12523
(bkz: #2629404)
(bkz: yazarların ofsayt verme kriterleri)
'' attığımız golün kıymetini bileceğiz.''
öncelikle; yukarıda fatih hocamızın 24 şubat 2019 galatasaray akhisarspor maçının ardından söylediği bu söz ile başlamak istiyorum. galatasaray sözlükteki yazarların neye göre değerlendirme yaptıklarını anlamıyorum. malum en üstte daha önce girdiğim ve fatih hocayı eleştirdiğim entry, neye göre en hızlı bir şekilde ofsaytların arasına girdi yine anlamadım. fatih hoca kendi ağzınla ilk yarıdan 3 gol bulmamız lazımdı dedi, bu maç özelinde. attığımız gol öyle bir gol ki; bilincinin yerine gelmesini beklediği, yoğun bakım ünitesindeki bir hastanın fişini çekmek üzereyken ve tam ailesine yıkıcı haberi vermeye hazırlanırken; hastanın birdenbire parmağını, kirpiğini vs. oynatarak yeniden hayata dönmesi gibi bir goldü. ancak bu şekilde tarif edebilirim bu golü. fatih hocam da sarf ettiği sözlerle golün sadece bu maç için değil, sezon için ne kadar kıymetli olduğunu hepimizin bildiği gibi anlatmaya çalıştı. ve kıymetini bileceğiz dedi. yani ben de, futbolcularda, yöneticilerde vs. hepimiz hatamızın farkındayız demek istedi hoca.
benim ofsayt verilen enrty de yazdıklarım; aylarca oynamayan emre akbaba'yı fizik artısının öne çıkacağı maçta, böyle bir zeminde ve haftalardır takımın hücumlarını defalarca yoktan yere bitiren henry onyekuru'yu neden ilk 11 başlattığı için eleştirdim sadece. ve yine haftalardır bazı maçlar hariç, süregelen zorlama maçların ardından yine aynı hatalara devam etmesini eleştirdim. ve hocayı formsuz buldum. yazdıklarım sadece bunlar. sözlükte daha önce de yazdım yine yazıyorum; onyekuru bu ligin en tehlikeli 2 kanat oyuncusundan birisi bence. ama bu beyinsiz, bencil vurdumduymaz olduğu ve atakları piç ettiği gerçeğini değiştirmiyor. ve aynı maç içinde en önemli dakikalarda ayağına gelen 4 net atağın 3'ünü hatalı pas tercihi yüzünden, 1'ini de kalecinin üzerine vurarak hiç etti, oyundan çıkarken de taraftarlar tarafından ıslıklandı. emre akbaba'daki yanlışı fatih hocada hemen anladı ve ikinci yarının başında selçuk inan ile değiştirerek, hem oyunu tuttu hem de oyunu rakip sahaya rahatça yıkmamızı sağladı. ya bu maç dönmese, son saniye golü gelmese ne olurdu acaba hiç düşündünüz mü? yani mesele şampiyon olmak değil ki, her sene olacaksın diye de bir şey yok. ama bu maçtaki puan kaybının sonuçları, psikolojik olarak yarattığı tahribatlar, ufaktan başlayan çatlaklık, sonunda neler neler yaratacaktı kim bilir. çok şükür öyle bir kazandık ki 3 5 fark ile kazanmaya tercih ederim kesinlikle. futbolu diğer sporlardan ayıran, tutkulu taraftarlar ortaya çıkaran taraflarından birisi de; hayattaki gibi senden güçsüzü hiçbir zaman küçümsemeden, her maça aynı ciddiyette çıkmayı gerektirmesidir. yoksa işte böyle ecel terleri dökersin, ömründen de ömür gider. fatih hocamın zaten bu durumda hatasının farkında olduğundan eminim. zaten öyle bir olgunlukta bir insan bence.
tüpçü ile olan durumdan sonra eskisi gibi sahiplenemiyorum fatih hocayı. ama galatasaray'ı bir taraftar gibi sevdiğine eminim. ve yine galatasaray'ımı herhangi bir teknik direktörden daha çok sahiplendiğinden sonuna kadar eminim. geçen sene, tudor sevdalılarına karşı yine bu sözlükte geldiği gün; bizi şampiyon yaparsa fatih hoca yapar demişliğim de, aldığımız her derbi galibiyetinden sonra defalarca kendi üzerinden sevinmişliğim de vardır. ama yine de en kutsallarım; annem ile babamı bile yeri geldiğinde sertçe eleştiren ben, elbetteki canım galatasaray'ım için gerekirse fatih hocayı da haksız bulduğum yerde eleştiririm. ben de biliyorum başakşehir'in alenen kollandığını, ben de biliyorum galatasaray'ın yıpratıldığını ve fatih hoca'nın ne kadar zor dönemden geçtiğini. yönetimin istediği mevkilere futbolcuları aylarca almadığını ve elindeki oyuncuları kaybedip bir şekilde yap - boz yapmak zorunda kaldığını herkes gibi biliyorum. ama yeri geldiğinde gerçekleri görmezsen, şu an düşünmezsen, ileride nerede hata yaptım diye düşünmek zorunda kalırsın. işte bunu dememek için bazı zamanlarda iğneyi kendimize batırmamız lazım. zaten hep çuvaldızı haklı olarak yeri geldikçe başkalarına batırıyoruz.
(bkz: yazarların ofsayt verme kriterleri)
'' attığımız golün kıymetini bileceğiz.''
öncelikle; yukarıda fatih hocamızın 24 şubat 2019 galatasaray akhisarspor maçının ardından söylediği bu söz ile başlamak istiyorum. galatasaray sözlükteki yazarların neye göre değerlendirme yaptıklarını anlamıyorum. malum en üstte daha önce girdiğim ve fatih hocayı eleştirdiğim entry, neye göre en hızlı bir şekilde ofsaytların arasına girdi yine anlamadım. fatih hoca kendi ağzınla ilk yarıdan 3 gol bulmamız lazımdı dedi, bu maç özelinde. attığımız gol öyle bir gol ki; bilincinin yerine gelmesini beklediği, yoğun bakım ünitesindeki bir hastanın fişini çekmek üzereyken ve tam ailesine yıkıcı haberi vermeye hazırlanırken; hastanın birdenbire parmağını, kirpiğini vs. oynatarak yeniden hayata dönmesi gibi bir goldü. ancak bu şekilde tarif edebilirim bu golü. fatih hocam da sarf ettiği sözlerle golün sadece bu maç için değil, sezon için ne kadar kıymetli olduğunu hepimizin bildiği gibi anlatmaya çalıştı. ve kıymetini bileceğiz dedi. yani ben de, futbolcularda, yöneticilerde vs. hepimiz hatamızın farkındayız demek istedi hoca.
benim ofsayt verilen enrty de yazdıklarım; aylarca oynamayan emre akbaba'yı fizik artısının öne çıkacağı maçta, böyle bir zeminde ve haftalardır takımın hücumlarını defalarca yoktan yere bitiren henry onyekuru'yu neden ilk 11 başlattığı için eleştirdim sadece. ve yine haftalardır bazı maçlar hariç, süregelen zorlama maçların ardından yine aynı hatalara devam etmesini eleştirdim. ve hocayı formsuz buldum. yazdıklarım sadece bunlar. sözlükte daha önce de yazdım yine yazıyorum; onyekuru bu ligin en tehlikeli 2 kanat oyuncusundan birisi bence. ama bu beyinsiz, bencil vurdumduymaz olduğu ve atakları piç ettiği gerçeğini değiştirmiyor. ve aynı maç içinde en önemli dakikalarda ayağına gelen 4 net atağın 3'ünü hatalı pas tercihi yüzünden, 1'ini de kalecinin üzerine vurarak hiç etti, oyundan çıkarken de taraftarlar tarafından ıslıklandı. emre akbaba'daki yanlışı fatih hocada hemen anladı ve ikinci yarının başında selçuk inan ile değiştirerek, hem oyunu tuttu hem de oyunu rakip sahaya rahatça yıkmamızı sağladı. ya bu maç dönmese, son saniye golü gelmese ne olurdu acaba hiç düşündünüz mü? yani mesele şampiyon olmak değil ki, her sene olacaksın diye de bir şey yok. ama bu maçtaki puan kaybının sonuçları, psikolojik olarak yarattığı tahribatlar, ufaktan başlayan çatlaklık, sonunda neler neler yaratacaktı kim bilir. çok şükür öyle bir kazandık ki 3 5 fark ile kazanmaya tercih ederim kesinlikle. futbolu diğer sporlardan ayıran, tutkulu taraftarlar ortaya çıkaran taraflarından birisi de; hayattaki gibi senden güçsüzü hiçbir zaman küçümsemeden, her maça aynı ciddiyette çıkmayı gerektirmesidir. yoksa işte böyle ecel terleri dökersin, ömründen de ömür gider. fatih hocamın zaten bu durumda hatasının farkında olduğundan eminim. zaten öyle bir olgunlukta bir insan bence.
tüpçü ile olan durumdan sonra eskisi gibi sahiplenemiyorum fatih hocayı. ama galatasaray'ı bir taraftar gibi sevdiğine eminim. ve yine galatasaray'ımı herhangi bir teknik direktörden daha çok sahiplendiğinden sonuna kadar eminim. geçen sene, tudor sevdalılarına karşı yine bu sözlükte geldiği gün; bizi şampiyon yaparsa fatih hoca yapar demişliğim de, aldığımız her derbi galibiyetinden sonra defalarca kendi üzerinden sevinmişliğim de vardır. ama yine de en kutsallarım; annem ile babamı bile yeri geldiğinde sertçe eleştiren ben, elbetteki canım galatasaray'ım için gerekirse fatih hocayı da haksız bulduğum yerde eleştiririm. ben de biliyorum başakşehir'in alenen kollandığını, ben de biliyorum galatasaray'ın yıpratıldığını ve fatih hoca'nın ne kadar zor dönemden geçtiğini. yönetimin istediği mevkilere futbolcuları aylarca almadığını ve elindeki oyuncuları kaybedip bir şekilde yap - boz yapmak zorunda kaldığını herkes gibi biliyorum. ama yeri geldiğinde gerçekleri görmezsen, şu an düşünmezsen, ileride nerede hata yaptım diye düşünmek zorunda kalırsın. işte bunu dememek için bazı zamanlarda iğneyi kendimize batırmamız lazım. zaten hep çuvaldızı haklı olarak yeri geldikçe başkalarına batırıyoruz.