maç izlerken bloga maç yazısını yazmak için not aldığım bir ajandam var, ona ufak tefek anektodlar tututorum maça dair ve dün gece de kalemi elime almış, "luyindama savaşçı ama biraz dağınık, oysa marcao savunmanın beyni, çok akıllı ve dikkatli oynuyor" yazıyordum ki kafamı kaldırmakla ikinci golü kalemizde görmek bir oldu. evet, brezilyalı stoper rakibin golcüsü seferoviç'i kaçırıp, hata yapmıştı ama maçın hakemi ispanyol manzano da ilk devre penaltı kararında o kadar hatalıydı... "iki yanlış bir doğruyu götürdü" ve galatasaray, uefa avrupa ligi son 32 turu ilk maçında kendi sahasında benfica'ya 2-1 mağlup oldu... avrupa'dan bir kupa daha getirme hayali bitti mi? iç sahada yenilen takımın deplasmandan turla dönmesi belki zor ama imkansız mı? hayır... hele ki bu takım galatasaray ise ve başında fatih terim varsa, "biz bitti demeden bitmez"...
alanyaspor'un iki hafta evvel galatasaray'a yaptığı gibi baskı ile başladı deplasman ekibi benfica maça dün gece, savunma elemanlarına pres yapıp, orta sahada top alacak n'diaye, fernando ve belhanda'yı kapatıyordu portekizliler. hal böyle olunca genellikle kendi saha ve seyircisi önünde fırtına gibi maça başlamayı alışkanlık haline getirmiş galatasaray ilk atağını 6. dakikada belhanda'nın serbest vuruşunda yaptığı orta ile buldu ki onda da diagne ve luyindama kafayı vuramayıp, kaleci topu uzaklaştırdı. evet, istediğini yapamıyordu galatasaray, "pire" gibi sahanın her yerinde benfica'lı vardı ve "şok" presle kaptıklarlı toplarla muslera'nın kalesinde tehlike yaratıyorlardı. orta saha elemanlarından oyun kurmada istediği verimi alamayınca galatasaray, "play maker"lık işi savunmadaki marcao'ya kaldı ve brezilyalı topçu geriden attığı uzun ve isabetli paslarla sol kanattaki nagatomo ve onyekuru'yu pozisyonlara sokmaya başladı. böyle böyle galatasaray üstündeki baskıyı kırıp, benfica'ya "nerede olduğunu" hatırlattı. bazen seyirci takımı coşturur, bazen de takım seyirciyi gaza getirir ya, galatasaray'ın vlachodimos'un kalesine gittiği dakikalarda tribünlerin de desteği arttı. lakin "bizim için benfica'ya koy" diye bağırırken tribünler, onları anlayacak türk topçu yoktu sahada. bu tezahürat işini tekrar mı gözden geçirsek acaba, zira sözleri sahadakiler anlamıyor, belki melodiye odaklanmanın zamanı gelmiştir...
galatasaray kurduğu baskının sonucunu linnes'in sağ kanatta ortasında diagne'den seken topta onyekuru'nun bulduğu oldukça net pozisyonla aldı ama nijeryali futbolcu maç boyu olduğu gibi son toplarda beceriksizdi. onyekuru orda golü atsa belki de çok farklı bir bir maç olacak, bu satırları değişik hayallerle yazacaktık ama 18. dakikada meşin yuvarlak ağlarla sarmaş dolaş olamadı sevgililer gününde... pozisyon kaçabilirdi, daha dakikalar erkendi bir kez daha bulup, gol yapmayı beklerken, benfica'nın sol kanadından gelişen bir atakta, yapılan ortada top marcao'nun göğsüne çarpıyordu ama hakem "o acı düdüğü" çalıyordu... penaltı vermişti ispanyol hakem ve fatih terim'in maç sonu demecinde dediği gibi "uefa kendi kupasına üvey evlat muamelesi yapıyor, şampiyonlar liginde uyguladığı var sistemini bu kupada uygulamıyordu." hadi hakem yanlış gördü de, yardımcı hakem ve çizgi hakemlerin gözü sahada değil miydi? onlar da uyarmayınca maçı yöneten arkadaşlarını benfica'lı salvio topu sert ve isabetli bir vuruşla filelere yolluyordu. muslera köşeye bilmiş, iyi de atlamıştı ama top çıkarılmayacak yere gitmişti...
iyi oynarken golü yemek moralleri bozmuştu, toparlanmak biraz aman aldı ve devre sonuna doğru galatasaray beraberlik için yine geldi benfica kalesine. önce ceza sahası dışından belhanda'nın pasında fernando sert vurdu, top kalecide kaldı, sonra çaprazdan feghouli "zımbaladı" top tribünlere gitti ve ilk devrenin son düdüğü çalmadan kullanılan korner atışından luyindama'nın yarattığı karambolde kaleci boşa çıktı ama topu filelere yollayamadı galatasaraylı topçular...
soyunma odasından iyi dönen galatasaray oldu ve daha 10 dakika olmadan benfica ceza sahası dışından kurulan baskıda diagne'nin pasında nagatomo ceza sahasına ortaladı ve orada bulunan luyindama galatasaray formasıyla ikinci golünü de kafa ile atmış oldu. maçın bitimine 5 dakika kala da belhanda'nın kullandığı serbest atışta en yükseğe çıkıp, kafayı vuran yine luyindama olacak, kaleci son anda çelecekti topu. hava toplarında oldukça güçlü ve hırslı bir oyuncu demokratik kongolu savunmacı ama zayıf yönleri de yok değil. bir an önce top kapma azminden dolayı rakibe çoğunlukla "tekte" müdahale ediyor ve bazen de rakibi kaçırabiliyor ya da bir an önce oyun kurma sevdasıyla top kaybı yapabiliyor. takımla daha sık antrenman yapıp, sağında ve solundaki arkadaşlarını tanıdıkça, özellikle marcao ile birlikte daha fazla oynadıkça bu zaaflarını savunmadaki arkadaşlarıyla birlikte örteceğine inanıyorum...
galatasaray skorda eşitliği yakalayıp, seyircisinin de yoğun desteği ile galibiyet golünü ararken, marcao'nun bir anlık konsantrasyon kaybı ile "çevre kontrolünü" yapmaması, pahalıya mal oluyor ve muslera ikinci kez topu ağlarından çıkarıyordu. önemli maçlarda ikinci defa geriye düşmek, hele ki kendi yaptığın hata ile golü yemek hem takımda, hem de seyircide olumsuz yönde bir kırılma yaratıyor ve maçın bitmesine daha yarım saat kalmasına rağmen, "bu maç dönmez havası" esiyordu...
mariano ve sinan'ı oyuna alan fatih terim, saha içi sistemle de oynayarak oyuna müdahale etmek istese de, bu gece benfica'nın gecesiydi, diagne arzuladığı topları alamıyor, onyekuru iki güzel çalımdan sonra topu kaptırıyor, feghouli'nin maçtaki ikinci şutu da sinan'a çarpıp auta gidiyordu. benfica ceza sahası önüne geliyor galatasaray ama içeride istediği üretkenliği sağlayamıyordu... hal böyle olunca da gol gelmiyor ve sahadan mağlup ayrılıyordu sarı kırmızılı topçular...
yazının başında yazdık, "biz bitti demeden bitmez", galatasaray varsa umut vardır ve haftaya portekiz'den turla da dönebiliriz ama bu maç gösterdi ki galatasaray yaz transfer sezonunda orta sahasını değiştirmeli. n'diaye zaten kiralık gidecek, fernando artık yoruluyor, enerji koyamıyor ve belhanda "kesinlikle" gönderilmeli. 10 numara pozisyonu için sorumluluk almaktan kaçmayacak, rakibin kapandığı anlarda uzaktan atacağı şutlarla gol yapacak ve en önemlisi takımın saha içinde moralmen düştüğü dakikalarda "isyan" edip, onlara liderlik yapacak bir oyuncu bulunmalı... bu kim mi? o iş scoutların işi, arasınlar bulsunlar... ararken de hagi'yi, sneijder'i getirsinler gözlerinin önüne...
maçtan fotoğraflar ve kaynak:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...saray1-2benfica.html