19800
half space falan girmeyeceğim. kendisi gelmiş geçmiş en iyi türk teknik direktördür. bir takımın kaliteli ayaklardan oluşan bir ilk on biri olduğunda, fena olmayan bir yedek kulübesi olduğunda, kondisyonu ve motivasyonu yeterli olduğunda, taraftarı arkasında olduğunda sıra taktiğe gelir.
ajax'ın hocası olduğunuzda otomatikman profesyonel bir genç oyuncu inceleme ekibini, kaliteli bir genç yetiştirme personel ağını, menajer kucağına düşmek zorunda olmayan bir yönetimi, iki mağlubiyette koltuğunuzdan olmayacağınızı bilebileceğiniz bir taraftar topluluğunu arkanıza alırsınız. yanlış anlaşılmasın, taraftar baskısı kötü birşey değil aksine önemli bir itici güçtür.
bir hoca medya ile uğraşmak zorunda olmadığında; federasyon ile uğraşmak zorunda olmadığında, yirmi bir yaşına gelip de taktiksel dizilişlerin temel özelliklerini bilmeyen oyuncularla uğraşmak zorunda olmadığında herşeyini taktiğe verebilir.
bielsa taktik romantiklerinin en beğendiği hocaların başında gelir. yanlış anlaşılmasın taktiksel birikimine çamur atmıyorum ama kendisi iyi bir teknik direktör değildir.
iyi bir teknik direktör medya ile başkan ile taraftar ve oyuncular hatta teknik personel ile iyi bağ kurabilendir. hırsı burnundan köpüren, futbolun fiziksel kısımlarını gözardı etmeyen ortaya inanç koyabilen hocalar içinden taktiksel bilgi birikimi en önde olan en başarılı olandır. hagi, drogba, sneijder, burak yılmaz, diagne, melo gibi futbolcuları yönetebiliyorsanız; on yedi yaşında emre'yi, on sekizindeki ozan'ı piyasaya sürebiliyorsanız ---türkiye futbol ikliminde--- büyük hocasınız demektir.
alt yapıya oyuncu transferi eden, idman tesislerini düzenleyen, transfer görüşmelerinin bir kısmını yürüten, saha zemininin kalitesini dahi denetleyen, store ürünlerine fikir sunan, oyuncuların şahsi sorunlarını çözen, teknik kadroyu belirleyen, alt yapı oyuncularının kariyer planlamasını yapan bir hocadan bahsediyoruz. hatta daha ileriye gidiyorum basın sözcüsü ve part time olarak asbaşkanlık yapan bir hocadan.
federasyonu, muhalif kongre üyelerini, rakip takım yönetimlerini karşısına alan, forvetsiz bırakılmış; on küsür maç ceza almış bir hocadan.
daha da önemlisine geliyorum, gazete yazarları ve muhabirlerin; futbol yöneticilerinin vücut dillerini okuyup kendisine kurulan tuzakları kilometrelerce öteden görüp takımını emniyetli sulara geçirebilen bir hocadan bahsediyoruz.
hoca fırsatı olduğunda 3-5-2'yi tersten oynatmayı da gegen pressingi de alan parsellemeyi de dibine kadar bilir ki defalarca kez ıspatlamıştır.
romantik bloglar, teorik futbol üzerine az çok birşeyler okuyan; bir zamanların gayın-sin bloğu gibi oyuncuların koşu mesafelerinin fibronicci dizisine uyumunu eleştirenler bu nedenle yanlış yoldalar. inanmak, inandığını futbolcuya hissettirmek, kondisyon sahibi bir takım oluşturmak, kaliteli bir ekip ile taraftarı bütünleştirmek inanın taktikten daha önde olan şeyler. yanlış anlaşılmasın, futbol için taktik çok şeydir. ama gölgeniz ile kavga eden bir hoca olup (tudor) efsanevi bir futbol oynatsanız da özellikle çok boyutlu bir mücadele gerektiren ligimizde hiçbir başarı sergileyemezsiniz.
ajax'ın hocası olduğunuzda otomatikman profesyonel bir genç oyuncu inceleme ekibini, kaliteli bir genç yetiştirme personel ağını, menajer kucağına düşmek zorunda olmayan bir yönetimi, iki mağlubiyette koltuğunuzdan olmayacağınızı bilebileceğiniz bir taraftar topluluğunu arkanıza alırsınız. yanlış anlaşılmasın, taraftar baskısı kötü birşey değil aksine önemli bir itici güçtür.
bir hoca medya ile uğraşmak zorunda olmadığında; federasyon ile uğraşmak zorunda olmadığında, yirmi bir yaşına gelip de taktiksel dizilişlerin temel özelliklerini bilmeyen oyuncularla uğraşmak zorunda olmadığında herşeyini taktiğe verebilir.
bielsa taktik romantiklerinin en beğendiği hocaların başında gelir. yanlış anlaşılmasın taktiksel birikimine çamur atmıyorum ama kendisi iyi bir teknik direktör değildir.
iyi bir teknik direktör medya ile başkan ile taraftar ve oyuncular hatta teknik personel ile iyi bağ kurabilendir. hırsı burnundan köpüren, futbolun fiziksel kısımlarını gözardı etmeyen ortaya inanç koyabilen hocalar içinden taktiksel bilgi birikimi en önde olan en başarılı olandır. hagi, drogba, sneijder, burak yılmaz, diagne, melo gibi futbolcuları yönetebiliyorsanız; on yedi yaşında emre'yi, on sekizindeki ozan'ı piyasaya sürebiliyorsanız ---türkiye futbol ikliminde--- büyük hocasınız demektir.
alt yapıya oyuncu transferi eden, idman tesislerini düzenleyen, transfer görüşmelerinin bir kısmını yürüten, saha zemininin kalitesini dahi denetleyen, store ürünlerine fikir sunan, oyuncuların şahsi sorunlarını çözen, teknik kadroyu belirleyen, alt yapı oyuncularının kariyer planlamasını yapan bir hocadan bahsediyoruz. hatta daha ileriye gidiyorum basın sözcüsü ve part time olarak asbaşkanlık yapan bir hocadan.
federasyonu, muhalif kongre üyelerini, rakip takım yönetimlerini karşısına alan, forvetsiz bırakılmış; on küsür maç ceza almış bir hocadan.
daha da önemlisine geliyorum, gazete yazarları ve muhabirlerin; futbol yöneticilerinin vücut dillerini okuyup kendisine kurulan tuzakları kilometrelerce öteden görüp takımını emniyetli sulara geçirebilen bir hocadan bahsediyoruz.
hoca fırsatı olduğunda 3-5-2'yi tersten oynatmayı da gegen pressingi de alan parsellemeyi de dibine kadar bilir ki defalarca kez ıspatlamıştır.
romantik bloglar, teorik futbol üzerine az çok birşeyler okuyan; bir zamanların gayın-sin bloğu gibi oyuncuların koşu mesafelerinin fibronicci dizisine uyumunu eleştirenler bu nedenle yanlış yoldalar. inanmak, inandığını futbolcuya hissettirmek, kondisyon sahibi bir takım oluşturmak, kaliteli bir ekip ile taraftarı bütünleştirmek inanın taktikten daha önde olan şeyler. yanlış anlaşılmasın, futbol için taktik çok şeydir. ama gölgeniz ile kavga eden bir hoca olup (tudor) efsanevi bir futbol oynatsanız da özellikle çok boyutlu bir mücadele gerektiren ligimizde hiçbir başarı sergileyemezsiniz.
