, şimdi o boşluğu kiminle dolduracağız, emre mor mu? belki ama çok da emin değilim...

    saha içine konsantre oluyoruz, iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batırıyoruz ama bu senenin oldukça zor geçeceğini maçı yorumlayan erman toroğlu hiç çekinmeden dile getirdi: "galatasaray lehine hata yaparsan kelleyi koparırız, galatasaray aleyhine hata yaparsan devam" maç içinde kendisine pek iş düşmediği için adı çok anılmasa da halil umut meler'in yuto nagatomo'nun ceza sahası içinde düşürüldüğü ve net penaltı olan pozisyonda var'ın kararını bile beklemeden "oyna devam" demesi bu sene galatasaray'ın başına geleceklerin ufak bir fragmanı mı yoksa? bülent yıldırım ve serkan çınar'ın klasman düşürülmesi ama ali palabıyık, halis özkahya ve hüseyin göçek'e dokunulmaması erman toroğlu'nu haklı çıkarmıyor mu?
    biz gereken tespitleri yapıyoruz, artık "aksiyon alma" işi yönetimde... umarım şu falcao transferi biter de, onlar da biraz bu işlere kafa yorarlar...

    bitirirken yazıyı, kupa tekrar hayırlı olsun...
    darısı önümüzdeki senelere...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...r0-1galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın