2018-19 UEFA Avrupa Ligi Son 32 Turu İlk Maçı
20:55 Türk Telekom Arena
1 - 2
  • 353
    benfica'nın oyununa baktığımızda beraberlik ya da 1 farklı galibiyete odaklanılmış gibi görünüyor. orta saha ve savunmayı tutup gol attırmamak için iyi bir oyun oynadılar. topu bize bıraktılar biz oynuyormuşuz gibi göründük ama oyunu yönlendiren benfica'ydı.

    benfica sahasında daha hücumu düşünen bir sistemle oynayacaktır. şimdi ev sahibi avantajı onlarda. bu şekilde oynamaları bizim faydamıza olur mu göreceğiz ama bugünkü tarzda oynayan her takıma zorlanma potansiyelimiz var. buna çözümler bulmamız gerekiyor yoksa ligde de bu maçları örnek alıp oynamaya çalışacak çok takım olacak.

    ikinci maçta iş çok zor. ama galatasaray genlerinde ne olursa olsun pes etmek olmamalı. olduğumuz yerde umut hep vardır ve olacaktır da.

    ancak takımın kendisini tartması açısından güzel maç oldu bence. zor olanla karşılaştıkça anca kendini geliştirebilirsin. umarım gerekli dersler alınır ve gelişme kaydedilir.

    ama ne olursa olsun hakem benfica'ya meyilli bir yönetim gösterdiği de bir gerçek. her şeyi geçtim uzatmalarda 2buçuk dakika civarı sakatlık yaşandı + taç atışında geciktirdi oyuncu kart gösterdi falan derken 4 dk'lık uzatmaya +1 dk ekledi anca.

    benfica'lı oyuncular da kendilerini yere bol bol atarak iyi zaman çaldı yalnız.

    bu maçı unutup hemen 17 şubat 2019 kasımpaşa galatasaray maçı'na odaklanmalıyız.
  • 355
    maçla ilgili söylenecek en önemli şey: bizi oldukça iyi analiz etmişler. sanki gıcık, zaman geçiren, sadece kontra kovalayan bir anadolu takımı vardı karşımızda, eminim ki birçoğunuz aynı şeyi düşünmüştür maçı izlerken.

    ne yaptılar? daha maç başlar başlamaz o boğucu tempomuzu yapıp havaya girmemizi engellediler. önde bastılar. fernandonun top alıp oyun kurmasını engellediler. top aldığında da hemen yanında bittiler, fernando yavaş olduğu için de top almış olması sorun yaratmadı. böyle maçların klasiği haline gelen hakem hatasından bir penaltı da eklenince maçı o dakikada bitirdiler aslında.

    dediğim gibi iyi analiz etmişler. taraftarımızı bile. maalesef bizim taraftar sadece hücum yaptıkça bağırır, onlar da hücum yaptırmadılar, taraftar düştü, takım düştü. sanıyorum taraftarın bağırmaması özellikle böyle büyük avrupa maçlarında elit kesimin ilgisi yüzünden. takımı canlandırmak için bir tane bile mi tezahürat yapılmaz? hakemi baskı altına almak için hiç mi birlikte bağırılmaz? bağırmazsan işte böyle ilk yarı hata yapmasına rağmen böyle kafasına göre yönetir maçı.

    neden iyi analiz etmişler? dedik ya maç başı, hatta ikinci devre başlarındaki tempomuzu kesmeyi strateji edinmişler diye. ikinci yarı daha 47. dakikada salvio sakatlandı da mı değişti sizce? devre başlamadan neden değişiklik yapılmadı peki? devre başındaki tempomuzu sakatlık ve sonrasındaki değişiklik ayağına kesmek için tabi ki.

    sonuç olarak 4-5 eksiği olan benfica bizi ilk maçtan eledi. çok yazık oldu, çünkü gerçekten umudum vardı bu sezon. maalesef yapacak birşey yok, elde kaldı mutlak kazanılması gereken lig.
  • 357
    benfica'nın bebelerine kendi sahamızda diş geçiremediğimiz maç.

    şimdi gözlerinizi kapatın ve benfica deplasmanına 5-6 as oyuncumuzdan eksik çıktığımızı hayal edin. edemediniz değil mi. düşünün adamlar tam kadro, biz ise yunus, semih, ömer bayram vs ile maça çıkmışız, adamlar direk 6-7 tane sallar, eve yollar. aramızdaki fark bu kadar net. adamların yedekleri bile, bizim as kadrodan iyi.

    tüm bunları niye yazdım. gün boyu sözlük'te bazı arkadaşlar, rakibin eksik olmasını da hesaba katarak, en az 2-3 farkla kazanırız diye yardırıyorlardı maşallah. seviyemiz bu arkadaşlar hiç kasmaya, hayal aleminde yaşamaya gerek yok. uçurum çoktan oluştu.

    biz zihnen geçmişte yaşasak ta maalesef artık futbol çok değişti, avrupa fatihi diye anıldığımız günler çok gerilerde kaldı. keşke 90 lara geri dönsekte, barcelona deplasmanına bile kazanabiliriz kafasında gittiğimiz o günleri tekrar yaşasak. bundan sonra üst düzey bir organizasyon oluşturamazsak ta bir daha avrupa fatihi felan olamayacağız. sad but true. kral çıplak yani.

    samimiyetle önümüzdeki hafta benfica deplasmanından ne beklediğimi de yazayım. 3-4 den fazla gol yemeden geri dönmek yeterli olacaktır benim için. umutsuzluktan değil ha, gerçekçilikten. nereden nereye değil mi.
  • 358
    ötesi berisi yok benfica mükemmel oynadı. şu maçtaki çaresizliği atletico madrid maçında yaşamıştık. adamı kitliyorlar resmen, o kadar iyi takım halinde sağa sola kayıyorlar ki bizim gibi temposuz bitik bir takımın o savunmayı yarması imkansızdı. bir de adamlar utanmadan hücumda da iyiler, senin orta sahan mal gibi basit top kaybı yapıyor, bu herifler o kaptıkları topların hücumda son derece kıymetini bilerek oynuyorlar.

    sözün özü çok da hayıflanmaya gerek yok, benfica bizden çok çok iyi takım, hem de yüz eksikle bunu deplasmanda yapıyorlarsa, şurada kazayla yenseydik portekiz’de bize ne yapabileceklerinin haddi hesabı yok.
  • 359
    mağlubiyet'e üzüldüm tabii ki ama bu sistem oturacak. daha yeni yeni oynamaya başladık. üzerinde durup ısrar etmeliyiz. benfica gerçekten zor bir rakip. ortasahamız kontralarda çok yumuşak kaldı özellikle fernando. fakat futbolcu üzerinden gitmek yanlış. 2012 sezonunda braga ve united maçlarında olduğu gibi yenilmeden bir şeyler başarılmıyor. belki o maçlarda çok daha iyiydik ama öncesinde 1 sezon yine bu oyunu oynamıştık. avrupa'da olmak önemli. deplasman maçından istediğimiz sonucu alamasak bile seneye daha iyi bir şekilde yolumuza devam ederiz. 3 maçta hemen her şey oturmuyor maalesef. hocam haziranı işaret ediyor. bu geçiş sürecinde oyunumuzu iyice oturtup yaz transfer döneminde sisteme uygun transferlerle çok daha iyi olacağız. isyan etmeye moral bozmaya gerek yok.
  • 360
    izlerken delirdiğim lakin yenildiğimize de sevindiğim karşılaşmadır.

    şimdi çıkacak yine birileri "auuuv galatasaray'ın yenilmesine sevinmiş" diye sidik yarışına girecek, buyursun girsin.

    10 şubat 2019 galatasaray trabzonspor maçındaki kaotik futbola sevinenler, belhanda'nın attığı 2 gole tav olanlar, linnes'in boş koşularına mest olanlar, ndiaye'ye "ciğerli, koşuyor, basıyor" diye platonik aşk besleyenleri gerçek dünyaya geri döndüren maçtır.

    kusura bakmayın beyler, gerçekler...
  • 361
    ben dahil birçok yazar ''gol yememenin'' öneminden bahsettik. maalesef biri hakemin saçmalaması, diğeri bireysel hata olmak üzere 2 gol yedik. oyun benfica'nın istediği gibi oynansa da akan oyunda çok fazla pozisyon vermeden böyle goller yemek üzücü oldu.

    gollerin diğer üzücü tarafı da tam oynamaya başladığımız anlarda geldi. takım tam maça girdi, saçma sapan bir penaltı. tam 1-1'i yakaladık atmosfer oluştu, marcao'nun bir anlık dalgınlığı.

    genç, dinamik ve yetenekli bir takıma karşı deplasmanda en az 2 gol atmamız lazım artık. iş zor görünüyor ancak şimdilik bu maçı unutup kasımpaşa maçına odaklanmak lazım.
  • 363
    stadyumdan izledim maçı ve başlama düdüğünden itibaren zaten sahadaki kalite farkı bariz belli oluyordu.

    hani sabaha kadar oynansa diş geçiremezdik malesef. biz 1 atardık onlar 2 atardı böyle devam ederdi. defans hattımız henüz oturmamış, net belli oluyor. diagne ile de nasıl oynayacağımızı çözememişiz, bu da çok net. bir kaç futbolcumuzun da formsuzluğu eklenince olması gerekenmoldu. hatta ucuz bile kurtulduk.

    ancak bu maç şunu da gösterdi ki; bu takım oturduğunda 1-2 takviye ile uçabilecek bir potansiyele sahip. ama çok çok fazla zamana ihtiyacımız var.
  • 365
    takıma çok da yüklenilmemesi sonucuna vardığım karşılaşma. benfica' nın bu maçta oynattığı bir çok isim yakın zamanda zirvedeki takımlara geçiş yaparlar. biz moral bozmadan çalışmalarımıza devam etmeliyiz. hepsi avrupa alt yaş kategorilerinde uluslar arası tecrübeye sahip hesaplı ve planlı işlerle uzun sürede organize edilerek futbol piyasasının üst seviyesine pazarlanmak üzere hazırlamış bir ekiple oynadık. bu durumlar örnek alınarak çıkarımlar yapmalıyız. hep iyi gün olacak diye birşey yok. uefa kupasının en tehlikeli takımları ne yazık ki bu konseptteki "yetiştir-oynat-sat" kulüpleridir.
  • 366
    maç izlerken bloga maç yazısını yazmak için not aldığım bir ajandam var, ona ufak tefek anektodlar tututorum maça dair ve dün gece de kalemi elime almış, "luyindama savaşçı ama biraz dağınık, oysa marcao savunmanın beyni, çok akıllı ve dikkatli oynuyor" yazıyordum ki kafamı kaldırmakla ikinci golü kalemizde görmek bir oldu. evet, brezilyalı stoper rakibin golcüsü seferoviç'i kaçırıp, hata yapmıştı ama maçın hakemi ispanyol manzano da ilk devre penaltı kararında o kadar hatalıydı... "iki yanlış bir doğruyu götürdü" ve galatasaray, uefa avrupa ligi son 32 turu ilk maçında kendi sahasında benfica'ya 2-1 mağlup oldu... avrupa'dan bir kupa daha getirme hayali bitti mi? iç sahada yenilen takımın deplasmandan turla dönmesi belki zor ama imkansız mı? hayır... hele ki bu takım galatasaray ise ve başında fatih terim varsa, "biz bitti demeden bitmez"...

    alanyaspor'un iki hafta evvel galatasaray'a yaptığı gibi baskı ile başladı deplasman ekibi benfica maça dün gece, savunma elemanlarına pres yapıp, orta sahada top alacak n'diaye, fernando ve belhanda'yı kapatıyordu portekizliler. hal böyle olunca genellikle kendi saha ve seyircisi önünde fırtına gibi maça başlamayı alışkanlık haline getirmiş galatasaray ilk atağını 6. dakikada belhanda'nın serbest vuruşunda yaptığı orta ile buldu ki onda da diagne ve luyindama kafayı vuramayıp, kaleci topu uzaklaştırdı. evet, istediğini yapamıyordu galatasaray, "pire" gibi sahanın her yerinde benfica'lı vardı ve "şok" presle kaptıklarlı toplarla muslera'nın kalesinde tehlike yaratıyorlardı. orta saha elemanlarından oyun kurmada istediği verimi alamayınca galatasaray, "play maker"lık işi savunmadaki marcao'ya kaldı ve brezilyalı topçu geriden attığı uzun ve isabetli paslarla sol kanattaki nagatomo ve onyekuru'yu pozisyonlara sokmaya başladı. böyle böyle galatasaray üstündeki baskıyı kırıp, benfica'ya "nerede olduğunu" hatırlattı. bazen seyirci takımı coşturur, bazen de takım seyirciyi gaza getirir ya, galatasaray'ın vlachodimos'un kalesine gittiği dakikalarda tribünlerin de desteği arttı. lakin "bizim için benfica'ya koy" diye bağırırken tribünler, onları anlayacak türk topçu yoktu sahada. bu tezahürat işini tekrar mı gözden geçirsek acaba, zira sözleri sahadakiler anlamıyor, belki melodiye odaklanmanın zamanı gelmiştir...

    galatasaray kurduğu baskının sonucunu linnes'in sağ kanatta ortasında diagne'den seken topta onyekuru'nun bulduğu oldukça net pozisyonla aldı ama nijeryali futbolcu maç boyu olduğu gibi son toplarda beceriksizdi. onyekuru orda golü atsa belki de çok farklı bir bir maç olacak, bu satırları değişik hayallerle yazacaktık ama 18. dakikada meşin yuvarlak ağlarla sarmaş dolaş olamadı sevgililer gününde... pozisyon kaçabilirdi, daha dakikalar erkendi bir kez daha bulup, gol yapmayı beklerken, benfica'nın sol kanadından gelişen bir atakta, yapılan ortada top marcao'nun göğsüne çarpıyordu ama hakem "o acı düdüğü" çalıyordu... penaltı vermişti ispanyol hakem ve fatih terim'in maç sonu demecinde dediği gibi "uefa kendi kupasına üvey evlat muamelesi yapıyor, şampiyonlar liginde uyguladığı var sistemini bu kupada uygulamıyordu." hadi hakem yanlış gördü de, yardımcı hakem ve çizgi hakemlerin gözü sahada değil miydi? onlar da uyarmayınca maçı yöneten arkadaşlarını benfica'lı salvio topu sert ve isabetli bir vuruşla filelere yolluyordu. muslera köşeye bilmiş, iyi de atlamıştı ama top çıkarılmayacak yere gitmişti...

    iyi oynarken golü yemek moralleri bozmuştu, toparlanmak biraz aman aldı ve devre sonuna doğru galatasaray beraberlik için yine geldi benfica kalesine. önce ceza sahası dışından belhanda'nın pasında fernando sert vurdu, top kalecide kaldı, sonra çaprazdan feghouli "zımbaladı" top tribünlere gitti ve ilk devrenin son düdüğü çalmadan kullanılan korner atışından luyindama'nın yarattığı karambolde kaleci boşa çıktı ama topu filelere yollayamadı galatasaraylı topçular...

    soyunma odasından iyi dönen galatasaray oldu ve daha 10 dakika olmadan benfica ceza sahası dışından kurulan baskıda diagne'nin pasında nagatomo ceza sahasına ortaladı ve orada bulunan luyindama galatasaray formasıyla ikinci golünü de kafa ile atmış oldu. maçın bitimine 5 dakika kala da belhanda'nın kullandığı serbest atışta en yükseğe çıkıp, kafayı vuran yine luyindama olacak, kaleci son anda çelecekti topu. hava toplarında oldukça güçlü ve hırslı bir oyuncu demokratik kongolu savunmacı ama zayıf yönleri de yok değil. bir an önce top kapma azminden dolayı rakibe çoğunlukla "tekte" müdahale ediyor ve bazen de rakibi kaçırabiliyor ya da bir an önce oyun kurma sevdasıyla top kaybı yapabiliyor. takımla daha sık antrenman yapıp, sağında ve solundaki arkadaşlarını tanıdıkça, özellikle marcao ile birlikte daha fazla oynadıkça bu zaaflarını savunmadaki arkadaşlarıyla birlikte örteceğine inanıyorum...

    galatasaray skorda eşitliği yakalayıp, seyircisinin de yoğun desteği ile galibiyet golünü ararken, marcao'nun bir anlık konsantrasyon kaybı ile "çevre kontrolünü" yapmaması, pahalıya mal oluyor ve muslera ikinci kez topu ağlarından çıkarıyordu. önemli maçlarda ikinci defa geriye düşmek, hele ki kendi yaptığın hata ile golü yemek hem takımda, hem de seyircide olumsuz yönde bir kırılma yaratıyor ve maçın bitmesine daha yarım saat kalmasına rağmen, "bu maç dönmez havası" esiyordu...

    mariano ve sinan'ı oyuna alan fatih terim, saha içi sistemle de oynayarak oyuna müdahale etmek istese de, bu gece benfica'nın gecesiydi, diagne arzuladığı topları alamıyor, onyekuru iki güzel çalımdan sonra topu kaptırıyor, feghouli'nin maçtaki ikinci şutu da sinan'a çarpıp auta gidiyordu. benfica ceza sahası önüne geliyor galatasaray ama içeride istediği üretkenliği sağlayamıyordu... hal böyle olunca da gol gelmiyor ve sahadan mağlup ayrılıyordu sarı kırmızılı topçular...

    yazının başında yazdık, "biz bitti demeden bitmez", galatasaray varsa umut vardır ve haftaya portekiz'den turla da dönebiliriz ama bu maç gösterdi ki galatasaray yaz transfer sezonunda orta sahasını değiştirmeli. n'diaye zaten kiralık gidecek, fernando artık yoruluyor, enerji koyamıyor ve belhanda "kesinlikle" gönderilmeli. 10 numara pozisyonu için sorumluluk almaktan kaçmayacak, rakibin kapandığı anlarda uzaktan atacağı şutlarla gol yapacak ve en önemlisi takımın saha içinde moralmen düştüğü dakikalarda "isyan" edip, onlara liderlik yapacak bir oyuncu bulunmalı... bu kim mi? o iş scoutların işi, arasınlar bulsunlar... ararken de hagi'yi, sneijder'i getirsinler gözlerinin önüne...

    maçtan fotoğraflar ve kaynak:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...saray1-2benfica.html
  • 367
    bu macta herhalde tartisilmasi en abes olan konu sistem ya da dizilis. benfica'ya tribunden bi bakmak yeterli. onca eksige ragmen uzun boylu melo'lardan kurulmus bir takim. bir tek 11 numaralari kisaydi onun da atmadigi calim yoktu. paslarin tamami ezbereydi. eskiden bu kadar buyuk farklar olmuyordu takimlar arasinda. olan farklari da tribunle motivasyonla taktikle dizilisle bir sekilde asabiliyorduk. ununu elemis bir fernando ve mariano, buyuk harflerle gamsiz bir belhanda ve feghouli'yi cikarinca zaten 7 tane adam sahada ne yapabilirdi ki? kimse yok tuketim cilginligi yok transfer taraftari argumanlarina girmesin. terim bu maci kazanabilirdi de. icabinda son 30 dakika top sisirmeyi bile takimlarina uygulatmis terim israrla pas oyunu oynatti ve biz o defansi delmeye calistik. terim de kadronun ne seviyede oldugunu biliyor ve 4 oyuncuyla basari yakalayacagina kalan 7 oyuncuya sistemi ezberletmek istiyor. uzun vadeli dusundugunu hissediyorum. hissetmek istiyorum. tek tek baktiginizda fizik ve teknik olarak, takim oyunu olarak bizden bu kadar ilerde bir takima sadece bireysel olarak guclu oyuncularla karsilik verebilirdik. 4 3 3 oynadigimiz soyleniyor benim hucumda gordugum 2 5 3. defansta ise 4 5 1.
  • 368
    benfica ter atmadan bizi yendi ve gitti. sanıyorum trabzonspor daha fazla pozisyon bulmuştur bize karşı. ama kültür ve sürekli avrupa'da mücadele edince seviye çok farklı oluyor. yapmaları gerekeni dinlene dinlene yaparak istediklerini alıp gittiler. en son ilk maçı 1-1 biten ve rövanşında 2-0 kaybettiğimiz chelsea eşleşmesinde bu kadar acı çekmiştim.
  • 369
    maçı tribünde izledikten sonra biraz önce özetini izleyebildim. özeti de aslında hakem karalarını merak ettiğim için izledim. düzgün bir maç yönetmemiş gibi geldi telefon ekranından gördüğüm kadarıyla. maçın tamamını izleyenler daha iyi bir yorum yapabilir.

    bu maçın skorundan bağımsız olarak benfica bizi oyun olarak yendi. istediği her şeyi yaptı, bize de yapmak istediğimiz hiç bir şeyi yaptırmadı. canımı sıkan ise maçın büyük bir bölümünde takımın 5'e 5 şekilde birbirinden kopuk sahada yer alması idi. bu şekilde benfica'nın da ekmeğine yağ sürdük gibi geliyor. maçın tamamını televizyondan izleyenler belki bunu daha rahat fark etmiştir.

    fatih hoca yeni transferlerle birlikte kendi sistemini oluşturmaya çalışıyor. bu esnada benfica gibi ne oynadığı uzun zamandır belli olan bir takıma karşı yenilmek anormal değil. bu maçtan önce içim rahat, kazanırız diyordum. ama futbolun rakip ile oynandığını unutarak bunları düşünmüşüm belli ki. bu sebeplerle stattan ayrılırken çok üzgün değildim. çünkü olması gereken bir mağlubiyet aldığımız çok açıktı.

    bu maç ile avrupa defteri bu sezonluk kapandı diyebiliriz. bu maça bakarak oyuncuları ya da teknik heyeti çok eleştiremiyorum. çünkü oynamak istediğimiz oyuna adapte olma sürecindeler bence ve avrupa takımları bu süreçteki bir takımı yakaladığı zaman affetmiyor.

    çok takılmaya, üzülmeye gerek yok. lige odaklanalım artık. böylece seneye tekrar bu sahnede olmamızı garanti altına alalım.
  • 370
    maça çıktığımız dizilişi gördüğümde hocam acaba zarureten mi bunu oynatıyor diye düşündüm zira buna inanmak istiyorum.

    hocanın muhakkak kafasında kurguladığı bir şablon var ve buna uygun oyuncu grubuna ulaşabilmiş değil, fakat bu takım necati ateş'in "false nine" olarak oynadığı takımdan çok uzak değil. evet bir melo'muz yok ama o kurguya döneceğimizi düşünüyorum, umuyorum. dilerim yanılmam...

    bu maçta açıkça şunu da gördük; fernando ile bu takım eksik, onsuz daha da eksik.

    ne olursa olsun bu sezonu şampiyon olarak noktalayıp, yaz değişikliklerine hazırlanmalıyız.
  • 371
    saçma penaltı ile benfica istediğini almasaydı daha rahat geçeceğimiz maç olabilirdi. benfica seyir zevkini katleden bir anlayışla oyunu soğuttu. seviyesiz topçuları da skoru bulunca domdom kurşunuyla vurulmuş av hayvanı gibi kıvrandı durdu her temasta...

    46. dk'da sakatlanan kaptanları sadece 2 dakika yemişken ve 5 oyuncu değişmişken oyun doğru dürüst uzamadı bile.

    yenilirken birkaç sakat verdirseydik keşke bari içim soğurdu. gevşeklikleri cezalandıracak oyuncular şart...
  • 373
    öncelikle şunu belirteyim, benfica porto'dan çok çok daha iyi bir takım. diğer taraftan bizim benfica'yı hiç iyi analiz etmediğimizi düşünüyorum. adamlar maç boyunca takım boyunu o kadar iyi ayarladılar ki, bir ara defans 4'lüsü ile orta saha 4'lüsünün arasındaki mesafe 15 metre filandı. diğer taraftan bizim stoper oyuncularımızın iyi olmasından ötürü, attıkları 2. gol de dahil maçın özetine girecek net pozisyon vermedik. he zaten buraya oyunu kilitlemek için geldiler diyenler olabilir. maçtan önce twitter hesabımdan da yazmıştım. onyekuru'nun yerine hazır olmayan emre akbaba'yı tercih ederdim. karşımızdaki rakip öyle haldur huldur hücum ederek yenebileceğimiz bir takım değil. sabırla, ve yüksek isabetli pas ile bu takımı çözebiliriz. çözebiliriz diyorum çünkü 21 şubat 2019 tarihinde oynanacak rövanş için benim hala umudum var. linnes'in kestiği ve onyekuru'nun gol yapamadığı pozisyon ile yine fernando'nun aslında linnes'in önüne atmak yerine şut çektiği pozisyon doğruyu yaptığımız anlardı. maalesef onyekuru bu tarz maçlar için hiç doğru oyuncu değil. hazır olmayan emre akbaba çok daha faydalı olurdu. ayrıca henry yuto'yu da oynatamıyor. belhanda hücum bölgesinde %44 pas isabeti ile oynamış. zaten %70 ile oynasaydı muhtemelen maçı kazanırdık. yanlış oyuncu tercihi ve yanlış diziliş ile başladığımız maçı kaybettik. bir diğer konu da duran toptan çok daha fazla pozisyon ve gol bulabilirdik. elimizde luyindama ve diagne gibi hava toplarında üstün futbolcular var. karambollerde biraz daha dikkatli olsaydık çok farklı olurdu. orta sahamızın değişmesi gerektiğini, hatta forvetten önce orta saha oyuncusunun acil ihtiyaç olduğunu söyleyen biriyim. bu maç özelinde oyuncularımız sınıfta kalmış olabilirler ama yetersizliklerinden değil, daha çok yanlış diziliş ile maça başlanmasından dolayıdır.
  • 374
    maçın üstünden yeterince vakit geçtiğini düşünüyorum ve ligdeki maçımız* öncesinde birkaç kelam etmek istiyorum.

    öncelikle, bana göre, galatasaryımızın türkiye'deki en büyük takım olmasının sebebi kupa sayıları bir yana, efsanemiz metin oktayın kurduğu "türk olmayan takımları yenme" felsefesi. ben de bu felsefeyi oldukça benimsedim ve bu yüzden de derbi galibiyetleri hatta bazen şampiyonluktansa (mutlak şampiyonluk isteğinde minimum 3 takımla ligimize başlıyoruz, bu sene olmasa bile öbür sene alırız kupayı. heh bu tabi şampiyonluğu sevmediğim anlamına gelmiyor daha çok uluslararası turnuvalarda bi istikrarımız yeterince olmadığı için denk geldiği zamanları sonuna kadar gidilmesi tarafındayım. uzun bi açıklama oldu, kusuruma bakmayın devam ediyorum) avrupa'da tur geçmeyi tercih ederim. işte tam da bu yüzden hafta içi seansının avrupa sahnesinde maçımız olunca, olabilecek tüm gözlerimle takip ediyorum.

    şimdiyse fatih terim'in 3-0 kaybettiğimiz 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı sonrasındaki açıklamasını hatırlatmak istiyorum.

    --- alıntı ---

    bu işi halledeceğiz. sahada halledemezsek ocakta halledeceğiz. ocakta olmazsa haziranda halledeceğiz.

    --- alıntı ---

    ben bu açıklamayı hep kadro eksikliği üzerine yormuştum. ta ki perşembe günkü avrupa ligi mesaimize kadar.

    benfica öyle rahat eksiklerimiz ortaya çıkardı ki... hem de benfica hocasının*, takımı neredeyse üstüne kurduğu ve ayrıca bi yerlere en az 55m ye verecekleri oyuncuyu* kadroya alınmama kararından sonra.

    hocamın demek istediği de buymuş, bu oyuncularla istediği seviyeye hiçbir zaman ulaşamayacak bunun farkında.

    bu futbolcular tartışıldığı kadar kötü kesinlikle değil, hatta bazı maçlarda ulan olur mu hissiyatı gelmiyor değil. ama bu genellikle maç içi dinamiklerin lehimize gelişmesi sonucu oluyor.

    peki, oyunu toparlayamadık ama şampiyon olabilir miyiz? bi galatasaraylı olarak bu soruya hayır cevabını son hafta 4 puan fark olsa bile veremem ama objektif gözlüklerimi takarsam şunu söyleyebilirim ki biz bi şekilde topu 3. bölgeye taşıyoruz. sorulması gereken sorular pozisyona girebiliyor muyuz, rakibi boğabiliyor muyuz? benfica maçına bakılırsa hayır ama türkiye ligi seviyesini baz alırsak duruma daha pozitif bakmamız mümkün olabiliyor.

    deplasman işini nasıl çözeceğiz sorusu aklımıza geliyor hemen. bana göre burada kilit isim sofiane feghouli. neden mi? ligimizde fark yaratan (yani yoktan pozisyon/gol üreten) çok ama çok az oyuncu var. hatta bak sayabiliriz: serdar ortaç'ın takımından* visca, biraz robinho; beşiktaş'tan -topuna bakarsa- burak, biraz ljajic-kagawa; fenerbahçe'den ... kimse. bu sıfata uyan bizde yegane isim o, bi de yanına kasımpaşa'nın fark yaratanını aldık üstelik. oyun sıkıştığı anda -eğer iyi duruma gelirlerse- bizi kurtarabilirler. tabi basit hatadan goller yemediğimiz müddetçe...

    d: imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın