1003
bu oluşumdan görece okunabilir olduğu zamanlarda iki kez atıldım. bir nevi geçiş dönemiydi zannediyorum. nedenleri sporla ilişkili değildi ve şu an için önemsiz. üstelik atılmam da haklıydı. bunları geçiyorum.
mesele şu anki hali.
nickime bakmayın. fanatizmim yıllar geçtikçe törpülendi. tıpkı milliyetçiliğim gibi. (buraya askerlik görevimi ifa ettiğimi ve zaten iplerin orada koptuğunu da aktarmak gerekir mi? yazmış olalım.)
burası bir spor sözlüğü olduğuna göre, sadece spor kısmından bahsedeceğim. bazı konularda, galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş taraftarlarının ikiyüzlülük konusunda birbirine ithaf ettikleri konularda haklılık payları var. hakikaten biz, kendimize olmayınca harekete geçmezken, üstüne karşı tarafla dalga bile geçiyoruz. ama burada aklıselim insanları bir kenara koyuyorum. ve haklılık konusunu.
saçma sapan komplo teorilerini bir tarafa bırakacaksınız.
argoda, "çakar almazdan gelmek" denen bir deyim vardır. edebiyatımızdaki tecahül-ü ârife benzer. anlayıp anlamazlıktan, bilip bilmezlikten gelme meselesi.
ekşisözlük'ün en azından spor kısmı bu konudan aşırı muzdarip. eğer değilse, zeka ve mantık konusunda bir sıkıntı olur ki, muhtemeldir.
son yaşanan olaylar hakkında bir konuda mantıkları işlemiyor. o hiç hazzetmedikleri turgay demir ekolünden geliyorlar sanırım bir çoğu. medya da pek farklı değil aslında. diyorlar ki, beşiktaş taraftarı yusuf namoğlu istifa diye kampanya başlattığında galatasaray taraftarı destek vermedi. şimdi iş kendilerine gelince kuduruyorlar... falan filan. arkadaş, siz ciddi misiniz?
çıkıp çatır çatır tâ o zaman "yetmez! yıldırım demirören de istifa etmelidir!" diyen kimdi, kim değildi? meseleyi dar bir bakış açısıyla değerlendirmek yerine kaynağının yakınına yani demirören'i istifaya davet eden kimdi? güya galatasaray taraftarını temsil eden ultraslan adlı oluşum değil mi? ultraslan beni temsil etmiyor ama genel kanı o yönde ve kalabalık bir oluşum olduğu için "güya" gereklidir. neyse.
yahu! işimiz hakemin hata yapmasında değil. hatasını düzeltmemesinde. yoksa 23 kasım 2018 galatasaray konyaspor maçını şu platformdan açıp okuyun. herkes ya kaybederiz ya berabere fitiz gibi yorumlar yapıyordu. bir şekilde öne geçtik. oyunun içinde var. mesele, hakemin dakikalarca konuşmadan sonra neden adalet getireceği söylenen "var"a gitmemesidir. diyebilirsiniz ki, kendinden emindir hakem. o zaman penaltıdan sonra neden her karar hakkını galatasaray lehine vermeye başladı? o dakikaya kadar güya iyi yönettiği maçı, maçı da o kadar iyi yönetmemiştir genel kanının aksine, konyaspor aleyhine neden doğramaya başlamıştır? aklı o pozisyonda kalmadıysa neden? ya da malum bir vidyo var, değerlendirmeye alınmalı mı bilmiyorum ama eğer gerçekse neden sormuştur yardımcısına "penaltı mıydı?" diye.
aklın karışıksa, adil olduğunu söylüyorsan, teknolojiden faydalanacaksın.
bu sezon diğer sezonlardan farklı. bir kere şunu anlayın. bu farklılık soyut veya komplodan da ileri gelmiyor. bu fark, teknolojinin maddi "var" sisteminden kaynaklanıyor.
geçmiş sezonlarda şöyle olmuştu, böyle olmuştu geçiniz. bu sezona bakacaksınız. "var"ın kullanılıp kullanılmadığına bakacaksınız.
bu bir hakimin mobese görüntülerinde ayan beyan bir cinayet işlendiği görülmesine rağmen "ben bildim, bu cinayet değil!" demesine benziyor. teknoloji sana yardım etmek için var.
bu arada, hakemler hakim değildir. saha içindeki kolluk gibidirler. onu da araya sıkıştırıvereyim.
mesela hangi maç olduğunu hatırlamıyorum ama bir hakem, attığımız bir gol sonrası ofsaytı kontrol etmek için "var"a gitti. bakınız, ofsayt pozisyonlarında "var"a daha doğrusu ekrana gidilmediği halde gitti. ya ofsayttır ya değildir. cart diye çalıyorsun zaten. gidilmemesi gereken ofsaytta gidiyorsun da, penaltıda niye gitmiyorsun?
tane tane anlatıyorsun. anlamıyorlar. hayır! anlamak istemiyorlar. zekalarından şüphe etmek istemiyorum. bu galatasaraylı olmuş, fenerbahçeli olmuş, beşiktaşlı olmuş fark etmez. bir nevi lağım halini almış bir platformdur. sadece spor da değil. siyaseti de lağımdır. muhalifi beter, iktidar yanlısı ondan da beter. kültürel ve günlük yaşam ise hak getire. sürekli bir cinsellik. sürekli bir ahkam kesme hali.
kısacası, mesele penaltı verilip verilmemesi değil. mesele penaltı kararının yanlış olup olmaması değil. mesele, şu koduğumun "var"ına niçin gidilip gidilmediği! mesele her zaman olabilecek olan hakem hataları değil. mesele hakem hatalarını en aza indirecek diyerek getirilen, kararda adalet olacağı söylenen "var"a neden gidilmediği! anlayın şunu!
mesele hakemler değil. mesele yusuf namoğlu değil. mesele yıldırım demirören ve temsil ettikleri.
mesele şu anki hali.
nickime bakmayın. fanatizmim yıllar geçtikçe törpülendi. tıpkı milliyetçiliğim gibi. (buraya askerlik görevimi ifa ettiğimi ve zaten iplerin orada koptuğunu da aktarmak gerekir mi? yazmış olalım.)
burası bir spor sözlüğü olduğuna göre, sadece spor kısmından bahsedeceğim. bazı konularda, galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş taraftarlarının ikiyüzlülük konusunda birbirine ithaf ettikleri konularda haklılık payları var. hakikaten biz, kendimize olmayınca harekete geçmezken, üstüne karşı tarafla dalga bile geçiyoruz. ama burada aklıselim insanları bir kenara koyuyorum. ve haklılık konusunu.
saçma sapan komplo teorilerini bir tarafa bırakacaksınız.
argoda, "çakar almazdan gelmek" denen bir deyim vardır. edebiyatımızdaki tecahül-ü ârife benzer. anlayıp anlamazlıktan, bilip bilmezlikten gelme meselesi.
ekşisözlük'ün en azından spor kısmı bu konudan aşırı muzdarip. eğer değilse, zeka ve mantık konusunda bir sıkıntı olur ki, muhtemeldir.
son yaşanan olaylar hakkında bir konuda mantıkları işlemiyor. o hiç hazzetmedikleri turgay demir ekolünden geliyorlar sanırım bir çoğu. medya da pek farklı değil aslında. diyorlar ki, beşiktaş taraftarı yusuf namoğlu istifa diye kampanya başlattığında galatasaray taraftarı destek vermedi. şimdi iş kendilerine gelince kuduruyorlar... falan filan. arkadaş, siz ciddi misiniz?
çıkıp çatır çatır tâ o zaman "yetmez! yıldırım demirören de istifa etmelidir!" diyen kimdi, kim değildi? meseleyi dar bir bakış açısıyla değerlendirmek yerine kaynağının yakınına yani demirören'i istifaya davet eden kimdi? güya galatasaray taraftarını temsil eden ultraslan adlı oluşum değil mi? ultraslan beni temsil etmiyor ama genel kanı o yönde ve kalabalık bir oluşum olduğu için "güya" gereklidir. neyse.
yahu! işimiz hakemin hata yapmasında değil. hatasını düzeltmemesinde. yoksa 23 kasım 2018 galatasaray konyaspor maçını şu platformdan açıp okuyun. herkes ya kaybederiz ya berabere fitiz gibi yorumlar yapıyordu. bir şekilde öne geçtik. oyunun içinde var. mesele, hakemin dakikalarca konuşmadan sonra neden adalet getireceği söylenen "var"a gitmemesidir. diyebilirsiniz ki, kendinden emindir hakem. o zaman penaltıdan sonra neden her karar hakkını galatasaray lehine vermeye başladı? o dakikaya kadar güya iyi yönettiği maçı, maçı da o kadar iyi yönetmemiştir genel kanının aksine, konyaspor aleyhine neden doğramaya başlamıştır? aklı o pozisyonda kalmadıysa neden? ya da malum bir vidyo var, değerlendirmeye alınmalı mı bilmiyorum ama eğer gerçekse neden sormuştur yardımcısına "penaltı mıydı?" diye.
aklın karışıksa, adil olduğunu söylüyorsan, teknolojiden faydalanacaksın.
bu sezon diğer sezonlardan farklı. bir kere şunu anlayın. bu farklılık soyut veya komplodan da ileri gelmiyor. bu fark, teknolojinin maddi "var" sisteminden kaynaklanıyor.
geçmiş sezonlarda şöyle olmuştu, böyle olmuştu geçiniz. bu sezona bakacaksınız. "var"ın kullanılıp kullanılmadığına bakacaksınız.
bu bir hakimin mobese görüntülerinde ayan beyan bir cinayet işlendiği görülmesine rağmen "ben bildim, bu cinayet değil!" demesine benziyor. teknoloji sana yardım etmek için var.
bu arada, hakemler hakim değildir. saha içindeki kolluk gibidirler. onu da araya sıkıştırıvereyim.
mesela hangi maç olduğunu hatırlamıyorum ama bir hakem, attığımız bir gol sonrası ofsaytı kontrol etmek için "var"a gitti. bakınız, ofsayt pozisyonlarında "var"a daha doğrusu ekrana gidilmediği halde gitti. ya ofsayttır ya değildir. cart diye çalıyorsun zaten. gidilmemesi gereken ofsaytta gidiyorsun da, penaltıda niye gitmiyorsun?
tane tane anlatıyorsun. anlamıyorlar. hayır! anlamak istemiyorlar. zekalarından şüphe etmek istemiyorum. bu galatasaraylı olmuş, fenerbahçeli olmuş, beşiktaşlı olmuş fark etmez. bir nevi lağım halini almış bir platformdur. sadece spor da değil. siyaseti de lağımdır. muhalifi beter, iktidar yanlısı ondan da beter. kültürel ve günlük yaşam ise hak getire. sürekli bir cinsellik. sürekli bir ahkam kesme hali.
kısacası, mesele penaltı verilip verilmemesi değil. mesele penaltı kararının yanlış olup olmaması değil. mesele, şu koduğumun "var"ına niçin gidilip gidilmediği! mesele her zaman olabilecek olan hakem hataları değil. mesele hakem hatalarını en aza indirecek diyerek getirilen, kararda adalet olacağı söylenen "var"a neden gidilmediği! anlayın şunu!
mesele hakemler değil. mesele yusuf namoğlu değil. mesele yıldırım demirören ve temsil ettikleri.