374
maçın üstünden yeterince vakit geçtiğini düşünüyorum ve ligdeki maçımız* öncesinde birkaç kelam etmek istiyorum.
öncelikle, bana göre, galatasaryımızın türkiye'deki en büyük takım olmasının sebebi kupa sayıları bir yana, efsanemiz metin oktayın kurduğu "türk olmayan takımları yenme" felsefesi. ben de bu felsefeyi oldukça benimsedim ve bu yüzden de derbi galibiyetleri hatta bazen şampiyonluktansa (mutlak şampiyonluk isteğinde minimum 3 takımla ligimize başlıyoruz, bu sene olmasa bile öbür sene alırız kupayı. heh bu tabi şampiyonluğu sevmediğim anlamına gelmiyor daha çok uluslararası turnuvalarda bi istikrarımız yeterince olmadığı için denk geldiği zamanları sonuna kadar gidilmesi tarafındayım. uzun bi açıklama oldu, kusuruma bakmayın devam ediyorum) avrupa'da tur geçmeyi tercih ederim. işte tam da bu yüzden hafta içi seansının avrupa sahnesinde maçımız olunca, olabilecek tüm gözlerimle takip ediyorum.
şimdiyse fatih terim'in 3-0 kaybettiğimiz 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı sonrasındaki açıklamasını hatırlatmak istiyorum.
--- alıntı ---
bu işi halledeceğiz. sahada halledemezsek ocakta halledeceğiz. ocakta olmazsa haziranda halledeceğiz.
--- alıntı ---
ben bu açıklamayı hep kadro eksikliği üzerine yormuştum. ta ki perşembe günkü avrupa ligi mesaimize kadar.
benfica öyle rahat eksiklerimiz ortaya çıkardı ki... hem de benfica hocasının*, takımı neredeyse üstüne kurduğu ve ayrıca bi yerlere en az 55m ye verecekleri oyuncuyu* kadroya alınmama kararından sonra.
hocamın demek istediği de buymuş, bu oyuncularla istediği seviyeye hiçbir zaman ulaşamayacak bunun farkında.
bu futbolcular tartışıldığı kadar kötü kesinlikle değil, hatta bazı maçlarda ulan olur mu hissiyatı gelmiyor değil. ama bu genellikle maç içi dinamiklerin lehimize gelişmesi sonucu oluyor.
peki, oyunu toparlayamadık ama şampiyon olabilir miyiz? bi galatasaraylı olarak bu soruya hayır cevabını son hafta 4 puan fark olsa bile veremem ama objektif gözlüklerimi takarsam şunu söyleyebilirim ki biz bi şekilde topu 3. bölgeye taşıyoruz. sorulması gereken sorular pozisyona girebiliyor muyuz, rakibi boğabiliyor muyuz? benfica maçına bakılırsa hayır ama türkiye ligi seviyesini baz alırsak duruma daha pozitif bakmamız mümkün olabiliyor.
deplasman işini nasıl çözeceğiz sorusu aklımıza geliyor hemen. bana göre burada kilit isim sofiane feghouli. neden mi? ligimizde fark yaratan (yani yoktan pozisyon/gol üreten) çok ama çok az oyuncu var. hatta bak sayabiliriz: serdar ortaç'ın takımından* visca, biraz robinho; beşiktaş'tan -topuna bakarsa- burak, biraz ljajic-kagawa; fenerbahçe'den ... kimse. bu sıfata uyan bizde yegane isim o, bi de yanına kasımpaşa'nın fark yaratanını aldık üstelik. oyun sıkıştığı anda -eğer iyi duruma gelirlerse- bizi kurtarabilirler. tabi basit hatadan goller yemediğimiz müddetçe...
d: imla
öncelikle, bana göre, galatasaryımızın türkiye'deki en büyük takım olmasının sebebi kupa sayıları bir yana, efsanemiz metin oktayın kurduğu "türk olmayan takımları yenme" felsefesi. ben de bu felsefeyi oldukça benimsedim ve bu yüzden de derbi galibiyetleri hatta bazen şampiyonluktansa (mutlak şampiyonluk isteğinde minimum 3 takımla ligimize başlıyoruz, bu sene olmasa bile öbür sene alırız kupayı. heh bu tabi şampiyonluğu sevmediğim anlamına gelmiyor daha çok uluslararası turnuvalarda bi istikrarımız yeterince olmadığı için denk geldiği zamanları sonuna kadar gidilmesi tarafındayım. uzun bi açıklama oldu, kusuruma bakmayın devam ediyorum) avrupa'da tur geçmeyi tercih ederim. işte tam da bu yüzden hafta içi seansının avrupa sahnesinde maçımız olunca, olabilecek tüm gözlerimle takip ediyorum.
şimdiyse fatih terim'in 3-0 kaybettiğimiz 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı sonrasındaki açıklamasını hatırlatmak istiyorum.
--- alıntı ---
bu işi halledeceğiz. sahada halledemezsek ocakta halledeceğiz. ocakta olmazsa haziranda halledeceğiz.
--- alıntı ---
ben bu açıklamayı hep kadro eksikliği üzerine yormuştum. ta ki perşembe günkü avrupa ligi mesaimize kadar.
benfica öyle rahat eksiklerimiz ortaya çıkardı ki... hem de benfica hocasının*, takımı neredeyse üstüne kurduğu ve ayrıca bi yerlere en az 55m ye verecekleri oyuncuyu* kadroya alınmama kararından sonra.
hocamın demek istediği de buymuş, bu oyuncularla istediği seviyeye hiçbir zaman ulaşamayacak bunun farkında.
bu futbolcular tartışıldığı kadar kötü kesinlikle değil, hatta bazı maçlarda ulan olur mu hissiyatı gelmiyor değil. ama bu genellikle maç içi dinamiklerin lehimize gelişmesi sonucu oluyor.
peki, oyunu toparlayamadık ama şampiyon olabilir miyiz? bi galatasaraylı olarak bu soruya hayır cevabını son hafta 4 puan fark olsa bile veremem ama objektif gözlüklerimi takarsam şunu söyleyebilirim ki biz bi şekilde topu 3. bölgeye taşıyoruz. sorulması gereken sorular pozisyona girebiliyor muyuz, rakibi boğabiliyor muyuz? benfica maçına bakılırsa hayır ama türkiye ligi seviyesini baz alırsak duruma daha pozitif bakmamız mümkün olabiliyor.
deplasman işini nasıl çözeceğiz sorusu aklımıza geliyor hemen. bana göre burada kilit isim sofiane feghouli. neden mi? ligimizde fark yaratan (yani yoktan pozisyon/gol üreten) çok ama çok az oyuncu var. hatta bak sayabiliriz: serdar ortaç'ın takımından* visca, biraz robinho; beşiktaş'tan -topuna bakarsa- burak, biraz ljajic-kagawa; fenerbahçe'den ... kimse. bu sıfata uyan bizde yegane isim o, bi de yanına kasımpaşa'nın fark yaratanını aldık üstelik. oyun sıkıştığı anda -eğer iyi duruma gelirlerse- bizi kurtarabilirler. tabi basit hatadan goller yemediğimiz müddetçe...
d: imla