• 20597
    hayal bile edilemeyen basarilari turkiye'ye yasatan, rakipleri de dahil turk futbol dunyasinin ufkunu acan, vizyonunu genisleten takimdir.

    evet, bir galatasaray taraftari olarak zaman zaman tartismalarda ama bizim uefa kupamiz var esigini asmisligim vardir. bunlar isin tadi tuzu, zaten niye esle dostla futbol konusuyoruzun cevaplarindan biri. ama burada bahsedilecekler sadece uefa kupasi zaferi degil.

    ulke futbolunun ve ulkedeki dunyanin geri kalani ile yarisabilirligin dibe vurdugu 80'lerin sonuna dogru, futbolumuz az farkli serefli maglubiyetlerle ya da atilan gollerle bile sevinilecek durumdaydi. yasi tutmayanlar icin buranin iyi anlasilmasinda fayda var. oyle tromso'ye yenildik, liverpool'dan 8 yedik gibi durumlar o donemin ayiplanan seylerinden ziyade normalleri idi. milli takimin ancak luksemburg, arnavutluk gibi takimlari yenebildigi bir donemden bahsediyoruz.

    iste boyle bir donemde derwall ile galatasaray'da 14 yillik sampiyonluk ozlemini de bitiren bir devrim yasandi. antrenman sahalarinin cimlendirilmesinden tutun, altyapinin adam edilmesine bir cok aksiyon avrupa'dan herhalde bir 20-30 sene sonra ulkemize giris yapmis oldu. giris yapan bir baska konu ise derwall'in selefi olacak denizli'yi de o donemde etkisi altina alacak olan kendine guven ve avrupa ile yarisabilirim inancinin yerlesmesiydi.

    sampiyonlugun kactigi ilk sene, derwall ve ogrencileri polonya'nin widzev lodz takimini elemeyi basardilar. ikinci turda alman uerdingen'e elendiler ama ozellikle istanbul'da basa bas bir mucadele vardi. ikinci sene sampiyonluk gelirken avrupa'da romen craiova takimina elenildi. benzer bir hikaye sonraki sene sampiyon kuluplerin ilk turunda yasandi ama bir farkla. bu sefer rakip o sezon sampiyon kulupleri kazanacak olan psv idi ve ilk mac deplasmanda 3-0 maglup gecilmisti. istanbul'daki ikinci mac 2-0 galatasaray ustunluguyle bitti. bu psv'nin kupa boyunca alacagi ilk ve tek maglubiyet olacakti ve tur buyuk bir takima karsi gercekten az farkla kacmisti.

    ve geliyoruz 88-89 sezonuna. ikinci sampiyonluk sonrasi yine sampiyon kulupler. ilk turda rapid wien takimi istanbul'daki ustun oyunla gecildi. ikinci turda meshur neuchatel eslesmesi ve inanilmaz 3-0, 5-0 geri donusu yasandi. bu zaten kendi basina inanilmaz bir durumken bir turk takiminin bunu gerceklestirmesi gercekten futbola bakisimizi ve neler basarabilecegimizi gosteren bir vakaydi. bu arada neuchatel su an pek bilinen bir takim olmasa da o donem sampiyon kuluplere sadece sampiyonlar katilabildiginden, isvicre sampiyonu oldugunu hatirlatmakta fayda var.
    sonraki turda ise fransa sampiyonu monaco ile eslesildi ve neuchatel maci olaylari nedeniyle kendi sahamizdaki mac almanya'da oynanacakti. bu dezavantaja ragmen deplasmanda koyu bir savunma ile alinan 1-0'lik galibiyet, almanya'da prekazi'nin fuzesi ve yine biraz sansli bir savunma oyunuyla tutuldu ve tarihte ilk defa bir turk takimi, hem de boylesine futbolun cok ileride olmadigi bir donem icinde ve hatta sadece iki yabanci futbolcu ile, avrupa'nin bir numarali kupasinda ilk dorde kaldi.
    bana gore donem kosullari da dikkate alindiginda sonradan gelecek uefa zaferinden de buyuk bir basariydi.

    91-92 sezonunda dogu alman stahl ve cek banik ostrava elenerek yine bir ceyrek final goruldu ama werder bremen macinin son dakikasinda rotariu'nun camura takilan topu ile ikinci yari final, bu sefer kupa galiplerinde kacmis oldu. avrupa'da yavas yavas saglanan istikrarli basariya ragmen ligdeki basarisiz sezonlar feldkamp'a kadar devam etti.

    92-93 sezonunda feldkamp galatasaray'daki ikinci alman devrimini yapti ve galatasaray'in onundeki bir 10-15 seneye damga vuracak kadrosunun ve baskili futbol anlayisinin temellerini atti. lig, kupa, tsyd ve cumhurbaskanligi derken iceride tam bir zafer sezonu olmustu ve avrupa'da bu sefer gercek bir (bati) alman takimi elenerek, yine o donem icin pek rastlanilmamis bir basariya imza atilmisti. her ne kadar eintracht frankfurt gunumuzde cok buyuk bir takim olarak gozukmese de o donemin alman futbolundaki 3-4 onemli takimindan biriydi ve bu tip bir alman takimi ilk kez bir turk takimi tarafindan kupanin disinda birakiliyordu. sonraki turda roma'ya elenen galatasaray yine 85-86'daki isik gibi bir isik cakmisti.

    feldkamp'in muthis sezonu saglik sorunlari sebebiyle ayrilmasiyla noktalanmis, yerine onun referansi ile holmann diye tip olarak kendine benzeyen biri gelmisti. cok parlak bir hoca degildi ve sampiyonluga ragmen galatasaray feldkamp'li sezonu futbol olarak aratmisti ama tarihin en buyuk zaferlerinden biri de bu sezon yasandi. sampiyonlar ligi formati ile oynanan ikinci sezonda yine her ulke sadece kendi sampiyonlari ile temsil ediliyor, bu arada tum takimlar elemelerden gecip son 8'de olusan gruplara kalmaya calisyorlardi. yani gunumuzdeki formattan oldukca farkli bir eleme metodu ve katilimdan bahsediyoruz.

    galatasaray'in gruplara kalmasi icin iki tur gecmesi gerekiyordu ki ilk turda gecebilecegi bir takim beklenirken asil problem kendisini devlerin bekledigi ikinci turdu. ilk turda -aslinda galatasaray bir tur oynamadigi icin bu kupanin ikinci tururdur- irlanda'nin cork city takimi olup olup dirildigimiz iki macin sonunda zor elenince ve onceki senenin tatmin etmeyen futbolu devam edince, hepimizdeki beklenti bir sonraki turda farkli maglubiyetlere hazir olmakti.
    nitekim belki de cikabilecek en zor takim cikti, donemin buyuk manchester united'i. hem doneminin 2-3 buyuk takimindan birisi olmasi hem de turk futbolunda yillarin silemedigi ingiltere psikozundan dolayi tahminlerde 8-0'lar falan ucusmaya baslamisti. ingiltere'deki ilk macta bu yonde basladi, ilk 10 dakikada 2-0 oldu. ama sonra ne olduysa oldu, galatasaray maci bir ara 2-3'e getirdi ve 3-3 bitirdi. buralari cok detayli anlatmaya gerek yok zira hemen hepimiz arif'in manchester'a attigi golu nasil arayacagimizi biliyoruz herhalde. rovansta da 0-0'lik bir sonuc ve machester sampiyonlar liginin disindaydi. inanilir gibi degildi.

    ilk 8'de donemin en buyuk takimlari milan ve barcelona ile birlikte galatasaray da varken ingiliz sampiyonu yoktu. bu avrupa icin bir sok, turkiye icin uzun yillarca hayal bile edilemeyecek bir basariydi.

    ilk sampiyonlar ligi cok basarili olmadi ama bundan sonra defalarca gruplara katilip kupanin gediklilerinden oldu galatasaray. sonraki basamak olan gruptan cikmayi, daha sonraki basamak olan ceyrek final oynamayi falan da yine galatasaray ilk olarak basardi. tabi aralarda basarisiz sezonlari da cok oldu ama bu isin sadece takim icin degil tum ulke icin de bir tecrube isi oldugunu galatasaray ozelinde takip ettik.

    sonra fatih terim, uefa kupasi falan var ama basta dedigim gibi galatasaray'in avrupa maceralarini ve getirdigi vizyonu onemli kilan sadece bu en bilinen ornek degil. bu yuzden bunu burada anlatmayacagim.

    besiktas, fenerbahce hatta zaman zaman trabzonspor basta olmak uzere bir cok takimimiz avrupa'da bu surecte basarili sezonlar gecirdiler, ilginc sonuclar aldilar. ama tum bu basarilar galatasaray'in ilk olarak gectigi yollardan gecerek, onun basarilarini tekrar ederek elde edilmis basarilar oldular. bir alman takiminin, milan'in ya da manchester united'in bir turk takimi tarafindan elenebilecegi gosterilmis, diger turk takimlarinin benzer maclari icin bir yol gosterici olmustur. ya da en buyuk kupalarda sadece serefli maglubiyetlerle, kazara kazanilan maclarla ve ya sansli bir kurayla gecilen turlarla degil, en sonuna kadar giderek basari citasinin yeni yerini belirlemistir. hem ezeli rakiplerine hem de milli takima yeni hedefler kazandirmistir.

    yani sonuc olarak tanimi bir kez daha yazalim:
    hayal bile edilemeyen basarilari turkiye'ye yasatan, rakipleri de dahil turk futbol dunyasinin ufkunu acan, vizyonunu genisleten takimdir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın